tatil-sepeti

İTO Yan Sanayi Borsası’nın düzenlediği tedarikçi günlerine, milli tren üreticisi TÜRASAŞ ile elektrifikasyon ve otomasyon çözümleri sunan İsviçre merkezli ABB firmaları konuk oldu. İki firma, B2B masalarında yan sanayici KOBİ’lerle bir araya geldi.


HABER: OSMAN KUVVET

 

İstanbul Ticaret Odası Yan Sanayi Borsası’nın (YSB) düzenlediği ‘tedarikçi günleri’nde, iki köklü firma daha İstanbul’daki yan sanayici firmalarla görüştü. 

 

Etkinlikte, önce Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi A.Ş. (TÜRASAŞ) yetkilisi tarafından firma çalışmalarının anlatıldığı bir sunum yapıldı. 

 

Daha sonra 32 şirket, TÜRASAŞ ile işbirliği imkanları için aynı masaya oturdu.

 

Türkiye’nin raylı sistem teknolojilerinde öncü kuruluşu TÜRASAŞ, milli tren üretimindeki atılımlarıyla dikkat çekiyor. 2020 yılında kurulan; Sakarya, Eskişehir ve Sivas’taki üretim tesislerinde faaliyet gösteren TÜRASAŞ, Türkiye’nin bu alandaki dışa bağımlılığını azaltmayı ve yerli üretimi artırmayı hedefliyor.

 

 

ÜRETİM VE İSTİHDAM

 

Toplam 1 milyon metrekare alan üzerinde kurulu tesislerinde faaliyetlerini sürdüren TÜRASAŞ, yıllık 240 adet yük vagonu, 70 adet dizel lokomotif, 30 adet elektrikli lokomotif üretim kapasitesine sahip. Ayrıca, mevcut demiryolu araçlarının bakım ve onarımları da gerçekleştiriliyor. 

 

Firma, 4 binin üzerinde istihdam sağlıyor.

 

 

ELEKTRİKLİ TREN 

 

TÜRASAŞ’ın en dikkat çeken projelerinden biri de Milli Elektrikli Tren Seti, yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranına sahip. 

 

Bu trenler, saatte 160 km hıza kadar ulaşabiliyor ve her bir set, 324 yolcu kapasitesine sahip. İlk prototipi 2020 yılında üretilen tren, 2022 yılında testlerini başarıyla tamamlayarak raylara indi. Milli Elektrikli Tren’in devreye alınmasıyla demiryolu ulaşımında yıllık 100 milyon TL’ye kadar tasarruf hedefleniyor. 

 

 

AR-GE YATIRIMI

 

TÜRASAŞ, Ar-Ge faaliyetlerine önemli miktarda yatırım yaparak yerli teknoloji geliştirmeye de önem veriyor. 

 

Elektrikli tren seti dışında elektrikli lokomotif, dizel lokomotif ve metro/tramvay araçları gibi raylı sistem çözümleri de şirketin ürün portföyünde yer alıyor.

 

TÜRASAŞ, yerli projelerin yanı sıra küresel pazarlarda da kendini gösteriyor. TÜRASAŞ, şu ana kadar 20’den fazla ülkeye ihraç edilen demiryolu araçlarıyla Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatma yönünde de önemli katkı sağlıyor. 

 

 

 

İsviçre merkezli ABB Türk KOBİ’leri tercih ediyor

 

İsviçre merkezli ABB Group’un, Türkiye’de üretim yapan firması ABB Elektrik de ‘ABB Tedarikçi Günleri’nde Türk firmalarıyla B2B görüşmesi gerçekleştirdi. 

 

Şirket; bakır ve alaşımları, sac şekillendirme ve plastik enjeksiyon üreticisi 15 yan sanayici firmayla işbirliği için masaya oturdu.

 

İsveç ve İsviçre ortaklı olarak 1893 yılında Zürih’te kurulan, enerji ve otomasyon teknolojisi alanlarında faaliyet gösteren ABB Grubu, Türkiye’nin en önemli elektrifikasyon projelerinde ve sanayi tesislerinde yer alıyor. 

 

ABB Türkiye; İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa ve Adana’da bulunan üretim tesisleri ve ofis alanında yaklaşık 600 çalışanı ile 70’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. 

 

Birçok ülkenin 1965 yılından beri ABB Türkiye’den tedarik ettiği binlerce ürün; yüksek performans, güvenilir ve kesintisiz enerji sağlıyor. 100’den fazla ülkede 105 bin çalışanı bulunan ABB Group’un 2023 cirosu 32.2 milyar dolara ulaştı. 

16 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı

Küresel ham çelik üretimi, eylülde geçen yılın aynı dönemine göre Çin'deki üretimin yüzde 6,1 düşmesiyle yüzde 4,7 azalarak 143,7 milyon ton oldu.

Merkezi Brüksel'de bulunan Dünya Çelik Birliği (Worldsteel), eylül ayı ham çelik üretim verilerini açıkladı.

Buna göre, küresel ham çelik üretimi, geçen ay 2023'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 4,7 gerileyerek 143,7 milyon tona indi.

Söz konusu dönemde dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin'in üretimi yüzde 6,1 azalışla 77,1 milyon tona gerilemesi dikkati çekti.

Japonya'nın üretimi de yüzde 5,8 düşerek 6,6 milyon tona geriledi.

Ham çelik üretimi ABD’de yüzde 1,1 artışla 6,7 milyon tona, Almanya'da yüzde 4,4 yükselişle 3,1 milyon tona çıktı.

Eylülde Brezilya'nın ham çelik üretimi yüzde 9,9 artarak 2,8 milyon tona yükselirken, Rusya’da üretimin yüzde 10,3 düşerek 5,6 milyon tona gerilediği tahmin edildi.

Söz konusu dönemde, Hindistan’ın üretimi yüzde 0,2 düşerek 11,7 milyon tona ve İran’ın çelik üretiminin ise yüzde 41,2 azalışla 1,5 milyona gerilediği hesaplandı.

Birliğin verilerine göre, Türkiye'nin ham çelik üretimi ise eylülde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,5 artarak 3,1 milyon tona yükseldi. Yılın ocak-eylül döneminde Türkiye'nin ham çelik üretiminin yüzde 13,8 artarak 27,9 milyon tona ulaşması dikkati çekti.

Küresel ham çelik üretimi, böylece bu yılın ocak-eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 düşerek 1 milyar 394 milyon tona geriledi.

Öte yandan, Dünya Çelik Birliği, 14 Ekim'de, 2024 küresel çelik talebinde daha önce yıllık bazda yüzde 1,7 artış olarak açıklanan büyüme beklentisinin yüzde 0,9 düşüş olarak güncellediğini ve talebin 1 milyar 751 milyon tona inmesinin öngörüldüğünü belirtmişti.

22 Ekim 2024 Salı