İklim kriziyle mücadele için atılacak yeni adımlar, BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de değerlendirildi. 118 ülke, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç, enerji verimliliğindeki ilerleme hızını ise iki katına çıkarma taahhüdüne katıldı.

 

Başkanlığını bu yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma girişimi açıklandı. Girişim kapsamında, 118 ülke küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 itibarıyla üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması, 2022’deki mevcut 3.4 teravat seviyesinden 2030’da 11 teravata yükselmesi anlamına geliyor.

 

Söz konusu iki hedef, Uluslararası Enerji Ajansı’nın COP28 öncesinde zirvenin başarıya ulaşması için açıkladığı beş önemli adımdan ikisi arasında yer alıyor.


 

OGDC GİRİŞİMİ

 

Girişimde küresel petrol üretiminin yüzde 40’ından fazlasını temsil eden 50 şirket, Petrol ve Gaz Karbon Uzlaştırma Sözleşmesi’ni (OGDC) imzaladı. Metan emisyonlarını azaltım projeleri için bir milyar dolarlık finansmanın sağlanması taahhüdünde de bulunuldu. OGDC’nin başlatılmasını ‘harika adım’ olarak nitelendiren COP28 Başkanı Sultan Ahmed Al Jaber, “Birçok ulusal petrol şirketi ilk kez 2050 için net sıfır emisyon hedeflerini benimsemiş olsa da onların ve diğerlerinin daha fazlasını yapabileceğini biliyorum. Sektörün tamamının, küresel sıcaklık artışını 1.5 derecenin ulaşılabilir kılınması için daha güçlü hedefler belirlemesine ihtiyacımız var” dedi.

 

NÜKLEER HEDEFİ

 

BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de ülkeler, 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve küresel sıcaklık artışının 1.5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerjinin kilit rol oynadığına işaret edilen Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’nu da imzaladı. Küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma çağrılarına ABD öncülük ederken, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gana, Macaristan, Japonya, Güney Kore, Moldova, Moğolistan, Fas, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İsveç ve Ukrayna, bildiriyi imzalayan ülkeler oldu. Söz konusu ülkeler, küresel nükleer enerji kapasitesini 2050’de 2020 seviyesine göre üç katına çıkarma taahhüdünde bulundu.

 

KAYIP ZARAR FONU

 

Dubai’deki zirvede, iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan durumda olan ülkelerin kayıp ve zararlarının tazmini için Kayıp Zarar Fonu’nun kurulması ve fonun taban çizgisinin 2030 itibarıyla yıllık en az 100 milyar dolar olması konusunda da anlaşıldı. Fona katkı ‘gönüllülük esasına dayalı’ olarak sağlanacak. Gelişmiş ülkelerden daha fazla katkı beklenirken, gelişmekte olan ülkelerin fona doğrudan erişimi olacak. İlk etapta fona yıllık 100 milyar dolar katkı sağlanması önemli bir ilerleme olmasına rağmen BM verilerine göre gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine adaptasyonu için yıllık 215-387 milyar dolar finansman ihtiyacı bulunuyor. İklim değişikliğinin meydana gelmesinde payı düşük olmasına rağmen iklim krizinin etkilerine karşı savunmasız durumda olan gelişmekte olan ülkelerin kayıp ve zararlarının tazmin edilmesi için uzun yıllardır mücadele veriliyordu. Taraflar, ilk olarak geçen yıl COP27’de Kayıp Zarar Fonu’nun oluşturulmasına yönelik fikir birliğine varmıştı.

 

KARAR MEKANİZMASI

 

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) Kayıp ve Zarar Fonu müzakerelerine ilişkin metnine göre, Dünya Bankası dört yıllık bir süre için fonun geçici ev sahibi olacak. Fon, karar alma mekanizması olan 26 üyeli bir kurul tarafından yönetilecek ve denetlenecek. 

 

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye’nin Kayıp Zarar Fonu Kurulu’nun içinde yer almasının odaklanılması gereken bir konu olduğunu belirterek, “Kurulda yer almak, Türkiye’ye Paris Anlaşması’nın kurumlarında karar verecek bir konum sağlar ve dolayısıyla iklim müzakerelerinde Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirir. Türkiye’nin fona katkı sağlama veya fondan yararlanmak yerine, bu karar verici yapıda çeşitli iklim kırılganlıkları olan bir ülke olarak tarafsız biçimde görev alması, ülkemiz açısından önemli bir adım olur” diye konuştu.

 

EKONOMİK BÜYÜME KÜRESEL ENERJİ TALEBİNDEKİ BÜYÜMEDEN AYRIŞACAK

 

Küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarma hedefini değerlen-

diren Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Küresel Analizler Lideri Dave Jones, şunları kaydetti: “Söz konusu adım, küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlandırma hedefi için kritik. Eğer verimlilik hedefi başarıya ulaşırsa, tarihte ilk kez ekonomik büyüme küresel çapta enerji talebindeki büyümeden ayrışacak. Bu iki hedef, petrol, kömür ve gaz talebinin 2030’a kadar sadece pik yapmasını sağlamakla kalmaz, talepte anlamlı bir düşüşü de sağlayabilir.”

 

KÖMÜR SONRASI TEMİZ ENERJİ İTTİFAKINA 7 ÜLKE DAHA KATILDI

 

BM İklim Değişikliği Konferansı COP28’de, kömürden temiz enerjiye dönüşümü hızlandırmak için 7 ülke yeni taahhüt açıkladı. ABD, Çekya, Dominik Cumhuriyeti, İzlanda, Kosova, Norveç ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kömürden temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için çalışan ulusal ve uluslararası hükümetler ve kuruluşlardan oluşan ittifak Powering Past Coal Alliance’a katıldı. Ülkeler, yeni kömürlü termik santral geliştirmeme ve mevcut kömür santrallerini aşamalı olarak kapatma taahhüdünü duyurdu. Dünyanın en büyük üçüncü kömür ülkesi olan ABD, elektrik sektörünü 2035’e kadar karbonsuzlaştırmayı hedefliyor. Çekya 2033 ve Kosova 2050’de elektrik sektörünü karbonsuzlaştırmayı planlarken, Dominik Cumhuriyeti kömürden çıkış stratejisi hazırlamayı taahhüt etti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İzlanda ve Norveç, hali hazırda faaliyette kömür santrali bulunmamasına rağmen kömürden temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için ittifaka katıldı.

 

FİNANSMANIN YÜZDE 45’İ İKLİM İÇİN...

 

Dünya Bankası, 1 Temmuz 2024’ten 30 Haziran 2025’e kadar sürecek mali yıl için yıllık finansmanının yüzde 45’ini iklimle ilgili projelere ayırdığını açıkladı. Bankanın 2021 yılında 2025’e kadar ortalama yüzde 35’e ulaşma hedefini duyurduğu anımsatılarak, Temmuz 2022’den bu yana ortalama yüzde 36.3 ile programın ilerisinde bulunulduğu da açıklamada ifade edildi. Dünya Bankası’nın projelerinin iklim değişikliğinden en çok etkilenenlerin dayanıklılığını ve uyumunu artırmanın yanı sıra insanların ve gezegenin sağlığını korumak için ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına da odaklanacağı belirtilen açıklamada, bankanın iklim şoklarından etkilenen ülkelere yönelik uyum çalışmalarına ve iklim değişikliğine katkıda bulunan sera gazlarının azaltılmasına yardımcı olmaya devam edeceği bildirildi.

11 Aralık 2023 Pazartesi

Toplam piyasa değeri 14.2 trilyon TL olan Borsa İstanbul’da 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Son üç ayda BIST 100 endeksi kendi rekorunu tazeleyerek 10 bin seviyesinin üzerine yükseldi.


Borsada aynı dönemde gıda şirketlerinin de iyi bir performans gösterdiğini söyleyen uzmanlar, “Son üç ayda gıda şirketlerinin performansı, BIST 100 kazançlarını da geçti” diyor.

 

MESUDE DEMİRHAN

 

Yerel seçimler geride kalırken BIST 100 endeksi hem kendi rekorunu tazeledi hem de 10 bin seviyesinin üzerine yerleşti. İstanbul BIST tüm endeksi dahilinde 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Bu şirketlerden gıda, içecek, tarım, ormancılık sektörleri içinde toplam 20’nin üzerinde şirket var. İstanbul Ticaret’e konuşan uzmanlar, önümüzde daha net bir tablo olduğuna ve bunun paralelinde borsada yükseliş trendinin devam edeceğine işaret ederek, burada ana temanın enflasyon, makroekonomik dengelenme ve yabancı girişleri olduğunu vurguluyor. Yıl başından bu yana fiyat hareketleri incelendiğinde, gıda şirketlerinin son üç ayda iyi performans sergilediğini söyleyen uzmanlar, “Şirket bazlı ayrışmalar gözlemlense de son üç aydaki performansları BIST 100 kazançlarını geçti. Bunun temel sebebi de açıklanan bilançoların diğer sektör hisselerine göre daha pozitif ve beklentilerin üstünde olması” diyor.

 

TEDBİRLER POZİTİF YANSIDI

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, yeni ekonomi yönetiminin kadrosuyla ortodoks politikaların uygulanması, makro ihtiyati tedbirlerle sadeleşme adımlarının atılması ve duyulan güven ile Türkiye’nin makroekonomik verilerinde iyileşmenin sürdüğünü söyledi. Bu sürecin yabancılar tarafından olumlu karşılandığını, CDS fiyatlaması, kredi derecelendirme kuruluşları ve majör yabancı banka kurum raporlarından da görüldüğünü belirten Erbaş, özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının devam ettiğine dikkat çekti. Global oyuncuların takip ettiği bu gelişmelerin Borsa İstanbul’a pozitif yansıdığını belirten Erbaş, “Bu seneyi neredeyse yarılarken dolar bazında yüzde 24 primlenen BIST, gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışıyor. Genel seçimlerin ışığında, son bir senelik süreçte ise yabancı takas oranımızın yüzde 29’dan yüzde 40 seviyesine dayandığını görüyoruz. Takip eden dönemde özellikle hükümetin enflasyonu düşürmek için uyguladığı daraltıcı para politikalarının etkisi enflasyonda görülmeye başladıktan sonra gösterge faiz oranlarında kademeli azaltımlar bekliyoruz. Yurt dışı merkez bankalarından erken gelecek faiz azaltım sinyalleri risk alma noktasında değerlendirilerek 10 bin seviyesi üzerinde kalıcılığın devam edeceği görüşündeyiz” dedi.

 

ORTALAMA GETİRİ YÜZDE 80

 

Erbaş, Borsa İstanbul’da gıda özelinde 20 şirket olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi: “Tarım ve tarıma dayalı bazı şirketlerin (Kayseri Şeker, Bor Şeker, Bagfas Bandırma Gübre Fabrikaları, Gübre Fabrikaları, Hektaş, Agrotech Yüksek Teknoloji ve Yatırım, Ofis Yem Gıda, Türk Traktör ve Ziraat Makineleri, Kütahya Şeker, A.V.O.D Kurutulmuş Gıda, Elite Natürel Organik Gıda, Orçay Ortaköy Çay Sanayi, Söke Değirmencilik) sene başından bu yana ortalama getirisi yüzde 80.50 oldu. Bu şirketler, Borsa İstanbul’un yüzde 36 getirisine göre pozitif ayrıştı.”

 

TARIMA DAYALI ŞİRKETLER 

 

Borsa İstanbul’da tarıma dayalı halka açık şirket profillerinin de değiştiğini bildiren Erbaş, “Bazı şirketler doğrudan tarım ürünleri üretirken ve ilaçlama, gübreleme ve tohum çalışmaları yaparken, bazıları ise tarıma tedarik sağlayan ve üretime çeşitli ekipmanlarla destek veren grup olarak ayrılıyor. Diğer taraftan yeni halka arz olan tarıma dayalı şirket fiyatlaması, temel göstergelerin dışında gerçekleşebiliyor. Bu nedenle şirket performansları sadece temel beklentiler üzerinden değil, sektör içindeki konumu ve halka açılma süreci ile ilgili olabiliyor” diye konuştu.

 

İNOVATİF TEKNİKLER VERİMİ ARTIRIYOR

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, dünyada en büyük tarım ve tarıma dayalı şirketler incelendiğinde Archer-Daniels-Midland’ın Kasım 2022’den bu yana yüzde 35 değer kaybetti-ğini hatırlatarak, küresel geliş-meleri şöyle özetledi: “Küresel gıda şirketi Bunge, Haziran 2022’den bu yana yüzde 9’a yakın değer kaybetti. Latin Amerika’nın dev tarım şirketi olan Adecoagro, topraksız tarım ürünlerinde öncü olmayı hedefliyor. 2023 üçüncü çeyrek sonuçlarına göre brüt kâr marjını yüzde 40’a yakın arttırdı. Global tarım şirketleri inovatif teknikler ve verimliliklerini sürekli artırma çabasındayken Türkiye’deki tarım ve tarıma dayalı şirketlerin global trendleri takip etmesi fayda sağlar.”

 

YENİ ZİRVELER GÖRECEĞİZ

 

A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, Borsa İstanbul BIST Tüm endeksi dahilinde 531 şirketin faaliyette olduğunu belirterek, bunların 47’sinin gıda içecek, tarım, ormancılık sektörlerinde olduğunu söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “Bu 47 şirketin toplam piyasa değeri 900 milyar TL civarında seyrederken BIST Tüm endeksindeki şirketlerin toplam değeri ise 14.3 trilyon TL civarında. BIST 100 endeksinin yılın geri kalanında da yeni zirveler görmeye devam edeceğini, hatta ekonomi ve siyaset ekseninde doğru adımlar atıldığı sürece makro risklerdeki düşüşle birlikte bu trendin gelecek yıl da süreceğini düşünüyoruz.”

 

GETİRİ ORTALAMASI YÜZDE 49

 

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan, Borsa İstanbul’da 550 şirketten 10’unun dolaylı ya da doğrudan tarımsal faaliyetlere dayalı iş kollarında olduğunu belirtti. Yılbaşından bu yana BIST 100 ve BIST Sınai endekslerinin performanslarının sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 27 getiri sağladığını söyleyen Bircan, beklentileri şöyle anlattı: “Bu dönemde tarım ve tarıma dayalı alanda faaliyet gösteren şirketlerin getiri ortalamasının ise yüzde 49 olduğu dikkat çekiyor. Devam eden süreçte tarımsal alanların iyileştirilmesine yönelik çalışma-larla bir yandan Türkiye’nin kendi içerisinde tarımsal ürün yeterliliği desteklenirken bir yandan da ihracatın artırılmasına olumlu katkı sağlayacak.”  

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Enflasyonla mücadele hedefi ve ekonomide istikrar için hazırlanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, genelgeler ve yeni düzenlemelerle bütün kamu kurumlarında uygulanacak.


Kamu harcamalarında hangi kalemlerde tasarrufun artırılacağı, nerelerde ödeneklere öncelik verileceği tek tek açıklandı. Paketin daha öncekilerden farkı ise verimlilik, güçlü izleme, kamunun tamamında uygulama esası olacak. 

 

ADEM ORHUN 

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Pakette harcamaların azaltılmasının yanı sıra verimliliğin artırılması, izleme ve denetim hedefleri de dikkat çekiyor. Bir diğer husus ise paketin hedefleri kapsamında yeni düzenlemelerin yapılacak olması. Paketin sunumu öncesinde konuşan Yılmaz, daha önce yapılmış hazırlıklara ve talimatlara dikkat çekti. Yılmaz’ın yaptığı açıklamaya göre bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya konulan, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte uygulanacak. Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı hazırlıkların devreye girmesiyle toplam etkisini gösterecek. Bunlar, zamanı geldikçe açıklanacak. 

 

CUMHURBAŞKANI TALİMATI

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Orta Vadeli Program’ın (OVP) güçlendirilmesi için kamuda tasarrufun artırılmasına, yatırımlarda önceliklerin belirlenmesine ve yapısal reformların hızlandırılmasına dikkat çekmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Mayıs’taki toplantıda ise kamuda harcamaları etkileyen alanlarda tasarruf kültürünü güçlendirici adımlar atılacağını ve bu yönde gerekli talimatları verdiklerini belirtmişti. 

 

DEVAMI GELECEK

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatların hatırlatan Cevdet Yılmaz da “Bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya koyduğumuz, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte anlam ifade ediyor. Önümüzdeki aylarda, çeşitli hazırlıkların devreye girmesiyle ve oluşturacağı toplam etkiyle tam olacak. Bunları sizlerle zamanı geldikçe paylaşacağız” dedi. Yılmaz, “OVP’nin enflasyonu düşürmeye yönelik politikalarının yıllık bazda belirgin sonuçlarını bu yılın ikinci yarısında görmeye başlayacağız. Gelecek yıl yüzde 20’nin altında, 2026 yılında tek haneli enflasyona ulaşmada kararlıyız. Bunu sağlarken, büyümeyi, istihdamı ve sosyal dengeleri azami oranda gözetmeye devam edeceğiz” diye konuştu. 

 

HESAP VEREBİLİRLİK

 

Bu paketin, geçmiştekilerden farklılık arz ettiğini söyleyen Yılmaz, farkı şöyle açıkladı: “Bu paketi, geçmişten çıkardığımız derslerle, bu dönem aldığımız tedbirleri daha sıkı bir izleme sistemiyle hayata geçireceğiz. Ayrıca, ‘hesap verebilirlik’ mekanizmalarını güçlendirerek, haklı bir gerekçeye dayanmayan sapmaları engellemeyi amaçlıyoruz. Bu çalışmanın hayata geçirilmesinde idari ve kanuni olarak iki ayaklı çalışma yürütülüyor. Hiçbir kuruluşumuz bundan istisna değildir. Kanun gerektirmeyen hususlardaki genelge taslağı hazırlandı, kısa süre içinde Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Kanun gerektiren konularda yürüttüğümüz hazırlıklar, TBMM’nin takdirine arz edilecek.”

 

ÖNCEKİLERDEN FARKLI

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Tasarruf ve Verimlilik Paketi sunumunda farklara dikkat çekti. Bakan Şimşek, “Bu bizim ilk tasarruf çabamız değil, son paket de olmayacak. Dolayısıyla bu alanla ilgili olarak önümüzdeki dönemde birçok adım atacağız. Bugünkü tedbir setini, geçmişteki uygulamalardan farklı kılan üç husus var” dedi. Bakan Şimşek, paketi farklı kılan üç maddeyi şöyle açıkladı:

 

  • Birincisi, Orta Vadeli Program’ın özüne uygun olarak, kamuda verimliliği artırarak tasarrufu amaçlıyoruz.  
  • İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. 
  • Üçüncüsü, tedbirler, kamunun tamamını kapsayacak şekilde uygulanacak. Yani merkezi idareler, mahalli idareler, KİT’ler, döner sermayeler, fonlar yani kamunun tamamı bu tedbir paketinin kapsamındadır.

 

DEZENFLASYON İÇİN

 

“Vergi artışı, mevcut nesilleri etkiliyor, borçlanma ise gelecek nesillerin yükümlülük altına girmesi demek” diyen Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Kamuda harcama kontrolü ve tasarruf üzerinden dezenflasyon sürecine destek vereceğiz. Bu, çok önemli. Yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi de verimlilik açısından, uzun vadeli büyüme açısından çok kritik bir değişken. Kamu maliyesi ve birçok alanda reform yapacağız ve bunları paylaşacağız.” 

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre program, şu adımlarla güçlendirilecek: 

 

  • Kamuda harcama kontrolü ve tasarruflar artırılacak.
  • Yatırımlar öncelikli alanlara yönlendirilecek.
  • Yapısal reformlar hızlandırılacak.

 

TASARRUF VE HARCAMALAR

 

Harcama tedbirlerinin 3 temel ayağı olduğunu belirten Bakan Şimşek, bunları şöyle açıkladı: 

 

  • Kamuda tasarruf 
  • Bütçe harcamalarında disiplin
  • Kamu yatırımlarında verimlilik

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre, kamu tasarruf alanları içindeki 8 öncelikli alan şunlar olacak: 

1. Taşıtlar

2. Binalar

3. Kamu istihdamı

4. İdari yapılanmada etkinlik

5. Yurt dışı geçici görevler

6. Enerji ve atık yönetimi

7. Haberleşme giderleri

8. Diğer cari harcamalar 

 

AVDAGİÇ: DEZENFLASYON İÇİN KATKISI OLACAK

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kamuda tasarruf programının ‘üretirken verimli ve harcarken tasarruflu olmayı’ bir döneme mahsus bırakmayıp, ülke kültürüne yerleştireceğine inandıklarını belirtti. Programın, enflasyonla mücadele fedakarlığını toplumun tüm kesimlerine paylaştıracağını ifade eden Avdagiç, “Topyekun bir mücadelenin yeni bir başlangıcı olmasını ve dezenflasyon kararlılığımıza katkı sağlamasını diliyoruz. Temennimiz, bu fedakarlıkların karşılığının kısa sürede kalıcı refah olarak tüm topluma geri dönmesi” değerlendirme-sinde bulundu.

 

NEDEN MALİ DİSİPLİN?

 

  • Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak
  • Doğal afetlere kaynak oluşturmak
  • Yeşil ve dijital dönüşüme kaynak
  • Düşük risk primine ulaşmak
  • Makul şartlarda kredi bulmak
  • Bütçe açığını azaltarak nesiller arasında adaleti sağlamak

20 Mayıs 2024 Pazartesi