Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları


nurullah.gur@marmara.edu.tr

 

Çin’in, Amerikalı ve Avrupalı işçilerin işlerini ellerinden aldıklarına yönelik Batılı ülkelerden yükselen şikâyetleri son yıllarda çok sık duyuyoruz. Çin’in, 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olması ile birlikte daha da hızlanan doğrudan yabancı yatırımlar, başta otomotiv olmak üzere imalat sanayinin başat sektörlerini Çin’e kaydırdı. Yüzlerce fabrikanın Çin’e göç etmesi, birçok sanayi işinin Batılı ülkelerde kaybolmasına neden oldu. Literatürde ‘Çin şoku’ olarak adlandırılan bu trendin, özellikle ABD’deki toplumsal, siyasi ve ekonomik etkilerine dönük birçok kitap yazıldı. Hatta belgeseller çekildi. ‘Amerikan Fabrikası’ isimli belgesel, 2020’de Oscar kazandı. Bahsi açılmışken, oldukça ilginç ve izlemeye değer bir yapım olduğunu belirteyim.

 

Bilimsel çalışmalar da ‘Çin şoku’nun etkilerini gözler önüne seriyor. Daron Acemoğlu ve meslektaşlarının yaptığı bir çalışmanın sonuçlarına göre, 1997-2011 yılları arasında ‘Çin şoku’ndan kaynaklı olarak ABD’de imalat sanayinde 985 bin, ekonominin genelinde ise yaklaşık 2 milyon iş yok olmuş. Avrupa için de benzer bulgular mevcut. 

 

ÇİN MARKALARI DONİMANT

 

Batılılar, ‘Çin şoku’nu üstlerinden atmak için son 10 yıldır korumacı politikalara yöneldi. Ancak, Batılılar için ‘Çin şoku’, artık sadece çokuluslu şirketlerin fabrikalarını Çin’e taşıması ile sınırlı değil. Çin, kendi markalarıyla küresel piyasaları domine etmeye başladı. Bunun en bariz örneğini elektrikli otomobil piyasasında görüyoruz. Küresel medya mecraları, Çin’in otomotiv sektöründeki yükselişinin Batılı ülkeleri nasıl tedirgin ettiğini sürekli yayınlarında zikrediyor. Durum, tedirgin etmeyecek gibi de değil. The Economist’in derlediği verilere göre, Çin’in en büyük elektrikli otomobil üreticisi olan marka, 2023’ün ilk yarısında herkesin adını kendi adı kadar iyi bildiği üç büyük Alman otomotiv üreticisinden iki kat daha fazla elektrikli araç satışı yapmış. Bu şirket, ABD’li meşhur rakibinden ise yüzde 25 daha fazla elektrikli araç satmış. Çinli şirketin, Çin’deki en ucuz modeli 12 bin dolara satılırken, ABD’li elektrikli araç üreticisinin ABD’deki en ucuz modeli ise 39 bin dolara satılıyor. 

 

KORUMACI POLİTİKALAR YETMEZ

 

Çin’in rekabet gücünü artık tek başına ucuz üretim maliyetlerinden elde etmediğinin altını çizelim. Elektrikli araçlardan devam edecek olursak, Çinli üreticilerin menzil ve donanım açılarından da belli avantajları olduğunu belirtmeliyiz. Çin, uzun menzilli bataryalara çok ciddi yatırımlar yapıyor. Kalite noktasında halen kafalarda bazı soru işaretleri olsa da Çin’in bu yolda da kayda değer bir mesafe kat ettiğini göz ardı edemeyiz.  

 

‘Çin şoku’ sadece Batılı ülkelerin problemi değil. Türkiye gibi gelişen ülkelerin de Çinli markaların dominasyonu karşısında tetikte olmaları şart. Tek başına korumacı politikalara başvurmak yeterli değil. Teknolojik olarak da rekabet edebilir seviyelere gelmek gerekir. Bir de kendi insanlarınızın kendi ülkelerinin markalarına bağlanmalarını sağlamanız lazım.  

22 Ocak 2024 Pazartesi