tatil-sepeti

Üreticinin gelirini ve tarım endüstrisinin alım hedeflerini güvence altına alan sözleşmeli tarım uygulamaları yaygınlaşıyor. Maliyet ve mahsul hesabı yapıldıktan sonra hazırlanacak yazılı sözleşme, iki tarafın haklarını garanti altına alıyor.



Uygulama, arz güvenliğinin ve gıdada fiyat istikrarının korunmasına da destek oluyor. 

 

 

HABER: MESUDE DEMİRHAN

 

Türkiye, geçen yıl elde ettiği 68.5 milyar dolarlık tarımsal hasılayla Avrupa’da birinci; dünyada ise ilk 10 ülke arasında yer aldı. Bununla birlikte ürün arzını planlamak ve üreticiyi güçlendirmek için sözleşmeli tarım modelini yaygınlaştıracak yeni adımlar atılıyor. Sözleşmeli tarımın, usulüne uygun yapıldığı takdirde hem üreticiyi hem de alıcı firmaları korumak açısından önemli olduğu belirtiliyor. Bu model, aynı zamanda tarım değer zincirinin son halkası olarak tarladan sofraya gelene kadarki süreçte fiyat istikrarı sağlanması için de büyük bir fırsat olarak görülüyor. 


Sözleşmeli olarak üretim yapılan alanlarda yaşanan bazı sorunlar ise Tarım ve Orman Bakanlığı ile ziraat odalarının takibinde. 

 

HERKESİN HAKKINI KORUYACAK SİSTEM


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı,  konuyla ilgili açıklamasında, “Hasat sezonu devam ederken, bazı üreticilerin haksız uygulamalarla karşı karşıya kaldığını tespit ettik” dedi. Sözleşmeli üretimin, hem üreticinin hem sanayicinin haklarını teminat altına alan önemli bir araç olduğunu kaydeden Bakan Yumaklı, açıklamasına şöyle devam etti: “Dikkat edilmesi gereken husus, Bakanlığımız tarafından üretim konularına göre ayrı ayrı hazırlanan tip sözleşmelerin kullanılmasıdır. Öte yandan, bugün sahada yaşananlar, üreticimizin hakkını korumak için sözleşmeli üretimin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koymuştur. Bakanlık olarak bu uygulamanın yaygınlaşması için somut adımlar atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.”

 


DENGESİZLİKLE MÜCADELE


Yumaklı, sözleşme dışına çıkan fırsatçılara ve üretimdeki dengeleri bozmaya yönelik girişimlere müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, şunları kaydetti: “İlgili bakanlıklar olarak piyasa gözetim ve denetim yetkilerini bundan önce olduğu gibi sıkı bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz. Bunlar dikkate alındığında, sözleşmeli üretimi de içinde barındıran ‘Tarımsal Üretim Planlaması’, bu tip arz-talep dengesizliklerine çözüm olacaktır. Üretimden sorumlu bir Bakanlık olarak, bugüne kadar olduğu gibi alın terini emeğiyle buluşturan üreticimizi kollayan, güvenli gıdaya ulaşması en doğal hakkı olan tüketicimizi de koruyan politikalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.”


Öte yandan, konuyla ilgili olarak temas kurduğumuz ziraat odaları başkanları, İstanbul Ticaret Gazetesi’nin sorularını cevapladı. Başkanlar, sözleşmeli tarımın yaygınlaşması gerektiğini belirterek, hem üreticinin korunması hem de fabrikalar açısından Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği tip sözleşmesinin önemli olduğunu vurguladı. 

 

YAPTIRIM OLSUN, HERKES KORUNSUN


Mustafakemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Mehmet Aydemir, bakanlığın hazırladığı tip sözleşme modelinin hem üreticiyi hem de firmayı koruduğunu söyledi. Ancak, bir yaptırım olmadığı için fabrikaların tek taraflı sözleşme uyguladığını savunan Aydemir, şöyle konuştu: “Bugün domatesin fiyatı serbest piyasada ortalama 1 lira 70 kuruş. Taahhütlü fiyatı ise 3.60-3.70 lira arasında. Fakat sözleşmeler fabrikaların elinde olduğu için taahhütlerini düşürmeye başladılar. Fabrikayla 100 ton domates için anlaşma yaptıysanız, yüzde 10 düşüş yapılıyor. Bunun da önüne geçilemiyor.” 


