tatil-sepeti

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, spor teknolojileri pazarının büyüklüğünün geçen yıl 20 milyar dolarken, 10 yılda bu düzeyin 53 milyar dolara ulaşmasının öngörüldüğünü belirterek, "Spor teknolojileri, yeni nesil girişimlere fırsat penceresi oluşturuyor" dedi.


 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TÜBİTAK BİGG Spor Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, teknolojik ilerlemelerin hayatın her alanını yeniden şekillendirdiği bir dönemde spor endüstrisinin de bu dönüşümden etkin bir biçimde payını aldığını söyledi.

 

Yapay zeka, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin öncülüğünde, spor endüstrisinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişmelerin spor ekosisteminin tüm paydaşları için eşi benzeri görülmemiş düzeyde erişim, kişiselleştirme ve verimlilik imkanı sunduğunu dile getiren Kacır, "Yenilikçi teknolojiler veri odaklı karar alma süreçlerinin önünü açarak sporcu performansı ve güvenliğini üst düzeye çıkarıyor." dedi.

 

Kacır, "Giyilebilir cihazlardan artırılmış ve sanal gerçeklik sistemlerine, taraftar etkileşim platformlarından gerçek zamanlı analitiklere kadar teknolojinin sporda yenilikçi uygulamaları ise spor endüstrisinde yeni standartları belirliyor." ifadelerini kullandı.

 

Spor teknolojileri pazarının büyüklüğünün geçen yıl yaklaşık 20 milyar dolarken, 10 yıl içinde bu düzeyin 53 milyar dolara ulaşmasının öngörüldüğünü aktaran Kacır, "Büyüyen ve gelişen spor teknolojileri, aynı zamanda inovasyon odaklı yeni nesil girişimlere fırsat penceresi oluşturuyor." diye konuştu.

 

Kacır, Türkiye'nin spor teknolojilerinde dünya çapında başarı hikayeleri çıkarmak için gerekli tüm unsurlara sahip olduğunu belirterek, "Hedefimiz ülkemizi spor teknolojilerinde dünya çapında bir teknoloji geliştirme üssü haline getirmek. Bu anlayışla, spor alanında proje yürüten teknoparklarımızdaki 450 teknoloji girişimimize ve 1 Ar-Ge merkezimize vergisel destekler sunuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

TÜBİTAK destek ve burs programları kapsamında spor alanında toplam 237 proje ve 871 bilim insanı ile gence 1,2 milyar TL destek sağladıklarını aktaran Kacır, "Gençlik ve Spor Bakanlığı’mızın destek ve iş birlikleriyle bugüne kadar ülkemizin insan kaynağını güçlendirecek pek çok vizyon projeyi hayata geçirdik." ifadelerini kullandı.

 

"GİRİŞİMCİLERİN 'SPOR TEKNOLOJİLERİNE' YÖNELİK YENİLİKÇİ FİKİRLERİNİN TİCARİLEŞMESİNİ SAĞLIYORUZ"

 

Bakan Kacır, 81 ilde hayata geçirdikleri Deneyap teknoloji atölyeleri ile bugüne kadar 17 binden fazla özel yetenekli öğrenciyi yenilikçi teknolojilerle buluşturduklarını anımsatarak, Çalışan ve Üreten Gençler Programı kapsamında Türkiye'nin dört bir yanında yürüttükleri 109 projeyle 53 binden fazla gencin istihdamının önünü açtıklarını dile getirdi.

 

Spor bilimlerinde nitelikli bilimsel araştırma ve geliştirme kapasitemizi güçlendirmek üzere açtıkları TÜBİTAK Spor Araştırmaları Çağrısıyla sporun insan fizyolojisindeki etkilerinden yapay zeka tabanlı destek sistemlerine kadar toplam bütçesi 62 milyon lira olan 30 projeye eş finansman sağladıklarını bildiren Kacır, şunları kaydetti: "Yine Gençlik ve Spor Bakanlığı’mız ile beraber gerçekleştirdiğimiz artık başlı başına bir marka haline gelmiş BİGG SPOR Ödülleri Yarışması ile de teknoloji ve sporu bir araya getiriyoruz. Girişimcilerin "spor teknolojilerine" yönelik yenilikçi fikirlerinin ticarileşmesini sağlıyoruz. Programın ilk çağrısına Ekim 2021’de çıktık. Yoğun ilgi gören bu ilk çağrıdan sonra ödüle hak kazanan 5 girişimcimize 1 milyona yakın ödül takdim ettik. İkinci çağrıya ise sizlerin de bildiği üzere geçtiğimiz yılın ekim ayında çıkmıştık. İthal spor malzemelerinin yerlileştirilmesinden spor teknolojilerinde artırılmış ve sanal gerçeklik uygulamalarına, büyük veri analizi uygulamalarından sporda sensör teknolojisine kadar 7 farklı kategoride 67 girişimimiz çağrıya başvurdu. Yapılan değerlendirmeler sonrasında ilk 5 sırada yer alan girişimcilerimize 4,5 milyon lira destek sağlıyoruz. Ödül almaya hak kazansın kazanmasın tüm girişimcilerimizi en içten duygularımla tebrik ediyorum."

 

"100 TURCORNUMUZ ARASINDA SPOR GİRİŞİMLERİ DE YER ALACAK"

 

Kacır, hayata geçirdikleri Turcorn 100 Programı’yla erken aşamayı başarıyla geçmiş, hızlı büyüme potansiyeli taşıyan teknoloji girişimlerinin, daha hızlı ölçeklenmesine ve küresel pazarlara açılmasına rehberlik ettiklerini altını çizdi.

 

Hedeflerinin 2030 yılına kadar 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişimine ulaşmak olduğuna işaret eden Kacır, "Nitelikli insan kaynağımız, hedef odaklı destek programlarımız, inovasyon dostu mevzuat düzenlemelerimizle bu hedefe ulaşacağız." dedi.

 

Kacır, erken aşamayı başarıyla geçmiş, hızlı büyüme potansiyeli taşıyan teknoloji girişimlerinin daha hızlı ölçeklenmesine ve küresel pazarlara açılmasına rehberlik edecekleri ve terzi usulü destekler sunacakları Turcorn 100 Programını başlattıklarını hatırlatarak, "Geçtiğimiz hafta da yapay zekadan dijital hizmet teknolojilerine, yeşil dönüşümden finansal teknolojilere kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve Turcorn 100 Programı’na seçilen ilk 15 teknoloji girişimimizi kamuoyu ile paylaştık.

Önümüzdeki dönemde Turcorn 100 programı kapsamında spor girişimlerinin de destekçisi olmaya, girişimcilerimizle beraber başarı hikayeleri oluşturmaya hazırız. Gençlerimizin, girişimcilerimizin enerjisi ve yenilikçi iş fikirleri gösteriyor ki 100 Turcornumuz arasında spor girişimleri de yer alacak." değerlendirmesinde bulundu.

 

"BİLİMSEL ÇALIŞMALARI, TÜRK SPORUNUN GELİŞİMİNE ENTEGRE ETMEYİ HEDEFLİYORUZ"

 

Türkiye Yüzyılında ülkeye değer katacak girişimcilerle, gençlerle güçlü ve büyük Türkiye hedefine doğru emin adımlarla ilerlediklerini aktaran Kacır, odağında gençlerin yer aldığı birçok farklı proje ve programı paydaşlarla aktif şekilde yürüttüklerini dile getirdi.

 

Bugün Gençlik ve Spor Bakanlığı ile birlikte spor araştırmaları programı kapsamında yeni bir çağrıya çıktıklarını belirten Kacır, "Bu çağrı ile sportif faaliyetlerde karşı karşıya kalınan zorlukları ve güncel yönelimleri ele alan bilimsel araştırma projelerini destekliyoruz." dedi.

 

Kacır, bilimsel çalışmaları, Türk sporunun gelişimine entegre etmeyi hedeflediklerini ifade ederek, "Aynı zamanda yakın zamanda ilk kez çıkacağımız Gençlik Araştırmaları Çağrısı kapsamında yine Gençlik ve Spor Bakanlığımızla beraber, gençlerimizi 21. Yüzyılın yetkinlikleriyle buluşturarak genç istihdamını güçlendireceğiz." açıklamasını yaptı.

 

Gençlerin iyi oluşlarını ve toplumsal hayata katılımını hedefleyen araştırma projelerini destekleyeceklerine dikkati çeken Kacır, "Gençlerimizde iklim ve çevreye duyarlılıklarını, bilinçlerini artıracak politika ve uygulama modellerini geliştireceğiz. Bu iki programı geleneksel hâle getirerek de Türkiye Yüzyılının mimarı gençlerimizin gücüyle Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimize daha hızlı ulaşacağız." şeklinde konuştu.

 

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da 15 tane finale gelen girişimcileri yürekten kutladığını belirterek, hepsinin bu aşamaya gelene kadar birçok zorlayıcı koşuldan geçtiğini ifade etti.

Mandal, salonun diğer tarafında bulunan fuaye alanında 30 tane projenin sergilendiğine dikkati çekerek, "Gelecekteki hayalimiz, hedefimiz oradan çıkan fikirler, bilimsel çalışmaların gelecek yıllarda ticarileşme tarafındaki girişimlere dönmesi." dedi.

09 Mart 2024 Cumartesi

Dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı'da, İstanbul'u farklı açılardan keşfetmek amacıyla düzenlenen, 15 yaş altı çocuklar ile 80 yaş üstü yetişkinlerin kabul edilmediği turlar turizme büyük katkı sunuyor.


 

Tarihi dokusu ve yoğun ticari hayatıyla turistlerin uğrak yeri olan yapıda restorasyon çalışmaları devam ediyor.

 

Yaklaşık 45 bin metrekarelik kapalı alanda, 3 bin 600 dükkan, 22 kapı ve 14 han bulunan, mimarisiyle dev bir labirenti andıran Kapalıçarşı'nın yenilenen çatısında düzenlenen özel turlarla hem yerli hem de yabancı turistlerin İstanbul'u farklı bir açıdan keşfetmeleri sağlanıyor.

 

"Kedi yolu" olarak adlandırılan çatıdaki yollarda eşsiz kent ve Boğaz manzarasını gören, dünyanın dört bir yanından gelen turistler, çektikleri görüntüleri sosyal medya hesaplarından da "Kapalıçarşı", "Süleymaniye", "İstanbul", "Eminönü" gibi etiketlerle paylaşıyor. Böylece Kapalıçarşı'nın bu çatıları tarihi yapının dünyaca tanınmasına katkı sağlıyor.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, çatı turizmi fikrinin çarşının restorasyon süreciyle beraber oluştuğunu söyledi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun tamamen bitmediğini belirterek, "Çatının restorasyonu tamamlandıktan sonra bu güzelliği insanlarımızla ve turistlerimizle paylaşma fikri arkadaşlarımız arasında yoğun şekilde dillendirildi. Bu alanın nizamlı ve güzel bir intibaıyla dış dünyaya ve ülkemize sunulması fikri ağır bastı. Bunun üzerine harekete geçtik. Gerekli kural ve kaidelerini koyduktan sonra devam ettik." dedi.

