tatil-sepeti

İstanbul Ticaret Üniversitesi, iki uluslararası konferansa imza attı. ‘Dijital diplomasi’ başlıklı konferansta, diplomasinin yeni dünyasında sosyal medyanın önemine dikkat çekildi. Özbekistan’da gerçekleştirilen ‘İpek Yolu ve Ötesi Kongresi’nde ise göç, turizm ve ekonomi temaları üzerinde duruldu.


 

Yeni döneme hızlı bir giriş yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi, iki uluslararası konferansa imza attı. Türkiye’nin de öncülerinden olduğu ‘dijital diplomasi’ başlıklı konferansta, diplomasinin yeni dünyasında sosyal medyanın önemine dikkat çekildi. Özbekistan’da gerçekleştirilen ‘İpek Yolu ve Ötesi Kongresi’nde ise göç, turizm ve ekonomi temaları üzerinde duruldu. 

 

HAMİT KARDAŞ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi, yeni öğretim yılına uluslararası konferanslarla başladı. Türkiye Ulusal Ajansı ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle düzenlenen ‘Dijital Diplomasi: Eğilimler ve Özellikler’ konferansı, Sütlüce Yerleşkesi’nde yoğun bir katılımla gerçekleşti. Bir diğer konferans ise Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te ‘İpek Yolu ve Ötesi Kongresi’ başlığıyla düzenlendi. Kongreyi düzenleyen ortak kurumlar arasında İstanbul Ticaret Üniversitesi de yer aldı.

 

‘Dijital Diplomasi: Eğilimler ve Özellikler’ başlıklı konferansın açılışında konuşan Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürü Murat Lütem, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerin ve dijitalleşmenin endüstrileri, hükümetleri ve diğer kurumları yeniden şekillendirdiğini söyledi. 

 

ÖNCÜ ÜLKELERDEN BİRİYİZ

 

Lütem, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve insani meselelerdeki önemli rolüne ilişkin anlatımlarının sosyal medya hesapları aracılığıyla etkili ve uygun şekilde yaygınlaştırıldığını belirterek, şöyle konuştu: “Yurt dışındaki sosyal medya kampanyalarımız, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile koordineli olarak, Türkçe veya yabancı dillerde düzenleniyor. Bu sayede Türkiye’nin oynadığı rolün önemini tüm dünyaya gösteriyoruz. Özellikle Batı’da bazı ülkeler dışişleri bakanlıklarını dijital çağa adapte ediyor. Türkiye de bu ülkelerden biri ve Dışişleri Bakanlığımız dijital diplomasinin öncülerinden.” 

 

DİPLOMASİNİN YENİ DÜNYASI

 

Lütem, ortalama dikkat süresinin her geçen gün kısaldığı bir dünyada, bu tür içeriklerin özellikle sosyal medya aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşma imkanına sahip olduğunu vurguladı. Bu kapsamda zirveler, temaslar, milli gün mesajları, basın açıklamaları, toplantılar gibi çeşitli interaktif faaliyetler için oluşturulan görsel içeriklerin sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokulduğunu ifade eden Lütem, “Grafik tasarımcılar ve görsel yönetmenler gibi diplomasinin geleneksel olmayan aktörleri tarafından oluşturulan bu içerikler, diplomasinin yeni dünyasına katkıda bulunuyor. Ancak yeni dijital medya süreçlerini ve platformlarını kullanmak, Bakanlığımızın sürekli değişen dünyaya uyum sağlamaya devam ettiği yollardan sadece biri” dedi. 

 

KİTLELERİ ETKİLEME GÜCÜ 

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Abdulhamit Avşar da diplomasinin barışın sürdürülmesinden savaşların sona erdirilmesine kadar uluslararası ilişkilerde daima merkezi bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, dijital çağda teknolojideki gelişmelerin iletişim olgusunu doğrudan etkilediği bir dönemi başlattığını kaydetti.

 

Prof. Dr. Avşar, yeni dönemde bilgi üretiminin hızlandığını, yerel düşüncelerin uluslararası alanda yer bulma zemininin kolaylaştığını hatırlatarak, kamuoyunu etkileyen iletilerin çoğalarak hız kazandığını söyledi. Artık sosyal ağlar yoluyla uluslararası toplumun dikkatini çekebilmenin mümkün hale geldiğini belirten Prof. Dr. Avşar, şöyle devam etti: “Doğru bilginin yanı sıra propaganda nitelikli, spekülatif enformasyonlar da aynı hızda yayılma ve hedef kitleleri etkileme gücü elde etmeye başladı. Dijital çağın aldığı bu görünümün en çok etkileyeceği alanlardan biri de diplomasidir. Konferansın yararlı sonuçlara ulaşmasını, dijital diplomasi kavramına yeni ufuklar açmasını diliyorum.” 

 

4 ANA OTURUM

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Uğur Yasin Asal ise konferansta dört ana oturum ve 20 sunum olduğunu söyledi. Asal, “Bu programlar daha önce Romanya ve Estonya’da düzenlenmişti. Şu an biz ev sahipliği yapıyoruz. Bundan sonra proje faaliyetleri Slovenya ve İtalya’da devam edecek” bilgisini paylaştı. 

 

Açılış konuşmalarının ardından yapılan oturumlarla konferans başarıyla tamamlandı.

 

TAŞKENT’TE ‘BİR YOL BİR KUŞAK’ KONGRESİ

 

‘İpek Yolu ve Ötesi Kongre Serisi’nin (SIRCON 2023) ikincisi, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te gerçekleşti. Alfraganus Üniversitesi ev sahipliğindeki kongre, ‘Bir Yol Bir Kuşak: Göç, Turizm ve Ekonomi Politik’ temasıyla yapıldı. Kongreyi düzenleyen ortak kurumlar arasında bu sene İstanbul Ticaret Üniversitesi de yer aldı.

 

15 ülkeden 50’den fazla kurum ve kuruluşun katıldığı kongrenin açılışında Türkiye Özbekistan Büyükelçisi Dr. Olgan Bekar, Alfraganus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammadismoil Mahmudov, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay ile çok sayıda üniversite rektörü ve akademisyen hazır bulundu. 

 

ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, kongrede ‘Belgesel Filmin Tarih Bilimine Katkısı Bağlamında Moğolistan’da Unutulan Bir Türk Boyu: Hotonlar’ başlıklı bildirisiyle sunum yaptı. Üniversitemizin İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Zebiniso Kamalova da ‘Orta Asya Yeniden Küresel Ticaretin Kalpgâhi Olur mu?’ başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi.

 

Dr. Kuralay, Özbekistan ziyareti kapsamında, daha genç üniversite olmasına rağmen hızlı bir şekilde gelişen Alfraganus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammadismoil Mahmudov ile de görüştü. Kuralay, üniversiteler arasında pek çok alanda işbirliği sürecinin başlatıldığını belirterek, “İstanbul Ticaret Üniversitesi olarak yeni dönemde hedefli adımlar atarak, ulusal ve uluslararası bilimsel etkinlerde yer almaya devam edeceğiz” dedi. 

 

Dr. İsrafil Kuralay, Özbekistan Gazetecilik ve İletişim Üniversitesi’ni de ziyaret ederek, Rektör Prof. Dr. Şerzathan Kudrethoca ile görüşmeler yaptı. 

23 Ekim 2023 Pazartesi

Dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı'da, İstanbul'u farklı açılardan keşfetmek amacıyla düzenlenen, 15 yaş altı çocuklar ile 80 yaş üstü yetişkinlerin kabul edilmediği turlar turizme büyük katkı sunuyor.


 

Tarihi dokusu ve yoğun ticari hayatıyla turistlerin uğrak yeri olan yapıda restorasyon çalışmaları devam ediyor.

 

Yaklaşık 45 bin metrekarelik kapalı alanda, 3 bin 600 dükkan, 22 kapı ve 14 han bulunan, mimarisiyle dev bir labirenti andıran Kapalıçarşı'nın yenilenen çatısında düzenlenen özel turlarla hem yerli hem de yabancı turistlerin İstanbul'u farklı bir açıdan keşfetmeleri sağlanıyor.

 

"Kedi yolu" olarak adlandırılan çatıdaki yollarda eşsiz kent ve Boğaz manzarasını gören, dünyanın dört bir yanından gelen turistler, çektikleri görüntüleri sosyal medya hesaplarından da "Kapalıçarşı", "Süleymaniye", "İstanbul", "Eminönü" gibi etiketlerle paylaşıyor. Böylece Kapalıçarşı'nın bu çatıları tarihi yapının dünyaca tanınmasına katkı sağlıyor.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, çatı turizmi fikrinin çarşının restorasyon süreciyle beraber oluştuğunu söyledi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun tamamen bitmediğini belirterek, "Çatının restorasyonu tamamlandıktan sonra bu güzelliği insanlarımızla ve turistlerimizle paylaşma fikri arkadaşlarımız arasında yoğun şekilde dillendirildi. Bu alanın nizamlı ve güzel bir intibaıyla dış dünyaya ve ülkemize sunulması fikri ağır bastı. Bunun üzerine harekete geçtik. Gerekli kural ve kaidelerini koyduktan sonra devam ettik." dedi.

 

Kapalıçarşı’nın dünya çapında tanınan bir yer olmasına rağmen restorasyon sonrasında çatının daha düzenli ve görünür hale gelmesinin ülkeye büyük bir katkı sağladığını anlatan Kurtulmuş, "1461 yılında inşa edilen, 563 yıllık bu tarihi çarşının çatısının insanlar tarafından görülmesi, bu yapının dünya çapında tanınırlığına ve bilinirliğine çok büyük etkisi oldu. Gelen her turist memnun kaldı. Çünkü İstanbul’u farklı bir bakış açısıyla görme fırsatı buldular. Bize teşekkür ederek ayrıldılar." diye konuştu.

 

Kurtulmuş, çatı yollarında düzenlenen turlara 15 yaş altındaki çocuklar ile 80 yaş üstündeki yetişkinlerin kabul edilmediğini, çıkmadan önce turistlere ferdi sigortalarının yapıldığını söyledi.

 

Acenteler vasıtasıyla organize edilen çatı turlarının onar kişilik gruplar halinde, yirmişer dakika sürdüğünü vurgulayan Kurtulmuş, projeye ilişkin güzel geri dönüşler aldıklarını kaydetti.

 

Kurtulmuş, "Gelen turistler çatıyı görüyorlar, çarşımızda da alışveriş yapıyorlar. Buradan resmi olarak alınan ücretler Kapalıçarşı'mızın ihyası için kullanılıyor." bilgisini verdi.

 

Kapalıçarşı'nın geçen yıl 44 milyon ziyaretçiyi ağırladığının, hedeflerinin 50 milyon turist olduğunun altını çizen Kurtulmuş, çarşının çatısını ise birçok turistin gezdiğini belirtti.

 

"İLERİDE TEKRAR BU TARZ ÇEKİMLERİN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"

 

Burada çekim için dizi ve film tekliflerinin de yoğun bir şekilde gelmeye devam ettiğini, ünlü aktör Daniel Craig'in başrolünü oynadığı James Bond serisi filmlerinden "Skyfall"un Kapalı Çarşı'nın çatısında çekildiğini anımsatan Kurtulmuş, "İleride tekrar bu tarz çekimlerin olacağını düşünüyoruz. Tabii ki buranın kuralı ve kaidesi uyarınca çatımıza zarar vermeden, uygun koşullarda olabilirse bu projelerin devamının da burada devam edeceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, yapının restorasyonun birinci etabının tamamlandığını, çatının ise tamamen bittiğini söyledi.

 

Yer altı atık su ve temiz su kanallarının tamamlandığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Mahmutpaşa çıkışında birtakım problemler var fakat bunlar da hallolacak inşallah. Valilik, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı yönetimi olarak güçlü bir protokolle bu işi başlattık." dedi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun ardından planlanan projelerle Kapalıçarşı'nın dünya çapında daha fazla tanınmasını hedeflediklerinin altını çizerek, tarihi yapının görünürlüğünü artırma çalışmalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : Kapalıçarşı çarşı tur turist turizm

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen Dîvânu Lugâti’t-Türk atölyesi, katılımcılara Türk dilinin tarihi zenginliğini ve kültürel mirasını derinlemesine keşfetme fırsatı sundu. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eşsiz eseri üzerinden Türkçenin ve kültürümüzün köklü geçmişine ışık tutuldu.


 

ERTAN ERYILMAZ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) tarafından düzenlenen Türk dilinin en eski ve en önemli sözlüklerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün atölye çalışması gerçekleştirildi. ‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ isimli atölye çalışmasına; konuşmacı olarak Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, akademisyenler ve araştırmacı Sinem Büyükkahraman katıldı.

