tatil-sepeti

Türkiye'de bulunan dünyadaki en önemli arkeolojik alanlardan biri "Gordion antik kenti" ile "Anadolu'nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri"nin, Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilmesiyle toplam miras alanı sayısı 21'e ulaştı.


 

UNESCO Türkiye Daimi Temsilciliğinden edinilen bilgiye göre, Dünya Miras Komitesi'nin Genişletilmiş 45. Oturumu'nda Türkiye'nin iki alanı daha Dünya Mirası Listesi'ne kaydedildi.

 

Gordion antik kenti, sahip olduğu özgün ve istisnai evrensel değerleri dolayısıyla Türkiye'nin 20. varlığı olarak Dünya Mirası Listesi'nde yerini aldı.

 

Frigler’in siyasi ve kültürel başkenti olarak bilinen Gordion Arkeolojik Alanı'nı oluşturan en önemli unsur Gordion Sitadel Höyüğü, Erken Dönem Frig kalesi surları ve anıtsal yapıları dönemin Anadolu'daki eşsiz örneğini teşkil ediyor.

 

Yaklaşık M.Ö. 2500 yıllarında (Erken Bronz Çağı) Gordion'da başlayan yerleşim şu anda antik kentin bitişiğinde yer alan Yassıhöyük Mahallesi'nde halen devam ediyor. 4 bin 500 yıllık uzun bir zaman dilimi süresince Gordion ve çevresindeki yerleşim çok az kesintiye uğrarken, bu durum 4 bin 500 yıllık yerleşim tarihiyle Gordion'u dünyanın en uzun süre yerleşimin görüldüğü nadir alanlarından biri yapıyor.

 

Bugünkü toplantıda da "Anadolu'nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri" Dünya Mirası Listesi'ne kaydoldu ve böylece Türkiye'deki toplam miras alanı sayısı 21'e yükseldi.

 

Her biri beş ayrı şehirde yer almasına karşın, ortak özelliklere sahip olan bu camiler, hipostil planlı anıtsal ahşap cami tipolojisinin Orta çağ Dönemi Anadolu'sundaki en önemli temsilcileri.

 

13. ve 14. yüzyıllarda özellikle Anadolu'nun iç ve batı bölgelerinde inşa edilen bu yapılardaki ahşap kullanımı, Türklerin Orta Asya ve Horasan bölgesindeki mimari üslubunu hatırlatmakla birlikte Anadolu'daki yerel gelişmeleri de yansıtıyor. Anadolu'daki ahşap destekli cami tipolojisinin erken örneklerini sunan bu yapılar, Türk mimarlık tarihinde önemli bir döneme tanıklık etmelerinin yanı sıra, Orta Çağ'dan günümüze kalan iyi korunmuş ahşap destekli camiler olmaları nedeniyle genel olarak İslam mimarlık tarihi açısından da önem sahip.

 

Bu camiler Beyşehir Eşrefoğlu Camii (Konya), Sivrihisar Ulu Camii (Eskişehir), Afyonkarahisar Ulu Camii, Kasabaköy Mahmut Bey Camii (Kastamonu) ve Ahi Şerefeddin (Arslanhane) Camii (Ankara) olmak üzere beş ayrı yapıdan oluşuyor ve ülkemizin ilk seri adaylığını teşkil ediyor.

 

Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilen ve aynı zamanda ahşap oymacılığı açısından da önem taşıyan camilerin kapıları, minberleri, sütun başlıkları, tavan kirişleri ve konsollarında görülen özenli ahşap işçiliği; ustaların isimlerinin kayıtlı olduğu kündekari tekniğindeki ahşap minberleri ve "kalem işi" adı verilen bezemeleri olağanüstü bir marangozluk becerisi ve estetik anlayışı sergiliyor.

 

Türkiye'nin sahip olduğu evrensel ve kültürel değerlerin korunması, gelecek nesillere aktarılması ve ülkemizin tanıtımı açısından UNESCO tarafından Türkiye'nin iki alanının daha aynı oturumda Dünya Mirası Listesi'ne kaydolması büyük bir başarı olarak nitelendiriliyor.

