tatil-sepeti

Yapay zekanın sağladığı bilgilerin güvenilirliği, modelin eğitildiği veri setlerinin kalitesine bağlı olarak değişiyor. Her zaman yüzde 100 doğru sonuçlar da veremiyor, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edecek bir dünya görüşüne sahip değil.


 

Blockchain & Yapay Zeka Akademi Kurucusu Devrim Danyal, yapay zekanın bilgiyi nasıl ürettiğini, verileri nereden topladığını ve ne kadar güvenilir olduğunu kaleme aldı.

 

Sene 2024 teknolojiye bir noktadan dokunuyor olup, yapay zekayı kullanmaya başlamamış az, duymamış ise çok daha az insan topluluğunun bir arada bulunduğu yepyeni bir teknoloji tarihi yazıyoruz hep birlikte. Yapay zeka ile ilgilenen birçok insan, bu teknolojinin nasıl çalıştığını ve verdiği cevapların kaynağını merak ediyor. Kimileri yapay zekayı çoktan günlük yaşantılarının bir parçası haline getirdi. Kimileri ise verdiği cevaplar akıllarına yatmasa da akıcı geri dönüşlerini şaşırtıcı bulmaları sebebiyle yapay zekanın büyüsüne kapıldılar. Bu şüphe dolu yaklaşımlar karşısında akıllardaki sorulara yanıt vermek, yapay zekanın arkasındaki süreçleri anlamak açısından oldukça önemlidir. 

 

YAPAY ZEKA BİLGİYİ NASIL SAĞLIYOR?

 

Yenidoğan bir bebek düşünün; uzun bir bekleyişin ardından dünyaya geldiğinde çevresini aşamalar halinde yavaş yavaş algılar, gözlerini tam olarak açamaz, etraftaki sesleri duysa da tam tanımlayamaz, kokuları algılayamaz, kısacası 5 duyusuyla ortamı anlamlandıramaz. İşte sıfır bir yapay zekanın gelişimi de benzer şekilde ilerliyor. Gördüklerini anlıyor, sesleri ayırt edebiliyor, kokuları sınıflandırabiliyor, yani bir bebekten farksız. Takdir edersiniz ki, ölçeklendirilebilir olması sayesinde bu aşamaları tek bir canlıdan çok daha kapsamlı geçiriyor ve bir öğrendiğini bir daha unutmuyor, hatta her geçen saniye yeni eklenen bilgiler ile doyumsuz bir öğrenme isteğiyle her şeye bir cevabı oluşuyor. Artık bir insan ile kıyas kabul edilmeyecek duruma geldiğinde de bilgisayar genleri sayesinde kendisine sunulan çeşitli algoritmaları ve modelleri kullanarak verileri işlemeye ve bu verilerden anlamlı sonuçlar çıkarmaya başlıyor. Bebeğin ilkokul çağına gelmeden "öğrenmeyi öğrenmesi" gibi düşünebilirsiniz. Tabii ki insanın limitlerine kıyasla aynı anda binlerce kelimelik bir romanı okuyup, her harfini analiz eden bir yapı biraz ürkütücü geliyor olabilir. Yapay zeka modelleri bu işlevi de büyük veri kümelerine dayalı olarak gerçekleştirilen makine öğrenimi ve derin öğrenme yöntemleriyle sağlıyor. Başka bir deyişle, yapay zekanın sağladığı bilgiler, ona verilen verileri işlemesiyle elde ediliyor.

 

YAPAY ZEKAYA VERİLERİ KİM VERİYOR?

 

Yapay zekanın ana kaynağı, insanlardan ve çok farklı kaynaklardan elde ettiği büyük veri setlerine dayanıyor. Bu veri setleri, internet üzerindeki makaleler, kitaplar, bilimsel çalışmalar, forumlar ve diğer dijital içerikler gibi farklı kaynaklardan ya da aklınıza gelebilecek her türlü bilgi kaynağından toplanıyor. Kendisine sorulan sorulara, birçok kriter doğrultusunda, kim olarak, nasıl cevap vermesi gerekiyorsa o kılığa bürünerek, bu büyük veri setlerini analiz ediyor ve kullanıcının o sorusuna en uygun cevabı seçmiş oluyor. Verdiği cevaplar, ona sunulan veri kümelerinden ve eğitildiği modellerdeki bilgilerden geliyor. Örnek vermek gerekirse; bir yapay zeka modeli, milyarlarca kelimeyi içeren metinlerle eğitiliyor. Bu eğitim süreci sırasında, model metinler arasındaki kalıpları ve bağlantıları öğreniyor, böylece belirli bir soruya uygun cevaplar üretebiliyor. Örnek vermek gerekirse, alfabeyi öğrendikten sonra, sesli/sessiz harfler, -e, -i, -de, -den, yalın hali şeklinde iletişimi öğreniyoruz. Aradaki fark ise yapay zeka aynı öğrenme süreci sonunda +100 dilden fazla dilde konuşmayı başarabiliyor, hem de istenen en basitten en zora tüm sorulara bir cevabı olacak pozisyonda sürekli öğrenci olarak geçiriyor eğitim sürecini.

