tatil-sepeti

Asfaltın yanı sıra farklı arazi koşullarında kullanılabilen SUV (Sport Utility Vehicle-Spor Amaçlı Taşıt) otomobiller, sürüş koşulları bakımında zengin bir yelpaze sunuyor.

Geniş kabin ve bagaj hacmine sahip bu otomobiller, kalabalık aileler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Motor gücü ve performansı yüksek olan bu gövde tipi, modele göre farklılık gösterirken yakıt tüketimi yönünden de yüksek seviyelere çıkabiliyor.

SUV araçların, şehir içinde kullanımı bir trend haline geldi. Özellikle yüksek otomobilseverlerin gözdesi SUV'lar, kadın sürücüler tarafından daha fazla tercih edilmeye başlandı.

Yapılan araştırmalara göre, SUV segmenti, Türkiye'de en fazla büyüyen ve kullanıcılar tarafından en arzu edilen segment olarak öne çıkıyor. Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) tarafından üretilecek elektrikli otomobilin ilk piyasaya sürülecek segment modeli olan SUV, Türkiye otomobil pazarında da ağırlığı artmaya devam ediyor.

SUV SEDANIN TAHTINI SALLADI


Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, bu yılın eylül ayında otomobil ve hafif ticari araç satışları, 2020 yılı eylül ayına göre yüzde 36,9 azalarak 57 bin141 adet oldu.

Eylül ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,1 azalarak 43 bin 408 olurken, hafif ticari araç satışları da yüzde 28,9 azalışla 13 bin 733 seviyesinde kaydedildi.

Türkiye otomobil pazarında geçen ay en çok tercih edilen gövde tipi 17 bin 68 satış ve toplam satışlardan yüzde 39,3 payla SUV otomobiller oldu. Böylece SUV otomobil satışları ilk kez sedan otomobil satışlarını geçti.

SUV otomobilleri, 14 bin 398 satış ve yüzde 33,2 payla sedan otomobiller izledi.

Satışlardan pay sıralamasında sedanı 11 bin 139 ve yüzde 25,7 payla hatchback (HB) otomobiller takip etti. Diğer yüzde 1,8'lik kısım ise "MPV, CDV, spor ve station wagon" gövde tiplerinden oluştu.

YIL TOPLAMINDA SUV SATIŞLARI SEDAN SATIŞLARINI YAKIN TAKİPTE


Bu yılın ocak-eylül dönemine bakıldığında en çok tercih edilen gövde tipi yüzde 40,1'le yine sedan otomobiller oldu.

Sedan otomobilleri, yüzde 34,9 payla SUV ve yüzde 22,9 payla da hatchback takip etti.
2020'nin ocak-eylül dönemiyle bu yılın aynı dönemi kıyaslandığında, sedan otomobillerin payı yüzde 43,9'dan yüzde 40,1'e, hatchback gövde tipli otomobillerin payı da yüzde 24,1'den yüzde 22,9'a gerilerken, SUV'un payı yüzde 28,9'dan yüzde 34,9'a çıktı.

TOGG'UN İLK MODELİ DE SUV OLACAK


Öte yandan, 2022'nin sonunda banttan çıkarılması beklenen TOGG'un ilk modeli olan elektrikli C-SUV'un, Türkiye SUV pazarından pay alması ve SUV pazarını daha da büyütmesi bekleniyor.

Türkiye pazarından sonra Avrupa pazarına açılacak otomobilin, Avrupa pazarında da kendi segmentinde öne çıkan modellerden olacağı öngörülüyor.

08 Ekim 2021 Cuma

Etiketler : Sektörel

Dünya genelinde yenilenebilir enerji sektöründe istihdam, tüm zamanların rekor artışıyla geçen yıl bir önceki seneye göre yüzde 18.2 artarak 16 milyon 200 bin kişiye ulaştı.


 

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından hazırlanan "Yenilenebilir Enerji ve İstihdam 2024 Raporu"na göre, istihdam artışının yaklaşık yüzde 46'sı rüzgar ve güneş kurulumlarının en fazla gerçekleştirildiği Çin'den geldi.

 

Çin, 7,4 milyon yenilenebilir enerji istihdamıyla lider olurken, bunu 1,8 milyon ile Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, 1,56 milyon ile Brezilya izledi.

 

ABD ve Hindistan ise yaklaşık 1'er milyonluk istihdamla bu ülkeleri takip etti.

 

Küresel yenilenebilir enerji istihdamında güneş enerjisi 7,2 milyon ile en fazla istihdam yaratan sektör oldu.

 

Çin ve Güney Asya, güneş enerjisi sektöründe istihdamı artıran bölgeler olarak kayıtlara geçti.

 

Biyoyakıtlar, dünya genelinde 2,8 milyon istihdam yaratarak ikinci sırada yer aldı.

 

Hidroelektrikte ise dünya genelindeki kurulumlar azalmasına rağmen, 2,3 milyonluk istihdam yaratıldı ve bu sektör sıralamada üçüncü oldu.

 

Rüzgar enerjisi sektörünün sağladığı istihdam ise 1,5 milyon oldu. Çin ve Avrupa istihdamda öne çıkan bölgeler olarak kayıtlara geçti.

 

Rapora göre, Afrika kıtası sahip olduğu büyük yenilenebilir enerji potansiyeline rağmen, küresel yatırımlardan istenilen payı alamadı. Küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımları bu bölgede 2023 sonu itibarıyla 324 bin kişilik istihdam yarattı.

 

Böylelikle dünya genelinde yenilenebilir enerji sektöründe istihdam, tüm zamanların rekor artışıyla geçen yıl bir önceki seneye göre yüzde 18,2 artarak 16 milyon 200 bin kişiye ulaştı.

 

Raporda görüşlerine yer verilen IRENA Direktörü Francesco La Camera, enerji dönüşümü ve bunun sosyoekonomik kazanımlarının sadece birkaç bölgeyle sınırlı kalmaması gerektiğini belirterek, "Kolektif bir amaçla enerji dönüşümü için gerekler yerine getirildiğinde 2030'a kadar temiz enerji kapasitesini üç kat artırabiliriz. Böylelikle uluslararası işbirliklerinin artırılması ve finansman olanaklarının mobilize edilmesiyle istihdam yaratılarak topluma fayda sağlanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

01 Ekim 2024 Salı

Etiketler : enerji istihdam yenilenebilir enerji

Küresel sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması için dünya genelindeki deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin 2030'a kadar 494 gigavat, 2050'ye kadar ise 2 bin 465 gigavat olması gerekiyor.


 

Kalabalık kıyı şeritlerinde elektrik ihtiyacının karşılanmasında deniz üstü (offshore) rüzgar enerjisi santralleri önemli bir seçenek olarak öne çıkarken, metrekare başına ürettiği enerji, gigavat ölçeğinde sağladığı temiz kaynak, kullanılan teknoloji ile bu santrallerin yeşil enerji dönüşümü için anahtar rol oynayacağı düşünülüyor.

 

AA muhabirinin Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği WindEurope ve Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) verilerinden derlediği bilgilere göre, offshore rüzgar enerjisi kapasitesi geçen yıl önceki yıla göre yüzde 24 yükselerek, tarihin ikinci en yüksek artışıyla 75,2 gigavata ulaşmıştı.

 

Bu yılın ilk yarısı Avrupa'da gerçekleşen 278 gigavatlık kapasite kurulumunun 35 gigavatını deniz üstü rüzgar santralleri oluşturdu.

 

Ancak küresel sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlandırılması için küresel deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinin 2030'a kadar 494 gigavat, 2050'ye kadar ise 2 bin 465 gigavat olması gerekiyor.

 

Rüzgar enerjisi sektöründe bu hedefler mevcut teknolojik gelişimlerle hesaplanırken, verimlilik artışı, kanat büyüklüğü ve türbin kapasitelerinin artmasıyla hedeflere daha kısa sürede ulaşılması bekleniyor.

 

Öte yandan, Kovid-19 salgınının ardından yapılan ekonomik toparlanma planları ve Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan kaynaklanan yüksek enerji fiyatları sebebiyle birçok ülke enerji ihtiyacını karşılamada yerel kaynaklara yöneldi.

 

Dünya genelinde deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmalarının yoğun olduğu bölgeler Avrupa ve Çin olarak öne çıkıyor.

 

TÜRKİYE'DE OFFSHORE ALANLARINA İLİŞKİN TEKNİK İNCELEMELER DEVAM EDİYOR

 

Türkiye'de de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, deniz üstü rüzgar enerjisi için belirlenen aday Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı'na (YEKA) ait sahaların büyüklüklerini geçen yıl belirlemişti, bu bölgelerde teknik çalışmalar devam ediyor.

 

Türkiye'nin 2053 "net sıfır emisyon" hedefleri doğrultusunda deniz üstü rüzgar enerjisinde 2035'e kadar 5 gigavatlık kapasiteye ulaşması planlanıyor.

 

Deniz üstü rüzgar enerjisi, metrekare başına ürettiği enerji, gigavat ölçeğinde sağladığı temiz kaynak ve kapasite büyüklüğü karşılaştırıldığında diğer kaynaklara göre inşa kolaylığı ve teknolojisiyle enerji dönüşümünü sağlamada anahtar rol oynayacak bir kaynak olarak değerlendiriliyor.

 

LİMANLARA BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR

 

Deniz üstü rüzgar enerjisinde kapasite artışı ile bu endüstrinin gelişmesi için limanlara büyük iş düşüyor.

 

WindEurope tarafından yapılan hesaplamaya göre, Avrupa'nın deniz üstü rüzgar enerjisi kapasite hedeflerine ulaşabilmesi için limanlarına 8,5 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor.

 

Deniz üstü rüzgar enerjisi santralleri, Avrupa'nın elektrik talebinin yüzde 3'ünü karşılıyor. Avrupa'da kurulu toplam deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesi mevcut durumda 30,3 gigavatı aştı. Bu kapasite Avrupa'daki 13 ülkede bulunan 126 deniz üstü rüzgar çiftliğinin elektrik üretimine katkı sağladığı anlamına geliyor.

 

Avrupa'daki limanlarda rüzgar enerjisi ekipmanlarının taşınması ve depolanması sağlanıyor. Yeni yatırımlarda liman arazilerinin ve derin denizdeki rıhtımların deniz üstü rüzgar santrali yatırımlarını kolaylaştıracak şekilde geliştirilmesi gerekiyor.

 

Limanların ayrıca kıyı şeritte bulunan endüstri, ulaşım ve ısıtma sektörlerinin karbonsuzlaşmasına da katkı sunması bekleniyor.

 

Rüzgar santrallerinin kanat ve türbin kapasitelerinin artmasıyla limanlara ihtiyaç artarken, bu bölgelere yapılacak yatırımların 5 yıl sonunda yatırımcı ve elektrik tüketicilerine olumlu katkı sunacağı tahmin ediliyor.

01 Ekim 2024 Salı