Samsun İli Yatırım ve İhracat Zirvesi’nde konuşan Ticaret Bakanı Muş, “Çok büyük ölçekli yatırım yapmak isteyen şirketlerin arazi ve arsayla alakalı herhangi bir sorunu olmayacağını ifade etmek isterim” dedi.


 

Ticaret Bakanlığı tarafından Samsun'a bir otelde düzenlenen Samsun İli Yatırım ve İhracat Zirvesi’nde konuşan Ticaret Bakanı Mehmet Muş, salgın ve savaşların ham madde ve enerji krizlerinin küresel ekonomiyi belirsizliğe sürüklediğini söyledi.

 

Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye'nin 2022 yılı ihracatının bir önceki yıla göre yüzde 5,6 artarak 254 milyar dolar olarak gerçekleştiğini anımsatan Muş "Üretim, istihdam, yatırım ve ihracata dayalı büyüme modelini önemseyen ülkemiz, küresel ticaretteki payını yükseltmek ve yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatını artırmak için çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir." diye konuştu.

 

Bakan Muş, açıklanan İstanbul Sanayi Odası İmalata Dayalı İhracat İklim Endeksi verilerine de değinerek şöyle devam etti: "İstanbul Sanayi Odası İmalata Dayalı İhracat İklim Endeksi 2022 Mayıs ayından itibaren en yüksek oranına ulaşmış, 50 eşik değeri üzerinde zaten seyrediyordu son üç aydır. Bugün de 53,1 olarak son bir yılın en yüksek rakamına ulaşmıştır. Bu bize bir şey söylüyor, yılın ikinci yarısını aslında çok daha önemli, hızlı bir büyümeyle geçireceğimizi işaret ediyor. İhracattan aldığımız pay yüzde 1'e, hizmet ihracatından aldığımız pay ise yüzde 1,27'ye ulaşmış durumda. Bu noktada biz Bakanlık olarak bütün ihracatçılarımızın karşılaştığı sorunların çözümü, özellikle onları teşvik etmek, işlerini kolaylaştırmak için gerekli kararları hızlı bir şekilde aldığımızı ifade etmek isterim. Ekonomimizin lokomotifi olan ihracata yönelik her yatırım topyekun ülkemizin üretimine, ticaretine, istihdamına katkı anlamına gelmektedir. Bu anlamda küçük büyük demeden firmalarımızı temelden başlayarak bir dünya markası haline gelmeleri amacı doğrultusunda devlet yardımlarımızı onlara sağlıyoruz. Teknolojinin geldiği noktada ticareti şekillendirdiği, ticaretin içinde önemli bir katalizör görevi gördüğünün farkındayız. Bu anlamda dijitalleşen dünyada e-ihracat aktörlerinin ihtiyaçlarını dikkate alarak onların işini kolaylaştıracak ve çeşitli teşvik kalemlerini de bu anlamda geliştiriyoruz."

 

"İGE AŞ TARAFINDAN İHRACATÇILARIMIZIN TOPLAM 33,4 MİLYAR LİRALIK KREDİSİNE KEFALET SAĞLANDI"

 

İhracatçıların ve sanayicilerin en önemli sorunlarının finansmana erişim ile vade sorunları olduğuna işaret eden Muş, "2022 yılında İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE AŞ) faaliyetlere geçti. İGE AŞ kredibilitesi olan ancak teminat sorunu yaşayan firmalara, KOBİ'lerimiz başta olmak üzere tüm ihracatçılarımız için finansmana erişimi kolaylaştırdı, kolaylaştırıyor. Bu kapsamda İGE AŞ tarafından ihracatçılarımızın toplam 33,4 milyar liralık kredisine de kefalet sağlandı." ifadelerini kullandı.

 

Ticaret Bakanı Muş, Türk Eximbank ile İGE AŞ arasında geçen yıl bir protokol imzaladığını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Böylelikle firmalarımız ihracat desteklerimizden yararlanmak için zamandan kaynaklı finansman yükünden kurtulmuşlardır. İGE AŞ, Türk Ticaret Bankasının yüzde 98,5 hissesini satın almıştır. Türkiye'nin milli sermayeli ilk özel bankasın unvanını taşıyan Türk Ticaret Bankasının satın alınması ihracatçımızın finansmana erişimini daha da kolaylaştıracaktır ve banka faaliyete geçer geçmez de geliştireceği ürünler ağırlıklı olarak ihracatçılara yönelik olacaktır. Küresel ticaretteki trendleri yakından takip ederek ihracatçılarımızın yakın pazarlarda elde ettiği başarıyı uzak pazarlarda da göstermesini istiyoruz. Bunun için uzak ülkeler stratejisini hayata geçirmiş bulunuyoruz."