 

BAŞVURU KAYNAĞI

 

11. yüzyılda Kâşgarlı Mahmûd tarafından yazılan Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük değil, aynı zamanda Türklerin tarihine, kültürüne ve yaşam tarzına dair derinlemesine bilgiler sunan bir başvuru kaynağı olduğu belirtildi. Atölye çalışmasında Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün bu yönlerine odaklanılarak eserin tarihi ve kültürel önemi katılımcılara aktarıldı. Atölye çalışmasının başında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazıldığı dönemin tarihi arka planı ele alındı. Kâşgarlı Mahmûd’un, bu eseri yazarken, Türk dilinin Arapça karşısında zenginliğini ve ifade gücünü göstermek amacıyla yola çıktığı, bu bağlamda, eserin hem dilbilimsel hem de kültürel olarak büyük bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Katılımcılara eserin yazıldığı dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi verilerek, bu yapıların Dîvânu Lugâti’t-Türk üzerindeki etkileri tartışıldı.

 

TÜRK HALKININ YAŞAM BİÇİMİ

 

Atölye çalışmasının ikinci bölümünde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriği detaylı bir şekilde analiz edildi. Eserin yalnızca kelime ve deyimlerden oluşan bir sözlük değil, aynı zamanda Türk halkının yaşam biçimlerini, inançlarını, geleneklerini ve gündelik yaşamlarını da yansıtan bir ansiklopedi niteliğinde olduğu kaydedildi. Atölye katılımcıları, eserde yer alan kelime ve deyimlerin günümüzdeki karşılıklarını araştırarak, dilin nasıl bir evrim geçirdiğini anlamaya çalıştı. Kâşgarlı Mahmûd’un derlediği kelimelerden bazıları günümüzde de kullanılıyor, bazıları ise zamanla unutuldu ya da anlam değişikliklerine uğradı. Bu durum, Türkçenin zengin bir dil olduğunu ve tarih boyunca sürekli bir gelişim ve dönüşüm süreci geçirdiğini gösteriyor.

 

ARAPLARA TÜRKÇEYİ ÖĞRETMEYİ AMAÇLADI

 

Katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriğini incelerken, eserde yer alan kelime ve deyimlerin yalnızca bir dil aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak da değerlendirilmesi gerektiğini öğrendi. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eseri hazırlarken Türk boyları arasında dil birliği sağlama çabası içinde olduğu ve Araplara Türkçeyi öğretmeyi amaçladığı üzerinde duruldu. Bu bağlamda, eserin iki dilli bir yapı arz ettiği ve dönemin dil öğrenme yöntemlerine dair de önemli ipuçları sunduğu belirtildi.

 

DÖNEMİN DİL YAPILARI 

 

Atölye çalışmasının devamında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün dilbilimsel yönleri ele alındı. Eserde kullanılan dil yapıları, kelime türetme yöntemleri ve deyimlerin kullanımı, katılımcılar tarafından derinlemesine incelendi. Bu bölümde, eserin yalnızca bir dilbilimci gözüyle değil, aynı zamanda bir tarihçi ve sosyolog gözüyle de incelenmesi gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, eserde yer alan kelimelerin kökenleri, anlamları ve kullanımları üzerinde detaylı çalışmalar yaptı. Bu süreçte, Türkçenin köklü bir dil olduğunu ve tarih boyunca birçok kültürle etkileşim içinde bulunarak zenginleştiğini gördüler. Son bölümde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Türk dili ve kültürü üzerindeki uzun vadeli etkileri üzerinde duruldu. Eserin sadece dönemin dil yapısını yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda Türk kültürünün, yaşam tarzının ve değerlerinin bir yansıması olduğu üzerinde duruldu. Atölyenin sonunda, benzer çalışmalara devam edilmesine karar verildi.

 

DİL VE TARİH BİLİNCİ GÜÇLENİYOR

 

Atölye katılımcılara, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ü derinlemesine inceleme ve anlama fırsatı sunarak, dil ve tarih bilincini güçlendirmeyi amaçladı. Ayrıca, eserin yalnızca Türkoloji alanında değil, genel kültür tarihi açısından da değerli bir kaynak olduğu ve bu tür eserlerin günümüzde de incelenmesinin Türkçenin ve kültürümüzün korunması açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : İstanbul Ticaret Üniversitesi eğitim mezun üniversite