Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ

Türkiye’nin kendi bölgesinde ve kültürel/gönül coğrafyasında giderek etkin hale gelmesinden rahatsız olmalar iyice artmaya başladı.

Bunda FETÖ unsurlarının tahrik edici çalışmalarının da etkisi var şüphesiz. Aslında bu durum bizim açımızdan beklenmedik bir husus değil. Zira ülkemizin özellikle mazlum coğrafyalara karşı olan insani yaklaşımı hem devletler hem de halklar tarafından takdirle karşılanıyor. Yurt dışı misyon kuruluşlarımızın uzun yıllardır sürdürdüğü başarılı çalışmaları netice verdi ve ülkemiz lehine bir gönül halkası oluştu. Çünkü milletimiz kültürel geleneğimizdeki şekliyle hareket etti ve hiçbir karşılık beklemeden veren el konumunda oldu ve bunu da sıkı bir mahremiyet içerisinde yaptı.

İşte, ortaya çıkan bu sonuçtan rahatsız olan gelişmiş ülkeler bu rahatsızlığını çeşitli usullerle açığa çıkarıyorlar. Raporlar hazırlatılıyor, bu raporların bazı bölümleri ‘sızdırılıyor’ ve ülkemizin sergilediği insani yaklaşımla muhatap ülkeler tedirgin ediliyor. Yurt dışı misyon kuruluşlarımız son derece şeffaf bir şekilde çalışmalarına rağmen istihbarat raporlarına konu ediniliyorlar. Böylece bir gizlilik mefhumu oluşturarak ortaya çıkan olumlu algıyı tesirsiz hale getirmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de ülkemizin lideri ile konu ilişkilendiriliyor ve ‘Erdoğan Fransa’ya nasıl sızıyor’ türünden ürkütücü bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.

SÖMÜRGECİ KADERİN DEĞİŞMESİ

Aslında tam da bu tür bir yaklaşımın sonunda gerçekler gün ışığı gibi ortaya çıkıyor. Zira şimdiye dek sömürgeci ülkelerin bu mazlum ve azgelişmiş ülkelerin doğal kaynaklarını sömürgeci bir yaklaşımla tüketmeleri, dillerini, kültürlerini değiştirmeleri belirgin olarak görülüyor. Asıl rahatsızlıkları ise karşılıksız ve mahremiyet içerisinde insani yardım yapan, sömürge anlayışını reddederek imkanları karşılıklı ve adilce paylaşımı öngören bir anlayışın yaygınlaşmasıdır. Bu durum söz konusu coğrafya için ‘sömürgeci kaderin’ değişmesi sürecinin de başlangıcıdır.

İşte, derin korkunun sebebi budur. Adil yaklaşımın ve paylaşımın da olabileceğinin pratikte görünür olmasının getirdiği suçluluk psikolojisinin ortaya çıkmasıdır. Bölge sosyolojisinde bunun aleniyet kazanmasıdır. Sosyolojik açıdan ise ‘suç üstü’ yapılma gibi bir durumdur. Bunun daha fazla belirginlik kazanmadan Türkiye’nin önünü kesme gayreti içerisine girdiler. Bu sebeple de ülkenin liderini hedef aldılar. Konu olabildiğince şeffaf iken istihbaratı devreye sokarak gizli ajandalar varmış türünden bir algı oluşturmak istiyorlar. Bununla da kendi sömürgeci coğrafyalarının yönetimlerini gizliden tehdit ederek halkı da tedirginlik psikolojisine mahkum etmek istiyorlar. Böylece kendi açılarından maksadın hasıl olacağını düşünüyorlar.

ŞEFFAF VE GÖRÜNÜR OLMAK

Unutmamak gerekir ki, Fetö unsurları her türlü tahrik unsurunu ve lojistiklerini seferber etti. Tükenmekte olan bir güruhun yapamayacağı çılgınlık yoktur. Yurt içinde bile halen yeni gizli yapılanmaları ortaya çıkarılmakta iken yurt dışında daha aleni ve fütursuzca davranmaları gayet normaldir. Maarif Vakfı’nın gelişmemesi için ne tür çirkinlikler yaptıkları biliniyor.

Şimdi bize düşen, hem Fetö unsurlarını hem de sömürgeci ülkeleri boşa çıkaracak daha akılcı bir strateji izlemektir. Bunun özü de olabildiğince şeffaf olmak ve onları bu alana zorlamaktır. Önemli olan bu yalın stratejiyi çok güçlü bir şekilde uygulamaktır. Bütün sosyal medya ve iletişim araçları ile bu hususun daha görünür olması için gayret etmektir. Zira biz ne kadar şeffaf olabilir ve bunu görünür kılabilirsek onların kurgusu o ölçüde boşa çıkacaktır. Bu da bizim haklılığımızı ortaya koyacak ve yolumuzu açacaktır.

Kazanan ise şüphesiz insanlık olacaktır. Unutmayalım ki, giderek ülke sosyolojilerini dikkate almak önem kazanıyor, mücadelenin seyrini değiştirmede pozitif rol üstleniyor.

12 Şubat 2021 Cuma