Aydemir, çiftçilerin çoğunun neden sözleşmeli tarım yapmadığı konusunda da şunları söyledi: “Fabrikalar ocak, şubat, mart ve nisan ayına kadar ödeme yapıyor. Serbest piyasada ise haftalık ödemeler oluyor. Çiftçi de borçlarını ödemek veya işçi parasını karşılayabilmek için serbest piyasa içinde ekime mecbur kalıyor. Mesela 

100 dönüm domates ekiyorsa, yarısını sözleşmeli, diğer yarısını da serbest piyasada satıyor. Biz bunu istemiyoruz. Sözleşmeli tarımdan yanayız.” 


Aydemir, tip sözleşme modelinde şartların adaletli bir şekilde belirlendiğini belirtti. “Eğer üreticinin elinde bakanlığın hazırladığı bir sözleşme olsaydı, fabrika o 100 ton domatesi alıp işlemek zorunda kalacaktı. Veya geçen yıl serbest piyasada fiyat yükseldiği için fabrikayı koruyacaktı” diyen Aydemir, bu konuda zorlayıcı hükümlere ve devletin yaptırımına ihtiyaç olduğunu vurguladı. 


 

YAZILI SÖZLEŞME GARANTİ ALTINA ALIR


Alanya Ziraat Odası Başkanı Tahir Göktepe, bir firmanın ya da resmi kurumun, üreticiye yetiştiricilik yaptıracaksa önce bunun maliyetinin hesaplandığını söyledi. Başkan Göktepe, şunları kaydetti: “Hesaplama ardından anlaşmaya bağlı bir oran belirlenir ve alıcı firma o oran üzerinden alacağını taahhüt eder. Tabii fiziki olarak yazılı bir sözleşme varsa sorumluluğunu yerine getirmeyen taraf, ceza öder. Üretici de örneğin şu kadar dönümden 20 ton domatesin hasadını yaparak, şu firmaya vereceğim diye taahhüt eder. 20 tonun altında olursa cezai işlemler olur. Ayrıca üretici domatesi anlaştığı firmaya değil de başka bir firmaya verirse bazı yaptırımlar uygulanır. Böylece sanayici üreticiye, üretime başlamadan önce belirledikleri fiyat üzerinden ödemeyi garanti eder. Kahramanmaraş, İzmir ve Bursa’da domatesle ilgili yaşanan sıkıntı üretimle ilgili değil, pazarda sorun var.” 


Alanya bölgesinde tropikal ürünlerde sözleşmeli tarım girişimleri hakkında bilgi veren Tahir Göktepe, “Kendi bölgemizde tropikal meyvelerle ilgili çalışmalarımız var. Üreticimiz iki dönümde boynuzlu kavunu (Kiwano) üretmek üzere tedarikçi firmayla anlaştı. Kaç ton ürün çıkacağı belirlenip, ona göre fiyat belirlendi. Hem üretici hem de karşı taraf mağdur olmayacak şekilde bir anlaşmaya varıldı. Mangoyu da sözleşmeli üretimle almak isteyen firmalar var. Ancak çok düşük fiyat verildiği için kooperatifleşmeye gidiyoruz” 

dedi. 


