Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaptığı düzenleme ile apartman ve site aidatlarındaki fiyat artışlarının geri çekilmeye başlandığını söyledi.


Apartman ve site aidatlarındaki yüksek artışından kaynaklanan tartışmalar sürüyor. Uzmanlar bu konuda bakanlığın düzenlemesinin olumlu bir hava estirdiği görüşünde. Yüksek site aidatları konusunda bakanlık düzenlemesinden umutlu olduklarını dile getiren uzmanlar ve hukukçular, haksız yere yapılan aidat artışlarına karşı kat maliklerinin itiraz hakkı bulunduğunu belirtiyor.

 

Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu, apartman ve site aidatlarının geçmişte kira bedelinin yaklaşık yüzde 10'u ile 20'si arasında belirlendiğini söyledi.

 

Konutun sosyal alanları, ortak çevre, peyzaj, havuz, spor salonu gibi birtakım sosyal tesislerin giderleriyle de bağlantılı olarak aidat ücretlerinin değişkenlik gösterdiğini belirten Ağaoğlu, "Sonuçta aidatlar, kira bedelinin yüzde 20'sini geçmezdi. Şu anda neredeyse kiralarla yarışıyor" ifadesini kullandı.

 

Son yıllarda çok sayıda bağımsız bölümü olan binlerce dairelik sitelerin yönetiminin bir kısım çevrelerce rant kapısı olarak görüldüğünü dile getiren Ağaoğlu, "Hatta bazı müteahhit firmalar, kendilerine ait yönetim şirketleri kurarak, yaptıkları projelerdeki sitelere 10 yıllığına kendi sahip oldukları şirketi yönetici olarak atayabiliyorlar. O yönetimin değişmesi ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre, kat maliklerinin yüzde 80'inin onayını gerektiriyor. Bu birlikteliği sağlayabilmek neredeyse imkansız. Çünkü 500, 1000, 2000 bağımsız bölümü, kat maliki bulunan sitelerde toplantılar kırk ile altmış, yetmiş kişi arasında yapılıyor." dedi.

 

"BAKANLIĞIN DUYURUSUNUN ARDINDAN SİTELERDE AİDATLAR HEMEN GERİ ÇEKİLDİ" 

 

Yönetim şirketlerinin denetlenmesiyle ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında "Konut Politikaları ve Tesis Yönetimi Hizmetleri Şube Müdürlüğü" oluşturduğunu anımsatan Ağaoğlu, Bakanlığın bu düzenlemesine ilişkin duyurusunun ardından sitelerde aidatların hemen geri çekildiğini ifade etti.

 

Kat maliklerinin site aidatlarına yapacakları itirazlar için mahkemeye başvurmaları gerektiğini ancak dava süreci uzun sürdüğü için mağduriyet oluştuğunu anlatan Ağaoğlu, bir tesis yönetim şirketi tarafından yönetilen sitelerde artık, kat maliklerinin şikayetlerini mahkemeye değil de Bakanlığın Konut Politikaları ve Tesis Yönetimi Hizmetleri Şube Müdürlüğüne yapabileceğine dikkati çekti.

 

Bakanlığın yaptığı düzenleme için "Esen rüzgar yetti" ifadesini kullanan Ağaoğlu, şöyle konuştu: "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında kurulan bu birim, mahkemeye gitmek yerine Bakanlığa şikayette bulunan kat maliklerinin başvurularını süratle inceleyecek, varsa bir usulsüzlük ve yolsuzluk, bunu tespit edecek. Kat maliklerinin kendi aralarından seçtiği yönetim değil de bir tesis yönetim şirketi tarafından yönetilen sitelerde, Bakanlığa başvurulduğu takdirde Bakanlık süratle incelemesini yapar, durumu aydınlığa kavuşturabilir. Oysa geçmişten bugüne kadar kat malikleri toplantısına katılan malik, orada gördüğü aykırılıkları, fahiş harcamaları itiraz ederek zapta geçirir, tutanağı yazdırır daha sonra da bir ay zarfında mahkemeye başvururdu. Ne var ki mahkemelerin yargılama, inceleme, bilirkişi tahkikatı, istinaf süreci bir yıldan daha uzun bir zamana yayıldığı için dava konusu yapılan genel kurulun yenisi yapılıyor, ertesi yıl yeni genel kurul yapıldığı için dava da konusuz kalıyordu. Yani dava yoluyla uygulamada sonuç alınması mümkün gözükmüyordu. Şimdi ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaptığı düzenleme olumlu bir rüzgar estirdi, apartman ve site yöneticileri biraz derlenip toplandılar. Bakanlık bu düzenlemeyle kat maliklerin içinden seçilen yönetimlerin değil, profesyonel şirketler tarafından yönetilen sitelerden, apartmanlardan gelecek başvuruları inceleyecek. Bu ayrıntının da bilinmesi gerekir."

 

Ağaoğlu, kat maliklerine şu önerilerde bulundu: "Kat malikleri mutlaka apartman ve site kat malikleri genel kurul toplantılarına iştirak etmeliler. Orada geçmiş yıl bütçesini incelemeli, gelecek yıl için hazırlanan tahmini harcama kalemleri de ayrıntılı olarak gözden geçirmeli, varsa itirazları bunu divan tutanağına yazdırmalıdırlar. Şayet orayı yöneten bir profesyonel tesis yönetici şirket ise Bakanlığa başvurabilir, değilse Sulh Hukuk Mahkemesine bir ay zarfında dava açabilirler."

 

Ağaoğlu, sitelerde gider olarak yöneticiler, denetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı yazılmayacağını, Kat Mülkiyet Kanunu'na göre sadece yöneticinin "genel giderlerden" muaf olabileceğini, bunun dışında yöneticinin herhangi bir ücret alamayacağını da dile getirdi.

 

"BİNA İÇİNDEN YÖNETİCİ BULMAK ÇOK ZORLAŞTI"

 

Apartman Site Yöneticileri ve Sakinleri Derneği (ASİYED), Emlak ve Kiracı Sorunları Derneği (EMLAKDER) ve Tüketici Başvuru Merkezi'nin genel başkanlıklarını yapan avukat İbrahim Güllü de konut ve kira artışlarına paralel olarak apartman site aidatlarında da artışlar yaşandığını, neredeyse kiralarla yarışan aidatlar görüldüğünü, bazı bölgelerde asgari ücreti bulan aidatların söz konusu olduğunu söyledi.

 

Aidatların artması ile binalardaki kiracılar, mülk sahipleri ve yöneticiler arasında gerilim yaşanmaya başlandığını aktaran Güllü, aidatları artan kiracılar ve ev sahiplerinin yöneticilere tepki gösterdiğini, ödeme güçlüğü çeken apartman ve site sakinlerinin toplu eylem ve gösteriler ile yöneticileri protesto etmeye başladığını, zaman zaman şiddet olaylarının da yaşandığını ifade etti.

 

Yüksek aidatlar nedeniyle birçok kişinin artık bina ve sitelerde yönetici olmayı tercih etmediğini belirten Güllü, "İnsanlarımız sıkıntılarını yöneticiye yönlendirmekteler. Yöneticiler kat malikleri ve kiracılar ile sürekli uğraşmak zorunda kaldıklarından bina içinden yönetici bulmak çok zorlaştı. Esasen kimse komşusunu icraya vermek istemiyor. Bu nedenle sektörde profesyonel yönetim hizmetleri gelişmektedir. Kendi içinde yönetici seçmeyen ya da seçmek istemeyen binalar artık profesyonel yöneticiye yönelmektedir. Tabii ki her hizmetin bir bedeli olması gerekir. Dışarıdan yönetimin aidata etkisi olmakla birlikte iyi bir profesyonel yönetimin getirdiği avantajlar da ortadadır. Düzenli bir site ancak düzenli bir yönetim ile olabilecektir. Bu da o binanın, sitenin ya da toplu yapının hem değerini artıran hem de yaşayan sakinlerin huzurlu olmasını sağlayan bir durumdur." şeklinde konuştu.

 

Avukat Güllü, haksız yere yüksek aidatla karşılaşılması durumunda ise yapılması gerekenleri şöyle anlattı: "Artan maliyetler nedeniyle binalarda en çok şikayet, aidatların yüksekliğinden kaynaklıdır. Aidatların sürekli artış göstermesi, bir önceki aidatla 2-3 kat artışlar kaydedilmesi bina sakinlerini kara kara düşündürmektedir. Bu kadar yüksek artışları kabul etmek mümkün değil. Bu durumda yapılması gerekenler, öncelikle kat malikleri aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantısına mutlaka katılmalılar, katılamıyorlarsa temsilci göndermelidirler. Yıllık tahmini bütçeyi iyi inceleyip gereksiz ve lüks olan gider kalemlerinin bütçeden çıkartılmasını sağlamalıdırlar. Alınan kararlarda kabul etmedikleri maddeleri mutlaka tutanağa geçirtip kararda itiraz şerhini koydurmaları gerekir. Çünkü kat malikleri kuruluna katılıp da itiraz şerhi koydurmadığımız zaman mahkemeye başvurulduğunda kararları kabul ettiği, yani itiraz koymadığı için davanın reddedilmesi ihtimali yüksektir. Bu bakımdan itirazlarını belirtip, bir ay içinde Sulh Hukuk Mahkemesine kararın iptali için dava açmalıdırlar."

 

"USULÜNE UYGUN SEÇİLMİŞ BİR YÖNETİM YOKSA AİDAT BORCU DA YOK"

 

Tüketici Konfederasyonu Hukuk Komisyonu Üyesi avukat Yunus Emre Çakıroğlu ise sitelerdeki fahiş artışların temel sebebinin, "site yönetimlerinin siteyi yönetmeyi bir kazanç aracı gibi görmeleri ve birtakım giderleri yüksek göstererek, bu miktarları site sakinlerinden talep etmeleri" olduğunu vurguladı.

 

Böyle bir durumla karşılaşan site sakinlerinin öncelikle site yönetiminin usulüne uygun seçilip seçilmediğini araştırması uyarısında bulunan Çakıroğlu, "Usulüne uygun seçilmiş bir yönetim yok ise aidat ödeme borçları olmadığını bilmeliler ve mahkemeye başvurarak yeni yönetim seçilene kadar geçici bir yönetim tayini talep etmeliler. Usulüne uygun bir site yönetimi var ise ve aidatlara zam yapılıyor ise bu durumda zammı tebliğ aldıktan sonra, eğer itirazları var ise itirazlarını sunmalı, fahiş artışın karşılığı olmadığı gerekçesiyle mahkemeye yine başvuruda bulunmalılar." dedi.

24 Ocak 2023 Salı

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi