tatil-sepeti


HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
Türkiye 2023’te yerli ve milli otomobille buluşmak için takvim yapraklarını kopartıyor. Elektrikli üretimle benzerlerinden ayrılan yerli otomobil, bundan 59 yıl önce de farklı bir teknoloji ile Türk halkı ile buluşmuştu. İlk üretim 1961’de Devrim markası ile gerçekleşirken, seri üretimi mümkün olmayan devrimi 1966’da efsane Anadol takip etmişti. Anadol’un üretimi 1982’ye kadar sürdü ve 87 bin adet Anadol, Türkiye yollarında dolaştı.

150 OTOMOBİL

Otomotiv sanayi 1900’lü yılların başında Almanya ve Fransa’nın öncülüğünde Avrupa’da doğar. Hatta otomobilin ilk üretildiği yıllarda Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’e de bir hediye verilir. Yolların otomobil için uygun olmadığı o yıllardaki kayıtlara göre1901-1914 yılları arasında 150 otomobil Anadolu yollarında seyreder. Özellikle I. Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen otomobil sanayisinin Türkiye’deki ilk filizi ise 1961’de Devrim’le yeşerir.

20 BİN TL

Türkiye’nin ilk yerli otomobili için ilk girişim 1961’in mayıs ayında başlar. Makine Mühendisleri Odası tarafından 1961’de 15-17 Mayıs arasında Otomobil Endüstrisi Kongresi düzenlenir. Bu kongre boyunca Türkiye’nin yerli otomobil üretmesi gerektiği üzerinde durulur. Kongre sonucunda 1961’in mayıs ayında Milliyet Gazetesi’nde çıkan bir haberde şu ifadeler geçer; “Türk malı otomobiller, dışarıdan geleceklerden yüzde 25 nispetinde ucuz olacak ve 20 bin liraya çıkacak. İlk hamlede bu fiyat 28 bin 875 lira olacaksa da ileride 20 bine düşmesi mümkün görülmektedir.”

4 AYLIK SÜRE

Kongre kararlarından sonra haziran ayında sıvanan kollar, aynı yılın ekim ayında ancak iner. Cumhuriyet Bayramı’na yetişmesi öngörülen yerli araba için Türkiye’nin önde gelen mühendisleri toplanır. Otomobilin imali için Eskişehir’deki Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş. (TÜLOMSAŞ) seçilir. Fabrikanın kapısına ise 129 gün kaldı yazılır. 200 teknisyen ve 30 mühendisin çalıştığı yerli otomobilin teknisyen ekibinde görev alan Kamil Çalış, yıllar sonra anılarında bazen 10 gün hiç eve gitmeden çalıştıklarını ifade edecekti.

YÜZDE 80 YERLİ

Yalnızca dört ay gibi kısa süre verilen ekip, motoru da yerli olarak üretir. Bu süre zarfında pek çok otomobil sökülerek parçaları incelenir ve Devrim’in yüzde 80’den fazla bir yerlilik ile üretimi tamamlanır. Aracın yerli olmayan kısımları; göstergeler, bir kısım elektrik malzemesi, lastikler, camlar, rulmanlar ve teferruata ait bazı kısımlardır. Devrim; bin 250 kilogram ağırlığında, 130 kilometre hızla gidebilen, beş kişilik, dört kapılı bir araçtı. Bu kadar kısa bir sürede çok önemli bir yerlilik oranına sahip olarak üretilen Devrim’in seri üretimine ne yazık ki yeterli talep olmadığı için geçilemez.

İKİNCİ GİRİŞİM

Devrim’den sonra otomobil konusuna bir süreliğine kilit vurulur. Ancak bu kilit uzun sürmez. Vehbi Koç, dönemin Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’a bir otomobil fabrikası kurma isteği ile bir rapor sunar. Bu girişimler neticesinde 1966’nın şubat ayında bu izin, otomobilin o yılın sonuna kadar üretilmesi şartı ile verilir. Otomobilin fiyatı ise 26 bin 800 olarak belirlenir. Yerli otomobilin ismi konusunda ise anket yapılır. Binlerce öneri arasından ‘Anadol’ ismi öne çıkar. Anadol üretimin duracağı 1982’ye kadar toplam 87 bin adet üretilir.

BİR VAPUR DOLUSU PAMUK 8 OTOBÜS

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, yerli otomobil konusunda ciddi bir irade göstermişti. Gürsel, o yıllarda yaptığı bir konuşmasında şöyle demişti: “Bir vapur dolusu pamuk karşılığı 7-8 otobüs alabiliyoruz. Bir vapur pamuğun ne emeklerle meydana geldiğini takdir edersiniz. Medeni bir memleket, nakil vasıtalarını kendisi yapmalıdır.”

12 Şubat 2020 Çarşamba

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanlığı, "çok kazanan ancak az vergi veren" mükelleflere yönelik incelemeleri kapsamında lüks yat ve tekne satışlarını takibe alırken, bu kapsamda 2021-2023 yıllarındaki satışlardan 1,4 milyar liralık vergi kaybı saptadı.


Bakanlıktan edinilen bilgilere göre, Gelir İdaresi Başkanlığı, yüksek gelir elde eden, lüks tüketimde bulunan ancak buna uygun vergi ödemeyen mükellefleri yakından izliyor.


Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında turizm bölgelerindeki lüks harcamaları yakından takip eden Gelir İdaresi, özel yat ve tekne satışlarını inceleme altına aldı.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından elde edilen verilerle uluslararası bilgi değişimi kapsamında elde edilen bilgileri kendi verileriyle çapraz kontrole tabi tutan Başkanlık, 2021-2023 yıllarındaki satışların büyük kısmında yüksek miktarda vergi kaybı tespit etti. Riskli mükelleflere odaklanan Başkanlık, söz konusu 3 yılda 45 binin üzerinde özel tekne ve yat satışı yapıldığını belirledi.


Söz konusu lüks taşıtların sigorta verileriyle kasko değerlerini de inceleyen Başkanlık, yaptığı bu analizlerle yürüttüğü saha çalışmalarıyla satışların gerçek bedelle beyanlara yansımadığını saptadı.


Analizlerde 15 bin gerçek kişi ve 1527 şirketin özel tekne ve yat satışlarında beyan edilen satış bedeliyle gerçek satış fiyatı arasında büyük fark bulundu. Bu mükelleflerin para transferleri inceleme altına alınırken, ilk tespitlere göre 1,4 milyar liralık kayıt dışı hasılat tespit edildi.


Bu arada, Gelir Vergisi Kanunu'na göre, gemi ve yat gibi taşıtların 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artışı kazancı sayılıyor. Yat ve tekneleri aldıkları tarihten başlayarak 5 yıl içinde elden çıkaranların alış maliyetleri ve satış bedeli arasında oluşan fark üzerinden vergilendirme yapılıyor. Bu satışların ticari kazanç sayılması durumunda ise hem gelir veya kurumlar vergisi hem de satış bedeli üzerinden ayrıca KDV alınması gerekiyor.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Çok kazanan ancak az vergi verenlerin kapısını çalmaya devam ediyoruz. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelemiz sektör sektör genişliyor. İncelemeler sonucunda, satış bedellerini düşük gösterenlerden gerekli vergi ve cezalar talep edilecek." dedi.


Gelir İdaresince bu alanda yapılan çalışmalara devam edileceğini ve yeni denetim yöntemlerinin de devreye alınacağını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:


"Kayıt dışılığın neden olduğu haksız rekabeti ve vergi kaybını gidermek için sektörel saha denetimlerimizi yoğun şekilde sürdürüyoruz. Vergilendirilmeyen kazançla çok harcayanları, lüks harcama yapan ancak vergi matrahını düşük gösterenleri yakından izlemeyi sürdüreceğiz. Kayıt dışı kazançların peşindeyiz. Vergide adaleti ve etkinliği artırmak amacıyla kayıt dışılıkla mücadelemiz hız kesmiyor."


22 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : #Maliye Bakanlığı

İki merkez bankası başkanının görüşmesi, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın 100. yılı dolayısıyla TCMB ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte gerçekleşti.


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Hollanda Merkez Bankası (DNB) Başkanı Klaas Knot ile bir araya geldi.


İki merkez bankası başkanının görüşmesi, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın 100. yılı dolayısıyla TCMB ev sahipliğinde dün düzenlenen etkinlikte gerçekleşti.


TCMB idare merkezindeki etkinliğe, Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands da katıldı.


TCMB Başkanı Karahan ve DNB Başkanı Knot, para politikaları ve ekonomik görünüme ilişkin sunum yaptı.


Etkinlikte daha sonra iki merkez bankası başkanının katılımıyla "100 Yıllık Dostluk: Vissering'in Türkiye Yolculuğu" sergisinin açılışı gerçekleştirildi.


Sergi, 1928 yılında Türkiye'ye davet edilen Hollanda Merkez Bankası Başkanı Dr. Gerard Vissering'in Türkiye'deki çalışmalarına dair arşiv belgelerini içeriyor. Vissering, bu çalışmaları sonucu Türkiye'de merkez bankası kurulmasına yönelik bir tavsiyede bulunmuştu.


22 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : #TCMB #Hollanda