Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

HİKMET BAYDAR

ABD, yıllık bazda yüzde 9.1’e gelen son 41 yılın en yüksek enflasyonuyla talebi dizginlemek için mücadele etmeye çalışadursun, Avrupa, bir yandan enerji krizi, diğer yandan arz dengesizliklerinden kaynaklanan fiyat oynaklıklarının yanında Euro dolar paritesinin eşitlenmesi problemiyle de karşı karşıya kaldı.

EURO DOLAR PARİTESİNİN EŞİTLENMESİNİN AB ÜLKELERİNE ETKİSİ NEDİR?

Euro dolar paritesi 1.15 iken, 1.15 dolar olan ürünü Avrupalı 1 Euro vererek alırken, parite eşitlendiği için şimdi yaklaşık 1.15 Euro vererek alıyor. Yani Euro bazında 15 cent pahalılaşmış oldu. Bu durum AB bölgesine parite marifetiyle enflasyon ithal etmek demektir. Bu sorunu bizler defalarca kez yaşadığımız için iyi biliyoruz.

ABD, FAİZ ARTIRIMLARIYLA PAHALILIK SORUNUNU ÇÖZEBİLİR Mİ?

Bu pek de mümkün görünmüyor. Zira konu, talepteki olağanüstü artış değil. Aksine arzın düzensizliğidir. Arz istikrarlı bir şekilde talebi karşılayamadığı takdirde fiyat oynaklıkları başlar. İşte o zaman enflasyon kendini göstermeye başlar. ABD, yeni yeni ithalata vergi indirimi gibi tıpkı bizde yapılan KDV indirimlerine benzer etki yapabilecek yollar uygulamaya başladı. Asıl sorun arzın artırılamaması sorunudur. ABD’nin yeni politikası, değerli dolarla enflasyonu ABD dışına atmaktır.

Burada kritik nokta, enerji darboğazının olmamasıdır. Aksi takdirde üretim tekrar aksayabilir. Son zamanlarda tahıl darboğazıyla gıdada da fiyat artışları sağlanmaya çalışıyor görüntüsü olsa da Türkiye’nin arabuluculuğu bu konuda fırsatçıların önünü kapayacak gibi.

ÜRETİMDE EN İYİ ORANLAR

Yurt içine baktığımızda, sanayi üretim verisiyle üretimde işlerin yolunda olduğunu görüyoruz. Ancak bu verinin iki ay geriden geldiğini de unutmamamız lazım. TÜİK verilerine göre sanayi üretimi, Mayıs 2022’de yıllık bazda yüzde 9.1 artmış görünüyor. Daha detaya bakarsak imalat sektöründe artış oranının yüzde 10.7 olduğunu görürüz. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda yıllık bazda en iyi oranlar arasında olduğunu söyleyebiliriz.

Sektörel bazda baktığımızda özellikle dayanıksız tüketim malında yüzde 15.2 yıllık artış oranının olduğunu görüyoruz. Sermaye malında da artış oranı yıllık yüzde 17 yükseliş yönündedir. İleri teknoloji ürününde artış oranı yıllık yüzde 45.6’dır.

Global ekonomilere baktığımızda; Euro bölgesinde yıllık bazda sanayi üretim artışının yüzde 1.6, İngiltere’de yüzde 1.4, Yunanistan’da yüzde 3.4, Malezya’da yüzde 3,9, Finlandiya’da yüzde 5.5, Meksika’da yüzde 3.3, Japonya’da yüzde -3.1 olduğunu görüyoruz. Özellikle Japonya’daki eksi veri bizleri tedirgin ediyor. Resesyon söylemlerinin gerçekleşme riskini ortaya koyuyor.

RESESYON RİSKİNİ FIRSATA ÇEVİREBİLİRİZ

Ekonomistler, geleceği mevcut verilerle analiz ederek öngörmeye çalışırlar. Bu durumda hem hedeflerin hem de bütçelerin doğru şekilde revize edilmesine katkıda bulunurlar. Global durgunluk (resesyon) ve durgunlukla beraber enflasyon (stagflasyon) ciddi bir şekilde önümüzde duruyor. Profesyonel finansal yönetime sahip olmayanların taahhütlerini yerine getirememe riskiyle daha fazla karşı karşıya olduklarını unutmamalıyız.

Başarı bir ekip işidir. Riskleri fırsata bu ekiple çevirmek mümkündür. Ülkemiz bir üretim üssü konumunda olduğundan bu global resesyon riskini fırsata çevirme potansiyeline sahiptir.

22 Temmuz 2022 Cuma