Yurtiçi Kargo'dan yapılan açıklamaya göre, kargo ve lojistik sektörü son bir yılda 10 milyar liranın üzerinde yatırım gerçekleştirdi. E-ticaretin yükselişiyle birlikte Türkiye'nin en önemli sektörlerinden biri haline gelen kargo ve lojistik sektörü, KARİD başkanlığında Post and Parcel International Summit'te bir araya geliyor.

KARİD tarafından düzenlenen zirvede Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) üst düzey yöneticilerinin yanı sıra, e-ticaret, otomasyon sistemleri, yeşil lojistik, e-ihracat, son kilometre lojistiği gibi birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerin tepe yöneticileri yer alacak.

"MİLYONLARCA İNSANA İSTİHDAM SAĞLIYORUZ"

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen KARİD Başkanı ve Yurtiçi Kargo Genel Müdürü Fatih Önyol, bu organizasyonun Türkiye'de ilk defa düzenlendiğini, gelecek yıllarda da devam ederek gelenekselleşeceğini belirtti.

Kargo ve lojistik sektörünün oluşturduğunu istihdamı vurgulayan Önyol, "Bugün 200 binden fazla çalışanıyla Türkiye'nin dört bir yanında vatandaşlarımıza hizmet götüren kargo ve lojistik sektörü, tedarikçi firmalarını da göz önünde bulundurursanız milyonlarca insana istihdam sağlıyor. Sektörün 50 binden fazla aracı her gün yollarda yüz binlerce kilometre yapıyor. Sektörü Türk ekonomisine katkısı yüz milyarlarca liranın üzerindedir." ifadelerini kullandı.

Fatih Önyol, şöyle devam etti: "Günümüzde kargo ve lojistik sektörü ticaretin en önemli köprülerinden biri haline gelmiş durumdadır. Dolayısıyla bu sektörde yaşanması muhtemel sorunlar, ekonomimizde ciddi yaralar açabilir. İşte tam bu nedenle KARİD olarak sürekli sektörümüzü bilgilendirmek ve geliştirmek istiyoruz. Bu isteğin en önemli göstergelerinden biri de işte bu zirvedir.Bu bağlamda Kargo, kurye, e-ticaret firmaları ile onlara hizmet sunan tüm alt sektör temsilcilerini, 25-26 Mayıs 2022 tarihlerinde Pullman İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek Post & Parcel Uluslararası Zirvesi'nde buluşturuyoruz. Bu buluşma sadece standların açıldığı bir zirve olmayacak. PPIS'te 2 gün boyunca alanında uzman konuşmacılarla sektörün değişen yeni yüzü, beklentileri, gelişme alanları, yapay zeka ve otonom teslimat araçları gibi yeni teknolojilerle entegrasyonu ve sorunları masaya yatırılacak."

"ESNAFIMIZI LONDRA’YA, BERLİN’E, NEW YORK’A ULAŞTIRIYORUZ"

Yurtiçi Kargo Genel Müdürü Önyol, gelinen noktada Türk kargo ve lojistik sektörünün iç pazara sunduğu altyapısının, yük taşıma kabiliyetinin ve olası krizlere uyum sağlayabilme kapasitesinin, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden daha iyi olduğunu vurguladı.

"Lojistik gücümüz sadece sınırlarımız içerisinde gerçekleştirdiğimiz operasyonlardan oluşmuyor. Türk ticaretini dünyanın dört bir yanına taşıyoruz. Bu sayede, nasıl ki Kars'ta konuşlu bir peynirciye İstanbul'da satış yapabilme olanağı sunuyorsak, aynı şekilde o peynirci esnafımızı Londra'ya, New York'a, Berlin'e ulaştırıyoruz." ifadelerini kullanan Önyol, kargo sektörünün 2021 yılında sadece e-ticaret sektöründen kaynaklı 3 milyar 347 milyon adet siparişi tüketicilerle buluşturduğunun altını çizdi.

Önyol, şu değerlendirmelerde bulundu: "Önümüzdeki yıl sektör beklentisi ise yüzde 40 artışla 4 milyar 685 milyon adete ulaşmak. E-ticaret kargolarının dışında bir o kadar da işletmeler arası giden kargolar var. İşte bu artış beklentilerini sağlıklı bir şekilde karşılamak için; sektör ekonomide yaşanan dalgalanmalara rağmen son bir yılda tam 10 milyar liralık yatırım gerçekleşmiş durumda. Artık eski kargo ve lojistik sektörü yok. Son birkaç yıl içerisinde tüm talepleri rahatlıkla taşıyabilecek kargo ve lojistik sektörünü oluşturduk. İşte bu yatırımları, çalışmaları yakından görmek isteyen, sektörümüzü tanımak isteyen her katılımcıyı 25-26 Mayıs'ta Pullman İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenecek organizasyonumuza davet ediyoruz."

