tatil-sepeti

Türkiye’nin ihracatında yüzde 94’ü aşan paya sahip imalat sanayi için üretim, istihdam ve özellikle ihracatı artıracak önlemler bir bir devreye giriyor. İmalat sanayindeki küçük ve orta işletmelerin rekabette karşılaştıkları en önemli sorunlardan biri de yeşil dönüşüme uyum sağlamak.

Ticaret Bakanlığı, Responsible Programı ile ihracatçı firmaların yeşil dönüşüm uygulamalarını içeren projelere, 10 milyon TL’ye kadar destek veriyor. Bu yılı 24 milyar dolar kredi desteğiyle kapatmayı hedefleyen Türk Eximbank da ihracatçıların yeşil dönüşümünü finanse ediyor. 

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Türkiye, Orta Vadeli Program’ın en önemli parçalarından dış ticarette sürdürülebilir dengeyi sağlamayı ve cari açığı düşürmeyi hedefliyor. 

Aynı zamanda büyümede ihracatın payını artırarak enflasyonla mücadele programına katkı sağlamayı amaçlıyor. Nitekim 2024 yılı birinci çeyrekte ekonomik büyüme, yüzde 5.3 olarak revize edilirken, net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 1.6 puan oldu. 

İkinci çeyrekteki yüzde 2.5’lik ekonomik büyüme oranına net mal ve hizmet ihracatının katkısı ise 1.3 puan seviyesinde gerçekleşti. 

Dış ticaret verilerine bakıldığında; bu yılın 9 aylık döneminde ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3.2 artışla 193 milyar dolar, ithalat yaklaşık yüzde 8 azalışla 252.9 milyar dolar oldu. 

 

İMALATIN PAYI

İmalat sanayi, dış ticaret açığının azaltılması sürecinde hem ihracattaki ağırlığı hem de istihdama katkısıyla kritik bir rol üstlenmiş durumda. 

TÜİK verilerinde; 2024 Ocak-Ağustos döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94.3, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3.5, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1.7 oldu. 

Ticaret Bakanlığı verilerinde ise eylül ayında sektörlere göre ihracatın payı sırasıyla; imalat sanayi sektörü yüzde 94.5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörü yüzde 3.4, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü yüzde 1.6 seviyesinde gerçekleşti. 

Bu nedenle imalat sanayindeki sektörlere yönelik politika değişiklikleri veya yeni düzenlemelerin ihracata etkisi de yüksek düzeyde görülüyor.

 

AB REGÜLASYONLARI

İhracatının yüzde 41’ini Avrupa Birliği’ne (AB) yapan Türkiye, Gümrük Birliği’yle sağlanan ekonomik entegrasyonu daha ileriye taşımayı öncelikleri arasına alırken, uluslararası ticaret sisteminde iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının olası etkilerine karşı da sektörlerin adaptasyonunu sağlamayı planlıyor. 

AB’nin 2019 yılında duyurduğu Avrupa Yeşil Mutabakatı ve 1 Ocak 2026’da devreye alacağı Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın (SKDM) özellikle imalat sanayini doğrudan etkileyecek olması adaptasyonun önemini artırıyor. 

SKDM’nin ilk aşamada uygulanacağı sektörler; çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik olacak. Ancak uygulamanın zaman içinde diğer sektörleri de kapsayacağı kaydediliyor. 

İhracatçıların, Avrupa Birliği’nin belirlediği sera gazı emisyon azaltımı hedefine ulaşmaları amacıyla düzenlediği SKDM sebebiyle ‘karbon vergisi’ şeklinde ithalat tarifelenmesinden etkileneceğine dikkat çekiliyor. 

Türkiye ise bu süreçte yol haritasının belirlenmesi için Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı oluşturdu ve sektörlere çok yönlü destek sağlayacak programları uygulamaya başladı.

 

RESPONSIBLE PROGRAMI

İhracatçı firmalar için Ticaret Bakanlığı’nın Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği çerçevesinde geliştirdiği Responsible/Sorumluluk Programı da devreye alınan yeni uygulamalar arasında. 

Program kapsamında firmaların yeşil dönüşüm uygulamalarını içeren projeleri ve sürdürülebilirlik danışmanlık giderleri, 5 yıl süresince yüzde 50 oranında ve toplam 10 milyon TL’ye kadar destekleniyor. 

Destek üst limiti ise her takvim yılı başında TÜFE ve Yİ-ÜFE ortalaması oranında güncellenecek. Responsible Programı’na, son üç takvim yılında toplam 300 bin dolar ve üzeri ihracat yapan imalatçı ve ihracatçı şirketler Destek Yönetim Sistemi (DYS) üzerinden başvuru yapabiliyor. 

Öte yandan, Responsible® Markası, Ticaret Bakanlığı adına tescil edilerek, koruma altına alındı. 

Kullanım izni de Bakanlık tarafından veriliyor. Destek kapsamında alınan şirketler içinde belirli yetkinlik seviyesinin üzerinde olduğu tespit edilenler 5 yıl süreyle markayı kullanabiliyor.

 

EXIMBANK DA DEVREDE

Yeşil dönüşüm sürecine ihracatçıların adapte olabilmeleri ve pazarlarını kaybetmemeleri için Türk Eximbank da sağladığı finansman kaynaklarıyla destek veriyor. 

Bu kapsamda, Dünya Bankası Grubu üyesi olan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’nın (IBRD) garantisi altında, ihracatçıların Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sonucunda ortaya çıkabilecek zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmak amacıyla toplam 1 milyar Euro tutarında sendikasyon kredisi alındığı açıklandı. 

Türkiye Yeşil İhracat Projesi çerçevesinde sağlanan fon; ana faaliyeti Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sektörleri arasında olan veya çevresel ürün üreticisi firmalara, işletme veya yatırım harcamalarının finansmanı amacıyla 2 yıl geri ödemesiz, azami 9.5 yıl vadeli olarak sunuluyor. 

İhracatçılar krediyi; yenilenebilir enerji projeleri, enerji verimliliği projeleri, su verimliliği projeleri, kaynak (hammadde) verimliliği projeleri ve yeşil dönüşüm projelerinin finansmanını sağlamak amacıyla kullanabiliyor. 

 

ÖNCELİK İSTİHDAM YOĞUN SEKTÖRLERDE

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Responsible Programı hakkında geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada yeşil ekonomiye uyum için çok önemli bir program uyguladıklarını belirterek, şunları söyledi: “Yeşil ekonomiye, ticarete uyum noktasında Responsible Programı adı altında bir ihracat destek programı başlattık. Firma başına yeşil ekonomiye uyum programı uygulayanlara 

10 milyon lira hibe desteği veriliyor. Ayrıca yeşil ekonomiye uyum çalışmalarında yol alan firmalara; Eximbank kredileri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı TÜBİTAK kredileriyle avantajlı şartlarda kredi imkanları da sunacağız. Artacak reeskont kredi limitinde; tekstil, giyim, deri, ayakkabı, mobilya gibi istihdam yoğun sektörleri inşallah öncelikli kılacağız.” 

 

TÜRK EXİMBANK’IN TOPLAM DESTEK HEDEFİ 50 MİLYAR DOLAR

 

Türk Eximbank, Türkiye’nin resmi ihracat destek kuruluşu olarak 1987 yılından bu yana mal ve hizmet ihracatı yapan firmalara yurt içi kredi, alacak sigortası ve alıcı kredileri ürünleri ile hizmet veriyor. 2023 sonu itibarıyla Eximbank ihracatçılara 19.6 milyar dolar kredi desteği sağladı. 

Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük alacak sigortası kuruluşu olarak 2023 sonu itibarıyla sigortalanan vadeli ihracat alacakları tutarı ise 22.4 milyar dolar oldu. 

Böylece 2023 yılında ihracatçılara sağlanan destek, toplamda 42 milyar dolara ulaştı. 2024 yılının ilk yarısında ise 10.5 milyar dolar kredi, 11.7 milyar dolar sigorta olmak üzere toplam 22.2 milyar dolar destek sağladı. 

Eximbank’ın 2024 sonundaki hedefi ise ihracatçılara 24 milyar dolar kredi, 26 milyar dolar sigorta olmak üzere toplam 50 milyar dolar destek vermek.

16 Ekim 2024 Çarşamba

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı