Türkiye, yılı rekor turizm geliriyle kapatmaya hazırlanıyor. Turizm merkezlerinde sezonun uzaması, Galataport’un kruvaziyer gemileri sayısını artırması, kültür ve gastronomi turizminin gelişmesi gibi faktörlerle turizm geliri, yüzde 20 artışla ilk 8 ayda 33 milyar dolara ulaştı.

 


 

Turizm gelirlerine İstanbul ise 16 milyar dolarlık katkı yaptı. İl bazlı POS harcamalarına bakıldığında, İstanbul yüzde 16 büyüdü. Ayrıca Türkiye’deki toplam kredi kartı ile harcamanın yüzde 51’i de İstanbul’da gerçekleşti. Öte yandan, perakende sektörünün 2023 yaz sezonu cirosu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 arttı.

 

HABER: BARIŞ CABACI

 

Türkiye’nin sunduğu tarihi ve doğal güzellikler, lezzetli mutfağı ve misafirperverliği, dünya genelinde turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Türkiye ve özellikle İstanbul, 2023’ü önemli bir başarı elde ederek, rekor turizm geliriyle kapatmaya hazırlanıyor. Güneyde turizm sezonunun uzaması, kuzeyde kruvaziyerlerin İstanbul’u tercih etmesi, kış turizmi, sağlık turizmi, ekoturizm ve diğer turizm dallarında da kendini geliştiren Türkiye’nin turizm gelirleri, 2023 yılında ortalama yüzde 20 artarken, İstanbul ise bu başarıya büyük katkı sağlayarak ülkenin en çok ziyaret edilen şehri oldu. 

 

İSTANBUL’DA 16 MİLYAR DOLAR 

 

Avrupa ve Orta Doğu’dan gelen turistler, tarihi atmosferi keşfetmek için İstanbul’u sıkça tercih ediyorlar. Ocak-ağustos döneminde Türkiye’yi 33 milyonu aşkın turist ziyaretti. Bunların 11 milyonu ise İstanbul’u tercih etti. Turizm gelirinin yaklaşık 16 milyar doları İstanbul’dan sağlandı. İl bazlı kart harcamalarına bakıldığında, İstanbul geçen yıla göre yüzde 16 büyüdü. Ayrıca Türkiye’deki toplam turizm harcamalarının yarısı İstanbul’da gerçekleşti. Ocak-ağustos döneminde turist başına harcama yaklaşık 950 dolar oldu. 

 

Bu başarı, şehirdeki tarihi bölgelerin, müzelerin, alışveriş imkanlarının ve lüks otellerin büyük ilgi görmesi ve doluluk oranlarının yüzde 90’ları aşmasıyla gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hedefi olan 60 milyon turist, 56 milyar dolar turizm gelirinin ocak-temmuz bölümü gerçekleşmiş oldu.

 

GÜNDE 100 DOLAR BIRAKTILAR

 

Türkiye genelinde 2022’nin ilk 6 ayında yüzde 10.5 olan ortalama kalış süresi, 2023’ün ilk 6 ayında 9.9 geceleme olarak kaydedildi. Turistlerin kalma süresi geçen seneye göre yüzde 12 azalsa da günlük harcama oranları ortalama yüzde 40 yükselerek 100 dolar oldu. İstanbul’u ziyaret eden turistlerin ülke sıralamasında Rusya birinci sıraya yerleşirken İran, Almanya, ABD ve Suudi Arabistan da önemli bir artışla listede yer aldı. 

 

HARCAMALARIN YÜZDE 18’İ İNGİLİZLER’DEN

 

Türkiye’de yapılan yabancı turist harcamalarının yüzde 50’si İngiltere, Almanya, ABD, Suudi Arabistan ve Hollanda’dan gelen turistler tarafından gerçekleştirildi. İngiliz turistlerin harcamaları; geçen yıla göre yüzde 34 artış ve toplam harcamalarda yüzde 18 pay ile öne çıktı. Geçtiğimiz yıla kıyasla en yüksek büyüme yüzde 298 ile Suudi Arabistan’da görülürken, bu ülkeden gelen turistlerin harcamalardaki payının yüzde 4 olarak gerçekleştiği görüldü. En yüksek kart başına harcama ise 1.280 dolar ile Kuveyt kartlarında gerçekleşti. Harcamalardaki payı yüzde 18 ile en yüksek ülke olan İngiltere’yi, sırasıyla yüzde 12 ile ABD ve yüzde 11 ile Almanya takip etti.

