Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ordumuz tarafından testleri tamamladıktan hemen sonra tanklarımızın seri üretimine başlayacağız" şeklinde konuştu.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi'nde düzenlenen Yeni Altay Tankının Testler için TSK'ya Teslimi Programı'nda yaptığı konuşmada, Akyazı'daki programının ardından yol boyunca vatandaşın önünü kestiğini bu nedenle törene biraz geciktiğini söyledi.

 

Siyasetin böyle bir özelliğinin olduğunu dile getiren Erdoğan, "Eğer selam vermez geçerseniz faturasını ağır ödersiniz. Onun için de biz selam vermek durumunda kaldık. Ama borçlu çıkmadık. Güzel geçti. Bugün Altay tankının bu teslim töreninde de gönüllerin teslim alınması bize ayrı bir güzellik kattı." diye konuştu.

 

Tüm şehitleri ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete ulaşan tüm gazileri rahmetle yad ettiğini kaydeden Erdoğan, "Arifiye'ye en son yılbaşında gelmiş 9 Ocak'ta Fırtına obüslerinin teslimat törenini gerçekleştirmiştik. Bu törenle 6 adet 'Yeni Nesil Fırtına Obüsü'nü Silahlı Kuvvetlerimize teslim etmiştik. Bugün de bir başka gurur verici projemizin yeni nesil Altay tankımızın test için teslim heyecanını yaşıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerini kullandıkları kara aracı talebini yerli ve milli imkanlarla karşılamak için uzun yıllardır yoğun şekilde çalıştıklarını anımsattı.

 

Şimdiye kadar bu kapsamda birçok kurum ve kuruluşun özellikle de çeşitli tip ve özelliklerde pek çok araç ürettiğini aktaran Erdoğan, "Taktik tekerlekli zırhlılardan, mayına karşı korumalı araçlara çok sayıda aracın üretimini başarıyla gerçekleştirdik. Yine Fırtına obüslerinden farklı kalibrede silah ve silah kulelerine sahip pek çok muharip aracı da ordumuzun hizmetine sunduk. Böylece amfibi hücum araçlarından sınır güvenliğine yönelik sistemlere kadar çok geniş bir yelpazede ürün gamına sahip olduk. Ayrıca envanterde bulunan tank ve zırhlı muharebe araçlarımızın en son teknolojilerle modernizasyonlarını yaptık, yapıyoruz. Bunlarla birlikte araçlarımızdaki silah sistemlerini, elektronik sistemleri, anti tank mühimmatlarını, ekipman ve teçhizatları da üretiyoruz." diye konuştu.

 

"DOST VE MÜTTEFİK ÜLKELERE DE KARA ARACI İHRAÇ EDİYORUZ"

 

“Son dönemde, dışarıdan temin ettiğimiz ve ambargolara maruz kaldığımız zırh sistemlerinin yerli ve milli imkanlarla imalatına da başladık.” İfadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

 

“Aynı şekilde muhtelif tip ve özellikle hafif ve orta sınıf insansız kara aracını güvenlik güçlerimizin hizmetine verdik. Ağır sınıftaki araçlarla ilgili çalışmalarımızı da inşallah çok yakında neticelendiriyoruz. Kara aracı alanında çok şükür neredeyse bütün ihtiyaçlarımızı yerli ve milli kabiliyetlerle karşılar hale geldik. Bununla yetinmiyor, dost ve müttefik ülkelere de kara aracı ihraç ediyoruz. Türkiye, artık bu alan da dünyada ilk sıralarda yer alan, ürünleri birçok ordu tarafından kullanılan tedarikçi bir ülke konumuna gelmiştir.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tankın çatışma bölgelerinde sınanan araçların muadillerine göre çok daha güvenli ve dayanıklı olduğunu ispat ettiğini söyledi.

 

Araçların ününün yayılmasıyla gelecek dönemde çok daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşılacağına inandığını dile getiren Erdoğan, “Ülkemizin modern ana muharebe tankı olan yeni Altay tankıyla savunma sanayi atılımlarımızı taçlandırmayı hedefliyoruz. Yeni Altay tankımız 10 yıl önce ilk ortaya konan prototipten çok farklı ve üstün kabiliyetlere sahiptir. Diğer savunma projelerimiz gibi Altay tankının geliştirilmesi sürecinde de pek çok zorlukla karşılaştık. Projemiz engellenmeye çalışıldı. Her stratejik üründe olduğu gibi buna da çamur atıldı. Gizli açık ambargolarla süreç sabote edilmek istendi. Maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen yılmadık, pes etmedik, geri adım atmadık. Mevcutla yetinmek yerine daha iyisini, daha modernini, bugünün değil, yarının teknolojisiyle mücehhez olanını üretmek için canla, başla çalıştık.” Diye konuştu.

 

Erdoğan, bilhassa mühendislerin pek çok engelin üstesinden gelmek için büyük fedakarlıkla emek harcadığını, ihracat lisansı alınamayan tüm alt sistemlerin yerine yerli ve milli alt sistemler tasarladıklarını vurguladı.

 

“ARİFİYE TESİSİ’NİN YÜZDE 51’İ BİZE AİTTİR”

 

Mühendislerin değişen muharebe sahasının ihtiyaçlarına göre teknolojik, dijital ve mekanik birçok yeni sistemi tanka entegre ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Sonuçta yüksek yerlilik oranı, ileri teknolojisi, dünyadaki benzerlerinden üstün özellikleriyle ortaya yeni Altay çıktı. Bu projede tankların en önemli özelliklerinden beka kabiliyetini de güçlendirdik. Hem gelişmiş zırh yapısıyla hem aktif koruma sistemi AKKOR'un da eklenmesiyle yeni Altay üçüncü nesilden de öte bir tank haline geldi. İşte bu şekilde ortaya çıkan tanklarımızın ilk ürünlerini bugün Silahlı Kuvvetlerimize teslim ediyoruz. Ordumuz tarafından testleri tamamlandıktan hemen sonra tanklarımızın seri üretimine başlayacağız. Diğer yandan Arifiye Tesisleri'nde, hani diyorlar ya 'Burayı Katar'a sattık filan' diye. Her şey burada, böyle bir şey söz konusu değil. Adamın hayatı yalan, başka bir sermayesi yok. Ve burada yüzde 51'i bize aittir, yüzde 49 Katar'a aittir."

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ın sürekli sermaye noktasında takviye eder durumunda olduğunu söyleyerek, "Ama bütün bunları bilmeden yalan üstüne yalan, yalan üstüne yalanla burada bütün siyasi sermayesini tüketmeye çalıştılar. Ve hamdolsun işte bu eserler bu şekilde ortaya çıkıyor. Ve bütün bunlarla beraber hamdolsun BMC firması güç kazandı ve kazandığı bu gücüyle beraber de yatırımlarına ne yapıyor? Devam ediyor. Arifiye Tesisleri'nde Türkiye'nin 400 beygir segmentindeki ilk yerli ve milli askeri motorlarının seri üretimini de gerçekleştirdik. Bu motorları 600 beygir, 1000 beygir ve 1500 beygir tank motorları takip edecek. BMC Power tarafından geliştirilen Batu hazır hale gelince yeni Altay'ı inşallah kendi yerli milli motorumuzla envantere almaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

 

"20 SENE ÖNCE TABANCA ÜRETEMİYORDUK"

 

Ülkenin özellikle ihracat noktasında önünü ciddi manada kesen motor ve transmisyon meselesinin de böylece çözüme kavuşacağını kaydeden Erdoğan, “Yeni Altay tankımızın bu coğrafyada Silahlı Kuvvetlerimiz için çok önemli bir güç çarpanı olarak görev yapacağına inanıyorum.” Dedi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, projede emeği geçenleri tebrik ederek, yeni Altay’ların ülkeye, millete ve kahraman orduya hayırlı olmasını diledi.

 

Ataların “Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas” tespitinin ete kemiğe büründüğü alanların en başında savunma sanayisinin geldiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Savunma sanayiinde geliştirilen her ürünün gerisinde maddi güç yanında yıllar süren çok ciddi bir emek, sabır, özveri ve çalışma vardır. Bugün dünyada parmakla gösterilen SİHA’larımızın, büyük takdir toplayan zırhlı kara araçlarımızın, savaş gemilerimizin, fırkateynlerimizin, füzelerimizin ve diğer sistemlerimizin her biri böyle ortaya çıktı. Diğer alanlarda olduğu gibi burada da işe önce paradigmayı değiştirmekle başladık. Yani ben şöyle bir 20 sene, 21 sene önceyi şöyle bir hatırladığımda, biz yani silahlarımızda bırakın böyle tank, top filan falan bunları bir kenara, obüsleri bir kenara tabanca, tabanca, bunları üretemiyorduk. Şimdi ne oldu? Tabancanın daniskasını üretiyoruz.”

 

ABD’nin bir ara ürettiği Glock tabancaları vermemekle kendilerini tehdit ettiğini anlatan Erdoğan, “Ama şimdi Glock’tan daha üstünlerini biz yapar hale geldik. Onlar bizden istiyor, mesele inanmak, azmetmek. Erbakan Hoca’mızın her zaman bir lafı vardı. ‘İman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır’. Mesele inanacaksın, ondan sonra da tabii ki neticesini alacaksın. Kolay olanı değil, vakit de alsa zor olanı, çetin olanı, ülkemiz için en hayırlı olanı seçtik. Şimdi bütün onların envaiçeşidini artık ülkemizde özel sektörde de yapıyoruz. Onun da önünü açtık. Öbür tarafta devlet olarak işte BMC gibi, Makine Kimya gibi buralarda da üretir hale geldik.” Değerlendirmesini yaptı.

 

“SAVUNMA SANAYİİNDE DIŞA BAĞIMLILIĞI YÜZDE 20’LERE DÜŞÜRDÜK”

 

Erdoğan, ağızlarını her açtıklarında "yapamayız, beceremeyiz" diyen mandacı kafalara inat en iyisini kendilerinin yapacaklarını söyleyerek yola koyulduklarını, sadece araç değil bunların mühimmatını yapar hale geldiklerini aktardı.

 

Yapılan aracın mühimmatın olmadığı durumlarda adım attırılmayacağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"Ama şimdi bu safhalar aşıldı, hedefimizi tam bağımsız savunma sanayi olarak belirledik. Savunma sanayi projelerini bizzat himaye ettik, takip ettik, destekledik. Kendimizin imal edebileceği hiçbir ürünü dışarıdan almama yoluna gittik, firmalarımızı destekledik, özel sektörün önünü açtık, yeni yatırımları teşvik ettik. Sorunlara odaklanmak, daha ilk denemede pes demek yerine sonuca ve başarıya kilitlendik. Hamdolsun 20 yıl gibi çok kısa bir sürede savunma sanayiinde yüzde 80'leri bulan dışa bağımlılığı yüzde 20'ler seviyesine düşürdük."

 

"2002 YILINDA SADECE 62 SAVUNMA PROJESİ YÜRÜTÜLÜRKEN BUGÜN BU SAYI 750'Yİ GEÇTİ"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayının 750’yi geçtiğini söyledi.

 

Savunma projelerinin toplam bütçesinin 2002 yılında 5,5 milyar dolarken ihale sürecindeki projeler dahil 75 milyar dolarlık proje hacmine ulaştığını aktaran Erdoğan, “Nereden nereye? Bundan 20 yıl önce sadece 248 milyon dolar savunma sanayi ihracatı varken geçtiğimiz sene sonu bu alanda 4 milyar 400 milyon dolar ile rekor kırdık. Artık NATO üyesi ülkelere de platform ihraç eder hale geldik. Sadece son birkaç hafta içerisinde milletimizin gurur kaynağı olacak pek çok projeyi gerçeğe dönüştürmenin bahtiyarlığını yaşadık.” Diye konuştu.

 

“TCG ANADOLU’YU DENİZ KUVVETLERİMİZE TESLİM ETTİK”

 

Erdoğan, milli muharip uçağı ve Hürjet'i hangardan çıkardıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

 

"İnsansız savaş uçağımız Kızıl Elma'nın irtifa testlerini yaptık. Ülkemizin en büyük, dünyanın da ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan TCG Anadolu'yu Deniz Kuvvetlerimize teslim ettik. TÜBİTAK'ın geliştirdiği Türkiye'nin ilk metre altı çözünürlüklü yer gözlem uydusu İMECE'yi ve diğer uygulamalarımızı yörüngesine uğurladık. Dün de yerli ve milli ilk helikopter motorumuz 'TS1400' ile Gökbey'in test uçuşunu başarıyla gerçekleştirdik. Bu yatırımlarla kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanı sıra ülkemizde bir savunma sanayi ekosisteminin oluşmasını da böylece sağlamış olduk. Bugün savunma sanayi alanında 2 bin 700'den fazla firmamız faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerde başta gençlerimiz, genç mühendis ve teknisyenlerimiz olmak üzere on binlerce kardeşimiz istihdam ediliyor."

23 Nisan 2023 Pazar

Toplam piyasa değeri 14.2 trilyon TL olan Borsa İstanbul’da 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Son üç ayda BIST 100 endeksi kendi rekorunu tazeleyerek 10 bin seviyesinin üzerine yükseldi.


Borsada aynı dönemde gıda şirketlerinin de iyi bir performans gösterdiğini söyleyen uzmanlar, “Son üç ayda gıda şirketlerinin performansı, BIST 100 kazançlarını da geçti” diyor.

 

MESUDE DEMİRHAN

 

Yerel seçimler geride kalırken BIST 100 endeksi hem kendi rekorunu tazeledi hem de 10 bin seviyesinin üzerine yerleşti. İstanbul BIST tüm endeksi dahilinde 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Bu şirketlerden gıda, içecek, tarım, ormancılık sektörleri içinde toplam 20’nin üzerinde şirket var. İstanbul Ticaret’e konuşan uzmanlar, önümüzde daha net bir tablo olduğuna ve bunun paralelinde borsada yükseliş trendinin devam edeceğine işaret ederek, burada ana temanın enflasyon, makroekonomik dengelenme ve yabancı girişleri olduğunu vurguluyor. Yıl başından bu yana fiyat hareketleri incelendiğinde, gıda şirketlerinin son üç ayda iyi performans sergilediğini söyleyen uzmanlar, “Şirket bazlı ayrışmalar gözlemlense de son üç aydaki performansları BIST 100 kazançlarını geçti. Bunun temel sebebi de açıklanan bilançoların diğer sektör hisselerine göre daha pozitif ve beklentilerin üstünde olması” diyor.

 

TEDBİRLER POZİTİF YANSIDI

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, yeni ekonomi yönetiminin kadrosuyla ortodoks politikaların uygulanması, makro ihtiyati tedbirlerle sadeleşme adımlarının atılması ve duyulan güven ile Türkiye’nin makroekonomik verilerinde iyileşmenin sürdüğünü söyledi. Bu sürecin yabancılar tarafından olumlu karşılandığını, CDS fiyatlaması, kredi derecelendirme kuruluşları ve majör yabancı banka kurum raporlarından da görüldüğünü belirten Erbaş, özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının devam ettiğine dikkat çekti. Global oyuncuların takip ettiği bu gelişmelerin Borsa İstanbul’a pozitif yansıdığını belirten Erbaş, “Bu seneyi neredeyse yarılarken dolar bazında yüzde 24 primlenen BIST, gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışıyor. Genel seçimlerin ışığında, son bir senelik süreçte ise yabancı takas oranımızın yüzde 29’dan yüzde 40 seviyesine dayandığını görüyoruz. Takip eden dönemde özellikle hükümetin enflasyonu düşürmek için uyguladığı daraltıcı para politikalarının etkisi enflasyonda görülmeye başladıktan sonra gösterge faiz oranlarında kademeli azaltımlar bekliyoruz. Yurt dışı merkez bankalarından erken gelecek faiz azaltım sinyalleri risk alma noktasında değerlendirilerek 10 bin seviyesi üzerinde kalıcılığın devam edeceği görüşündeyiz” dedi.

 

ORTALAMA GETİRİ YÜZDE 80

 

Erbaş, Borsa İstanbul’da gıda özelinde 20 şirket olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi: “Tarım ve tarıma dayalı bazı şirketlerin (Kayseri Şeker, Bor Şeker, Bagfas Bandırma Gübre Fabrikaları, Gübre Fabrikaları, Hektaş, Agrotech Yüksek Teknoloji ve Yatırım, Ofis Yem Gıda, Türk Traktör ve Ziraat Makineleri, Kütahya Şeker, A.V.O.D Kurutulmuş Gıda, Elite Natürel Organik Gıda, Orçay Ortaköy Çay Sanayi, Söke Değirmencilik) sene başından bu yana ortalama getirisi yüzde 80.50 oldu. Bu şirketler, Borsa İstanbul’un yüzde 36 getirisine göre pozitif ayrıştı.”

 

TARIMA DAYALI ŞİRKETLER 

 

Borsa İstanbul’da tarıma dayalı halka açık şirket profillerinin de değiştiğini bildiren Erbaş, “Bazı şirketler doğrudan tarım ürünleri üretirken ve ilaçlama, gübreleme ve tohum çalışmaları yaparken, bazıları ise tarıma tedarik sağlayan ve üretime çeşitli ekipmanlarla destek veren grup olarak ayrılıyor. Diğer taraftan yeni halka arz olan tarıma dayalı şirket fiyatlaması, temel göstergelerin dışında gerçekleşebiliyor. Bu nedenle şirket performansları sadece temel beklentiler üzerinden değil, sektör içindeki konumu ve halka açılma süreci ile ilgili olabiliyor” diye konuştu.

 

İNOVATİF TEKNİKLER VERİMİ ARTIRIYOR

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, dünyada en büyük tarım ve tarıma dayalı şirketler incelendiğinde Archer-Daniels-Midland’ın Kasım 2022’den bu yana yüzde 35 değer kaybetti-ğini hatırlatarak, küresel geliş-meleri şöyle özetledi: “Küresel gıda şirketi Bunge, Haziran 2022’den bu yana yüzde 9’a yakın değer kaybetti. Latin Amerika’nın dev tarım şirketi olan Adecoagro, topraksız tarım ürünlerinde öncü olmayı hedefliyor. 2023 üçüncü çeyrek sonuçlarına göre brüt kâr marjını yüzde 40’a yakın arttırdı. Global tarım şirketleri inovatif teknikler ve verimliliklerini sürekli artırma çabasındayken Türkiye’deki tarım ve tarıma dayalı şirketlerin global trendleri takip etmesi fayda sağlar.”

 

YENİ ZİRVELER GÖRECEĞİZ

 

A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, Borsa İstanbul BIST Tüm endeksi dahilinde 531 şirketin faaliyette olduğunu belirterek, bunların 47’sinin gıda içecek, tarım, ormancılık sektörlerinde olduğunu söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “Bu 47 şirketin toplam piyasa değeri 900 milyar TL civarında seyrederken BIST Tüm endeksindeki şirketlerin toplam değeri ise 14.3 trilyon TL civarında. BIST 100 endeksinin yılın geri kalanında da yeni zirveler görmeye devam edeceğini, hatta ekonomi ve siyaset ekseninde doğru adımlar atıldığı sürece makro risklerdeki düşüşle birlikte bu trendin gelecek yıl da süreceğini düşünüyoruz.”

 

GETİRİ ORTALAMASI YÜZDE 49

 

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan, Borsa İstanbul’da 550 şirketten 10’unun dolaylı ya da doğrudan tarımsal faaliyetlere dayalı iş kollarında olduğunu belirtti. Yılbaşından bu yana BIST 100 ve BIST Sınai endekslerinin performanslarının sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 27 getiri sağladığını söyleyen Bircan, beklentileri şöyle anlattı: “Bu dönemde tarım ve tarıma dayalı alanda faaliyet gösteren şirketlerin getiri ortalamasının ise yüzde 49 olduğu dikkat çekiyor. Devam eden süreçte tarımsal alanların iyileştirilmesine yönelik çalışma-larla bir yandan Türkiye’nin kendi içerisinde tarımsal ürün yeterliliği desteklenirken bir yandan da ihracatın artırılmasına olumlu katkı sağlayacak.”  

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Enflasyonla mücadele hedefi ve ekonomide istikrar için hazırlanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, genelgeler ve yeni düzenlemelerle bütün kamu kurumlarında uygulanacak.


Kamu harcamalarında hangi kalemlerde tasarrufun artırılacağı, nerelerde ödeneklere öncelik verileceği tek tek açıklandı. Paketin daha öncekilerden farkı ise verimlilik, güçlü izleme, kamunun tamamında uygulama esası olacak. 

 

ADEM ORHUN 

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Pakette harcamaların azaltılmasının yanı sıra verimliliğin artırılması, izleme ve denetim hedefleri de dikkat çekiyor. Bir diğer husus ise paketin hedefleri kapsamında yeni düzenlemelerin yapılacak olması. Paketin sunumu öncesinde konuşan Yılmaz, daha önce yapılmış hazırlıklara ve talimatlara dikkat çekti. Yılmaz’ın yaptığı açıklamaya göre bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya konulan, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte uygulanacak. Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı hazırlıkların devreye girmesiyle toplam etkisini gösterecek. Bunlar, zamanı geldikçe açıklanacak. 

 

CUMHURBAŞKANI TALİMATI

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Orta Vadeli Program’ın (OVP) güçlendirilmesi için kamuda tasarrufun artırılmasına, yatırımlarda önceliklerin belirlenmesine ve yapısal reformların hızlandırılmasına dikkat çekmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Mayıs’taki toplantıda ise kamuda harcamaları etkileyen alanlarda tasarruf kültürünü güçlendirici adımlar atılacağını ve bu yönde gerekli talimatları verdiklerini belirtmişti. 

 

DEVAMI GELECEK

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatların hatırlatan Cevdet Yılmaz da “Bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya koyduğumuz, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte anlam ifade ediyor. Önümüzdeki aylarda, çeşitli hazırlıkların devreye girmesiyle ve oluşturacağı toplam etkiyle tam olacak. Bunları sizlerle zamanı geldikçe paylaşacağız” dedi. Yılmaz, “OVP’nin enflasyonu düşürmeye yönelik politikalarının yıllık bazda belirgin sonuçlarını bu yılın ikinci yarısında görmeye başlayacağız. Gelecek yıl yüzde 20’nin altında, 2026 yılında tek haneli enflasyona ulaşmada kararlıyız. Bunu sağlarken, büyümeyi, istihdamı ve sosyal dengeleri azami oranda gözetmeye devam edeceğiz” diye konuştu. 

 

HESAP VEREBİLİRLİK

 

Bu paketin, geçmiştekilerden farklılık arz ettiğini söyleyen Yılmaz, farkı şöyle açıkladı: “Bu paketi, geçmişten çıkardığımız derslerle, bu dönem aldığımız tedbirleri daha sıkı bir izleme sistemiyle hayata geçireceğiz. Ayrıca, ‘hesap verebilirlik’ mekanizmalarını güçlendirerek, haklı bir gerekçeye dayanmayan sapmaları engellemeyi amaçlıyoruz. Bu çalışmanın hayata geçirilmesinde idari ve kanuni olarak iki ayaklı çalışma yürütülüyor. Hiçbir kuruluşumuz bundan istisna değildir. Kanun gerektirmeyen hususlardaki genelge taslağı hazırlandı, kısa süre içinde Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Kanun gerektiren konularda yürüttüğümüz hazırlıklar, TBMM’nin takdirine arz edilecek.”