 

Mal ihracatı kadar hizmet ihracatını da önemsediklerini, bunun için Bakanlık içinde kurdukları genel müdürlüğün faaliyetlere başladığını aktaran Muş, "2023 yılında 100 milyar doların üzerinde bir hizmet ihracatı rakamına da ülke olarak ulaşmayı hedefliyoruz. Bütün bunların aslında Türkiye'nin cari açık konusuna önemli bir katkı sağlayacağından da şüphe duymuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

"SAMSUN İÇİN YAPILACAK YATIRIMLARI TAKİP EDECEĞİZ"

 

Samsun'un önemli bir üretim ve ihracat merkezi olmasını arzu ettiklerini vurgulayan Bakan Muş, şunları kaydetti: "Samsun'a bu zirveden sonra önemli yatırımlar geleceğine de eminim. Organize sanayi bölgeleri var, onların büyüklüklerini ciddi bir ölçeğe ulaştıracak, çok uzun sürmez, kısa bir zaman içinde ölçü olarak da çok büyük organize sanayi bölgeleri burada oluşacaktır, göreceksiniz. Çok büyük ölçekli yatırım yapmak isteyen şirketlerin arazi ve arsayla alakalı herhangi bir sorunu olmayacağını ifade etmek isterim. Burada yatırım yapmak isteyen her bir sanayici her bir üretici her bir ihracatçı rahat bir şekilde buraya gelebilir. Onun yatırımı bizim şehir olarak yatırımımızdır, birebir süreçlerini takip etmek de bizim temel görevimizdir."

 

Muş, zirveye katılan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun aynı zamanda TOGG Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu da anımsatarak, Samsun'a Togg ile ilgili yatırım almak istediklerini de sözlerine ekledi.

 

DEİK BAŞKANI NAİL OLPAK, SAMSUN'UN TİCARİ ALTYAPISINA DİKKATİ ÇEKTİ

 

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da konuşmasında, bağımsızlık ve Milli Mücadele'nin ilk hareketine ev sahipliği yapan Samsun'un bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sanayisi, tarımı ve gelişmiş altyapısıyla ülkeye hizmet vermeye devam edeceğini belirtti.

 

Olpak, küresel dünyanın, ticaret ve finansal kurallarının değiştiği bir dönemden geçtiğini ifade ederek, "Kovid salgınıyla tedarik zincirinin artan önemini gördük. Tek kaynağa bağlı olmanın risklerini gördük. İvme kazanan bir dijital dönüşüm sürecini gördük. Bunları konuşurken gündemimizdeki Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda da başka önceliklerin hayatımıza girdiğini gördük. Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte gıda ve enerjinin hayatımızdaki önemini daha fazla görmeye başladık." dedi.

 

Değişen küresel ortamda Türkiye'nin değişen güç dengelerinin merkezinde yer aldığını ifade eden Olpak, Türkiye'nin Batı ve Doğu ile ilişkilerinin yanı sıra Asya ve Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere yeni hedef pazarları da radarına aldığına işaret etti.

 

"Bu tespitlerin ışığı içinde Samsun Türkiye'nin vizyonuna nasıl daha fazla katkıda bulunabilir ve biz iş dünyası temsilcileri olarak bunun neresinde yer alabiliriz?" diye soran Olpak, şunları dile getirdi: "Geçtiğimiz yıl 1,3 milyar dolarlık bir ihracatı konuşuyoruz. Milli gelir içinde yüzde 1 payı olan Samsun'un ihracatın içinde de Sayın Bakanımızın hedefleri doğrultusunda önce yüzde 1, sonra yüzde 2 çok önemli bir açılım olacağını görüyoruz. Burada çok fazla farklı altyapılar var. Kültür balıkçılığından tutun da tarım ve gıdanın hayatımızdaki yerine baktığımızda Samsun'un bu altyapıya ne ölçüde hizmet edebileceğini biliyoruz. Ülkemizin beşinci büyük serbest bölgesi olan Orta Karadeniz Serbest Bölgesi'nin yeni alanı bu sürecin içesinde çok önemli olacak."

