ABD merkezli yatırım bankaları ve bazı derecelendirme kuruluşları, yoğun belirsizlik altındaki petrol fiyatlarına yönelik yıl içinde varil başına 45 dolar ile 380 dolar arasında değişen tahminlerde bulunurken, sektör uzmanları fiyatların 100 dolardan keskin bir dönüş yapmasının kolay olmayacağını değerlendiriyor.

JPMorgan Chase analistlerine göre, Rusya'nın G7 yaptırımlarına yanıt olarak ham petrol üretimini kesmesi halinde küresel petrol fiyatları "çok büyük" bir sıçrama yaparak varil başına 380 dolara kadar ulaşabilir.

Bank of America ise küresel piyasaların yeni gelişmelere odaklandığını kaydederek, "Gıdadan enerjiye ve hizmet sektörüne kadar artan enflasyonist baskılar ve faiz oranlarındaki hızlı artışlar, petrol talebinin gelecek yıla kadar salgın öncesi seviyelere ulaşıp ulaşamayacağı konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Bu durumda fiyatlar, mevcut seviyelerin yüzde 30 altına kadar düşebilir." değerlendirmesini yaptı.

Diğer finansal ve araştırma kuruluşları ise Avrupa yaptırımlarının Rus petrol üretimini günde 9 milyon varilin altına düşürmesi durumunda ise petrol fiyatlarının varil başına 150 dolara çıkabileceği tahmininde bulundu.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), geçen hafta yayınlanan aylık petrol raporunda, Ukrayna'daki çatışmanın yılın ikinci yarısında hız keseceğini ve bu nedenle Rusya'dan Avrupa'ya fosil yakıt ihracatında çok ciddi azalmalar beklenmediğini belirtti.

AB'nin Rus ham petrolüne yönelik kısmi ithalat yasağının 5 Aralık itibarıyla başlayacak olmasıyla petrol fiyatlarının yılın ikinci yarısında yoğun bir arz baskısı altında olacağına dikkati çeken uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings ise bu yıl için Brent tipi ham petrolün varil fiyatının 105 dolar olacağı tahmininde bulundu. Fitch Ratings, gelecek yıl Brent petrolün varil fiyatının ise 100 dolar seviyesinde olacağını öngördü.

Öte yandan, S&P Global Ratings, Brent türü petrol fiyatının bu yıl için varil başına 106 dolar ve gelecek yıl için 90 dolar olacağını tahmin etti.

EIA'nın "Temmuz 2022 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"nda, bu yıl için Brent türü ham petrolün ortalama varil fiyatının 104 dolar olacağı, gelecek yıl 94 dolara kadar düşeceği öngörüldü.

Citigroup ise Brent türü ham petrolün bu yıl sonuna kadar varil başına 65 dolara düşebileceğini ve talebi felce uğratması beklenen resesyon gerçekleşirse gelecek yıl sonuna kadar 45 dolara kadar gerileyebileceğini kaydetti.

"EKONOMİK RESESYON ENDİŞELERİ SÜRDÜKÇE FİYATLAR BASKILANACAK"


Bir ay öncesine kadar 120 dolar seviyelerinde seyreden Brent petrolün varil fiyatı geçen hafta resesyon endişeleriyle yüzde 7 değer kaybederek 94,5 dolara kadar geriledi.

Atlantic Konseyi Kıdemli Üyesi ve Uluslararası Vergi ve Yatırım Merkezi (ITIC) Enerji, Büyüme ve Güvenlik Programı Direktörü Ariel Cohen, piyasalardaki yoğun belirsizliğin dalgalanmaları artırdığına dikkati çekti.

Ekonomik resesyon endişeleri, Rusya'nın petrol ihracatındaki kesintiler ile OPEC+ ülkelerinin petrol üretimi kapasitesine yönelik endişelerin de bu belirsizlikleri körükleyen ana etmenler arasında yer aldığını belirten Cohen, şöyle devam etti: "Petrol fiyatlarındaki aşırı belirsizlik kısa vadede fiyat tahminlerini de belirsizliğe iterek zorlaştırıyor ve piyasalarda dalgalanmalara sebep oluyor. Rusya-Ukrayna savaşının nereye gideceğini ve ilave yaptırım ve ikincil yaptırımların getirilmesine yol açacak bir gerginliğin çıkıp çıkmayacağını bilmiyoruz. Savaş duracak mı, Karadeniz'deki faaliyetler normale girecek mi onu da bilmiyoruz. Tahıl ihracatı konusunda da endişelerimiz var. Belki de Rusya diyecek ki 'Tamam tahıl istiyorsanız petrolümüzün Karadeniz'den ihracatına da izin verilsin."

S&P Global Ratings'in özellikle gelecek yıl Brent petrol fiyatının 90 dolar seviyesinde olacağına yönelik tahmininin daha gerçekçi olduğunu ifade eden Cohen, ekonomik resesyon endişeleri sürdüğü sürece fiyatların aşağı yönlü baskılanacağını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden'ın da katılımıyla düzenlenen Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi'nde konuşan Suudi Arabistan Veliaht Prens Bin Selman, ülkesinin daha önce ilan ettiği gibi petrol üretimini günlük 13 milyon varile çıkarma kararı aldığını, bunun dışında ek kapasiteleri olmayacağını belirtmişti.

Cohen, OPEC grubunun piyasanın ihtiyaç duyduğu üretim artışını yapmaması durumunda, bir miktar “kayıt dışı” ilave petrolün her zaman mevcut olacağını dile getirerek şöyle devam etti: "Karaborsada satış yapan OPEC üyeleri her zaman olmuştur. Tüm bunlara bakılınca, bu yıl için dramatik olmayan, belki 85-90 dolar aralığında seyredecek bir düşüş öngörüyorum ki dolar enflasyonu göz önüne alındığında, bu küçük bir rakam."

ARZ ŞOKU SİNYALLERİ


Araştırma ve danışmanlık şirketi Strategy International Araştırmacısı Dimitrios Makousis, 2023 ve sonrasında talebin güçleneceği yönündeki beklentilere işaret ederek insanların salgın sonrası seyahat etmek istemelerinin, Çin ekonomisinin yeniden açılmasının ve düşük petrol stoklarının fiyatlarda 2022 ve 2023'te destekleyici faktörler olabileceğini ifade etti.

Makousis, "Şu an için Brent türü petrol fiyatının varil başına 45 dolara kadar keskin bir şekilde düşmesi olası görünmüyor. Ekonomik resesyon korkuları, yatırımcıları daha tedbirli davranmaya, finansal piyasalarda sarsıntılara neden olsa da şu an varil başına 100 dolar seviyesinde seyreden fiyatların buradan keskin bir dönüş yapabilmesi kolay değil." diye konuştu.

Muhtemel bir arz şoku yaşanabileceğine vurgulayan Makousis, "Libya'da elektrik kesintileri ve petrol sahalarının bloke edilmesiyle yeniden alevlenen iç çatışmalar, Norveç'te açık deniz petrol kuyusu işçilerinin grevi, Ekvador'da petrol üretimini sekteye uğratabilecek protestolar, yatırımcıların gözünü korkutan petrol ve petrol ürünlerine getirilen vergiler, OPEC'in azalan düşük yedek kapasitesi ve üretim artışında zorluk çekmesi ve son olarak daralan rafineri kapasitesi bu beklentileri körüklüyor.” dedi.

Makousis, fiyatların daha düşük seviyelerde mi sabitleneceği yoksa yükseliş eğiliminde mi kalacağı konusunda belirleyici bir rol oynayacak bazı faktörler olduğunun altını çizerek, Ukrayna’da devam eden savaşın belirsizliği, Batı'nın Rusya üzerindeki yaptırımlarının etkinliği ve Rusya'nın üretim kapasitesinin akıbetinin bu faktörler arasında yer aldığını söyledi.

Rusya ve Batılı ülkeler arasında bir "yıpratma savaşı" yaşandığını ifade eden Makousis, bu güç mücadelesinin bu ülkelerin dayanıklılığını ve enerji piyasalarının istikrarını test edeceğini dile getirdi.

Makousis, enerji dönüşüm ve vergi politikalarının enerji yatırımlarının azalmasına neden olduğunu belirterek, "Petrol şirketlerine yönelik bu düşmanlık, küresel enerji sisteminin değiştirilmeye çalışıldığı bir dönemde üretim ve rafine kapasitesine öyle zarar verebilir ki meydana gelecek arz kaybını derhal telafi edecek seviyelere hemen ulaşılamayabilir. Kısa vadeli bir aksama değil, uzun vadeli bir strateji olan bu konu, enerji geçiş politikaları tasarlanırken ciddi şekilde dikkate alınmalıdır." diye konuştu.

20 Temmuz 2022 Çarşamba

Etiketler : Sektörel

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, "Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde, Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Avrupa'da lider olma pozisyonunda." dedi.


İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, yaptığı açıklamada, akuakültürün Türkiye'de 1970'lerde başladığını, mevcut su kaynaklarının kullanılıp ekonomiye kazandırılması ve istihdam sağlamasının amaçlandığını söyledi.

 

Bu kapsamda mühendis yetiştirmek için üniversitelerde su ürünleri fakültelerinin kurulduğunu belirten Memiş, mühendislerin yetişmesiyle beraber sektörde yatırımların hızlandığını, böylece Türkiye akuakültür alanında söz sahibi olmaya başladığını anlattı.

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan stokların yetiştiriciliğin artışına neden olduğunun altını çizerek, "Türkiye'de akuakültür yapan 2 bin 382 işletme var. Bunun 553'ü deniz balıkları, kalanı ise iç su tesisleridir. Türkiye'nin akuakültür yoluyla üretim miktarı senelik 500 bin tonu aşmış durumda. Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Ülkemiz, Avrupa'da lider olma pozisyonunda." diye konuştu.

 

Türkiye'nin akuakültür ile çipura, levrek ve alabalık ürettiğini dile getiren Memiş, "Bu balıklarda birinci pazarımız Avrupa ve 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye akuakültür alanında dünyada yerini aldı. Çünkü doğal stoklar azaldığından, avcılıktan balık gelmiyor. Bunun için kontrollü şartlar altında balık yetiştirip yine insanımıza bu önemli gıdayı sunmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

 

AKUAKÜLTÜRDE ÜRETİM KONTROLLÜ ŞARTLARDA YAPILIYOR

 

Prof. Dr. Memiş, akuakültürün bilimden en çok yararlanan alan olduğuna dikkati çekerek, bununla üretimin sağlıklı bir ekosistemde gerçekleştirildiğini kaydetti.

 

Akuakültürün temiz sularda yapılmak zorunda olduğunu vurgulayan Memiş, şöyle devam etti:

 

"Su kalitesindeki herhangi bir değişiklik üretimi negatif yönde etkiliyor. Bunun yaşanmaması için işletmeler temiz alanlarda üretim yapmak zorundalar. Türkiye bu açıdan riskli değil, üretimlerimiz temiz alanlarda yapılıyor. Türkiye'de akuakültür üretimi Karadeniz, Ege Denizi'nde Çanakkale'den aşağıda, Ege Denizi’nde İzmir, Muğla, Akdeniz'de Antalya ve İskenderun Körfezi'nde yapılıyor. Akuakültürde bütün üretim kontrollü şartlarda yapılıyor, istediğimiz zaman ürün alıyoruz. Tabii ki denizlerimizin ve iç sularımızın kalitesinin de üretim hedefleriyle birlikte yönetilmesi gerekiyor. Çünkü başarı ancak bu şekilde yakalanabilir ve sürdürülebilir. Hızlı büyümeyi sürdürebilmek hedeflenen başarıyı yakalamak için İstanbul Üniversitesi de üzerine düşeni yaparak Su Bilimleri Fakültesi kurmuş ve bu konuda uzman yetiştirmek maksadıyla su bilimleri ve mühendislerini mezun etmeye başlamıştır."

 

Türkiye'nin turizm ülkesi olduğunu, deniz kıyılarına gelen turistlerin birinci tercihinin balık olduğunu kaydeden Memiş, bunun için bunun mutlaka üretim yapılması gerektiğini ifade etti.

 

RAS, AKUAPONİK VE IMTA SİSTEMLERİ TÜRKİYE'DE DE YAPILMAYA BAŞLANDI

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan balıkların akuakültür yöntemiyle elde edilebildiğini, bu sayede her mevsim balığa her yerde ulaşılabildiğini aktardı.

 

Su ürünleri yetiştiriciliği yaparken suyun kesinlikle temiz olması gerektiğini vurgulayan Memiş, "Su kalitesinde bozulma yaşanması ihracatımızı ve iç piyasadaki balık varlığını düşürebilir. Bu nedenle sularımızı ve su ürünleri üretim alanlarımızı korumak zorundayız." dedi.