 

ŞEKER PANCARINA İSTİKRAR GETİRDİ


Şeker pancarında sözleşmeli üretim istikrarlı gelir sağlıyor. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türkşeker) Genel Müdürü Muhiddin Şahin, şeker pancarı üretiminin desteklenmesi ve çiftçilere verilen ayni ve nakdi avansların geri dönüşünün sağlanması için sözleşmeli üretime ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Şahin, bu sayede pancar üretiminin de garanti altına alındığını bildirdi. Şahin, fabrikalarda işlenecek pancar üretimi garantisinin, ürün satış garantisi verildiği için de çiftçiler açısından en iyi sözleşmeli üretim modeli olduğunu vurguladı. Şahin, şöyle konuştu: “Türkşeker’in pancar üreticileriyle imzaladığı sözleşmede, ürün fiyatı, üretim, teslim ve alım şartları, üretim döneminde verilecek avans ve destekler, ürün bedel ödemeleri ve cezai müeyyideler olmak üzere şeker pancarı üretiminin her aşamasını kapsayan hususlar yer alıyor.” Türkşeker tarafından üreticilere, gübre ve tohum ihtiyacının da karşılanması amacıyla pancar yetiştirme sürecinin sonuna kadar 6 nakdi avans verildiğini aktaran Şahin, geçen yıl bu kapsamda yaklaşık 5.5 milyar lira avans ve 4.1 milyar lira destek ödemesi yapıldığını dile getirdi. Şahin, bu yıl ise üreticilere temmuz sonuna kadar toplam 2.8 milyar lira avans ödemesi yapıldığını, yıl sonuna kadar tutarın 4.2 milyar lirayı bulacağını sözlerine ekledi.

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Etiketler : tarım çiftçi üretim pancar yatırım

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 1 milyar 962 milyon 46 bin liralık tarımsal destekleme ödemesinin çiftçilerin hesaplarına aktarılacağını bildirdi.


 

Yumaklı, sosyal medya hesabından tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin paylaşımda bulundu.

 

Bu ödemenin hayırlı ve bereketli olmasını temenni eden Yumaklı, "1 milyar 962 milyon 46 bin lira tarımsal destekleme ödemesini çiftçilerimizin hesaplarına aktarıyoruz." ifadesini kullandı.

 

Paylaşımda yer alan bilgiye göre, söz konusu destek tutarları, çiğ süt için 1 milyar 148 milyon 843 bin 109 lira, bitkisel ürün sigortası için 600 milyon lira, hayvan hastalıkları tazminatı için 110 milyon 424 bin 58 lira, kırsal kalkınma yatırımları için 86 milyon 872 bin 475 lira, hububat, baklagil ve dane mısır için 14 milyon 442 bin 653 lira, sertifikalı tohum kullanımı için 1 milyon 292 bin 825 lira, hayvan gen kaynakları için de 170 bin 880 lira olarak belirlendi.

 

Söz konusu destekler bugün tek parça halinde çiftçilerin hesaplarına aktarılacak. Süt desteği ödemeleri ise TC kimlik numarasının son hanesi 0, 2 ve 4 olanlara bugün, 6 ve 8 olanlara 27 Eylül'de ödenecek.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : çiftçi tarım hesap ödeme destek üretim

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "22 yılda 6 bin 101 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuzu 29 bin 505 kilometreye yükselterek yıllık 2 milyar 431 milyon litre akaryakıt tasarrufu elde ederken, fosil yakıt tüketiminin çevresel etkisini de azaltmış olduk" dedi.


 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dünya gazetesinin "Sürdürülebilir İklim Ekonomisi" mottosuyla başlattığı "İklim Ekonomisi Sürdürülebilir Ulaştırma ve Akıllı Altyapı Sistemleri Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, etkinlik içeriğinin önemine işaret etti.

 

Ulaşım ve iletişim stratejilerini küresel ve bölgesel şartlar ışığında yeniden tanımlamak ve bu stratejileri güncel tutma konusuna verdikleri öneme işaret eden Uraloğlu, dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme ile birlikte doğal kaynakların plansız kullanımının iklim değişikliği gibi çevresel sorunlara neden olduğunu anlattı.

 

Uraloğlu, her yıl artış gösteren kuraklık, kasırga, orman yangınları ve sel gibi doğal felaketlerin küresel çapta milyarlarca dolarlık ekonomik bilançoya sebep olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Bakanlık olarak, iklim krizinin ülkemiz ve dünyamız açısından verdiği olumsuz etkileri önemsiyoruz ve üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek için çalışıyoruz. Çevre hassasiyetine, karbon emisyonunun azaltılmasına önem vererek hızlı, güvenli ve ekonomik ulaşıma yönelik projeler hayata geçiriyoruz. Vizyonumuz, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa İklim Yasası gibi Avrupa Birliği'nin temel yaklaşımları ile birçok ortak paydaya sahiptir. Bilindiği üzere Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2030'a kadar Avrupa kıtasında ulaşım odaklı karbon salınımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına gelindiğinde ise '0' karbon salımı hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.

Türkiye olarak, küresel ekonomideki güç dengelerini etkileyecek bu ve benzeri uygulamaları her zaman yakından takip etmekteyiz. Ayrıca ülkemizin Paris Anlaşması'na taraf olması ile birlikte '2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi' ve 'Yeşil Kalkınması Politikası' doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli stratejik hedef ve eylemlerin belirlenmesi için de çalışmalara başladık. Bunun yanı sıra 2053 yılı için hedeflediğimiz sıfır emisyon doğrultusunda ulaşım odaklı sera gazı emisyonlarını sıfıra indirmeye yönelik somut adımlar da atıyoruz."

 

"KÖMÜRHAN GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ'NİN YAPIM ÇALIŞMALARINI TAMAMLADIK"

 

Abdulkadir Uraloğlu, yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin bilinciyle 2017'de Karayolları İzmir 2. Bölge Müdürlüğü'nün enerji ihtiyacının bir kısmının karşılanması amacıyla güneş enerjisi santrali kurduklarını anımsattı.

 

Geçen yıl da Van 11. Karayolları Bölge Müdürlüğü sorumluluğundaki ikinci güneş enerjisi santralini tamamlayarak hizmete aldıklarını bildiren Uraloğlu, şunları söyledi: "Kömürhan Güneş Enerjisi Santrali'nin yapım çalışmalarını tamamladık, oradaki köprü ve tünelin aydınlatılmasında kullanılacak bir santral bu. Kara yollarımız kapsamında Erzurum, Trabzon, Kars, Konya , İstanbul ve Van'a ikinci bir güneş enerjisi santrali yapılmasını da planlarımız arasına aldık. Yine, bu kapsamda İzmir Selçuk’ta TCDD tarafından kendi mülkiyeti üzerindeki alanda kurulan güneş enerjisi santralimiz de 2019 yılında hizmete açılmıştır. Çok yakın bir süre önce TÜRKSAT Gölbaşı yerleşkesinde 2023 yılında yapımına başladığımız 131 dönümlük dev güneş enerji santralini de tamamlayarak yılda 15 milyon kilovat (kwh) elektrik üretimine başladık. Santralimiz, Türksat'ın Ankara'daki tüm yerleşkelerinin enerji ihtiyacını karşılayacak ve yılda 60 milyon lira tasarruf sağlayacak. Özetle, Bakanlığımız kurumlarındaki yenilenebilir enerji kaynaklarını artırıyoruz."

 

"EKOLOJİK KÖPRÜ UYGULAMALARI ÇEVRE DUYARLILIĞI AÇISINDAN BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR"

 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, "Yabani canlıların karıştığı trafik kazalarını azaltmak amacıyla ekolojik köprü uygulamaları da çevre duyarlılığı açısından büyük önem arz ediyor." dedi.

 

