ABD'de düzenlenen "LA Textile Show Eylül 2023" fuarına katılan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) üyeleri, bu ülkeye dış satımı artırmaya yönelik bağlantılar kurdu.


Birlikten yapılan açıklamaya göre, UTİB, Los Angeles kentinde 27-29 Eylül'de gerçekleştirilen fuara 13 tekstil firmasıyla katılım sağladı.

 

Trend Alanı organizasyonuyla fuarda sektöre yönelik farkındalığın artırılması, Türk ürünlerine dikkat çekilmesi ve alıcı çalışmaları yapılmasını hedefleyen UTİB, standında en son trendleri yansıtan kumaş ve sürdürülebilir tekstil ürünlerinden örneklerle özel bir tasarım sergiledi.

 

Açıklamada fuar ve sektörle ilgili değerlendirmelerine yer verilen UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, geçen yıl 199 ülke ve bölgeye tekstil ihracatı yaptıklarını, 7,8 dolar seviyesinde kilogram ihracat değerine ulaştıklarını bildirdi.

 

Sektörün küresel rekabet ortamında öne çıkabilmesi için AR-GE, inovasyon, tasarım, markalaşma ve ekoloji dostu çevreci üretim gibi konularda çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini aktaran Engin, "Bu fuarda da bu özelliklere sahip ürünlerimizi sergiledik. Birliğimizin oluşturduğu Trend Alanı da dikkati çekerek yabancıların ilgi odağı oldu. Katma değerli üretim, etkin yurt dışı fuar katılımları, ticari alım heyetlerinin de desteğiyle ihracatımızı artırmak, katma değerimizi geliştirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

 

SADECE TEKSTİLDE EN AZ 1 MİLYAR DOLARLIK İHRACATA ULAŞABİLİRİZ

 

Pınar Taşdelen Engin, Türk tekstil sektörü için ABD'nin çok önemli bir pazar olduğunu vurguladı.

 

Bu ülkeye yönelik ticaret rakamlarına değinen Engin, şunları kaydetti:

 

"Hazır giyim sektörüyle beraber 31,6 milyar dolar ihracatla Türkiye'nin en büyük ikinci ihracatçı sektörüyüz. Yaklaşık 20 milyar dolar değerinde dış̧ ticaret fazlasıyla Türkiye'ye en fazla döviz girdisi sağlıyoruz. İki sektör olarak geçen yıl ABD'ye 1,5 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik. ABD, 2022 yılında dokunmamış mensucat ürün gruplarında 2,1 milyar dolar ithalat gerçekleştirirken, Türkiye'nin ABD'ye ihracatı 128,1 milyon dolar oldu. Dünyanın en büyük ithalatçı ülkesine yaptığımız ihracat tutarını yeterli bulmuyoruz. Kaliteli, inovatif, sürdürülebilir üretim gücümüzü bu pazarda daha net gösterip sadece tekstilde en az 1 milyar dolarlık ihracata ulaşabiliriz."

03 Ekim 2023 Salı

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, "Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde, Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Avrupa'da lider olma pozisyonunda." dedi.


İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, yaptığı açıklamada, akuakültürün Türkiye'de 1970'lerde başladığını, mevcut su kaynaklarının kullanılıp ekonomiye kazandırılması ve istihdam sağlamasının amaçlandığını söyledi.

 

Bu kapsamda mühendis yetiştirmek için üniversitelerde su ürünleri fakültelerinin kurulduğunu belirten Memiş, mühendislerin yetişmesiyle beraber sektörde yatırımların hızlandığını, böylece Türkiye akuakültür alanında söz sahibi olmaya başladığını anlattı.

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan stokların yetiştiriciliğin artışına neden olduğunun altını çizerek, "Türkiye'de akuakültür yapan 2 bin 382 işletme var. Bunun 553'ü deniz balıkları, kalanı ise iç su tesisleridir. Türkiye'nin akuakültür yoluyla üretim miktarı senelik 500 bin tonu aşmış durumda. Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Ülkemiz, Avrupa'da lider olma pozisyonunda." diye konuştu.