 

KONAKLAMA LİDER

 

Harcamalardaki sektörel dağılımlara bakıldığında ise geçen sene payı en yüksek olan konaklama, bu sene de 187 dolar ortalama işlem tutarı ve yüzde 26 harcamayla yerini korudu. Ortalama işlem tutarı giyimde yüzde 94, markette yüzde 16, restoranda yüzde 24 dolar olarak gerçekleşti. Yine sektörel dağılıma bakıldığında toplam harcamaların yüzde 26’sı konaklama, yüzde 15’i giyim, yüzde 12’si market, yüzde 10’u da restoranlarda yapıldı. Değerlendirilen ülkeler arasında sağlık sektöründeki en yüksek harcamalarda da yine Türkiye birinci oldu. 

 

GEÇEN YILA GÖRE YÜZDE 66.7 ARTTI

 

Kruvaziyer turizmi, dünyadaki toplam turizm gelirinin yüzde 3’ünü oluşturuyor. Türkiye de yaptığı liman yatırımlarıyla turizmin gözde merkezi haline gelme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Eskiden yaz döneminde kruvaziyer yolcu sayısı artarken, İstanbul’a yapılan yatırımlarla birlikte artık kışın da bu sayı yükseliyor. Bakanlık verilerine göre, geçen yıl mayıs-haziran-temmuz döneminde ülkemize 341 bin 556 kruvaziyer yolcusu gelirken, bu yıl ise aynı dönemde bu sayı 569 bin 280’e ulaştı. Böylece söz konusu dönemde gelen kruvaziyer yolcu sayısı yüzde 66.7 arttı. İstanbul’a gelen yolcu sayısı ise 222 bin 37 bin oldu. 

 

HUB’LAR KUŞADASI VE İSTANBUL

 

Kruvaziyer turizmi için uzun yıllardır yatırım yaptıklarının altını çizen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, şunları söyledi: “Kruvaziyer limanlarına yaptığımız yatırımların turizme ve ülke ekonomisine katkıları rakamlara yansıyor. Yılsonuna kadar rekor yolcu sayılarına ulaşılacağını öngörüyoruz. Yılsonunda bu şekilde ülkeye gelen yolcu sayısının 1 milyonu geçmesini bekliyoruz.” Uraloğlu, kruvaziyer gemilerinin en çok Türkiye’nin gözde turizm merkezleri ile İstanbul’a yanaştığını ifade ederek, “Bu limanlarımızın ilk sırasında önemli lojistik hub’lardan biri olan Kuşadası yer alıyor. Bunu İstanbul, Çeşme, Bodrum ve Çanakkale limanları takip ediyor” dedi. 

 

DAHA ÇOK HARCADILAR  

 

Türkiye’de perakende fiyatların Avrupa ve Körfez ülkeleri başta olmak birçok ülke vatandaşı için cazip fırsatlar sunduğunu belirten Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, İstanbul Ticaret’e şunları söyledi: “2022’de yabancıların bu fırsatı özellikle lüks segmentteki markalardan alışveriş yaparak değerlendirdiklerini gözlemledik. Yaz sezonunda cirosunun yüzde 60-70’i yabancılardan gelen mağazalar oldu. İstanbul özelinde de durum yüzde 75 seviyelerinde. Üyelerimiz arasında yaptığımız ankete göre, markalarımızın yüzde 60’ı, 2022’de adet satışlarını artırdı. Bu artışta da turistlerin payının altını çizmemiz gerekiyor. Turist alışverişi konusunda yıl sonunda üzerine ilave ederek ilerleyeceğimizi öngörüyoruz.” 

 

TURİZMDE 12 AY MODELİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞİYOR

 

Turizm gelirlerinde İstanbul’un öncü olduğunu belirten Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin, markalaşmanın da önemini vurgulayarak, “Turizm sektörü olarak milli gelire doğrudan yüzde 5, dolaylı olarak yüzde 12 katkı sağlıyoruz. Dünyada markalaşan iller, turizmin yıldızı oluyor. İstanbul’da bunu başardık. İstanbul markası altında artık yıl boyunca turizm yapabiliyoruz. Bu modeli diğer 81 ilimize de yaymalıyız. Özellikle sürdürülebilir ve markalaşmış bir turizm modelini benimseyerek turizm hedeflerimize ulaşabiliriz” diye konuştu.

 

KONGRE TURİZMİ HEP GÜNDEMDE OLMALI 

 

Turist sayısının şimdiden pandemi dönemine yaklaştığını belirten Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, “Turizm sektöründe kongre ve iş turizmini gündemimize almamız ve gündemimizden düşürmememiz gerekiyor. İstanbul’dan elde edilen turizm gelirini artırmanın tek yolu kongre turizmini geliştirmemiz olacak. İstanbul’u, dünya genelindeki kongre ve konferans organizasyonlarının gözdesi haline getirebiliriz. Coğrafi olarak Türkiye, ticaretin merkezi. Ulaşım ve konaklama gibi birçok avantajımız var. Bunun için planlı çalışmamız gerekiyor” dedi.

09 Ekim 2023 Pazartesi

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, "Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde, Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Avrupa'da lider olma pozisyonunda." dedi.


İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, yaptığı açıklamada, akuakültürün Türkiye'de 1970'lerde başladığını, mevcut su kaynaklarının kullanılıp ekonomiye kazandırılması ve istihdam sağlamasının amaçlandığını söyledi.

 

Bu kapsamda mühendis yetiştirmek için üniversitelerde su ürünleri fakültelerinin kurulduğunu belirten Memiş, mühendislerin yetişmesiyle beraber sektörde yatırımların hızlandığını, böylece Türkiye akuakültür alanında söz sahibi olmaya başladığını anlattı.

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan stokların yetiştiriciliğin artışına neden olduğunun altını çizerek, "Türkiye'de akuakültür yapan 2 bin 382 işletme var. Bunun 553'ü deniz balıkları, kalanı ise iç su tesisleridir. Türkiye'nin akuakültür yoluyla üretim miktarı senelik 500 bin tonu aşmış durumda. Global olarak akuakültür yoluyla balık üretiminde Çin, Norveç ve Şili ilk üçte yer alırken, Türkiye 8. sırada yer almıştır. Ülkemiz, Avrupa'da lider olma pozisyonunda." diye konuştu.

 

Türkiye'nin akuakültür ile çipura, levrek ve alabalık ürettiğini dile getiren Memiş, "Bu balıklarda birinci pazarımız Avrupa ve 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye akuakültür alanında dünyada yerini aldı. Çünkü doğal stoklar azaldığından, avcılıktan balık gelmiyor. Bunun için kontrollü şartlar altında balık yetiştirip yine insanımıza bu önemli gıdayı sunmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

 

AKUAKÜLTÜRDE ÜRETİM KONTROLLÜ ŞARTLARDA YAPILIYOR

 

Prof. Dr. Memiş, akuakültürün bilimden en çok yararlanan alan olduğuna dikkati çekerek, bununla üretimin sağlıklı bir ekosistemde gerçekleştirildiğini kaydetti.

 

Akuakültürün temiz sularda yapılmak zorunda olduğunu vurgulayan Memiş, şöyle devam etti:

 

"Su kalitesindeki herhangi bir değişiklik üretimi negatif yönde etkiliyor. Bunun yaşanmaması için işletmeler temiz alanlarda üretim yapmak zorundalar. Türkiye bu açıdan riskli değil, üretimlerimiz temiz alanlarda yapılıyor. Türkiye'de akuakültür üretimi Karadeniz, Ege Denizi'nde Çanakkale'den aşağıda, Ege Denizi’nde İzmir, Muğla, Akdeniz'de Antalya ve İskenderun Körfezi'nde yapılıyor. Akuakültürde bütün üretim kontrollü şartlarda yapılıyor, istediğimiz zaman ürün alıyoruz. Tabii ki denizlerimizin ve iç sularımızın kalitesinin de üretim hedefleriyle birlikte yönetilmesi gerekiyor. Çünkü başarı ancak bu şekilde yakalanabilir ve sürdürülebilir. Hızlı büyümeyi sürdürebilmek hedeflenen başarıyı yakalamak için İstanbul Üniversitesi de üzerine düşeni yaparak Su Bilimleri Fakültesi kurmuş ve bu konuda uzman yetiştirmek maksadıyla su bilimleri ve mühendislerini mezun etmeye başlamıştır."

 

Türkiye'nin turizm ülkesi olduğunu, deniz kıyılarına gelen turistlerin birinci tercihinin balık olduğunu kaydeden Memiş, bunun için bunun mutlaka üretim yapılması gerektiğini ifade etti.

 

RAS, AKUAPONİK VE IMTA SİSTEMLERİ TÜRKİYE'DE DE YAPILMAYA BAŞLANDI

 

Prof. Dr. Memiş, doğal ortamda azalan balıkların akuakültür yöntemiyle elde edilebildiğini, bu sayede her mevsim balığa her yerde ulaşılabildiğini aktardı.

 

Su ürünleri yetiştiriciliği yaparken suyun kesinlikle temiz olması gerektiğini vurgulayan Memiş, "Su kalitesinde bozulma yaşanması ihracatımızı ve iç piyasadaki balık varlığını düşürebilir. Bu nedenle sularımızı ve su ürünleri üretim alanlarımızı korumak zorundayız." dedi.

 

Prof. Dr. Memiş, bunun için çevre dostu, suyu koruyan sistemlerin geliştirilmesinin önemli olduğunun altını çizerek, "Bu kapsamda RAS, akuaponik ve IMTA gibi sistemler konuşulmaya başlandı. Bu sistemler çevre dostu ve yenilikçi akuakültür sistemleridir ve gelecek için oldukça önemlidir. Bu tip ekosistemi bütünüyle ele alan bilimsel çalışmalar dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yapılmaya başlandı." diye konuştu.

 

KIRMIZI LİSTEDEKİ BALIKLARIN NESLİNİN DEVAMI İÇİN DE AKUAKÜLTÜRÜ KULLANIYORUZ

 

Prof. Dr. Memiş, Türkiye'de birçok balık türünün neslinin tükenme tehlikesi yaşandığını, kırmızı listedeki balıkların neslinin devamı için de akuakültürü kullandıklarını söyledi.

 

Türkiye için ekonomik değeri olan nesli tehlike altında olan türlere endemik alabalık ve mersin balığının örnek verilebileceğine değinen Memiş, bu balıkları akuakültür yoluyla ürettiklerini bildirdi.

 

Akuakültürün hedeflerini gerçekleştirmek için suyun ve ekosistemin yönetimini iyi bilen mühendislere ihtiyaç olduğunun altını çizen Memiş, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesinin bu anlamda donanımlı mühendisler yetiştirdiğini ve sektörün gelecek hedeflerini karşılayabileceklerini ifade etti.

 

Prof. Dr. Memiş, mühendislerin çalışabilmesi için sektörün biraz daha adım atmasının önemli olduğunu kaydederek, öğrencilerin sahada çalışma olanaklarının arttırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

02 Haziran 2024 Pazar

Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.


Tunceli'nin Ovacık ve Hozat ilçelerinde bazı köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün koordinesinde bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başladı.

 

Verimli topraklara sahip kentte, tarım ve hayvancılık faaliyetleri birçok ailenin geçim kaynakları arasında bulunuyor.

 

Ovacık ve Hozat ilçelerinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün destekleri doğrultusunda bu yıl 80 dekar alanda patates yetiştiriciliğine başlayan bazı köylüler, torbalarla tarlalara taşıdıkları patates tohumlarını toprakla buluşturmak için yoğun mesai harcıyor.

 

Günün erken saatlerinde araziye giden üreticiler, ilk olarak traktörler yardımıyla patateslerin ekileceği alanlarda sürüm işlemi yapıyor.

 

TOPRAĞI HAYVAN GÜBRESİYLE VERİMLİ HALE GETİRİYORLAR

 

Toprağı hayvan gübresiyle harmanlayan köylüler, daha sonra patatesleri kazma, kürek, el arabası, tırmık ve çapa kullanarak geleneksel yöntemlerle toprağa gömüyor.

Mevsim işçileri de çalıştıran köylüler, sonbaharda patatesleri hasat ederek bir kısmını ihtiyaçları için ayıracak, diğer kısmını da satıp kazanç sağlayacak.

 

MEMLEKETİNE DÖNEREK ÜRETİCİ OLDU

 

Üreticilerden Nihat Firik, uzun yıllar Bursa'nın Kestel ilçesinde yaşadıktan sonra Tunceli'ye yerleştiğini söyledi.

 

Ovacık'ta tarımla ilgili çalışmalara yöneldiğini belirten Firik, "Özellikle Ovacık'ın patates üretimi konusunda çok verimli toprakla sahip olduğunu düşünüyorum. Bu yıl ortalama 3-4 dönümlük bir alanda patates ektik ama üretimimizi her yıl devam ettireceğiz. Patates yetiştiriciliğini bölgede yaygınlaştırmak istiyoruz ve buradaki insanlara katkı sunmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Firik, patatesin kumlu ve humuslu toprağı sevdiğini dile getirerek, "Çünkü, patates toprak içerisinde yumrularıyla beraber kendine yer bulup büyüyen bir ürün. O nedenle toprağın çok iyi işlenip ve güzel şekilde gübrelenmesi gerekiyor." dedi.

 

Üretici Ali Haydar Eren de yaşamını sürdürdüğü Ovacık'ın Konaklar köyünde bağ, bahçe ve tarla işleriyle uğraştığını dile getirdi.

 

Dört mevsim ilçede vakit geçirdiğini anlatan Eren, "Tarımsal faaliyetlerde sürekli aynı ürünleri yetiştirmemeye ve yeni şeyler üretmeye yöneldim. Bu sene organik patates ekimine karar verdim. Sabah 07.00 gibi işe başlıyorum ve öğlen 1 saat dinlenme molası verdikten sonra tekrar patates ekimi için işe koyuluyorum." diye konuştu.

02 Haziran 2024 Pazar