Sanayide yapay zeka kullanımının artması üretimde daha fazla öngörülebilirlik sağlıyor.


Son dönemde birçok alanda giderek öne çıkan yapay zeka, üretimden planlamaya, kalite kontrol ve hata tespitinden makine bakımına, arıza önlemeden ürün tasarımı ve geliştirmeye kadar sanayide de kritik süreçlerde yaygın şekilde kullanılan bir araç haline geldi.

 

Üretim alanında daha çok kullanılmaya başlanan yapay zekayla verimliliğin daha da arttığı görülüyor.

 

YAPAY ZEKA SAYESİNDE SANAYİ KURULUŞLARI, PAZARA DAHA HIZLI VE YENİLİKÇİ ÜRÜNLER SUNABİLİYOR

 

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, yapay zekanın sanayide son yıllarda giderek artan bir öneme sahip olduğunu söyledi.

 

Makine öğreniminin ve özellikle derin öğrenmenin, yapay zeka alanındaki en önemli gelişmelerden olduğunu dile getiren Bahçıvan, şunları kaydetti:

 

"Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarından gelen büyük veri miktarı, yapay zeka algoritmalarıyla birleştirilerek gerçek zamanlı kararlar alınmasına ve akıllı sistemlerin geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu da üretim ve hizmet sektörlerinde verimliliği artırıyor. Yapay zekaya imalat sektörü açısından baktığımızda, otomasyon, veri analizi ve makine öğrenimi gibi teknolojilerle sanayiye yönelik yapay zeka uygulamalarının hızla geliştiğini görüyoruz."

 

Bahçıvan, yapay zekanın üretim süreçlerini analiz ederek darboğazları ve israfı belirleyebildiğini, bu sayede üretim hatlarının optimize edilerek verimliliğin önemli ölçüde arttığını dile getirdi.

 

Bahçıvan, bu sayede plansız duruş süresinin azaldığını, üretimde kesintisiz bir akış sağladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

 

"Görsel denetim sistemleriyle ürünlerin kusurlarını otomatik olarak tespit edebiliyor. Bu sayede hatalı ürünlerin piyasaya sürülmesi engelleniyor ve ürün kalitesi artıyor. Büyük veri analizi ve makine öğrenimiyle birleştirilerek, gerçek zamanlı kararlar alınması sağlanabiliyor. Müşteri taleplerini analiz ederek kişiselleştirilmiş ürünler üretilmesine imkan tanıyor. Bu sayede seri üretimden öte, daha esnek ve müşteri odaklı bir üretim modeli ortaya çıkıyor. Yeni ürün fikirleri üretmek ve mevcut ürünlerin tasarımını optimize etmek için kullanılabiliyor. Bu sayede sanayi kuruluşları, pazara daha hızlı ve yenilikçi ürünler sunabiliyor, müşteri memnuniyetinin artmasına önemli katkılar sunuyor."

 

YAPAY ZEKAYI ÜRETİM SÜREÇLERİNE ENTEGRE EDEN KURULUŞLAR REKABET AVANTAJI ELDE EDİYOR

 

Erdal Bahçıvan, yapay zekanın sanayi temsilcileri için önemli faydalar sunduğunu ifade ederek, bu teknolojileri üretim süreçlerine entegre eden sanayi kuruluşlarının önemli rekabet avantajları elde ettiklerine değindi.

 


Bu nedenle sanayi temsilcilerinin yapay zeka teknolojilerini yakından takip etmeleri gerektiğine vurgu yapan Bahçıvan, kurumların bu alandaki gelişmeleri işletmelerine uygulamak için yatırım yapmalarının önem arz ettiğini belirtti.

 

Bahçıvan, "Gelecekte, yapay zeka kullanımının sanayi üretimindeki etkisi daha da artacak ve yaygınlaşacak gibi görünüyor. Daha gelişmiş yapay zeka algoritmaları ve sensör teknolojileri, üretim süreçlerini daha da optimize edecek ve Endüstri 4.0'ın bir parçası olarak sanayiyi daha akıllı ve bağlantılı hale getirecek. Bu da üretim süreçlerinin daha dinamik hale gelmesine olanak tanıyacak. Ayrıca, yapay zeka teknolojilerinin kullanımıyla birlikte üretimde daha fazla öngörülebilirlik sağlanabilecek ve kaynakların daha verimli şekilde kullanılması mümkün olacak. Bu da sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım olarak öne çıkıyor." diye konuştu.

 

Bu sürecin başarılı olabilmesi için işletmelerin yapay zeka teknolojilerine uyum sağlamak adına gerekli altyapıyı oluşturmaları ve çalışanlarını bu teknolojilerle uyumlu hale getirmeleri gerektiğinin altını çizen Bahçıvan, yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla bazı işlerin otomatize olmasının ve iş gücü talebinin değişmesinin beklendiğini kaydetti.

 

Bahçıvan, "Bu nedenle çalışan becerilerinin yeniden şekillendirilmesi ve eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, bu dönüşüm sürecinin başarılı şekilde yönetilmesi için kritik öneme sahip olarak değerlendiriliyor. Yapay zeka sistemlerinin kullanımıyla ilgili etik sorunlar, veri kalitesi ve bütünlüğü ile güvenlik endişeleri, uygulama aşamasında karşılaşılan bazı sorunlar olarak dikkat çekiyor. Bu sorunların bertaraf edilmesi için ilgili alanlarda çalışma ve yasal düzenlemelerin devam ettiğini gözlemliyoruz." şeklinde konuştu.

 

SANAYİ İMALAT SEKTÖRÜNDE YOĞUN OLARAK YAPAY ZEKA UYGULAMASI ÖRNEKLERİ OLUŞMAKTA

 

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Öztemel de Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK) 2016'da aldığı kararla Türkiye'de yapay zeka çalışmalarının devlet tarafından da teşvik edilmesinin söz konusu olduğunu hatırlatarak, başta TÜBİTAK olmak üzere fon sağlayıcı kurumların endüstriyel kuruluşlara yapay zeka uygulamaları için daha fazla destek vermeye başladığını kaydetti.

 

Özellikle üretken zekayla yapay zekanın hayata girme ivmesinin çok hızlı şekilde arttığını anlatan Öztemel, şu ifadeleri kullandı:

 

"Halihazırda endüstriyel kuruluşlar kendi iştigal sahalarında o veya bu şekilde artık yapay zeka çalışmalarını yürütmektedirler. Özellikle sanayi sektöründe İHA, SİHA gibi başarılı uygulamalar diğer sektörlere de örnek olmakta. Son zamanlarda sanayi imalat sektöründe yoğun olarak yapay zeka uygulaması örnekleri oluşmaktadır. Akıllı malzemeler, zeki makinalar, otonom süreçler ve planlama sistemleri gibi örnekler imalat sektöründe fayda üretmeye başladı. Ülkemizde yapay zeka çalışmaları yoğunlukla makine öğrenmesi etrafında yürütülüyor. Ancak bu yapay zeka alanlarından birisidir. Birçok farklı şekilde yapay zeka teknolojileri geliştirilmiştir. Veriler ile işlem yapılmasının kolaylığından dolayı çalışmalar veri madenciliği ve makine öğrenmesi alanlarına yoğunlaşıyor."

 

ROBOTLAR ÜRETİM SAHASINDA İNSANIN YAPTIĞI HER ŞEYİ YERİNE GETİREBİLECEK ZEKAYA KAVUŞABİLECEK

 

Öztemel, yapay zekayla tamamı insansız fabrikalar üretmenin önünde hiçbir engel kalmadığını vurgulayarak, robotların üretim sahasında insanın yaptığı her türlü işlemi artık yerine getirebilecek zekaya kavuşabildiğini dile getirdi.

 

Öztemel, "Sadece zaman verip ilgili üretim ortamını modellemek, oradaki makinaların dinamik modellerini ve operatörlerin davranış modellerini oluşturmak için biraz gayret etmek ve orada insan zekasını çalıştırmak yeterlidir. Daha net ve açık olarak söylemek gerekirse bir üretim yapan işletmede, atölyelerde dolaşan insanlar olmayacak onlar yerlerini robotlara verecektir." dedi.

 

Ortamda hiç insan olmadığından bu üretim ortamlarına "karanlık fabrika" denildiğini belirten Öztemel, üretken yapay zeka ile robotların kendi aralarında iş paylaşımı yapabileceklerini ve sohbet edebileceklerini söyledi.

07 Mayıs 2024 Salı

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar