tatil-sepeti

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce başlatılan proje kapsamında, "düşkün hastalara oda tahsis edilmesi", "gelin kızlara çeyiz verilmesi", "mahkumlara tatlı ikram edilmesi" gibi vakıf senetlerinde yer alan şartlar yerine getirilecek.


 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü, Osmanlı döneminde kurulmuş vakıfların vakıf senetlerinde yer alan "özel şartları" yerine getirmeye yönelik proje başlattı.

 

Vakıflar Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, proje kapsamında, 1743 yılında kurulan Şeyhülharem Hacı Bekir Paşa Vakfının vakfiyesinde yazan "düşkün hastalara oda tahsis edilmesi" talimatı yerine getirilecek.

 

Bunun için Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi'nde enfeksiyon hastalıkları riski bulunan kanser hastalarının tedavi gördüğü ve yaklaşık 35 odanın bulunduğu kat restore edilecek.

 

"GELİN KIZLARA ÇEYİZ YARDIMI"

 

Hamid Çelebi Vakfının vakfiyesinde yer alan “gelin kızlara çeyiz verilmesi” talimatı gereğince de her yıl maddi durumu yetersiz 30 genç kıza 30 bin liralık çeyiz yardımı yapılacak.

 

Bu yıl itibarıyla başlatılan çeyiz yardımından, Vakıflar Genel Müdürlüğünden muhtaç, engelli veya yetim aylığı alan genç kızlarla kız kardeşleri yararlanabilecek.

 

Çeyiz yardımından yararlanacaklar, Genel Müdürlüğün sistemine kayıtlı olan ve evlilik sebebiyle muhtaç aylığı kesilen genç kızlar arasından tespit ediliyor.

 

Geçen ay başlatılan ve bugüne kadar 7 kişinin yararlandığı projeden yararlanıcı sayısı yıl sonuna kadar 30 kişiye tamamlanacak.

 

MAHKUM ÇOCUKLARA TATLI İKRAMI YAPILDI

 

1323'te Tokat'ta kurulan Niksarlı Hacı Mehmed Vakfının vakfiyesinde yazan "mahkumlara tatlı ikram edilmesi" hayır şartının gereği de Adalet Bakanlığı koordinesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bölge müdürlükleri vasıtasıyla yerine getirilmeye başlandı.

 

Bu kapsamda, Ankara, Kayseri, Samsun ve Diyarbakır'da mahkum çocuklara tatlı ikramı gerçekleştirildi.

 

"BUNLARIN HER BİRİ MEDENİYETİMİZİN DE BİRER TAŞIYICISI"

 

Projeye ilişkin bilgi veren Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu, geçmişte kurulup kendilerine emanet edilen vakıfların hayır şartlarını yerine getirdiklerini söyledi.

 

Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak en belirgin ve neredeyse kurulan tüm vakıfların vakıf şartı olan öğrencilere eğitim, gıda desteği şartlarını kesintisiz yerine getirdiklerini belirten Aksu, şunları kaydetti: "Bazı vakıflarımız özel şartlar belirlemiş, dönemin ihtiyacına yönelik yardım seferberliği yapmış. Biz de bu sene başlattığımız projeyle bize emanet edilmiş bu özellikli destekleri yapmaya başladık. Bunların her biri medeniyetimizin de birer taşıyıcısı. Öyle bir medeniyet ki yazın pazarda ücretsiz buzlu su dağıtımı yapan vakıf kurulmuş ve şart yerine getirilmiş. Bölgelerimiz aracılığıyla temmuz ve ağustos ayında bunu da gerçekleştireceğiz."

07 Haziran 2024 Cuma

Zeki insanlar hayatlarının birçok noktasında zeki olmalarının artılarını görürler ancak psikologlar zeki insanların karşılaşabilecekleri zorlukların olduğunu öne sürüyor.

Dört psikolog ve psikoterapist, yüksek IQ'ya sahip insanların karşılaştığı yaygın zorlukları anlattı. Onları aşırı düşünmeye yoran tetikleyici davranışlar olabilir bunlardan bazıları şunlar:  


YÜZEYSEL - KISA KONUŞMALAR 

Derin olmayan, oldukça yüzeysel sıradan konuşmalardan etkilenmeyebilirler. 

Psikolinguistİk araştırmacısı Martina Cola, bu tür kişilerin üzerine düşünemeyecekleri sıradan konuşmalar yerine karmaşık konuşmalardan hoşlandıklarını belirtiyor.


TRENDLERE AYAK UYDURMAK

Modaya uygun giysiler, popüler şarkı ve TV dizileri gibi konular çoğu insanın aksine onların öncelikleri değildir.

Psikoterapist Dr. Jennifer Hartstein, bu kişilerin küçük ve yüzeysel konulara zihinsel enerji ayırmadıklarını söylüyor.


İLİŞKİ VE ARKADAŞLIKLAR 


Yüksek IQ'lu bireyler, arkadaşlık ve ilişkilerinde de zorluklar yaşayabilir. Psikoterapist Jonathan Alpert, bu tarz kişilerin duygusal bağ kurmada zorlandıklarını belirtiyor.

