tatil-sepeti

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen "İklim Değişikliği ile Mücadele ve Enerji Sektörünün Dönüşümü" başlıklı çevrim içi toplantıda, Türkiye'nin enerji sektöründe son 20 yılda arz güvenliği, rekabetçilik ve sürdürülebilirlik konusunda büyük başarı elde ettiğini söyledi.

Elektrik kurulu gücünün 100 bin megavata yaklaştığını anımsatan Bayraktar, sektörün yeni bir döneme evrildiğini ve bu dönemde farklı zorlukların ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Bayraktar, Türkiye'nin bu dönemde de yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Sektörün yapısına ve dinamizmine baktığımızda bu dönemde yeşil ekonomiye geçişi de başaracağız. Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve arz güvenliğini birlikte götürebilmek için yoğun bir çaba içinde. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansının yeni raporuna göre, Türkiye yenilenebilir enerji kurulu gücüyle geçen yıl İngiltere'yi geçerek dünyada 12'nci, Avrupa'da 5'inci sıraya yükseldi. Bunlar büyük bir mücadele ve milyarlarca dolarlık yatırımla oluyor. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında sadece geçen yıl 6 milyar dolar, yenilenebilir enerjiyi desteklemek için sağladık. YEKDEM'in son 10 yılında sağlanan destek 27 milyar dolar. Bu desteği yatırımcılara karbon emisyonlarını azaltmalarını için sağladık."

Bayraktar, Türkiye'nin, Paris Anlaşması'nda adil bir şekilde konumlandırılmadığını ve bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi.

DOĞAL GAZ PİYASASINDA DÖNÜŞÜM YILI

Bayraktar, enerji sektöründeki dönüşüm sürecinde Karadeniz'deki doğal gaz keşfinin önemli bir yer tutacağını belirterek, "Sakarya Gaz Sahası'nda keşfettiğimiz 405 milyar metreküplük doğal gaz ilk olarak 2023'te kullanılmaya başlandıktan sonra Türkiye 2025-2026'da yıllık 15-16 milyar metreküplük kendi doğal gazını kullanabilecek. Burası daha yüksek bir potansiyeli de içinde barındıran bir bölge" diye konuştu.

Türkiye'nin yenilenebilir enerjide daha büyük hedefler gerçekleştirebilmesi için daha esnek şartlarda çalışabilen gaz santrallerine ihtiyacı olduğunu aktaran Bayraktar, "Bugün Türkiye'deki gaz santralleri ciddi bir sıkıntı içindeler. Daha ucuz gaz verebilirsek, bu santraller daha fazla çalışabilecek ve biz daha fazla yenilenebilir kaynağı sisteme sokabileceğiz. Dolayısıyla Türkiye'nin bir gaz devrimiyle hedeflerine ulaşması söz konusu olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomi Reform Paketi'ndeki doğal gaz piyasasına yönelik hedeflere de değinerek, doğal gaz sektörünün dönüşümüyle ilgili ciddi bir çalışma içinde olduklarını ve 2021'in bu anlamda bir dönüşüm yılı olmasını umduğunu belirtti.

Bu yıl Türkiye'nin uzun vadeli doğal gaz kontratlarının önemli kısmının süresinin dolduğunu anımsatan Bayraktar, "Kontratlar, bu dönüşümün önündeki en önemli engellerden biri. Dolayısıyla, elektrikte yaptığımız gibi doğal gazda da bu yıl bu dönüşümü yapabilirsek, önemli bir aşamayı geçeceğimizi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

"ÇÖZÜMLER YEŞİL DÖNÜŞÜMLE İLERLEMELİ"

TÜSİAD Başkan Yardımcısı ve Enerji ve Çevre Yuvarlak Masa Başkanı Murat Özyeğin, ekonomide enerji yoğunluğunun azaltılmasında ve karbon emisyonunun asgari seviyeye indirilmesinde etkili araç olarak Türkiye'ye has Emisyon Ticaret Sistemi’nin hayata geçirilmesini önemli bulduklarını dile getirdi.

Özyeğin, böyle bir sistemin özel sektörün yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracağını ifade ederek, "Türkiye olarak Akdeniz havzasında yer alıyoruz, bu havza iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri. Bu anlamda çevresel, toplumsal ve ekonomik sorunlar için çözümlerin, yeşil ekonomik dönüşümle ilerlemesi önemli." dedi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masa Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu da sürdürülebilir kalkınma konusunun iş dünyasının dikkate alması gerektiği bir inisiyatif haline dönüştüğünü söyledi.

Ebiçlioğlu, karbon nötr ekonomiye katkı sağlamak için enerji verimliliği yüksek ürünler üretmek noktasında Türk iş dünyasının önemli adımlar attığını kaydetti.

08 Nisan 2021 Perşembe

Etiketler : Sektörel

Çin Merkez Bankası'nın ekonomiyi desteklemek için para politikasını önemli ölçüde gevşetmesi varlık fiyatları üzerinde etkili olmayı sürdürürken, altının ons fiyatı rekor kırmaya devam ediyor.


 

Çin Merkez Bankası (PBoC), dün iç talepte süregelen zayıflık ve gayrimenkul sektöründeki düşüşün aşağı çektiği ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir dizi tedbir açıklamıştı.

 

PBoC Başkanı Pan Gongşıng, ters repo faizinde indirimden zorunlu karşılık oranlarının azaltılmasına ve mortgage faizlerinin düşürülmesine dek politika adımlarını duyurmuştu.

 

Pan, PBoC'nin piyasaya kısa vadeli nakit aktarmasının en önemli aracı olan 7 günlük ters repo faizini yüzde 1,7'den yüzde 1,5'e çektiğini duyurmuştu.

 

Banka, bugün de finans kuruluşlarına verilen bir yıllık orta vadeli kredi faiz oranını yüzde 2,30'dan yüzde 2,00'e düşürdüğünü açıkladı.

 

PBoC'nin kararı ve yatırımcıların ABD Merkez Bankası'nın da daha fazla faiz indirimiyle ekonomiyi destekleyeceğine ilişkin beklentilerinin artmasının ardından bugün altının ons fiyatı Londra Metal Borsası'nda (LME) 2 bin 670,57 dolarla rekor tazeledi. Değerli metalin ons fiyatı rekor yeniledikten sonra yüzde 0,4 düşüş gösterdi.

 

Altınını onsu bu yıl yaklaşık yüzde 30 değer kazanırken, analistler, altın talebinin sene başından bu yana devam eden merkez bankası alımları ile Orta Doğu ve Ukrayna'daki çatışmalar sebebiyle güçlü kaldığını görüşünde.

 

Analistler, 100 seviyelerine kadar gerileyen dolar endeksinin ve düşen tahvil getirilerinin de altının alternatif maliyetini azaltarak yukarı yönlü hareketini desteklediğini ifade etti.

25 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : ons altın fiyat Çin Merkez Bankası

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü İlker Murat Ar, 2030 yılına kadar 80 gigavatsaatlik bir kapasite inşa ederek batarya teknolojilerinde bölgesel üretim ve yatırım üssü olmayı hedeflediklerini bildirdi.


 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü İlker Murat Ar, Pil Batarya Üreticileri ve Tedarikçileri Derneği (PİLDER) tarafından Bilişim Vadisi'nde düzenlenen Batarya Teknolojileri Zirvesi'nde, enerji sistemlerinin güvenilirliğini artırarak temiz enerjiye ulaşım imkanı sunan batarya teknolojilerinin öneminin giderek arttığını belirtti.

 

Sanayide, batarya teknolojisiyle dayanıklılık ve geri dönüşüm uygulamalarına dayalı yeni bir rekabet alanı inşa edildiğini dile getiren Ar, "Lityum-iyon bataryalar her an yeni gelişmelere sahne olan batarya teknolojilerinde en yaygın kullanılan teknoloji durumunda. Ancak yeni nesil batarya teknolojilerine yönelik AR-GE çalışmaları da hız kesmeden devam ediyor. Bu açıdan bakıldığında, katı hal bataryalar, lityum-kükürt ve sodyum-iyon gibi alternatif teknolojilerle metal-hava bataryaları önümüzdeki yıllarda endüstrinin yönünü belirleyecek kritik teknolojiler olacak" diye konuştu.

 

Ar, batarya teknolojileri yolculuğundaki bir diğer gelişim alanının ise sürdürülebilir ham madde tedariki ve geri dönüşüm süreçlerinin geliştirilmesi olduğunu vurgulayarak, akıllı batarya yönetim sistemleri ve enerji verimliliğini artıracak yeni yazılım çözümlerinin de fırsat alanlar olduğunu söyledi.

 

Türkiye'nin otomotiv ve otomotiv yan sanayisindeki gücü, elektrikli araç piyasasındaki öncülüğü ve yenilenebilir enerji teknolojilerine verdiği önemle batarya ve enerji depolama sistemleri için çok önemli bir yatırım potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Ar, şunları kaydetti: "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak sürdürülebilir ve rekabetçi büyümenin bir unsuru olduğuna inandığımız batarya teknolojilerine yönelik izlediğimiz yol haritasının temelinde de yerli batarya üretimini teşvik etmek, kritik minerallerin yerli kaynaklardan teminiyle stratejik tedarik zincirini güçlendirmek ve AR-GE çalışmalarına destek vermek yer alıyor. Bu doğrultuda, yakın zamanda açıkladığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi ve HIT-30 programları kapsamında batarya teknolojileri ve bileşenleriyle enerji depolama sistemlerinin içinde bulunduğu, ülkemizi ön plana taşıyacağını düşündüğümüz odak alanlarına sağlayacağımız destek ve teşviklerle 2030 yılına kadar 80 gigavatsaatlik bir kapasite inşa ederek bölgesel bir üretim ve yatırım üssü olmayı hedefliyoruz.

Bakanlık olarak batarya teknolojilerini Türkiye'nin sanayi ve teknolojideki dönüşümüne liderlik edecek stratejik bir alan olarak değerlendirdiğimizin bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bu doğrultuda, yerli üretim kapasitemizi artırarak dışa bağımlılığı azaltmak, AR-GE faaliyetleriyle bu alandaki yenilikçiliğimizi desteklemek temel önceliğimiz ve birlikte çalışarak ülkemizi batarya teknolojilerinde dünya ligine taşımak ana hedefimizdir."

 

PİLDER Başkanı Kadem Usta da batarya teknolojilerinin dünyadaki sürdürülebilir enerji geçişinin kritik parçalarından biri haline geldiğini söyledi.

 

Usta, Türkiye'deki batarya üretim ekosisteminde önemli gelişmelerin kaydedildiğini belirterek, "Ülkemizde halihazırda 2 hücre üretim tesisi ve çeşitli ölçeklerde 100'e yakın lityum-iyon batarya üretim tesisi aktif olarak faaliyet göstermektedir. Yatırım aşamasında olan gigavatsaat kapasitesinin üzerinde 4 yeni hücre üretim tesisi ile bu sayı daha da artacaktır. Ülkemizin 2030 yılına kadar 80 gigavatsaat batarya üretim kapasitesini aşacağını öngörüyoruz." dedi.

 

Batarya teknolojilerinin her aşamasında sürdürülebilirlik ve çevre dostu yaklaşımların ön planda tutulduğuna dikkati çeken Usta, Türkiye'nin ham madde üretiminden geri dönüşümüne kadar geniş bir batarya ekosistemine sahip olduğunu dile getirdi.

 

Usta, özellikle lityum-iyon teknolojisinin hızla büyümesiyle birlikte elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemleri gibi alanlarda bu teknolojilerin büyük önem taşıdığı vurgulayarak, "Türkiye, Avrupa'nın batarya üretim üssü olma yolunda hızla ilerlemektedir. 2023 yılında sadece lityum-iyon bataryalar için gerçekleştirilen 1 milyar dolarlık ithalat, bu alanın stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur." diye konuştu.

25 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : batarya sanayi teknoloji üretim yatırım