 

Prof. Dr. Memiş, bunun için çevre dostu, suyu koruyan sistemlerin geliştirilmesinin önemli olduğunun altını çizerek, "Bu kapsamda RAS, akuaponik ve IMTA gibi sistemler konuşulmaya başlandı. Bu sistemler çevre dostu ve yenilikçi akuakültür sistemleridir ve gelecek için oldukça önemlidir. Bu tip ekosistemi bütünüyle ele alan bilimsel çalışmalar dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yapılmaya başlandı." diye konuştu.

 

KIRMIZI LİSTEDEKİ BALIKLARIN NESLİNİN DEVAMI İÇİN DE AKUAKÜLTÜRÜ KULLANIYORUZ

 

Prof. Dr. Memiş, Türkiye'de birçok balık türünün neslinin tükenme tehlikesi yaşandığını, kırmızı listedeki balıkların neslinin devamı için de akuakültürü kullandıklarını söyledi.

 

Türkiye için ekonomik değeri olan nesli tehlike altında olan türlere endemik alabalık ve mersin balığının örnek verilebileceğine değinen Memiş, bu balıkları akuakültür yoluyla ürettiklerini bildirdi.

 

Akuakültürün hedeflerini gerçekleştirmek için suyun ve ekosistemin yönetimini iyi bilen mühendislere ihtiyaç olduğunun altını çizen Memiş, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinin bu anlamda donanımlı mühendisler yetiştirdiğini ve sektörün gelecek hedeflerini karşılayabileceklerini ifade etti.

 

Prof. Dr. Memiş, mühendislerin çalışabilmesi için sektörün biraz daha adım atmasının önemli olduğunu kaydederek, öğrencilerin sahada çalışma olanaklarının arttırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

02 Haziran 2024 Pazar

Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.


Tunceli'nin Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.

 

Verimli topraklara sahip kentte, tarım ve hayvancılık faaliyetleri birçok ailenin geçim kaynakları arasında bulunuyor.

 

Ovacık ve Hozat ilçelerinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleri doğrultusunda bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başlayan bazı köylüler, torbalarla tarlalara taşıdıkları patates tohumlarını toprakla buluşturmak için yoğun mesai harcıyor.

 

Günün erken saatlerinde araziye giden üreticiler, ilk olarak traktörler yardımıyla patateslerin ekileceği alanlarda sürüm işlemi yapıyor.

 

TOPRAĞI HAYVAN GÜBRESİYLE VERİMLİ HALE GETİRİYORLAR

 

Toprağı hayvan gübresiyle harmanlayan köylüler, daha sonra patatesleri kazma, kürek, el arabası, tırmık ve çapa kullanarak geleneksel yöntemlerle toprağa gömüyor.

Mevsim işçileri de çalıştıran köylüler, sonbaharda patatesleri hasat ederek bir kısmını ihtiyaçları için ayıracak, diğer kısmını da satıp kazanç sağlayacak.

 

MEMLEKETİNE DÖNEREK ÜRETİCİ OLDU

 

Üreticilerden Nihat Firik, uzun yıllar Bursa'nın Kestel ilçesinde yaşadıktan sonra Tunceli'ye yerleştiğini söyledi.

 

Ovacık'ta tarımla ilgili çalışmalara yöneldiğini belirten Firik, "Özellikle Ovacık'ın patates üretimi konusunda çok verimli toprakla sahip olduğunu düşünüyorum. Bu yıl ortalama 3-4 dönümlük bir alanda patates ektik ama üretimimizi her yıl devam ettireceğiz. Patates yetiştiriciliğini bölgede yaygınlaştırmak istiyoruz ve buradaki insanlara katkı sunmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Firik, patatesin kumlu ve humuslu toprağı sevdiğini dile getirerek, "Çünkü, patates toprak içerisinde yumrularıyla beraber kendine yer bulup büyüyen bir ürün. O nedenle toprağın çok iyi işlenip ve güzel şekilde gübrelenmesi gerekiyor." dedi.

 

Üretici Ali Haydar Eren de yaşamını sürdürdüğü Ovacık'ın Konaklar köyünde bağ, bahçe ve tarla işleriyle uğraştığını dile getirdi.

 

Dört mevsim ilçede vakit geçirdiğini anlatan Eren, "Tarımsal faaliyetlerde sürekli aynı ürünleri yetiştirmemeye ve yeni şeyler üretmeye yöneldim. Bu sene organik patates ekimine karar verdim. Sabah 07.00 gibi işe başlıyorum ve öğlen 1 saat dinlenme molası verdikten sonra tekrar patates ekimi için işe koyuluyorum." diye konuştu.

02 Haziran 2024 Pazar