Bu durum, sosyal ortamlarda kaygıya sahip olabilirler ve daha fazla çekinmelerine neden olabilirler. Aynı zamanda bu kişiler daha fazla kişisel alana ihtiyaç duyabilir ve fiziksel temaslardan hoşlanmayabilirler.


DUYGU KONTROLÜ 

Klinik psikolog Dr. Dakari Quimby, bu bireyler için hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını dengelemede zorlanabileceğini ifade ediyor. Bu kişilerin yüksek gürültü, ışık ve sese karşı duyarlılıkları, sabırsızlık ve öfke patlamalarıyla sonuçlanabilir.


UYKU SORUNLARI

Zeki bireyler zihnini kapamada zorlanmakla birlikte düşüncelerini geride bırakamayabilirler. Bu durum onları uykusuzluğa sürükleyebilir. Dr. Hartstein'e göre zeki insanların kendilerini rahatlatmayı bilmedikleri için uyku problemleri yaşayabilirler.

16 Ekim 2024 Çarşamba

Türk dilinin en önemli eserlerinden biri kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, yazılışının 950. yılına özel düzenlenen ikinci atölye çalışmasıyla dilsel ve kültürel mirası derinlemesine incelendi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER), 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan ve Türk dilinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazılışının 950. yılına özel atölye çalışmasının ikincisini düzenledi. 

 

‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ adlı atölyeye, Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, araştırmacı Sinem Büyükkahraman, üniversiteden akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

 

TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİĞİ

 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, eserin Türk dili ve kültürü için taşıdığı önemin altını çizdi. 

 

Atölyede konuşmacı olan Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük olmadığını, ansiklopedik niteliğiyle birçok alanı kapsadığını vurguladı. 

 

Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserin, aynı zamanda Türk dilinin zenginliğini ve derinliğini göstermek için oluşturulduğunu belirten Bahar, “Dîvânu Lugâti’t-Türk, sadece Türkiye Türkçesi değil, Türk dünyasının tüm lehçelerini kapsayan bir başucu eseri. 

 

Bu eser, Türk dilinin köklü bir miras olduğunu ve dilin kültürel değerlerini yaşattığını gösteriyor” dedi. 

 

Atölye sırasında Alper Tunga Destanı’na ait ağıtlardan örnekler verilerek, eserin Türk halk bilimi açısından da büyük öneme sahip olduğu açıklandı.

 

 

KARAHANLI TÜRKÇESİ 

 

Atölyede, eserin yazıldığı dil olan Arapça üzerinde de duruldu. 

 

Eserin yalnızca Karahanlı Türkçesi ile işlenmediği, o dönemde farklı Türk boylarının ağız ve lehçe özelliklerini de içerdiği, böylece eserin bir dialektoloji çalışması niteliği taşıdığı vurgulandı. 

 

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, Arap alfabesiyle yazılan ilk büyük Türkçe eserlerden biri olması da eserin tarihi önemini bir kez daha ortaya koydu.

 

 

HARİTA VE COĞRAFYA 

 

Atölyede dikkat çeken bir diğer konu ise Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer alan haritalar oldu. Eyüp Tugay Bahar, eserdeki haritaların, Türk boylarının yaşadığı coğrafyalarla ilgili dönemin ilk bilgilerini içerdiğini belirtti. 

 

Haritalarda dağlar, nehirler ve şehirler detaylı bir şekilde gösterilmiş olup, bu haritaların dönemin Türk dünyasını anlamak açısından büyük bir kaynak olduğu ifade edildi.

 

 

EDEBİ AÇIDAN DEĞERİ

 

Atölyenin son bölümünde, eserin dil bilimsel ve edebi açıdan değeri ele alındı. 

 

Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün klasik Arapça sözlükçülük anlayışına göre düzenlendiğini, ancak Türkçeye özgü kelime türetme yöntemleri ve deyimlerle dilin zenginliğini ortaya koyduğunu söyledi. 

 

Türk edebiyatının ilk baş eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, manzum parçalara ve atasözlerine de yer verdiği, bu yönüyle dilin sadece yapısal değil, kültürel bir hazinesi olduğu katılımcılarla paylaşıldı.

 

 

Geleceğe yönelik çalışmalar

 

Eserin günümüz Türkçesi üzerindeki etkilerini tartışan katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca 950 yıllık bir miras değil, aynı zamanda bugüne kadar gelen bir dil ve kültür hazinesi olduğunu dile getirdi.

 

Atölye sonunda, eserin farklı bölümleri üzerinde daha detaylı çalışmaların yapılmasına ve benzer akademik etkinliklerin devam ettirilmesine karar verildi. 

 

Bu tür çalışmaların, Türk dilinin kökenlerine inen, kapsamlı analizler sunan ve gelecekteki dil çalışmalarına katkı sağlayan nitelikte olduğu ifade edildi.

16 Ekim 2024 Çarşamba