 

Kapalıçarşı’nın dünya çapında tanınan bir yer olmasına rağmen restorasyon sonrasında çatının daha düzenli ve görünür hale gelmesinin ülkeye büyük bir katkı sağladığını anlatan Kurtulmuş, "1461 yılında inşa edilen, 563 yıllık bu tarihi çarşının çatısının insanlar tarafından görülmesi, bu yapının dünya çapında tanınırlığına ve bilinirliğine çok büyük etkisi oldu. Gelen her turist memnun kaldı. Çünkü İstanbul’u farklı bir bakış açısıyla görme fırsatı buldular. Bize teşekkür ederek ayrıldılar." diye konuştu.

 

Kurtulmuş, çatı yollarında düzenlenen turlara 15 yaş altındaki çocuklar ile 80 yaş üstündeki yetişkinlerin kabul edilmediğini, çıkmadan önce turistlere ferdi sigortalarının yapıldığını söyledi.

 

Acenteler vasıtasıyla organize edilen çatı turlarının onar kişilik gruplar halinde, yirmişer dakika sürdüğünü vurgulayan Kurtulmuş, projeye ilişkin güzel geri dönüşler aldıklarını kaydetti.

 

Kurtulmuş, "Gelen turistler çatıyı görüyorlar, çarşımızda da alışveriş yapıyorlar. Buradan resmi olarak alınan ücretler Kapalıçarşı'mızın ihyası için kullanılıyor." bilgisini verdi.

 

Kapalıçarşı'nın geçen yıl 44 milyon ziyaretçiyi ağırladığının, hedeflerinin 50 milyon turist olduğunun altını çizen Kurtulmuş, çarşının çatısını ise birçok turistin gezdiğini belirtti.

 

"İLERİDE TEKRAR BU TARZ ÇEKİMLERİN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"

 

Burada çekim için dizi ve film tekliflerinin de yoğun bir şekilde gelmeye devam ettiğini, ünlü aktör Daniel Craig'in başrolünü oynadığı James Bond serisi filmlerinden "Skyfall"un Kapalı Çarşı'nın çatısında çekildiğini anımsatan Kurtulmuş, "İleride tekrar bu tarz çekimlerin olacağını düşünüyoruz. Tabii ki buranın kuralı ve kaidesi uyarınca çatımıza zarar vermeden, uygun koşullarda olabilirse bu projelerin devamının da burada devam edeceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, yapının restorasyonun birinci etabının tamamlandığını, çatının ise tamamen bittiğini söyledi.

 

Yer altı atık su ve temiz su kanallarının tamamlandığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Mahmutpaşa çıkışında birtakım problemler var fakat bunlar da hallolacak inşallah. Valilik, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı yönetimi olarak güçlü bir protokolle bu işi başlattık." dedi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun ardından planlanan projelerle Kapalıçarşı'nın dünya çapında daha fazla tanınmasını hedeflediklerinin altını çizerek, tarihi yapının görünürlüğünü artırma çalışmalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : Kapalıçarşı çarşı tur turist turizm

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen Dîvânu Lugâti’t-Türk atölyesi, katılımcılara Türk dilinin tarihi zenginliğini ve kültürel mirasını derinlemesine keşfetme fırsatı sundu. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eşsiz eseri üzerinden Türkçenin ve kültürümüzün köklü geçmişine ışık tutuldu.


 

ERTAN ERYILMAZ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) tarafından düzenlenen Türk dilinin en eski ve en önemli sözlüklerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün atölye çalışması gerçekleştirildi. ‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ isimli atölye çalışmasına; konuşmacı olarak Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, akademisyenler ve araştırmacı Sinem Büyükkahraman katıldı.

 

BAŞVURU KAYNAĞI

 

11. yüzyılda Kâşgarlı Mahmûd tarafından yazılan Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük değil, aynı zamanda Türklerin tarihine, kültürüne ve yaşam tarzına dair derinlemesine bilgiler sunan bir başvuru kaynağı olduğu belirtildi. Atölye çalışmasında Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün bu yönlerine odaklanılarak eserin tarihi ve kültürel önemi katılımcılara aktarıldı. Atölye çalışmasının başında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazıldığı dönemin tarihi arka planı ele alındı. Kâşgarlı Mahmûd’un, bu eseri yazarken, Türk dilinin Arapça karşısında zenginliğini ve ifade gücünü göstermek amacıyla yola çıktığı, bu bağlamda, eserin hem dilbilimsel hem de kültürel olarak büyük bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Katılımcılara eserin yazıldığı dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi verilerek, bu yapıların Dîvânu Lugâti’t-Türk üzerindeki etkileri tartışıldı.

 

TÜRK HALKININ YAŞAM BİÇİMİ

 

Atölye çalışmasının ikinci bölümünde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriği detaylı bir şekilde analiz edildi. Eserin yalnızca kelime ve deyimlerden oluşan bir sözlük değil, aynı zamanda Türk halkının yaşam biçimlerini, inançlarını, geleneklerini ve gündelik yaşamlarını da yansıtan bir ansiklopedi niteliğinde olduğu kaydedildi. Atölye katılımcıları, eserde yer alan kelime ve deyimlerin günümüzdeki karşılıklarını araştırarak, dilin nasıl bir evrim geçirdiğini anlamaya çalıştı. Kâşgarlı Mahmûd’un derlediği kelimelerden bazıları günümüzde de kullanılıyor, bazıları ise zamanla unutuldu ya da anlam değişikliklerine uğradı. Bu durum, Türkçenin zengin bir dil olduğunu ve tarih boyunca sürekli bir gelişim ve dönüşüm süreci geçirdiğini gösteriyor.

 

ARAPLARA TÜRKÇEYİ ÖĞRETMEYİ AMAÇLADI

 

Katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriğini incelerken, eserde yer alan kelime ve deyimlerin yalnızca bir dil aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak da değerlendirilmesi gerektiğini öğrendi. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eseri hazırlarken Türk boyları arasında dil birliği sağlama çabası içinde olduğu ve Araplara Türkçeyi öğretmeyi amaçladığı üzerinde duruldu. Bu bağlamda, eserin iki dilli bir yapı arz ettiği ve dönemin dil öğrenme yöntemlerine dair de önemli ipuçları sunduğu belirtildi.

 

DÖNEMİN DİL YAPILARI 

 

Atölye çalışmasının devamında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün dilbilimsel yönleri ele alındı. Eserde kullanılan dil yapıları, kelime türetme yöntemleri ve deyimlerin kullanımı, katılımcılar tarafından derinlemesine incelendi. Bu bölümde, eserin yalnızca bir dilbilimci gözüyle değil, aynı zamanda bir tarihçi ve sosyolog gözüyle de incelenmesi gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, eserde yer alan kelimelerin kökenleri, anlamları ve kullanımları üzerinde detaylı çalışmalar yaptı. Bu süreçte, Türkçenin köklü bir dil olduğunu ve tarih boyunca birçok kültürle etkileşim içinde bulunarak zenginleştiğini gördüler. Son bölümde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Türk dili ve kültürü üzerindeki uzun vadeli etkileri üzerinde duruldu. Eserin sadece dönemin dil yapısını yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda Türk kültürünün, yaşam tarzının ve değerlerinin bir yansıması olduğu üzerinde duruldu. Atölyenin sonunda, benzer çalışmalara devam edilmesine karar verildi.

 

DİL VE TARİH BİLİNCİ GÜÇLENİYOR

 

Atölye katılımcılara, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ü derinlemesine inceleme ve anlama fırsatı sunarak, dil ve tarih bilincini güçlendirmeyi amaçladı. Ayrıca, eserin yalnızca Türkoloji alanında değil, genel kültür tarihi açısından da değerli bir kaynak olduğu ve bu tür eserlerin günümüzde de incelenmesinin Türkçenin ve kültürümüzün korunması açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : İstanbul Ticaret Üniversitesi eğitim mezun üniversite