23 Mayıs 2022 Pazartesi

Etiketler : Sektörel

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, "Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde, Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Avrupa'da lider olma pozisyonunda." dedi.


İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, yaptığı açıklamada, akuakültürün Türkiye'de 1970'lerde başladığını, mevcut su kaynaklarının kullanılıp ekonomiye kazandırılması ve istihdam sağlamasının amaçlandığını söyledi.

 

Bu kapsamda mühendis yetiştirmek için üniversitelerde su ürünleri fakültelerinin kurulduğunu belirten Memiş, mühendislerin yetişmesiyle beraber sektörde yatırımların hızlandığını, böylece Türkiye akuakültür alanında söz sahibi olmaya başladığını anlattı.

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan stokların yetiştiriciliğin artışına neden olduğunun altını çizerek, "Türkiye'de akuakültür yapan 2 bin 382 işletme var. Bunun 553'ü deniz balıkları, kalanı ise iç su tesisleridir. Türkiye'nin akuakültür yoluyla üretim miktarı senelik 500 bin tonu aşmış durumda. Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Ülkemiz, Avrupa'da lider olma pozisyonunda." diye konuştu.

 

Türkiye'nin akuakültür ile çipura, levrek ve alabalık ürettiğini dile getiren Memiş, "Bu balıklarda birinci pazarımız Avrupa ve 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye akuakültür alanında dünyada yerini aldı. Çünkü doğal stoklar azaldığından, avcılıktan balık gelmiyor. Bunun için kontrollü şartlar altında balık yetiştirip yine insanımıza bu önemli gıdayı sunmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

 

AKUAKÜLTÜRDE ÜRETİM KONTROLLÜ ŞARTLARDA YAPILIYOR

 

Prof. Dr. Memiş, akuakültürün bilimden en çok yararlanan alan olduğuna dikkati çekerek, bununla üretimin sağlıklı bir ekosistemde gerçekleştirildiğini kaydetti.

 

Akuakültürün temiz sularda yapılmak zorunda olduğunu vurgulayan Memiş, şöyle devam etti:

 

"Su kalitesindeki herhangi bir değişiklik üretimi negatif yönde etkiliyor. Bunun yaşanmaması için işletmeler temiz alanlarda üretim yapmak zorundalar. Türkiye bu açıdan riskli değil, üretimlerimiz temiz alanlarda yapılıyor. Türkiye'de akuakültür üretimi Karadeniz, Ege Denizi'nde Çanakkale'den aşağıda, Ege Denizi’nde İzmir, Muğla, Akdeniz'de Antalya ve İskenderun Körfezi'nde yapılıyor. Akuakültürde bütün üretim kontrollü şartlarda yapılıyor, istediğimiz zaman ürün alıyoruz. Tabii ki denizlerimizin ve iç sularımızın kalitesinin de üretim hedefleriyle birlikte yönetilmesi gerekiyor. Çünkü başarı ancak bu şekilde yakalanabilir ve sürdürülebilir. Hızlı büyümeyi sürdürebilmek hedeflenen başarıyı yakalamak için İstanbul Üniversitesi de üzerine düşeni yaparak Su Bilimleri Fakültesi kurmuş ve bu konuda uzman yetiştirmek maksadıyla su bilimleri ve mühendislerini mezun etmeye başlamıştır."

 

Türkiye'nin turizm ülkesi olduğunu, deniz kıyılarına gelen turistlerin birinci tercihinin balık olduğunu kaydeden Memiş, bunun için bunun mutlaka üretim yapılması gerektiğini ifade etti.

 

RAS, AKUAPONİK VE IMTA SİSTEMLERİ TÜRKİYE'DE DE YAPILMAYA BAŞLANDI

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan balıkların akuakültür yöntemiyle elde edilebildiğini, bu sayede her mevsim balığa her yerde ulaşılabildiğini aktardı.

 

Su ürünleri yetiştiriciliği yaparken suyun kesinlikle temiz olması gerektiğini vurgulayan Memiş, "Su kalitesinde bozulma yaşanması ihracatımızı ve iç piyasadaki balık varlığını düşürebilir. Bu nedenle sularımızı ve su ürünleri üretim alanlarımızı korumak zorundayız." dedi.

 

Prof. Dr. Memiş, bunun için çevre dostu, suyu koruyan sistemlerin geliştirilmesinin önemli olduğunun altını çizerek, "Bu kapsamda RAS, akuaponik ve IMTA gibi sistemler konuşulmaya başlandı. Bu sistemler çevre dostu ve yenilikçi akuakültür sistemleridir ve gelecek için oldukça önemlidir. Bu tip ekosistemi bütünüyle ele alan bilimsel çalışmalar dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yapılmaya başlandı." diye konuştu.

 

KIRMIZI LİSTEDEKİ BALIKLARIN NESLİNİN DEVAMI İÇİN DE AKUAKÜLTÜRÜ KULLANIYORUZ

 

Prof. Dr. Memiş, Türkiye'de birçok balık türünün neslinin tükenme tehlikesi yaşandığını, kırmızı listedeki balıkların neslinin devamı için de akuakültürü kullandıklarını söyledi.

 

Türkiye için ekonomik değeri olan nesli tehlike altında olan türlere endemik alabalık ve mersin balığının örnek verilebileceğine değinen Memiş, bu balıkları akuakültür yoluyla ürettiklerini bildirdi.

 

Akuakültürün hedeflerini gerçekleştirmek için suyun ve ekosistemin yönetimini iyi bilen mühendislere ihtiyaç olduğunun altını çizen Memiş, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinin bu anlamda donanımlı mühendisler yetiştirdiğini ve sektörün gelecek hedeflerini karşılayabileceklerini ifade etti.

 

Prof. Dr. Memiş, mühendislerin çalışabilmesi için sektörün biraz daha adım atmasının önemli olduğunu kaydederek, öğrencilerin sahada çalışma olanaklarının arttırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

02 Haziran 2024 Pazar

Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.


Tunceli'nin Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.

 

Verimli topraklara sahip kentte, tarım ve hayvancılık faaliyetleri birçok ailenin geçim kaynakları arasında bulunuyor.

 

Ovacık ve Hozat ilçelerinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleri doğrultusunda bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başlayan bazı köylüler, torbalarla tarlalara taşıdıkları patates tohumlarını toprakla buluşturmak için yoğun mesai harcıyor.

 

Günün erken saatlerinde araziye giden üreticiler, ilk olarak traktörler yardımıyla patateslerin ekileceği alanlarda sürüm işlemi yapıyor.

 

TOPRAĞI HAYVAN GÜBRESİYLE VERİMLİ HALE GETİRİYORLAR

 

Toprağı hayvan gübresiyle harmanlayan köylüler, daha sonra patatesleri kazma, kürek, el arabası, tırmık ve çapa kullanarak geleneksel yöntemlerle toprağa gömüyor.

Mevsim işçileri de çalıştıran köylüler, sonbaharda patatesleri hasat ederek bir kısmını ihtiyaçları için ayıracak, diğer kısmını da satıp kazanç sağlayacak.

 

MEMLEKETİNE DÖNEREK ÜRETİCİ OLDU

 

Üreticilerden Nihat Firik, uzun yıllar Bursa'nın Kestel ilçesinde yaşadıktan sonra Tunceli'ye yerleştiğini söyledi.

 

Ovacık'ta tarımla ilgili çalışmalara yöneldiğini belirten Firik, "Özellikle Ovacık'ın patates üretimi konusunda çok verimli toprakla sahip olduğunu düşünüyorum. Bu yıl ortalama 3-4 dönümlük bir alanda patates ektik ama üretimimizi her yıl devam ettireceğiz. Patates yetiştiriciliğini bölgede yaygınlaştırmak istiyoruz ve buradaki insanlara katkı sunmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Firik, patatesin kumlu ve humuslu toprağı sevdiğini dile getirerek, "Çünkü, patates toprak içerisinde yumrularıyla beraber kendine yer bulup büyüyen bir ürün. O nedenle toprağın çok iyi işlenip ve güzel şekilde gübrelenmesi gerekiyor." dedi.

 

Üretici Ali Haydar Eren de yaşamını sürdürdüğü Ovacık'ın Konaklar köyünde bağ, bahçe ve tarla işleriyle uğraştığını dile getirdi.

 

Dört mevsim ilçede vakit geçirdiğini anlatan Eren, "Tarımsal faaliyetlerde sürekli aynı ürünleri yetiştirmemeye ve yeni şeyler üretmeye yöneldim. Bu sene organik patates ekimine karar verdim. Sabah 07.00 gibi işe başlıyorum ve öğlen 1 saat dinlenme molası verdikten sonra tekrar patates ekimi için işe koyuluyorum." diye konuştu.

02 Haziran 2024 Pazar