 

ÖNCEKİLERDEN FARKLI

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Tasarruf ve Verimlilik Paketi sunumunda farklara dikkat çekti. Bakan Şimşek, “Bu bizim ilk tasarruf çabamız değil, son paket de olmayacak. Dolayısıyla bu alanla ilgili olarak önümüzdeki dönemde birçok adım atacağız. Bugünkü tedbir setini, geçmişteki uygulamalardan farklı kılan üç husus var” dedi. Bakan Şimşek, paketi farklı kılan üç maddeyi şöyle açıkladı:

 

  • Birincisi, Orta Vadeli Program’ın özüne uygun olarak, kamuda verimliliği artırarak tasarrufu amaçlıyoruz.  
  • İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. 
  • Üçüncüsü, tedbirler, kamunun tamamını kapsayacak şekilde uygulanacak. Yani merkezi idareler, mahalli idareler, KİT’ler, döner sermayeler, fonlar yani kamunun tamamı bu tedbir paketinin kapsamındadır.

 

DEZENFLASYON İÇİN

 

“Vergi artışı, mevcut nesilleri etkiliyor, borçlanma ise gelecek nesillerin yükümlülük altına girmesi demek” diyen Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Kamuda harcama kontrolü ve tasarruf üzerinden dezenflasyon sürecine destek vereceğiz. Bu, çok önemli. Yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi de verimlilik açısından, uzun vadeli büyüme açısından çok kritik bir değişken. Kamu maliyesi ve birçok alanda reform yapacağız ve bunları paylaşacağız.” 

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre program, şu adımlarla güçlendirilecek: 

 

  • Kamuda harcama kontrolü ve tasarruflar artırılacak.
  • Yatırımlar öncelikli alanlara yönlendirilecek.
  • Yapısal reformlar hızlandırılacak.

 

TASARRUF VE HARCAMALAR

 

Harcama tedbirlerinin 3 temel ayağı olduğunu belirten Bakan Şimşek, bunları şöyle açıkladı: 

 

  • Kamuda tasarruf 
  • Bütçe harcamalarında disiplin
  • Kamu yatırımlarında verimlilik

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre, kamu tasarruf alanları içindeki 8 öncelikli alan şunlar olacak: 

1. Taşıtlar

2. Binalar

3. Kamu istihdamı

4. İdari yapılanmada etkinlik

5. Yurt dışı geçici görevler

6. Enerji ve atık yönetimi

7. Haberleşme giderleri

8. Diğer cari harcamalar 

 

AVDAGİÇ: DEZENFLASYON İÇİN KATKISI OLACAK

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kamuda tasarruf programının ‘üretirken verimli ve harcarken tasarruflu olmayı’ bir döneme mahsus bırakmayıp, ülke kültürüne yerleştireceğine inandıklarını belirtti. Programın, enflasyonla mücadele fedakarlığını toplumun tüm kesimlerine paylaştıracağını ifade eden Avdagiç, “Topyekun bir mücadelenin yeni bir başlangıcı olmasını ve dezenflasyon kararlılığımıza katkı sağlamasını diliyoruz. Temennimiz, bu fedakarlıkların karşılığının kısa sürede kalıcı refah olarak tüm topluma geri dönmesi” değerlendirme-sinde bulundu.

 

NEDEN MALİ DİSİPLİN?

 

  • Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak
  • Doğal afetlere kaynak oluşturmak
  • Yeşil ve dijital dönüşüme kaynak
  • Düşük risk primine ulaşmak
  • Makul şartlarda kredi bulmak
  • Bütçe açığını azaltarak nesiller arasında adaleti sağlamak

20 Mayıs 2024 Pazartesi