 

Samsun'un enerji ve lojistik konusunda da önemli bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayan Olpak, "Küresel ticarette artan önemlerden birisi de mal ticaretinin yanı sıra hizmet ticareti. Biz hizmet ticaretini daha ziyade turizm olarak tanımlarken bugün sağlıktan, eğitime, eğlenceden, müteahhitliğe, yazılıma, bilişim hizmetlerine hepsini hizmet ticareti içinde görebildiğimiz çok geniş bir yelpazeyi konuşuyoruz. Sağlık kenti Samsun'u konuştuk, sağlıkta medikal ürenler pazarındaki altyapısını biliyoruz. Yapımı devam eden, önümüzdeki dönemde devreye girecek yeni Şehir Hastanesi ve benzeri altyapı yatırımları da bunları güçlendirecektir." diye konuştu.

 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ticaret Bakanlığı tarafından Samsun'a bir otelde düzenlenen "Samsun İli Yatırım ve İhracat Zirvesi"nde yaptığı konuşmasına, Süper Lig'e çıkan Yılport Samsunspor'u tebrik ederek başladı.

 

Tarihi değiştiren "19 Mayıs"ın arifesinde Samsun'da olmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Samsun İstiklal Harbi'ni müjdeleyen şehirdir. Bugün başımız dik bir şekilde vatanımızda yaşayabiliyorsak Samsun'da doğan mücadele ruhunun burada yakılan istiklal meşalesi sayesindedir." dedi.

 

Samsun'un Yatırım ve İhracat Zirvesi ile doğru ve güzel bir adım daha attığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un AK Parti'den 1. sıra Samsun milletvekili adayı olarak gösterildiğine işaret ederek, "Kendisi bu toprakların yetiştirdiği bir isim. Onun gayretleri ve liderliğinde Türkiye'nin dünya ihracatından aldığı pay tarihimizde ilk defa yüzde 1'in üzerine çıktı. Bu tarihimizde ilk defa oldu. Hep hedefimizdi, bir türlü gelememiştik. Sayın Bakanımızla birlikte, özel sektörümüz, oda ve borsa üyelerimiz yaptıkları ihracatla sadece miktarsal değil, oransal olarak da tarihi bir başarıya imza attılar. İnanıyoruz ki Sayın Bakanımızın ayağı Samsun'a da uğurlu gelecek. Samsun'un ihracattaki payı binde 6'lardan önce yüzde 1'e şimdi de yüzde 2'ye çıkacak. Yüzde 2'ye çıkması demek zenginlik, bereket, insanlara iş demek. Zaten Mehmet Muş şimdiden farkını icracı vizyonda Samsun'da göstermeye başladı." diye konuştu.

 

Hisarcıklıoğlu, Samsun'un sanayiciler için yeni ihracat ve üretim merkezi olacağına inandığını belirterek, şunları dile getirdi: "Merkezi konumu, tarım ve sanayiye uygun yapısı, ulaşım imkanları, lojistik merkezli limanıyla Samsun çok cazip yatırım imkanları sunmakta. Aynı zamanda hem Karadeniz'e hem Orta Anadolu'nun denize çıkış noktasıdır Samsun. Şu an Samsun ülkemizde üretimi olan 4 bin sanayi ürününün 22'sinde Türkiye'de liderdir. Tam 87 sanayi ürününde üretim kapasitesi bazında Türkiye'de ilk üç arasında yer almaktadır. Samsun'un ülkemiz ekonomisi için önemini ve değerini herkes görmeli ve bilmelidir. Samsunlu kardeşlerimiz de ecdattan aldıkları güç ve cesaretle geleceği şekillendirmeye Samsun'a değer katan çalışmalar yapmaya davam etmektedir."

 

"SON 10 YILDA BU KENTTEKİ İHRACATÇI FİRMA SAYISI İKİ KATINA ÇIKARAK 500'E ULAŞTI"

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe de Türkiye'nin son yıllarda her alanda büyük mesafeler katettiğini, üretimde marka ülkelerin başında geldiğini söyledi.

 

Gültepe, Türkiye'nin, dünyanın hemen her ülkesine ihracat yaptığına işaret ederek, "Geçen yılı 254 milyar dolarlık rekor bir ihracatla kapattık. Şayet paritenin olumsuz etkisi olmasaydı geçen yıl ihracatımız 270 milyar dolara taşınabilecekti. Bu yıl ilk 4 ayı geride bıraktık. Bu dönemde 80,9 milyar dolarla ihracatımıza imza attık. Son 12 aylık ihracatımız ise 251,7 milyar dolar oldu. Ben özellikle yılın ikinci yarısında çok daha umutluyum. İnşallah bu yılı Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır bir ihracatla tamamlayacağız." dedi.

 

Türkiye'yi ihracatta ilk 10 ülkeden biri yapma vizyonundan ödün vermeden çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Gültepe, "Bu hedefe yürürken Samsun'dan ve Samsunlu ihracatçılarımızdan hep beraber beklentilerimiz büyük. Samsun'un bu kapsamda büyük bir potansiyeli olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Samsun'un fabrikaları ve OSB'leriyle geçen yıl 171 ülkeye 1,3 milyar dolardan fazla ihracat gerçekleştirdiğini söyleyen Gültepe, şunları kaydetti: "Türkiye'de toplamda 27 sektörümüz var. Diğer sektörlerimizin de bu rakamları yakalayacak potansiyelleri olduğunu biliyoruz. Samsun'dan toplamda 1400'e yakın farklı ürünün ihracı yapılıyor. Bu gerçekten çok büyük bir çeşitlilik. Ayrıca Samsun'a ihracatta ciddi bir ilgi olduğu görüyoruz. Son 10 yılda bu kentteki ihracatçı firma sayısı iki katına çıkarak 500'e ulaştı. Yakın gelecekte bu sayının ikiye katlanarak devam edeceğini tahmin ediyoruz. Bu şehrin ayrıca kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve hava yoluyla güçlü bir lojistik altyapıya sahip olduğunu biliyoruz. Özellikle Samsun Limanı'nın çok geniş bir hinterlandı var. Buradaki lojistik merkezinin kente ayrı bir değer kattığının şahidiyiz. Türkiye'nin ulaşım koridorları adeta bu şehirle kesişiyor. Samsun'un özellikle Karadeniz ülkeleri pazarında ciddi bir potansiyeli var. TİM olarak biz de bu potansiyeli maksimum düzeye çıkarmak için çalışıyoruz."

 

Samsun Valisi Zülkif Dağlı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir de Samsun'un sahip olduğu yatırım potansiyeli ve altyapısı hakkında bilgi verdi.

 

Zirveye, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, AK Parti Samsun Milletvekilleri Fuat Köktaş ve Yusuf Ziya Yılmaz, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Salih Zeki Murzioğlu ile çok sayıda iş insanı katıldı.

08 Mayıs 2023 Pazartesi

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, kira artışında yüzde 25 sınırına ilişkin, "Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok" dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı TRT Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Ekonomi programının gerçekten çalıştığını belirten Şimşek, her şeyden önce ekonomide dengeleme sürecine girdiklerini söyledi.

 

Şimşek, iç talepte bir yumuşama olduğunu vurgulayarak, "Net ihracatın etkisi ekonomide olumluya dönmeye başladı. Büyümede kompozisyon değişiyor, dengelenme var. Bu da beraberinde ortaya çıkan dengesizlikleri gideriyor. Cari açık, Türkiye'nin dış dünyayla olan açığı geçen yıl mayıs ayında 57 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir açık... Bu sene bu açık büyük ihtimalle mayıs itibarıyla 30 milyar doların altına düşmüş olacak. Dolayısıyla çok ciddi bir iyileşme var. Türkiye'nin dış açığında neredeyse yarı yarıya düşüş var. Önemli dengesizlikten birisi bu çerçevede giderilmiş oldu." diye konuştu.

 

TÜRKİYE'YE FON AKIŞINDA ÖNGÖRDÜĞÜMÜZDEN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR ARTIŞ VAR

 

Programın çalıştığını özetleyen bazı göstergelere de işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:

 

"Örneğin Türkiye'nin risk primi geçen sene mayıs ayında 700 baz puanın üzerindeydi. Bugün 270'in altına düştü. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelere göre çok muazzam bir performans göstermişiz. Sadece bizim risk primimiz düşmemiş, bize benzer ülkelere oranla risk primimiz çok daha hızlı şekilde düşmüş. Bunun düşmesi, programın çalıştığını özetleyen bir gösterge. Çünkü bu Türkiye'ye fon akışında maliyeti belirleyen unsurlardan biri. Türkiye'ye fon akışında bizim öngördüğümüzden çok daha büyük bir artış var. Özellikle yerel seçimlerden sonra son 1,5 ayda o kadar ciddi bir fon akışı ve TL lehine bir portföy değişikliği var ki TCMB'nin swap hariç rezerv pozisyonu neredeyse 49 milyar dolarlık bir iyileşme gösterdi. Bahsettiğim 1,5 aylık bir süreç. Belirsizlikler azaldıkça, programın çalıştığı ortaya çıktıkça Türkiye'ye rağbet artıyor."