 

Türkiye'nin akuakültür ile çipura, levrek ve alabalık ürettiğini dile getiren Memiş, "Bu balıklarda birinci pazarımız Avrupa ve 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye akuakültür alanında dünyada yerini aldı. Çünkü doğal stoklar azaldığından, avcılıktan balık gelmiyor. Bunun için kontrollü şartlar altında balık yetiştirip yine insanımıza bu önemli gıdayı sunmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

 

AKUAKÜLTÜRDE ÜRETİM KONTROLLÜ ŞARTLARDA YAPILIYOR

 

Prof. Dr. Memiş, akuakültürün bilimden en çok yararlanan alan olduğuna dikkati çekerek, bununla üretimin sağlıklı bir ekosistemde gerçekleştirildiğini kaydetti.

 

Akuakültürün temiz sularda yapılmak zorunda olduğunu vurgulayan Memiş, şöyle devam etti:

 

"Su kalitesindeki herhangi bir değişiklik üretimi negatif yönde etkiliyor. Bunun yaşanmaması için işletmeler temiz alanlarda üretim yapmak zorundalar. Türkiye bu açıdan riskli değil, üretimlerimiz temiz alanlarda yapılıyor. Türkiye'de akuakültür üretimi Karadeniz, Ege Denizi'nde Çanakkale'den aşağıda, Ege Denizi’nde İzmir, Muğla, Akdeniz'de Antalya ve İskenderun Körfezi'nde yapılıyor. Akuakültürde bütün üretim kontrollü şartlarda yapılıyor, istediğimiz zaman ürün alıyoruz. Tabii ki denizlerimizin ve iç sularımızın kalitesinin de üretim hedefleriyle birlikte yönetilmesi gerekiyor. Çünkü başarı ancak bu şekilde yakalanabilir ve sürdürülebilir. Hızlı büyümeyi sürdürebilmek hedeflenen başarıyı yakalamak için İstanbul Üniversitesi de üzerine düşeni yaparak Su Bilimleri Fakültesi kurmuş ve bu konuda uzman yetiştirmek maksadıyla su bilimleri ve mühendislerini mezun etmeye başlamıştır."

 

Türkiye'nin turizm ülkesi olduğunu, deniz kıyılarına gelen turistlerin birinci tercihinin balık olduğunu kaydeden Memiş, bunun için bunun mutlaka üretim yapılması gerektiğini ifade etti.

 

RAS, AKUAPONİK VE IMTA SİSTEMLERİ TÜRKİYE'DE DE YAPILMAYA BAŞLANDI

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan balıkların akuakültür yöntemiyle elde edilebildiğini, bu sayede her mevsim balığa her yerde ulaşılabildiğini aktardı.

 

Su ürünleri yetiştiriciliği yaparken suyun kesinlikle temiz olması gerektiğini vurgulayan Memiş, "Su kalitesinde bozulma yaşanması ihracatımızı ve iç piyasadaki balık varlığını düşürebilir. Bu nedenle sularımızı ve su ürünleri üretim alanlarımızı korumak zorundayız." dedi.

 

Prof. Dr. Memiş, bunun için çevre dostu, suyu koruyan sistemlerin geliştirilmesinin önemli olduğunun altını çizerek, "Bu kapsamda RAS, akuaponik ve IMTA gibi sistemler konuşulmaya başlandı. Bu sistemler çevre dostu ve yenilikçi akuakültür sistemleridir ve gelecek için oldukça önemlidir. Bu tip ekosistemi bütünüyle ele alan bilimsel çalışmalar dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yapılmaya başlandı." diye konuştu.

 

KIRMIZI LİSTEDEKİ BALIKLARIN NESLİNİN DEVAMI İÇİN DE AKUAKÜLTÜRÜ KULLANIYORUZ

 

Prof. Dr. Memiş, Türkiye'de birçok balık türünün neslinin tükenme tehlikesi yaşandığını, kırmızı listedeki balıkların neslinin devamı için de akuakültürü kullandıklarını söyledi.

 

Türkiye için ekonomik değeri olan nesli tehlike altında olan türlere endemik alabalık ve mersin balığının örnek verilebileceğine değinen Memiş, bu balıkları akuakültür yoluyla ürettiklerini bildirdi.

 

Akuakültürün hedeflerini gerçekleştirmek için suyun ve ekosistemin yönetimini iyi bilen mühendislere ihtiyaç olduğunun altını çizen Memiş, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinin bu anlamda donanımlı mühendisler yetiştirdiğini ve sektörün gelecek hedeflerini karşılayabileceklerini ifade etti.

 

Prof. Dr. Memiş, mühendislerin çalışabilmesi için sektörün biraz daha adım atmasının önemli olduğunu kaydederek, öğrencilerin sahada çalışma olanaklarının arttırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

02 Haziran 2024 Pazar

Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.


Tunceli'nin Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.

 

Verimli topraklara sahip kentte, tarım ve hayvancılık faaliyetleri birçok ailenin geçim kaynakları arasında bulunuyor.

 

Ovacık ve Hozat ilçelerinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleri doğrultusunda bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başlayan bazı köylüler, torbalarla tarlalara taşıdıkları patates tohumlarını toprakla buluşturmak için yoğun mesai harcıyor.

 

Günün erken saatlerinde araziye giden üreticiler, ilk olarak traktörler yardımıyla patateslerin ekileceği alanlarda sürüm işlemi yapıyor.

 

TOPRAĞI HAYVAN GÜBRESİYLE VERİMLİ HALE GETİRİYORLAR

 

Toprağı hayvan gübresiyle harmanlayan köylüler, daha sonra patatesleri kazma, kürek, el arabası, tırmık ve çapa kullanarak geleneksel yöntemlerle toprağa gömüyor.

Mevsim işçileri de çalıştıran köylüler, sonbaharda patatesleri hasat ederek bir kısmını ihtiyaçları için ayıracak, diğer kısmını da satıp kazanç sağlayacak.

 

MEMLEKETİNE DÖNEREK ÜRETİCİ OLDU

 

Üreticilerden Nihat Firik, uzun yıllar Bursa'nın Kestel ilçesinde yaşadıktan sonra Tunceli'ye yerleştiğini söyledi.

 

Ovacık'ta tarımla ilgili çalışmalara yöneldiğini belirten Firik, "Özellikle Ovacık'ın patates üretimi konusunda çok verimli toprakla sahip olduğunu düşünüyorum. Bu yıl ortalama 3-4 dönümlük bir alanda patates ektik ama üretimimizi her yıl devam ettireceğiz. Patates yetiştiriciliğini bölgede yaygınlaştırmak istiyoruz ve buradaki insanlara katkı sunmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Firik, patatesin kumlu ve humuslu toprağı sevdiğini dile getirerek, "Çünkü, patates toprak içerisinde yumrularıyla beraber kendine yer bulup büyüyen bir ürün. O nedenle toprağın çok iyi işlenip ve güzel şekilde gübrelenmesi gerekiyor." dedi.

 

Üretici Ali Haydar Eren de yaşamını sürdürdüğü Ovacık'ın Konaklar köyünde bağ, bahçe ve tarla işleriyle uğraştığını dile getirdi.

 

Dört mevsim ilçede vakit geçirdiğini anlatan Eren, "Tarımsal faaliyetlerde sürekli aynı ürünleri yetiştirmemeye ve yeni şeyler üretmeye yöneldim. Bu sene organik patates ekimine karar verdim. Sabah 07.00 gibi işe başlıyorum ve öğlen 1 saat dinlenme molası verdikten sonra tekrar patates ekimi için işe koyuluyorum." diye konuştu.

02 Haziran 2024 Pazar