 

TÜRKİYE'NİN UNESCO DAİMİ TEMSİLCİSİ, DÜNYA MİRASI LİSTESİ'NE GİREN İKİ ALAN NEDENİYLE ONUR DUYDUĞUNU SÖYLEDİ

 

Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Gülnur Aybet, toplantıda yaptığı konuşmada, Gordion Antik Kenti ve Anadolu’nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri'nin listeye alınması dolayısıyla memnuniyetini dile getirerek bundan onur duyduğunu dile getirdi.

 

Aybet, bu kararların Anadolu'nun zengin kültürel mirasını koruma ve kutlama için paylaştıkları bağlılığı gösterdiğini belirterek iki alanın da Dünya Mirası Listesi'ne alınmasının bu tarihi eserleri korumak için çaba gösteren pek çok kişinin ve örgütün sayesinde olduğunu kaydetti.

 

Anadolu'nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri'nin yaklaşık 700 yıl önce inşa edildiğini aktaran Aybet, bu eserlerin yüzlerce yıllık tarih, kültür ve ruhaniliği yansıttığını ve Orta Çağ Anadolusu'nu tanımlayan sanatçılığı, yenilikçiliği ve kültürel farklılığı gösterdiğini ifade etti.

 

Aybet, Gordion'un zengin tarihiyle Anadolu'da binlerce yıl önce yaşayan insanların dayanıklılığını gösterdiğini ve bu antik kentin onların yaşantısına ışık tuttuğunu belirtti.

 

Gordion'un Dünya Mirası Listesi'ne kaydolmasını kutlamak amacıyla UNESCO Türkiye Daimi Temsilciliği ve Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Aybet'in ev sahipliğinde Riyad'da dün bir yan etkinlik de düzenlendi.

 

Etkinliğe UNESCO Daimi Temsilcileri, UNESCO Sekretaryası ve Dünya Miras Komitesi katılımcıları, Ankara Ticaret Odası, Polatlı Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Gürsoy Grup temsilcileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu yetkilileri, Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Fatih Ulusoy ve Gordion Kazı Başkanı Prof. Brian Rose katıldı.

 

BEYŞEHİR EŞREFOĞLU CAMİİ UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ'NDE

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, yaptığı yazılı açıklamada, Konya'nın tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, paha biçilemez bu kültür hazinelerini korumak ve sonraki nesillere aktarmak için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirtti.

 

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Çatalhöyük'ün ardından Beyşehir Eşrefoğlu Camii'nin de listeye eklenmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyduklarını aktaran Altay, şunları kaydetti: "Büyükşehir Belediyesi olarak her köşesi tarihin köklü izlerini taşıyan Konya'mız, her dönemde insanlık tarihinin en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Çatalhöyük'ün ardından Beyşehir Eşrefoğlu Camii'mizin de UNESCO Dünya Mirası listesine girmesiyle büyük bir mutluluk duyduk. Bu tarihi değerlerin daha geniş kitlelere tanıtılması ve korunması için UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesini şehrimiz için oldukça kıymetli buluyorum. Hem ülkemizden hem de dünyadan ziyaretçileri şanlı ecdadımızdan bize miras kalan bu nadide eseri görmeye davet ediyorum. Konya'mız için hayırlı olsun."

 

Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinali olan Eşrefoğlu Camii, Konya'nın Beyşehir ilçesinin kuzeyinde, İçerişehir Mahallesi'nde yer alıyor. Eşrefoğlu Camii'nin, bir türbe, kervansaray ve hamam ile külliye şeklinde 1296-1299 yılları arasında Eşrefoğulları Beyliği döneminde Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey tarafından yaptırıldığı biliniyor.

19 Eylül 2023 Salı

Uluslararası değere sahip tarihi eserleri geleceğe aktarma sorumluluğunu taşıyan Milli Sarayları gezen turist sayısı, bu yılın 9 ayında geçen yıla oranla yüzde 8.6 artışla 5 milyon 278 bin 177’ye yükseldi.