Türkiye'de yaban hayatı geçişi öncelikli olarak düzenlenmiş ilk köprünün, Gülek Boğazı ile Akdeniz’i bağlayan Tarsus-Pozantı Otoyolu'nun 30. kilometresinde inşa edildiğini hatırlatan Uraloğlu, şu bilgileri verdi: "ICA Kuzey Çevre Otoyolu Yatırım İşletmesi de otoyolu projemiz kapsamında Uskumruköy’de bir 'Ekolojik Köprü' inşa etti. Şu anda Karayolları Genel Müdürlüğümüz sorumluluğundaki yol ağında toplam 8 ekolojik köprü hizmet etmekte. Aydın-Denizli Otoyolu'nda da 1 ekolojik köprünün yapımına devam ediyoruz. Konya-Aksaray Devlet Yolu, Kaş-Kalkan Yolu Ve Batman-Hasankeyf Yolu Suçeken Boğazı Mevkii gibi vatanımızın dört bir köşesinde de 15 yeni ekolojik köprü yapılmasını planladık. Demir yolu ağımızda da ilk ekolojik köprü, Ankara Eskişehir Yüksek Hızlı Tren Hattı'nda 2021 yılında hizmet vermeye başlamıştı. Bu hatta bir ekolojik köprü daha planlıyoruz. Dünyada yüksek hızlı tren hattına inşa edilen ilk ekolojik köprü olma özelliğindedir. Diğer yandan Halkalı Kapıkule Hızlı Tren Projesi kapsamında 3 ekolojik köprünün çalışmalarına da devam ediyoruz."

 

Köprü çalışmalarındaki proje inşa alanlarında yatırımlar kapsamında etkilenen her ağacın yerini değiştirdiklerini ya da misliyle dikim gerçekleştirdiklerini bildiren Uraloğlu, bu konuya özel önem verdiklerini söyledi.

 

Uraloğlu, "Çünkü bizim hedefimiz tabiatın gösterdiği yoldan gitmek; yani onu tahrip etmeden, onunla uyum içinde yaşamayı başarabilmektir. Karayolları Genel Müdürlüğümüzce 76,5 milyon, kamu-özel işbirliği projeleri kapsamında da 20,2 milyon olmak üzere toplam 96,7 milyon fidanı daha yeşil bir Türkiye için toprakla buluşturduk, yeni orman alanlarını hayata geçirdik." dedi.

 

"DOĞA, GELECEK NESİLLERE BIRAKACAĞIMIZ EN ÖNEMLİ MİRASIMIZDIR"

 

"Tüm vatandaşlarımızı da çevrenin ve doğal zenginliklerimizin korunması, kaynaklarımızın tükenebilir olduğu gerçeğini göz ardı etmeden bireysel tedbirlerin alınması konusunda duyarlı olmaya çağırıyorum. Unutmamalıyız ki doğa, gelecek nesillere bırakacağımız en önemli mirasımızdır." diyen Uraloğlu, bu konuda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

 

Uraloğlu, şöyle devam etti: "Son 22 yılda 6 bin 101 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuzu 29 bin 505 kilometreye yükselterek yıllık yaklaşık 2 milyar 431 milyon litre akaryakıt tasarrufu elde ederken fosil yakıt tüketiminin çevresel etkisini de azaltmış olduk. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu 5,27 milyon ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağladık. Ayrıca artık iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yük ve yolcu taşımacılığında fosil yakıt kullanımından temiz enerji kullanımına bir geçiş söz konusu ve zorunludur.

2035'te her iki araçtan birinin elektrikli olacağı öngörülüyor. Bu noktada bizler de ülkemizin ürettiği yerli ve milli aracımız Togg'u fosil yakıtlı motorlar olmadan sadece elektrikli olarak üretiyoruz. Artık elektrikli ve otonom araçlar hayatımızın bir gerçeği. Bu noktada bu tür elektrikli araçların daha da yaygınlaşması ile elektrik enerji ihtiyacı ve erişilebilir şarj istasyonları önemli hale gelmiş durumda. Bundan dolayı elektrikli araçların menzilleri ve mevcut şarj istasyonlarının konumları düşünüldüğünde yolculukların daha verimli hale getirilmesi ve elektrikli araç kullanımını teşvik etmeye yönelik projeler hayata geçirmekteyiz."

 

"DENİZ TAŞIMACILIĞININ ÇEVREYE DAHA DUYARLI OLMASI AMACIYLA ULUSLARARASI GELİŞMELERİ DE YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ"

 

Abdulkadir Uraloğlu, deniz taşımacılığının çevreye daha duyarlı olması amacıyla uluslararası gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek, deniz ticaret filosunun çevre dostu gemilerle büyümesi için de "Hurdaya Ayrılan Türk Bayraklı Gemilerin Yerlerine Yeni Gemi İnşa Edilmesinin Teşvikine Dair" bir yönetmelik hayata geçirdiklerini hatırlattı.

 

Söz konusu yönetmeliğin, gemi sicillerine kayıtlı 50 ila 50 bin groston arası ticari gemilerden 20 yaş ve üzeri olanları kapsadığını bildiren Uraloğlu, "Yeni gemilerin ana sevk sistemleri çevre dostu bir enerji kaynağına dönüşecektir. Bu kapsamda Kapıdağ ve Ayşenaz isimli 2 gemiye 6 milyon dolarlık teşvik sağladık, geçtiğimiz günlerde onun anlaşmasını imzaladık. Sadece gemiler için değil, liman tesislerimiz içinde uzun yıllardır sürdürdüğümüz Yeşil Liman uygulamasını güncelleyerek emisyon salınımını daha da azaltmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

 

"ULAŞIM SİSTEMLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN TÜM PAYDAŞLARIMIZLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDE HAREKET EDİYORUZ"

 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, limanlarda kullanılan iş makinelerinde fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji ile çalışan sistemlere geçiş sürecinde olduklarına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı: "Oluşturacağımız bir mekanizma ile sektörümüze Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından 20 milyon avro hibe, 50 milyon avro uzun vadeli uygun maliyetli kredi desteği alacağız. Havalimanlarımızda gerçekleşen faaliyetlerin çevresel etkilerini kontrol altına almak için de 2020 yılında 'Karbonsuz Havalimanı Projesi'ni başlattık. Uluslararası Havalimanları Konseyi tarafından yürütülen 'Havalimanı Karbon Akreditasyonu' programı kapsamında hayata geçirdiğimiz bu projemiz; karbon salınımı, doğal kaynak kullanımı, atık ve kimyasalların yönetimini içermektedir. Dünyada 88 Ülkede toplam 587 havalimanının dahil olduğu programda ülkemiz; karbonsuz havalimanı sertifikasına sahip 50 havalimanıyla bu kapsamda 2. ülke konumunda. Özetleyecek olursak, yeni ulaşım ve altyapı projelerimizde, çevre hassasiyetine, daha az karbon emisyonuna, hızlı, güvenli ve ekonomik ulaşıma yönelik planlarımızı projelerimiz bir bir hayata geçiyor. Ulaşım sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde hareket ediyoruz. Kamu, yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve milletimizin ortak çabalarıyla çevreye duyarlı, modern ve etkin bir ulaşım ağını hep birlikte oluşturacağız. Hiç şüpheniz olmasın; sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek için çalışmaya ve ulaşımın çehresini değiştiren yatırımlarımızla, yarınlarımıza yaşanabilir, temiz bir dünya bırakmaya gayret göstereceğiz."

 

"USOM 7 GÜN 24 SAAT HİZMET EDİYOR"

 

Uraloğlu, Sürdürülebilir Ulaştırma ve Akıllı Altyapı Sistemleri Zirvesi'nin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı ve açıklamalarda bulundu.

 

Gelişen teknolojiyle, gelişen dünyada risklerin neler olduğu ve neler olabileceğiyle ilgili birçok olayın ardı arkasına yaşandığını belirten Uraloğlu, "Biz birçok riski zaten öngörebiliyoruz. Bu risklere göre de bütün ülkemizin kurumları, gerek özel sektör olsun gerek kamu olsun hepsinin işbirliği ile beraber ülkemizin daha güvenilebilir olma noktasında birçok gayretimiz var." diye konuştu.

 

Uraloğlu, Lübnan'da çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılmasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadıklarını ifade ederek, "Yani muhatabının kim olduğundan bağımsız olarak çoluk çocuğa kadar etkileyen bir saldırıyı çok net bir şekilde kınıyoruz. Ama siber güvenlik noktasında da nerelere geldiğimiz, bu globalleşen dünyada neler yapılabileceğini bir anlamda da bu vesileyle görmüş oluyoruz." açıklamasını yaptı.

 

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde USOM olarak bilinen Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezinin olduğunu kaydeden Uraloğlu, "7 gün 24 saat hizmet ediyor. 7 binin üzerinde, 7 bin 300, 7 bin 400, 7 bin 500 civarında bu konuda ülkemizdeki ve dünyadaki uzmanlarla iş birliği yapıyoruz." diye konuştu.


Uraloğlu, 2 bin 400 civarında SOME ile iş birliği yapıldığına işaret ederek, "SOME nedir? Siber Olaylara Müdahale Ekibidir. Kimlerdir bunlar? Gerek kamu kuruluşlarıdır gerekse özel sektördeki şirketlerdir, kurumlardır. Bunların kurmuş oldukları siber olaylara müdahale ekipleriyle 7 gün 24 iş birliği yapıyoruz." dedi.

 

Her gün USOM tarafından 400'ün üzerinde 440 civarında büyük saldırıyı engellediklerini aktaran Uraloğlu, "Yine 17 milyonun üzerindeki IP adresini yerli ve milli yazılımlarımızla her gün sürekli olarak tarıyoruz ve onlara karşı zararlı girişimleri sürekli engelliyoruz. Dünyada ilk 10 ülke arasındayız. Dolayısıyla biz siber güvenlik noktasında dünyadaki en güvenli ülkelerden bir tanesiyiz. Mutlaka daha iyisini yapma noktasında belli çalışmalarımız, belli bir sürecimiz var." ifadelerini kullandı.

 

Uraloğlu, kamuoyunun gündemine gelen Siber Güvenlik Başkanlığı kurulması ile ilgili sürecin devam ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Sadece kamuyu değil bütün ülkeyi daha profesyonel, daha etkili ve daha güçlü bir şekilde koruma ve dünyadaki gelişmelere ayak uydurma ve ülkemizi koruma refleksiyle başlatılmış olan bir çalışmadır. Bu çalışma içinde gerekli istişareler yürütülüyor. Yani zannediyorum ki çok uzamadan kısa vadede devreye girecektir. Halihazırda ciddi bir altyapımız var. Bu altyapıyı biz korumaya devam edeceğiz ve geliştirmeye devam edeceğiz. Yani bizim bakanlığımızdaki USOM görevine kendi yetki alanında devam edecek ama bir üst çatı altında muhtemelen böyle bir daha güçlü bir yapıyı kurmuş olacağız."

 

TEKİRDAĞ'A 75 MİLYAR 689 MİLYON LİRA ULAŞIM VE İLETİŞİM YATIRIMI YAPILDI

 

Uraloğlu, Tekirdağ'ın Kapaklı ilçesinde köprülü kavşakta düzenlenen Karayolları Genel Müdürlüğü Projeleri Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, Trakya'nın güçlü kara yolu altyapısı, limanları, demir yolu ve hava yolu bağlantıları ile Avrupa'yı Asya'ya bağlayan köprü konumunda olduğunu söyledi.

 

Bakan Uraloğlu, son 22 yılda Tekirdağ'ın ulaşım ve iletişim altyapısına 75 milyar 689 milyon lira yatırım gerçekleştirdiklerini, 2022 yılında 86 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 409 kilometreye, 246 kilometre olan sıcak karışım kaplamalı yol uzunluğunu ise 586 kilometreye çıkardıklarını aktardı.

 

Kapaklı Köprülü Kavşağı'nı Çerkezköy-Saray kara yolu üzerinde hayata geçirdiklerini anımsatan Uraloğlu, şunları kaydetti: "Ana gövdesi 1071 metre uzunluğunda olan kavşağımızın 234 metresini ard germeli, köprülü olarak hayata geçirdik. Kavşağımız ile birçok yolun kesişim noktasında bulunan Kapaklı ilçesinin Tekirdağ'a, otoyola ve çevredeki yollara yüksek standartlı bağlantısını sağladık. Ağır taşıt trafiğinin yoğun olduğu ve her gün 34 binden fazla aracın geçiş yaptığı D-567 Saray-Çerkezköy Devlet Yolu üzerindeki trafik yükünü rahatlattık. Kavşağın inşa edilmesiyle zamandan 279 milyon lira, akaryakıttan 3,7 milyon lira olmak üzere 282,7 milyon lira tasarruf edeceğiz. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyon salımını 272 ton azaltarak doğanın korunmasını sağlayacağız."

 

YAPILAN YOL TASARRUFA KATKI SAĞLIYOR

 

Uraloğlu, Kapaklı Köprülü Kavşağı, Hayrabolu Çevre Yolu ve Barbaros Limanı bağlantı yolunun şehrin ulaşım, sanayi ve tarımına önemli katkı sağlayacağını dile getirdi.

 

Türkiye'nin en büyük transit limanı olan Asyaport Limanı içinde toplam 6,5 kilometre uzunluğunda bir bağlantı yolu inşa ettiklerini anımsatan Uraloğlu, şöyle devam etti: "Proje kapsamında 877 metre köprü imalatı gerçekleştirdik. Proje ile Tekirdağ-Malkara Devlet Yolu'ndan Asyaport Limanı'na bölünmüş yol konforuyla erişim sağlayarak Limanın her geçen gün artan faaliyetlerinin hızlı ve verimli sürdürmesini sağladık. Ayrıca turistik bölge olan Kumbağ yerleşiminde özellikle yaz aylarında artan trafik yoğunluğunun önüne geçtik. Bu yol ile zamandan 25,5 milyon lira, akaryakıttan 9,7 milyon lira olmak üzere 35,2 milyon lira tasarruf edeceğiz. Bildiğiniz üzere Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu Projesi kapsamında 1915 Çanakkale Köprüsü'nün de dahil olduğu Malkara-Çanakkale Otoyolu kesimini hizmete açtık. Şimdi Kınalı-Malkara kesimi içinde kolları sıvadık. İstiyoruz ki 1915 Çanakkale Köprüsü'nün devamındaki 127 kilometrelik otoyolu da beraberce yapalım. Yakında çalışmalara başlamayı planlıyoruz."

 

HALKALI-KAPIKULE DEMİRYOLU PROJESİ

 

Uraloğlu, Tekirdağ Limanı'na getirilecek yüklerin, demiryolu ile buradan Edirne'ye, Edirne'den de Avrupa'ya taşınmasını sağlayacak 31 kilometre uzunluğundaki Tekirdağ-Muratlı arası 2. hat yapımı ve Tekirdağ-Muratlı Sinyalizasyon ve Elektrifikasyon Projesi'ni tamamladıklarını ifade etti.

 

Halkalı - Kapıkule Demiryolu Projesine de değinen Bakan Uraloğlu, şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin demir yollarında uluslararası bir köprü olmasını sağlayacak Halkalı-Kapıkule Demiryolu Projesi'ne de devam ediyoruz. 44 kilometresi Tekirdağ'dan geçen 229 kilometre uzunluğundaki Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren Projesi ile Tekirdağ'ı İpek Demiryolu güzergahının önemli merkezlerinden biri haline de getiriyoruz. Projenin tamamlanmasıyla mevcut hat kapasitesini 4 kat arttıracağız. Halkalı-Kapıkule arası yolcu seyahat süresini 4 saatten 1,5 saate, yük taşıma süresini ise 6,5 saatten 2,5 saate düşüreceğiz. Hattın hizmete alınmasıyla gelişmeye başlayacak ticari hareketlilik bölge insanımızın ve ülkemiz ekonomisine, kalkınmasına ve gelişmesine büyük katkı sağlayacak. Kimsenin şüphesi olmasın ki Bakanlık olarak Türkiye Yüzyılı Vizyonu'muzu rehber edinerek, Tekirdağ'ın ihtiyaçlarını en doğru şekilde karşılayacak adımları atacağız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimize uygun biçimde projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz."

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : akaryakıt tasarruf fosil yakıt