tatil-sepeti

Türkiye'nin güneş enerjisinde kurulu gücü 7 Ağustos itibarıyla 16 bin megavatı geçerek toplam kurulu gücün yüzde 14'ünü oluşturdu.


 

Türkiye Elektrik Anonim Şirketinden (TEİAŞ) aldığı verilere göre, Türkiye'nin elektrik kurulu gücü 7 Ağustos itibarıyla 111 bin 463 megavata, güneş enerjisi kurulu gücü ise 16 bin 4 megavata ulaştı.

 

Böylece güneş enerjisinin toplam kurulu güç içindeki payı yüzde 14 olarak kayıtlara geçti.

 

Güneş enerjisinde kurulu güç 78 şehre yayılan santrallerden oluşurken, 35 ilde 111 megavatlık kapasitenin üzerinde güneş santrali bulunuyor.

 

Söz konusu kaynakta 2014'te 40 megavat olan kurulu güç, 10 yılda 16 bin megavatı aşarak büyümesini sürdürdü.

 

Ağırlıklı olarak lisanssız santrallerin oluşturduğu güneş enerjisi kurulu gücü "dağıtık" yapısıyla öne çıkarken, Türkiye'nin 78 ilinde farklı ölçekte güneş enerjisi santrali bulunuyor.

 

GÜNEŞİN ENERJİDEKİ YERİ GÜÇLENİYOR

 

Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güneş enerjisi kurulu gücündeki yükseliş nedeniyle gurur duyduklarını belirterek "Şu anda ülke olarak toplam enerji kurulu gücümüzün, TEİAŞ verilerine göre 111 bin 463 megavat seviyesine ulaştığını görüyoruz. Bu veriler, hem toplam enerji gücümüzün hem de güneş enerjisi payının giderek arttığını ve güneşin enerjideki yerinin güçlendiğini gözler önüne seriyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

Özkök, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve nitelikli insan kaynağı gibi avantajlarının, güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında ve sanayisinde bir merkez olma yolunda önemli adımlar atmasına olanak sağladığını ve Türkiye'nin bu alanda "kendi hikayesini" yazmaya başladığını ifade etti.

 

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol'un "Enerjide yeni kral güneş olacak" öngörüsüne atıfta bulunan Özkök, bu gelişmelerin arkasında yalnızca emisyon hedeflerine ulaşma çabasının değil, aynı zamanda Türkiye'nin güneş santralleri ve panel üretim yatırımları konusunda yatırımcıların gözdesi olma hedefinin de bulunduğunu kaydetti.

 

Özkök, güneş enerjisindeki bu yükselişin Türkiye'nin enerji sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolundaki kararlılığını da pekiştirdiğinin altını çizerek, "Yatırımcılar, sadece cari açığın finansmanına destek olmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası sermaye ile kurulan şirketlerin ülkemizde yürüttüğü faaliyetler sayesinde reel ekonominin ve teknolojinin gelişimine de önemli katkılar sunuyor. Türkiye'nin güneş enerjisi kurulu gücündeki bu artış, ülkenin yenilenebilir enerji alanındaki potansiyelini ve uluslararası yatırımcılar için cazibesini gözler önüne seriyor. Güneş enerjisindeki bu yükseliş, Türkiye'nin enerji sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolundaki kararlılığını da pekiştiriyor." diye konuştu.

09 Ağustos 2024 Cuma

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı