tatil-sepeti

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bu yılın ilk çeyreğinde 2020'nin aynı dönemine kıyasla yüzde 59,7 büyüyerek 198 bin 660 adet olarak gerçekleşti.

Bu dönemde sadece otomobil satışları yüzde 57 artışla 156 bin 464 adet olurken, hafif ticari araç satışları yüzde 70,3 artarak 42 bin 196'ya ulaştı.

MANUEL ŞANZIMANLI OTOMOBİLLERİN PAYI YÜZDE 23,5


Türkiye otomotiv pazarında, yılın ilk 3 aylık döneminde, otomatik vites araç satışlarındaki yükseliş de dikkati çekti.

Mart sonunda otomatik şanzımanlı otomobiller 119 bin 772 adetle yüzde 76,5 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobillerin payı 36 bin 692 adetle yüzde 23,5 olarak belirlendi.

Böylece, bu dönemde de satılan her 10 otomobilden 7'si otomatik vites olarak kayıtlara geçti.
Geçen yılın ocak-mart döneminde otomatik şanzımanlı otomobillerin toplam pazardaki payı yüzde 71,5, satışı da 71 bin 220 adet olarak belirlenmişti.

Böylece söz konusu dönemde otomatik şanzımanlı otomobil satış adetleri yüzde 68,2 artış gösterdi.

D, E VE F SEGMENTİN TAMAMI OTOMATİK VİTES


Segment bazında ele alındığında, en yüksek otomatik şanzıman payına yüzde 100 ile ultra lüks segmenti (F), lüks segmenti (E) ve üst-orta segment (D) sahip oldu.

Bu segmentleri, yüzde 95,1'le en küçük şehir otomobilleri olarak bilinen A segment, yüzde 79,1'le küçük araç sınıfı olarak bilinen B segment ve yüzde 69,4 ile de kompakt sınıf ya da alt orta sınıf olarak adlandırılan C segment takip etti.

VERGİ ORANLARI DÜŞÜK SEGMENTTEKİ ARAÇLAR TERCİH EDİLDİ


Öte yandan, ilk çeyrekte pazarın yüzde 86,5'ini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu.

C segmenti otomobiller 88 bin 244 adetle yüzde 56,4 pay, B segmenti otomobiller ise 46 bin 177 adetle yüzde 29,5 pay aldı.

05 Nisan 2021 Pazartesi

Etiketler : Sektörel

Çin Merkez Bankası'nın ekonomiyi desteklemek için para politikasını önemli ölçüde gevşetmesi varlık fiyatları üzerinde etkili olmayı sürdürürken, altının ons fiyatı rekor kırmaya devam ediyor.


 

Çin Merkez Bankası (PBoC), dün iç talepte süregelen zayıflık ve gayrimenkul sektöründeki düşüşün aşağı çektiği ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir dizi tedbir açıklamıştı.

 

PBoC Başkanı Pan Gongşıng, ters repo faizinde indirimden zorunlu karşılık oranlarının azaltılmasına ve mortgage faizlerinin düşürülmesine dek politika adımlarını duyurmuştu.

 

Pan, PBoC'nin piyasaya kısa vadeli nakit aktarmasının en önemli aracı olan 7 günlük ters repo faizini yüzde 1,7'den yüzde 1,5'e çektiğini duyurmuştu.

 

Banka, bugün de finans kuruluşlarına verilen bir yıllık orta vadeli kredi faiz oranını yüzde 2,30'dan yüzde 2,00'e düşürdüğünü açıkladı.

 

PBoC'nin kararı ve yatırımcıların ABD Merkez Bankası'nın da daha fazla faiz indirimiyle ekonomiyi destekleyeceğine ilişkin beklentilerinin artmasının ardından bugün altının ons fiyatı Londra Metal Borsası'nda (LME) 2 bin 670,57 dolarla rekor tazeledi. Değerli metalin ons fiyatı rekor yeniledikten sonra yüzde 0,4 düşüş gösterdi.

 

Altınını onsu bu yıl yaklaşık yüzde 30 değer kazanırken, analistler, altın talebinin sene başından bu yana devam eden merkez bankası alımları ile Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalar sebebiyle güçlü kaldığını görüşünde.

 

Analistler, 100 seviyelerine kadar gerileyen dolar endeksinin ve düşen tahvil getirilerinin de altının alternatif maliyetini azaltarak yukarı yönlü hareketini desteklediğini ifade etti.

25 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : ons altın fiyat Çin Merkez Bankası

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü İlker Murat Ar, 2030 yılına kadar 80 gigavatsaatlik bir kapasite inşa ederek batarya teknolojilerinde bölgesel üretim ve yatırım üssü olmayı hedeflediklerini bildirdi.


 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü İlker Murat Ar, Pil Batarya Üreticileri ve Tedarikçileri Derneği (PİLDER) tarafından Bilişim Vadisi'nde düzenlenen Batarya Teknolojileri Zirvesi'nde, enerji sistemlerinin güvenilirliğini artırarak temiz enerjiye ulaşım imkanı sunan batarya teknolojilerinin öneminin giderek arttığını belirtti.

 

Sanayide, batarya teknolojisiyle dayanıklılık ve geri dönüşüm uygulamalarına dayalı yeni bir rekabet alanı inşa edildiğini dile getiren Ar, "Lityum-iyon bataryalar her an yeni gelişmelere sahne olan batarya teknolojilerinde en yaygın kullanılan teknoloji durumunda. Ancak yeni nesil batarya teknolojilerine yönelik AR-GE çalışmaları da hız kesmeden devam ediyor. Bu açıdan bakıldığında, katı hal bataryalar, lityum-kükürt ve sodyum-iyon gibi alternatif teknolojilerle metal-hava bataryaları önümüzdeki yıllarda endüstrinin yönünü belirleyecek kritik teknolojiler olacak" diye konuştu.

 

Ar, batarya teknolojileri yolculuğundaki bir diğer gelişim alanının ise sürdürülebilir ham madde tedariki ve geri dönüşüm süreçlerinin geliştirilmesi olduğunu vurgulayarak, akıllı batarya yönetim sistemleri ve enerji verimliliğini artıracak yeni yazılım çözümlerinin de fırsat alanlar olduğunu söyledi.

 

Türkiye'nin otomotiv ve otomotiv yan sanayisindeki gücü, elektrikli araç piyasasındaki öncülüğü ve yenilenebilir enerji teknolojilerine verdiği önemle batarya ve enerji depolama sistemleri için çok önemli bir yatırım potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Ar, şunları kaydetti: "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak sürdürülebilir ve rekabetçi büyümenin bir unsuru olduğuna inandığımız batarya teknolojilerine yönelik izlediğimiz yol haritasının temelinde de yerli batarya üretimini teşvik etmek, kritik minerallerin yerli kaynaklardan teminiyle stratejik tedarik zincirini güçlendirmek ve AR-GE çalışmalarına destek vermek yer alıyor. Bu doğrultuda, yakın zamanda açıkladığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi ve HIT-30 programları kapsamında batarya teknolojileri ve bileşenleriyle enerji depolama sistemlerinin içinde bulunduğu, ülkemizi ön plana taşıyacağını düşündüğümüz odak alanlarına sağlayacağımız destek ve teşviklerle 2030 yılına kadar 80 gigavatsaatlik bir kapasite inşa ederek bölgesel bir üretim ve yatırım üssü olmayı hedefliyoruz.

Bakanlık olarak batarya teknolojilerini Türkiye'nin sanayi ve teknolojideki dönüşümüne liderlik edecek stratejik bir alan olarak değerlendirdiğimizin bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bu doğrultuda, yerli üretim kapasitemizi artırarak dışa bağımlılığı azaltmak, AR-GE faaliyetleriyle bu alandaki yenilikçiliğimizi desteklemek temel önceliğimiz ve birlikte çalışarak ülkemizi batarya teknolojilerinde dünya ligine taşımak ana hedefimizdir."

 

PİLDER Başkanı Kadem Usta da batarya teknolojilerinin dünyadaki sürdürülebilir enerji geçişinin kritik parçalarından biri haline geldiğini söyledi.

 

Usta, Türkiye'deki batarya üretim ekosisteminde önemli gelişmelerin kaydedildiğini belirterek, "Ülkemizde halihazırda 2 hücre üretim tesisi ve çeşitli ölçeklerde 100'e yakın lityum-iyon batarya üretim tesisi aktif olarak faaliyet göstermektedir. Yatırım aşamasında olan gigavatsaat kapasitesinin üzerinde 4 yeni hücre üretim tesisi ile bu sayı daha da artacaktır. Ülkemizin 2030 yılına kadar 80 gigavatsaat batarya üretim kapasitesini aşacağını öngörüyoruz." dedi.

 

Batarya teknolojilerinin her aşamasında sürdürülebilirlik ve çevre dostu yaklaşımların ön planda tutulduğuna dikkati çeken Usta, Türkiye'nin ham madde üretiminden geri dönüşümüne kadar geniş bir batarya ekosistemine sahip olduğunu dile getirdi.

 

Usta, özellikle lityum-iyon teknolojisinin hızla büyümesiyle birlikte elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemleri gibi alanlarda bu teknolojilerin büyük önem taşıdığı vurgulayarak, "Türkiye, Avrupa'nın batarya üretim üssü olma yolunda hızla ilerlemektedir. 2023 yılında sadece lityum-iyon bataryalar için gerçekleştirilen 1 milyar dolarlık ithalat, bu alanın stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur." diye konuştu.

25 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : batarya sanayi teknoloji üretim yatırım