 

Milli Saraylar Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 2022'de 4 milyon 860 bin 117 kişinin ziyaret ettiği saray, köşk, kasır ve müzeler 2023'te de yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oldu.

 

Ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Topkapı Sarayı'nı 2 milyon 570 bin kişi, Dolmabahçe Sarayı'nı 1 milyon 30 bin 685 kişi gezdi.

 

Beylerbeyi Sarayı bu yıl yüzde 38 artışla 384 bine yakın turisti konuk etti. Ziyaretçilerin artışında yaz aylarında Beylerbeyi Sarayı bahçesinin ve tarihi rıhtımının 22.00’ye kadar açık kalması ile kafeterya hizmetlerinin devam etmesi etkili oldu.

 

Küçüksu Kasrı'nı 149 bin kişi ziyaret etti.

 

Çamlıca Camii külliyesi içerisinde yer alan ve açıldığı günden bu yana ücretsiz gezilen İslam Medeniyetleri Müzesi (İMM) bu yıl 655 bin 263 kişiyi ağırladı.

 

Beykoz Cam ve Billur Müzesi ise 109 bin 679 bin turisti konuk etti. Böylece, Milli Sarayları 9 ayda ziyaret edenlerin sayısı 5 milyon 278 bin 177'ye ulaştı.

 

Milli Sarayları gezen yabancı turist sayısı da 2 milyon 120 bin 459'dan, 2 milyon 202 bine yükseldi.

02 Ekim 2023 Pazartesi

Dünya mimarlık literatüründe Türklere özgü bir mimari yapı olarak kabul gören ahşap camiler, uluslararası alanda tescillendi.


UNESCO, Türkiye sınırları içindeki beş ahşap camiyi Dünya Miras Listesi’ne aldı. Orta Asya’dan başlayıp Anadolu’ya gelen ahşap cami mimarisi, Türkiye’deki eserlerle dünya gündeminde olacak. 

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Dünya mimarlık literatüründe ve sanat tarihinde Türklere özgü bir mimari yapı olarak yer alan ahşap camiler, adını uluslararası arenada yeniden duyurdu. Dünya kültür tarihinde önemli bir yeri bulunan Türk ahşap camilerinden beşi, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Beyşehir Eşrefoğlu Camii (Konya), Sivrihisar Ulu Camii (Eskişehir), Afyonkarahisar Ulu Camii, Kasabaköy Mahmut Bey Camii (Kastamonu) ve Ahi Şerefeddin (Arslanhane) Camii (Ankara), toplu olarak listeye girdi. Beş eserin aynı anda dahil olması Türkiye’nin dünya miras listesine ilk seri adaylığı olarak da kayıtlara geçti. Orta Asya’da başlayıp Anadolu coğrafyasına uzanan ahşap cami kültürü, bugün Anadolu’da bulunan yüzlerce ahşap camiyle devam ediyor. 

 

SELÇUKLULAR ZAMANINDA  

 

Ahşap cami mimarisi, Türkler tarafından sanat tarihine armağan edilmiş bir yapı kültürü olarak dikkat çekiyor. Ahşap camilerin ilk örnekleri Orta Asya’da görüldü ve Selçuklular zamanında Anadolu’da da yapımına başlandı. Bu camiler ya tamamen ahşaptan inşa edilmiş olmaları ya direklerinin ya da taşıyıcı aksamının bir kısmının ahşaptan imal edilmiş olması nedeniyle ahşap olarak nitelendiriliyor. 

 

EN ESKİSİ 8 ASIRLIK

 

Ahşap camiler, geçtiğimiz yıllarda araştırmacı Hüseyin Tunçay tarafından incelenmiş ve kayıt altına alınmıştı. Tunçay’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de 240 ahşap cami kayıt edilmişti. Türkiye’nin 31 ilinde bulunan bu ahşap camilerin en eskisi, sekiz asrı aşkın ömüre sahip. Samsun’da yer alan Göğceli Cami, 1206 yılında inşa edilmiş ve Kurtboğazı tekniği kullanılarak yapılmış. Cami, yapılış tarzıyla 8 asrı aşan bir süre boyunca yapısal hasarlardan korunabilmiş durumda. 

 

DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK

 

UNESCO tarafından listeye alınan camilerin başında gelen Eşrefoğlu Camii de yapım teknikleriyle dünyada eşi olmayan bir cami olarak biliniyor. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun ilk dönemlerine rastlayan tarihiyle dikkat çeken cami; taş, tuğla, çini, alçı ve ahşabın bir arada kullanılmasıyla benzersiz olarak kabul ediliyor. Önceki yıllarda geçici listeye eklenen ve geçtiğimiz günlerde kalıcı listeye dahil edilen Eşrefoğlu Camii, kapısındaki kündekari tekniği ile de Türkiye’deki en büyük ahşap kapı olarak kayıtlarda yer alıyor.

 

EN ÇOK KARADENİZ’DE 

 

Ahşap camilerin bilinen ve kalanları, Türkiye’nin 31 ilinde yer alıyor. İstanbul da ahşap cami barındıran kentler arasında. Malzemeye erişim kolaylığı nedeniyle önceden çok sık inşa edilen ahşap camilerin büyük çoğunluğu doğal afetler ya da doğa şartları gereği ortadan kaybolmuş. Ahşap camilerin çoğu Karadeniz bölgesinde yer alırken, Samsun en çok ahşap camiyi barındıran kent olarak biliniyor. 

 

ÖZBEKİSTAN’DAKİ İZ

 

Türklerin Orta Asya’daki ahşap camilerinin izini Özbekistan’da sürmek mümkün. Özbekistan’da yer alan ve Orta Asya’da Türk ahşap cami mimarisinin en önemli kanıtı olan Hive Cuma Camii de 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmişti. Özbekistan sınırlarındaki cami, surlarla çevrili İçan Kale’nin merkezinde yer alıyor. Ahşap direkli camilerin ortak bir özelliği olarak hipostil plan tipine sahip caminin ana ibadet mekânı, 212 farklı karaağaç sütunuyla 10. yüzyılda inşa edilmişti.

 

BİLİNÇLİ OLARAK TERCİH EDİLMİŞ BİR MİMARİ 

 

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi-Dr. Belkıs Doğan: Anadolu Selçuklu ve Beylikler devrine tarihlenen bu camilerin en önemli özelliği, ahşap destekli ve kirişli olmalarının yanı sıra günümüze değin özgün yapılarını muhafaza etmeleri. Ahşap malzeme, diğer dinlerin ibadethanelerinde de kullanılmış. Orta Çağ’da bilhassa kuzey Avrupa kilise mimarisinde ahşabın yaygın kullanımı olduğu söylenebilir. Norveç, bu anlamda öne çıkan ülkeler arasında ve 30’a yakın ahşap ibadethaneye sahip. Öte yandan, günümüz Polonya, Ukrayna, Litvanya ve Beyaz Rusya topraklarında 16. yüzyılın başından itibaren çok sayıda ahşap sinagog inşa edildiği biliniyor, 21. yüzyılda neredeyse hiçbirinin kalıntılarına ulaşılamıyor. Anadolu’daki ahşap direkli camilerle mukayese edildiğinde, diğer dinlere ait yapıların daha ziyade bölgesel iklim özellikleri nedeniyle ahşap malzemeden inşa edildikleri anlaşılıyor. Kastamonu Kasaba Köy Mahmud Bey Camii’ni dışarıda tutarsak, Orta Çağ Türk-İslam mimarisinde ahşap direkli camilerin bölgesel iklim özelliğinden ziyade dış cephede düzgün kesme taş ve tuğlanın tercih edildiği, iç mimaride ise kalem işiyle bezeli ahşap sütun ve kirişlerin kullanıldığı, bilinçli olarak geliştirilen özgün bir yapı olduğu söylenebilir. 

02 Ekim 2023 Pazartesi