 

BİLGİLER NE KADAR GÜVENİLİR?

 

Yapay zekanın sağladığı bilgilerin güvenilirliği, modelin eğitildiği veri setlerinin kalitesine bağlı olarak değişiyor. Eğer güvenilir ve doğru kaynaklardan elde edilen verilerle eğitilmişse, verdiği cevaplar da büyük oranda doğru olarak yansıyor. Şu anda günümüz hukukçularını, doktorlarını ya da mühendislerini yetiştiren sınavları başarıyla tamamlasa da yapay zeka her zaman yüzde 100 doğru sonuçlar da veremiyor, çünkü neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edecek bir dünya görüşüne sahip değil. İşte bu nedenle yapay zekanın eğitildiği veriler azami önem taşıyor ve hatalar veya yanıltıcı bilgiler onu da yoldan çıkaracak şekilde ters köşeye yatırabiliyor. Yapay zeka veri tabanları, insan eliyle veya otomatik sistemlerle toplanan veri setlerinden oluşturuluyor. Bu veri tabanları, yapay zeka modelinin öğrenme sürecinde kullandığı temel kaynak oluyor. Veriler titizlikle seçiliyor, işleniyor ve böylece yapay zekanın doğru ve tutarlı bilgiler sunması sağlanıyor.

 

CEVAPLAR OTOMATİK Mİ YOKSA İNSAN MÜDAHALESİ VAR MI?

 

Yapay zeka, kullanıcının sorduğu soruyu analiz ederken ve ardından kendi bilgi tabanından en uygun cevabı seçerken elbette kendi modeli doğrultusunda en verimli sonucu getirmeye özen gösteriyor. Bu süreçte, modelin eğitimi sırasında öğrendiği kalıplar ve bağlantılar devreye giriyor ve model, sorunun bağlamını ve kullanıcıya en iyi nasıl yanıt verebileceğini değerlendirerek bir karara varıyor. Verdiği cevaplar genellikle tamamen otomatik oluyor yani insan eli değmeden verilen soruya yanıt oluşturuyor. Ancak bazı yapay zeka sistemlerinde cevaplar, doğruluğu ve tutarlılığı sağlamak için mühendisler ve veri bilimciler tarafından inceleniyor, değerlendiriliyor, sürekli olarak güncelleniyor, yönlendiriliyor ve geliştirilmeye devam ediliyor. Yapay zeka, sürekli öğrenen bir sistem olduğundan sürekli yeni verilerle beslenir ve bu veriler üzerinden eğitilir. Bu sayede, zamanla daha doğru ve kullanıcı odaklı cevaplar verme yeteneği kazanır.

 

YAPAY ZEKANIN GELECEĞİ VE GÜVENİLİRLİĞİ?

 

Yapay zeka, ne kadar gelişmiş bir sistem olursa olsun, gelişim sürecinin elbette bazı sınırları vardır. Örneğin, yapay zekanın karmaşık insan duygularını anlamak veya yaratıcı düşünceler üretmek konusunda sınırlı kaldığı bariz şekilde görülüyor. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz gibi modelin eğitildiği veri setlerinin kalitesi ve kapsamı, cevapların doğruluğunu etkiliyor. Yapay zekanın geleceği, daha doğru ve güvenilir bilgi sağlama yeteneğiyle şekillenecektir. Araştırma ve geliştirmeler devam ettikçe, yapay zeka modelleri daha da sofistike hale gelecek ve kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi yanıtlar verebilecektir. Ancak bu süreçte insan müdahalesi ve denetimi de kritik öneme sahip olacaktır, çünkü nihayetinde yapay zeka, ona verilen verilere dayalı olarak çalışmaya devam edecek, ta ki kendi kendine öğretme ve öğrenme yapısını kusursuza yakın kurgulamaya başlayana dek. Sizce o günlere ne kadar uzağız?

23 Ağustos 2024 Cuma

Etiketler : yapayzeka bilgi bilgisayar

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı