tatil-sepeti

Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Kurucusu ve Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, yapay zeka çalışmalarının, iklim değişikliğiyle mücadeledeki sorunlara çözüm üretmek için kullanılabilecek potansiyele sahip olduğunu söyledi.


 

AIPA'nın her 3 ayda bir partneri Kuantum Araştırma ile düzenli olarak hazırladığı "AIPA Gelecek Araştırmaları" başlıklı raporların 7. ve sonuncusu "İklim Değişikliği ve Önleyici Teknolojiler" başlığıyla derneğin internet sitesinde yayımlandı.

 

İstanbul’da 298, Ankara’da 152, İzmir’de 150 olmak üzere toplam 600 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmada, iklim ve iklim değişikliği kavramlarının toplum üzerindeki algısının ne olduğu ve teknolojinin, iklim değişikliğini önlemede nasıl konumlandırılabileceği sorularına odaklanıldı.

 

Araştırmaya katılanların yüzde 85,7'si, teknolojinin iklim değişikliğinin sebeplerini ve etkilerini azaltmada ve önlemede hizmet edebileceğini düşünürken bu görüştekilerin yüzde 51,4’ü, teknoloji kullanımının dezavantajlı yanlarının da bulunduğu kanısında olduklarını bildirdi.

 

Raporda şu tespitlere yer verildi: "Toplumun %72'si iklimin ne olduğu konusunda bilgili olduğunu belirtiyor. İklim konusunda bilgili olduğunu söyleyenlerin %32,1'i iklimin doğru tanımını yapmıştır. İklim değişikliği nedenleri sorulduğunda toplumun %62,6’sı bilgili olduğunu belirtiyor ve neden olarak %11,9 ile 'İnsanların vermiş olduğu zararlar' olarak belirtiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 67,3'ü sanayi ve taşımacılık sektörlerinin iklim değişikliğine negatif etkisi olduğunu ifade ederken, en çok kabul gören iklim teknolojisi yüzde 74'le "yenilenebilir enerji sistemleri" oldu.

 

Katılımcıların yüzde 55,3’ü gelecek nesiller için belirli zamanlarda su ve elektrik kesintilerinin olmasını kabul ederken yüzde 44,7’si bunu kabul etmeyeceğini vurguladı.

 

"TEKNOLOJİNİN ROLÜ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR"

 

Araştırma sonuçlarını yorumlayan AIPA kurucusu ve Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, atmosferdeki sera gazlarının artışı, deniz seviyelerindeki yükselme, sıcaklık değişiklikleri ve ekosistemlerdeki dengesizliklerin, gezegenin karşı karşıya olduğu büyük bir tehdidi gösterdiğini kaydetti.

 

Sanayi Devrimi ile iklim krizinin arttığını işaret eden Küçükşabanoğlu, şöyle devam etti: "Sanayi sektöründe, daha sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, karbon emisyonlarını azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak gibi adımlar iklim krizini yavaşlatmaya yardımcı olabilirken ormanların korunması ve restorasyonu, tarım ve hayvancılık yöntemlerinin iyileştirilmesi veya akıllı tarım uygulamaları, çevre dostu akıllı ulaşım, teknolojik geri dönüşüm kutuları gibi seçeneklerin teşvik edilmesi de önemli inovasyon adımlarıdır."

 

İklim eylemlerinin öneminin farkına varılmasına karşın mevcut faaliyetin etkinliği konusunda şüpheler bulunduğunu dile getiren Küçükşabanoğlu, AIPA olarak, iklim değişikliği gibi küresel bir tehdit karşısında yapay zeka teknolojisinin potansiyelini araştırmak ve bu alanda politikalar geliştirmek amacıyla çalıştıklarını anlattı.

 

Küçükşabanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "İklim değişikliği, günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor ve bu sorunun çözümünde teknolojinin rolü hayati önem taşıyor. 1950'lerde başlayan yapay zeka çalışmaları, bugün iklim değişikliği ile mücadele gibi daha geniş toplumsal sorunlara çözüm üretmek için kullanılabilecek bir potansiyele sahip. Bu noktada, yapay zekanın iklim değişikliği ile mücadelede nasıl kullanılabileceğini anlamak ve politika oluşturmak için çaba gösteriyoruz. Vatandaşlarımız, araştırmanın tamamını internet sitemiz www.aipaturkey.org’dan okuyabilir."

03 Haziran 2024 Pazartesi

Dijitalleşmenin ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması, bilgi ve iletişim sektöründeki ücretli çalışan sayısının yıllık bazda 51 aydır artış göstermesini sağladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı derlemeye göre, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı ağustosta 15 milyon 883 bin 831 kişi olarak hesaplandı.

Ücretli çalışanlar sektör bazlı incelendiğinde, bilgi ve iletişim alanında çalışanların sayısındaki artış dikkati çekti.

Son yıllarda yazılım teknolojilerindeki gelişmeler, yapay zeka ve siber güvenlik gibi kavramların öne çıkması, sektördeki istihdam sayısında da artışa neden oldu.

Söz konusu verilerin toplanmaya başlandığı 2009 yılında bilgi ve iletişim kategorisinde ücretli çalışan sayısı 135 bin 760 iken, ağustos ayında 292 bin 712'ye ulaşarak rekor kırdı.

Böylece, bilgi ve iletişim alanındaki ücretli çalışan sayısında yıllık bazda 51 aydır artış meydana geldi. Söz konusu sektörde yıllık bazda çalışan sayısı, son olarak Kovid-19 salgınının yaşandığı Mayıs 2020'de gerilemişti.

Çalışan sayısında o dönem yaşanan 0,7'lik düşüşün ardından hızlı bir artış trendi başlarken, 2021'de bazı aylarda yıllık bazda yüzde 20'ye yaklaşan yükselişler kaydedildi.

Geçen ay ise bilgi ve iletişim kategorisinde ücretli çalışan sayısındaki artış yıllık bazda yüzde 2,2 oldu.

 

"UZMANLAŞMIŞ ÇALIŞANLARA TALEP ARTIYOR"

Türk İstatistik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Menteş, bilgi ve iletişim sektöründe çalışan sayısındaki artışın, dijitalleşmenin hızla benimsenmesi ve teknolojinin hemen hemen her sektördeki iş süreçlerine entegrasyonuyla yakından ilişkili olduğunu söyledi.

Son yıllarda dijital teknolojilere duyulan ihtiyacın hızlandığını ve özellikle Kovid-19 salgını sonrasında hızla arttığını bildiren Menteş, sektördeki ihtiyaçlara dair şu değerlendirmelerde bulundu: "Yapay zeka, bulut bilişim ve büyük veri analitiği gibi ileri teknolojilerin hızla gelişmesi, bu alanlarda uzmanlaşmış iş gücüne olan talebi artırıyor. Bu teknolojiler, birçok endüstrinin operasyonlarını optimize etmek için kritik hale geldi. Teknoloji odaklı girişimcilik ekosistemi son yıllarda hızla büyüyor. Özellikle Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerde teknoloji start-up'ları hem istihdam hem de yenilikçilik anlamında önem taşıyor. Çevrim içi alışverişin ve dijital pazarlamanın hızla büyümesi, yazılım geliştirme, veri analitiği, dijital içerik üretimi ve e-ticaret platformlarının yönetimi gibi alanlarda uzmanlaşmış çalışanlara olan talebi artırmıştır."

Menteş, dijitalleşmeyle birlikte siber güvenlik tehditlerinin de arttığına dikkati çekerek, bu nedenle hem kamu hem de özel sektörde verilerin korunması ve dijital altyapıların güvenliği için daha fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyaç duyulduğunu aktardı. Menteş, yazılım geliştirme ve mühendislik, veri bilimi ve analitiği ile siber güvenlik alanlarının, sektörde en çok istihdam sağlanan ve hala açık bulunan alanlar olduğunu kaydetti.

18 Ekim 2024 Cuma

Google, Microsoft ve Amazon gibi teknoloji şirketleri, yapay zeka kaynaklı elektrik tüketimlerinin artması sonucu yeni enerji yatırımlarına yöneliyor.

Üretken yapay zeka modellerinde yaşanan hızlı ilerleme ile enerji tüketiminde de artış yaşanıyor.

ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs tarafından yayımlanan rapora göre, veri merkezlerinin enerji tüketimi uzun yıllar durağan devam ederken, üretken yapay zeka araçlarındaki hızlı artışla beraber veri merkezlerinin enerji talebinin 2030 yılına kadar yüzde 160 artması bekleniyor.

Rapora göre, dünya çapındaki veri merkezleri, şu anda toplam enerjinin yaklaşık yüzde 2'sini tüketiyor ancak bu oranın 2030'a kadar yüzde 3-4'e yükseleceği tahmin ediliyor.

Son 10 yılda ABD'deki enerji talebinde neredeyse hiç büyüme gerçekleşmezken, 2022-2030 dönemi baz alındığında, veri merkezleri ve diğer ihtiyaçlarla beraber bu talebin yaklaşın yüzde 2,4 artması bekleniyor.

Enerji tüketiminde yapay zeka araçları sebebiyle yaşanması beklenen büyük artış nedeniyle aralarında Google, Microsoft ve Amazon gibi şirketlerin de bulunduğu teknoloji devleri de enerji yatırımlarını hızlandırdı.

Bu kapsamda, teknoloji devi Google, yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için küçük nükleer reaktörler kullanacağını açıkladı. Şirket, bunun için Kairos Power isimli bir firmayla anlaşma imzaladı.

Konu ile ilgili açıklama yapan Google'ın enerji ve iklimden sorumlu yöneticisi Michael Terrell, yapay zeka teknolojilerini devamlılığı için yeni elektrik kaynaklarına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Anlaşmaya göre, ilk reaktörün 2030'a kadar, diğerlerinin ise 2035'e kadar kullanıma girmesi öngörülüyor.

ChatGPT'nin sahibi OpenAI şirketinde ortaklığı bulunan Microsoft da enerji yatırımlarına devam ediyor. Şirket, eylül ayında Three Mile Island enerji santralinde operasyonları tekrar başlatmak için bir anlaşma imzaladı.

Amazon ise martta Pennsylvania eyaletinde nükleer enerji ile desteklenen bir veri merkezi satın alacağını duyurdu.

 

BİR YAPAY ZEKA SORGUSU 10 GOOGLE ARAMASI KADAR ENERJİ HARCIYOR

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre de yapay zeka uygulamaları ile yapılan sorgulamalar çok fazla enerji tüketiyor. Buna göre, bir ChatGPT sorgulaması 2,9 vatsaat elektrik tüketirken, bir Google araması ise 0,3 vatsaat saat elektrik tüketimine neden oluyor.

Bu da yapay zeka sorgularının Google aramalarından yaklaşık 10 kat daha fazla enerji tükettiği anlamına geliyor.

 

YAPAY ZEKA İLE BİR GÖRÜNTÜ ÜRETMEK BİR TELEFONU ŞARJ ETMEK KADAR ENERJİ HARCIYOR

Görüntü üreten yapay zekaların tükettiği enerji miktarı da yine tartışmalara sebep oluyor. Son dönemde popüler hale gelen görüntü merkezli yapay zekalar, ürettikleri her görüntüde önemli oranda enerji tüketiyor.

Teknoloji sitesi The Verge'de yer alan bilgilere göre, ortalama bir akıllı telefon şarj olmak için 0,012 kilovatsaat enerji tüketiyor.

Üretken yapay zekayı kullanarak sadece bir adet görüntü elde etmek bir telefonun şarj olması kadar enerji harcıyor.

17 Ekim 2024 Perşembe