 

Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch'in 12 yıl sonra, S&P'nin ise 11 yıl sonra Türkiye'nin notunu artırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

 

"Artırmakla kalmadılar, 'program bu şekilde çalışmaya devam ederse notu tekrar artıracağız.' şeklinde pozitif görünümde duruyorlar. Ekonomide büyümenin kompozisyonu iyileşiyor. Daha sürdürülebilir daha dengeli bir büyüme var ve makroekonomik dengesizlikler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bütçe disiplini, Türkiye'ye fon akışındaki muazzam artış, dış dengedeki, rezervdeki ve risk primindeki iyileşme... Bütün bunlar şunu net şekilde ortaya koyuyor; programa olan güven güçlü, sürekli pekişiyor."

 

2 KANALDAN PARA POLİTİKASINA, DEZENFLASYON İÇİN DESTEK VERECEĞİZ

 

Geçen yıl ekim ayına göre enflasyon beklentilerinde muazzam bir iyileşme olduğunu ifade eden Şimşek, gelecek 12 ayda enflasyon düşüşü öngörüldüğünü, bunun şimdi yüzde 33 civarına, 24 aylık perspektifte ise yüzde 22'ye kadar indiğini kaydetti.

 

Şimşek, bunu performansla da destekleyeceklerini fakat sürekli şekilde programı güçlendireceklerini belirterek, deprem dışındaki harcamaları çok güçlü şekilde kontrol altına aldıklarını anlattı.

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni güçlü şekilde uygulayacaklarının altını çizen Şimşek, "En önemli konu verimliliği ve Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak yapısal reformları hızlandıracağız. Dolayısıyla 2 kanaldan para politikasına, dezenflasyon için destek vereceğiz. Önce bütçe disiplini, ikinci olarak reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz. Şuna inanıyorum ki programı güçlendirdikçe çok daha iyi sonuçlar da alacağız. Biz programı güçlendirmeye başladık. Tasarruf paketini açıklamamız bunun bir ayağı ama daha önümüzdeki dönemde programı güçlendirecek ilave adımlar atacağız. Bunların bir kısmı kamu maliyesi bir kısmı yapısal dönüşüm ayağında olacak."

 

BU PROGRAM, TÜRKİYE'NİN KENDİ PROGRAMI

 

Şimşek, bu programın içeride ve dışarıda ciddi bir rağbet gördüğünü aktararak, bazı uluslararası platformlarda programın başarısı konuşuldukça, "Bu program, Türkiye'nin öz evlatları tarafından hazırlanmamış" gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çekti.

 

Bunun doğru olmadığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

 

"İlk gün devir teslimde çok net bir tutum sergilemiştim. 'Bundan sonra bizim politikalar, kurala dayalı yani öngörülebilir olacak. İkinci olarak uluslararası normlara uygun olacak' demiştim. Uluslararası normlara uygun, kurala dayalı, kredibilitesi yüksek bir programı ortaya koymanız, sonra bu programla başarı elde etmeniz, dışarıda övüldüğü için bunu sanki dışarıda hazırlanmış bir program olarak lanse etmek bence doğru bir yaklaşım değildir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey'i, beni, bir kenara bırakalım. Strateji ve Bütçe Başkanlığındaki, Hazine ve Maliye Bakanlığındaki çok değerli arkadaşlarımızın ortaya koyduğu katkıları görmezden gelmektir. Bu program, özü itibarıyla Türkiye'nin kendi programıdır. Programın dışarıdan rağbet görmesi ve övülmesi, bu programın 'dışarıdan' yapıldığı anlamına gelmiyor. Biz, hiçbir uluslararası kuruluşla program hazırlık evresinde bir diyaloğa girmedik. Tabii ki üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarla diyaloğumuz her zaman güçlü, onlarla bir araya geliriz, programımızı anlatırız. Hangi ülkeye gidersem mutlaka bir fırsat bulup, orada Türkiye'nin potansiyelini ve neden yatırım yapılması gerektiğini anlatırım. Bu program, kendi öz evlatları tarafından hazırlanmıştır, kurala dayalıdır ve uluslararası normlara uygundur."

 

KİRALARDA YÜZDE 25 ZAM SINIRI

 

"Kiralarda yüzde 25 zam sınırı uygulamasının uzatılıp uzatılmayacağına" ilişkin ise Şimşek, şöyle konuştu:

 

"Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok. Zaten bir süreliğine bu düzenleme yapılmıştı. Ben hükümetimiz adına, verilmemiş bir karar üzerine yorum yapamam ama büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum. Piyasada, fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Arz artışı üzerinden fiyatların aşağı inmesini sağlamak lazım. Bunun için daha çok yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önemsiyoruz."

 

Maliye politikasının para politikasının gerisinden geldiği eleştirilerine cevap veren Şimşek, geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşandığını ve bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdiklerini söyledi.

 

Şimşek, bu sene büyük ihtimalle bütçe açığının hedefledikleri oranın çok altında kalacağını aktarırken, "Maliye politikası ayağında dezenflasyona, yani Merkez Bankasının enflasyonu düşürme çabasına güçlü destek vermiş olacağız." diye konuştu.

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'yle yatırımların, arzı, rekabet gücünü ve verimliliği artıracak alanlara aktarılması üzerinde durduklarını bildiren Şimşek, "Önümüzdeki dönemde önceliğimiz önemli sanayi üslerini limanlara bağlamak. Bunu önceliklendireceğiz çünkü rekabet gücünü artırmak, karbon ayak izini düşürmek istiyoruz. 'Maliye politikası gereken desteği vermiyor' demek, 'deprem konusunda gereken hassasiyeti göstermeyin' demekle eşdeğer hale geliyor. Deprem konusunda ne gerekiyorsa yapacağımızı söyledik ama deprem dışındaki alanlarda disiplin, harcama kontrolü ve harcamaların verimli alanlara aktarılması bizim için olmazsa olmaz." ifadesini kullandı.

 

Şimşek, Türkiye'ye ciddi bir fon akışı olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin cari açığı düşüyor, Türk lirası çok cazip, dolayısıyla lirada geçen sene olduğu gibi ciddi bir değer kaybı için sebep yok. Bu, enflasyonu düşürmeyi destekleyecek." değerlendirmesini yaptı.

 

Bu sene vergi artışı olmayacağını ve enflasyonu düşürmekte kararlı olduklarını bildiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Gelecek sene enflasyonu yüzde 14'e, bir sonraki sene de tek haneye düşürmek için maliye, para ve gelirler politikasında geri adım atmayacağız. Enflasyonu düşürünceye kadar bize durmak yok. Enflasyonu düşürürsek gelir dağılımı iyileştiririz, işçimizi ve emeklimizi korumuş oluruz. Enflasyonu düşürürsek fonlama maliyetleri düşer, sanayicimizi, üreticimizi korumuş oluruz. Yatırımları teşvik etmiş oluruz. Öngörülebilirliği artırmış oluruz. Enflasyon düştükçe bu ülke daha yüksek sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek. Geçmişte bunu başardık, tekrar başaracağız."

 

Şimşek, Merkez Bankasının rezerv biriktirmesine ilişkin de "Piyasadan döviz almasak lira 30'un altına, 20'li rakamlara düşerdi. Merkez Bankamız bu kadar döviz biriktirmeseydi, gelen dövizi satın almasaydı lira nominal olarak değer kazanacaktı. Biz rezerv biriktirdik çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım." dedi.

 

GRİ LİSTEDEN HER HALÜKARDA ÇIKARIZ

 

Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) gri listesinden çıkışına ilişkin süreci de değerlendiren Şimşek, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ve FATF'ın şubat ayında bir toplantı yaptığını ve Türkiye'nin gri listeden çıkmak için bir eylem planı hazırladığını anımsattı.

 

Mehmet Şimşek, FATF'ın, Türkiye'nin eylem planını başarıyla uyguladığını ifade ettiğini belirterek, "Dolayısıyla yerinde denetim yaparak 'Türkiye'den çıkış sürecini başlatabiliriz.' dediler. Bu karar alındı. Mayıs ayının başında buraya çok kapsamlı geniş bir heyet geldi, ben de heyetle bir araya geldim. Çünkü siyasi sahiplenme çok değerlidir." diye konuştu.

 

Terörün finansmanının kurutulmasının Türkiye için önemine dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

 

"Bunun için bizim uluslararası normlara, uluslararası listelere ihtiyacımız yok ki. Biz bu konuda kararlıyız. Kara para aklamayla, terörizmin finansmanıyla mücadelede dozu en yüksek düzeye çıkartmaya devam edeceğiz. Listeden çıksak da çıkmasak da bu konuda çok kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. MASAK'ı teknoloji ve insan kaynağı olarak güçlendiriyoruz. Yapay zeka algoritmaları dahil olmak üzere sürekli arkadaşlarla istişare halindeyiz. Ekibimizi güçlendireceğiz, idari kapasitemizi artıracağız, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla çok güçlü şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Dolayısıyla her halükarda bu listeden çıkarız. Zamanlama konusu, umarım siyasi mülahazalar araya girmez. Siyasi sahiplenme konusunda hiç tereddüt bırakmayacak şekilde bir duruşumuz var ve inanıyorum ki Türkiye'nin çıkması gerekiyor."

 

(TASARRUF) PAKET KİT'LERİ DE YEREL YÖNETİMLERİ DE KAPSIYOR

 

Bakan Şimşek, orta vadeli programları (OVP) genellikle 3 yıllık perspektifle ortaya koyduklarını, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin de OVP'yi güçlendirecek bir adım olduğu için 3 yıllık perspektifi olduğunu dile getirdi.

 

Paketin çok iyi bir izleme, raporlama, kontrol ve yaptırım boyutları olduğunu aktaran Şimşek, "Her kurumun ve idarenin, izleme ve raporlama açısından bir sorumlu tayin etmesi gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak biz kontrolü yapacağız. Yaptırım gerektiren bir uyumsuzluk söz konusuysa Cumhurbaşkanlığına raporlanacak. Kamunun tamamını kapsıyor, sadece merkezi hükümeti değil. Bu arada haberleri olsun, KİT'leri de yerel yönetimleri de kapsıyor. Tekrar altını çizmek istiyorum, verimlilik boyutu da önemli." ifadelerini kullandı.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Emtia piyasasında Fed'in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin güçlenmesi ABD'nin yaptırım kararları ve Çin'in attığı adımlarla geçen hafta sert yükselişler yaşanırken tarım grubunda üretimin artacağına yönelik öngörülerle negatif ayrışma görüldü.


Emtia piyasasında geçen hafta yükseliş eğilimi hakimdi.

 

ABD'de enflasyona dair endişelerin ve dolara talebin azalması emtia gruplarında genel olarak talebi olumlu etkiledi.

 

Analistler, ülkede Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) beklentilerin altında artmasının, enflasyonun ikinci çeyreğin başında yavaşlama eğilimine devam ettiğini gösterdiğini ve eylül ayı için faiz indirimi beklentilerini artırdığını belirterek, söz konusu durumun emtia piyasasında risk iştahını artırdığını söyledi.

 

ABD'nin Çin'e yönelik yaptırım kararlarına Çin'den de misilleme gelebileceğine ilişkin öngörüler de arz endişelerini tetikledi.

 

Emtia piyasasında, Fed'in faiz indirimlerine dair beklentilerin güçlenmesi, ABD'nin yaptırım kararları ve Çin'in ekonomisini güçlendirmek için attığı adımlarla geçen hafta sert yükselişler görülürken tarım grubu, üretimin artacağına yönelik öngörülerle negatif ayrıştı.

 

Geçen hafta ons bazında altın yüzde 2,3, gümüş yüzde 11,5, platin yüzde 8,6, paladyum yüzde 3,1 değer kazandı.

 

Gümüşün onsu, 31,59 dolarla Şubat 2013'ten bu yana en yüksek seviyeyi test etti.

 

ABD'nin petrol hariç ithalat fiyat endeksinin son 16 ayın en büyük artışını kaydetmesinin ardından enflasyondan korunma aracı olarak artan talepten dolayı değerli metallerde sert yükselişler görüldü.

ABD'NİN ÇİN İÇİN GÜMRÜK VERGİLERİNİ ARTIRMA KARARIYLA BAZ METALLER SERT YÜKSELDİ

 

Baz metallerde geçen hafta ABD'nin Çin için gümrük vergilerini artırma kararıyla sert yükselişler yaşandı.

 

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, kritik endüstrilerdeki yerli üretimi desteklemek amacıyla Çin'den ithal edilen çelik ve alüminyum, yarı iletkenler, elektrikli araçlar, bataryalar, kritik mineraller ve güneş pilleri gibi ürünlere yönelik gümrük vergilerini artırma kararı aldı.

 

Çin hükümetinin ülke ekonomisi için attığı destekleyici adımlar özelikle baz metallerde talebin daha fazla artabileceği öngörülerini öne çıkardı.

 

Halihazırda sıkıntılı durumda olan gayrimenkul sektörü için ise Çin hükümetinin yerel yönetimlerin makul fiyatlardan konut satın almasına izin vereceği bildirildi. Öte yandan, hükümet vatandaşlara uygulanan mortgage faizlerinde taban uygulamasını kaldırdığını duyurdu.

 

Bu gelişmelerle, tezgah üstü piyasada geçen hafta fiyatlar, libre bazında, bakırda yüzde 10,1, alüminyumda yüzde 4,1, çinkoda yüzde 3,3, kurşunda yüzde 3,2, nikelde yüzde 10,5 artış kaydetti.

 

BAKIRIN LİBRESİ, 5,24 DOLARLA TARİHİ ZİRVEYİ GÖRDÜ

 

Ekonomilerde en kötünün görüldüğü beklentisi ve artık faiz indirimlerinin başlayacağına yönelik öngörülerle özellikle bakır piyasasında yeniden toparlanma yaşandı.

 

Uzak Doğu'da, faiz indirimlerinin başlayabileceğine yönelik beklentilerle bölgeye verilen siparişlerde de artışlar olması bakır talebinde canlanmaya yol açtı.

 

Özellikle elektrikli araç kullanımının ve yenilenebilir enerjinin artması da bakır fiyatlarında sert artışlara neden oldu. Aynı zamanda uluslararası ticarette de ABD'nin Çin'e engeller koyması, yeni vergiler getirmesi, Rusya'ya uygulanan yaptırımlar da özellikle bakır fiyatlarının yönünü etkiledi.

 

Çin'deki devalüasyon endişeleri de bakır fiyatlarının artmasına neden olan önemli bir faktör olarak öne çıktı.

 

Melbourne merkezli madencilik şirketi BHP Group, Güney Amerika'daki bakır varlıkları için Londra merkezli Anglo American'a 43 milyar dolarlık teklif yapmıştı. Anglo American ise bu teklifi reddederek kendisini bir bakır devine dönüştürmek için planladığı bir yeniden yapılanmayla elmas, platin ve kömür madenciliğinden çıkmaya karar verdi.

 

Analistler, madencilik şirketlerinin girişimlerinin de bakıra olan talebi ortaya koyduğunu dile getirdi.

 

Nikel fiyatları ise dünyanın en büyük maden yataklarından bazılarını barındıran Fransa'nın, topraklarından 17 bin kilometre uzaklıktaki kolonisi Yeni Kaledonya'daki şiddet olaylarının üretimi kesintiye uğratmasıyla sert yükseldi.

 

Enerji grubuna bakıldığında ise Brent petrolün varil fiyatı yüzde 1,4, New York Ticaret Borsası'nda işlem gören doğal gazın İngiliz Termal Birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 17,1 arttı.

 

Petrol fiyatlarının yükselişinde, dünyanın en çok petrol tüketen ülkeleri ABD ve Çin'de talebin artacağı beklentisi etkili olmaya devam ediyor.

 

ABD Enerji Enformasyon İdaresinin açıkladığı resmi veriye göre, ülkedeki benzin stokları bir önceki hafta yaklaşık 200 bin varil, ticari ham petrol stokları ise yaklaşık 2 milyon 500 bin varil azaldı. Piyasa beklentisi, ham petrol stoklarının yaklaşık 400 bin varil azalacağı yönündeydi.

 

Dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde stokların beklentilerin üzerinde düşmesi ülkede talebin arttığına işaret ederek fiyatları yukarı yönlü destekliyor.

 

Doğal gaz fiyatları, ABD Enerji Enformasyon İdaresinin haftalık doğal gaz stoklarının beklenenden daha az arttığını bildirmesinin ardından yükseldi. Bu durum, aşırı arza ilişkin endişelerin azalmasına yardımcı oldu.

 

ŞEKERİN LİBRESİ 0,1795 DOLARLA EKİM 2022'DEN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEYİ GÖRDÜ

 

Tarım grubu, geçen hafta negatif seyretti.

 

Chicago Ticaret Borsası'nda geçen hafta kile başına fiyatlar buğdayda yüzde 2, mısırda yüzde 3,6, pirinçte yüzde 3,1 azalırken, soya fasulyesinde yüzde 0,7 arttı.

 

Intercontinental Exchange'de libre bazında fiyatlar pamukta yüzde 1,8, kahvede yüzde 2, şekerde yüzde 6,2 azalış kaydetti. Kakaonun ton başına fiyatı ise yüzde 17,4 azaldı.

 

Şekerin libresi 0,1795 dolarla Ekim 2022'den bu yana en düşük seviyeyi gördü.

 

Dünya buğday ve pirinç üretim tahminlerinin artış göstermesi, fiyatlarda değer kaybına neden oldu.

 

Fildişi Sahili, Gana ve Endonezya'da yağışların artmasının üretime yönelik endişeleri azaltmasıyla kakao fiyatlarında sert düşüş görüldü.

 

Brezilya'da artan şeker üretimi fiyatların düşmesine sebep oldu.

 

Kahve stoklarının yeniden artış göstermesi ve üretim fazlası beklentileri, fiyatlarda değer kaybına yol açtı.

 

Uluslararası Kahve Organizasyonu (ICO) 2023/2024 sezonunda 1 milyon torba üretim fazlası olacağını tahmin ediyor. Avustralya'da pamuk üretiminin artacağı beklentileri de fiyatları aşağı yönlü etkiledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi