İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri tarafından hazırlanan Covid-19 raporlarına bir yenisi daha eklendi. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenleri tarafından kaleme alınan ‘Covid-19 İle Birlikte Uluslararası İlişkilerde Değişim ve Süreklilikler’ raporu, salgını, uluslararası ilişkiler perspektifinden tarihsel, ekonomik, siyasal ve toplumsal boyutlarıyla ele alırken, kriz süresince konuşulan komplo teorilerinin genel bir değerlendirmesini de yapıyor.

TABİATA MÜDAHALE

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Oya Dağlar Macar, Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Dr. Öğr. Üyesi Uğur Yasin Asal, Dr. Öğr. Üyesi Ayfer Genç Yılmaz, Dr. Öğr. Üyesi Başak Özoral ve Dr. Kamala Valiyeva tarafından yazılan raporda, ilk olarak salgın hastalıklarının tarihine yer veriliyor; siyasi ve toplumsal sonuçları inceleniyor. Ardından küreselleşme ve iklim değişikliklerinin salgın hastalıklarla yakın ilişkisinden hareketle Covid-19’un da bu sorunlarla ilgisi sorgulanıyor.

Doğaya yapılan müdahalelerin ve ekosistemin bozulmasının, dolaylı olarak hastalıkların yayılmasına etki edebildiğinin vurgulandığı raporda, “Özellikle ormansızlaşma ile doğrudan vahşi hayvanların yaşam alanlarına girilmesi, insan türünden uzak yaşayan çok sayıda bitki ve hayvan türünün yok olmasına neden oldu” deniliyor.

KÜRESELLEŞME FAKTÖRÜ

Raporda, şu ifadelere yer veriliyor: “İklim değişikliğinin neden olduğu/olacağı kuraklık, sel ve taşkınlar, sıcak hava dalgaları, gıda üretimindeki azalış gibi etkiler, salgınların daha hızlı yayılmasına ve uzamasına, alınan önlemlerin etkisiz kalmasına ve toplumun salgınları daha şiddetli hissetmesine yol açabilir. Örneğin Covid-19 salgınında alınacak en önemli kişisel önlem, ellerin yıkanması. Ancak dünyada 785 milyon kişinin temiz suya erişimden yoksun olduğu gözden kaçırılmamalı. Öte yandan küreselleşme, salgın hastalıkların yayılmasını hızlandırmadaki en büyük faktör. İnsanların ve malların dolaşımı salgın hastalıkların yayılmasını kolaylaştırarak kısa sürede pandemiye dönüşmesine neden oluyor.”

Raporda, önümüzdeki dönemde küresel salgın tehdidi oluşturabilecek bulaşıcı hastalık ajanlarının iklim değişikliği gibi faktörlerle daha sık ortaya çıkmasının ve küreselleşmenin etkisiyle de daha hızlı yayılmasının beklendiği belirtiliyor.

GÜVENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ

Covid-19’un güvenliği dönüştürmeye başladığına dair iddiaları da odağına alan raporda, BM Genel Sekreteri’nin ‘Covid-19’un küresel barış ve güvenliği tehdit ettiği’ yönündeki açıklaması, İsrail ve Fransa gibi ülkelerin liderlerinin virüsle mücadele yerine ‘virüse karşı savaş’ tabirini kullanmasının terörle mücadele gibi bir sürece tekabül ettiği öne sürülüyor.

EKONOMİDE 4 TEMEL STRES TESTİ OLUŞTURACAK

Raporda, Covid-19 krizi ile birlikte ülkelerin sadece sağlık alt yapısı ve sosyal güvenlik uygulamalarının değil, devlet, toplum ve ekonomi ilişkilerinin de yeniden düşünülmesi gerekliliğinin ortaya çıktığı vurgulanıyor. Piyasa ekonomileri ile devletçi uygulamalar arasında başarı ve başarısızlıkların ortaya çıktığı bu sürecin, küresel sorunlarla mücadelede mevcut mekanizmaların etkinliğini sorgulattığı ve yeni arayışları hızlandırdığı belirtiliyor. Raporda, şu ifadelere yer veriliyor: “Covid-19’un küresel ekonomi üzerinde dört temel stres testi oluşturacağı öngörülüyor. Söz konusu stres testlerinden ilkinin zayıflayan ihracat talebi, tedarik zincirinin dağılması, turizm harcamalarında radikal düşüş ile birlikte piyasaların durgunluğu üzerine olacağı tahmin ediliyor. İkinci olarak, Covid-19’un ekonomi ve finans dünyasındaki uyumu bozması ve bunun sonucunda iş bırakma ve seyahat kısıtlamalarının ortaya çıkması ile tüketimde düşüş, zayıflayan gelir ve sermaye giderlerinde daralma bekleniyor. Üçüncü olarak, gelişmekte olan ülke para birimlerinin kademeli olarak dolar karşısında zayıflayacağı öngörülüyor. Son olarak, jeopolitik gelişmelerin Covid-19 ile birlikte yeni bir görünüm kazanabileceği ve özellikle Çin’in yakın bölgesi (Güney Çin Denizi) ve küresel güç dengesinde yeni bir aşama oluşturabileceği öne sürülüyor.”

GÜÇLÜ DEVLET ARAYIŞI

Devletler bu süreçte sınırları kapatarak, tıbbi malzeme ihracatını yasaklayarak, anayasal normları kişisel hakları sınırlayacak şekilde gözden geçirerek kamu sağlığı ve güvenliği adına sert önlemler aracılığıyla salgına müdahale etti. Raporda, bu önlemlerin, egemen ulus devletleri aşındıran bir ulusüstü bütünleşme projesi olan Avrupa Birliği içinde bile geçerli olduğuna dikkat çekiliyor. Dolayısıyla salgına karşı kolektif savunmanın sağlanması ve ekonomide oluşan sıkıntılı dönemin atlatılması için liberal piyasa ekonomisinin ulus devlete karşı en güçlü olduğu ülkelerde bile toplumun yeniden güçlü bir devlete yönelmeye başladığı ifade ediliyor.

23 Temmuz 2020 Perşembe

Etiketler : Üniversitemiz

HAMİT KARDAŞ

İstanbul Ticaret Üniversitesi tarafından 19-25 yaş aralığında, farklı sosyoekonomik bölgelerden 1.000 kişiyle görüşülerek hazırlanan ‘Z Kuşağını Tanımak: Değerler, Tercihler, Görüşler’ başlıklı rapor, kamuoyu ile paylaşıldı. Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aşkın ve akademisyenler Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Baylak Güngör, Öğr. Gör. Dr. Ezgi Tan ve Öğr. Gör. Yasemin Kuş tarafından hazırlanan rapor, akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla açıklandı.

Raporun tanıtım programında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elçin Aykaç Alp, farklı kuşakların birbirini tanıması ve anlayabilmesi, kuşaklar arası iletişimin artması için bu tarz çalışmaların önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Rüstem Aşkın da rapor hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Aşkın, raporun amacını; Z Kuşağı olarak adlandırılan ve Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan genç nüfusun şartlarını, değerlerini, toplumsal sorunlara yaklaşımını, politik eğilimlerini, kendilik algısı ve kişilik özelliklerini, duygularını, kaygılarını, eğitim ve aile gibi temel alanlardaki düşünce ve beklentilerini anlamak ve değerlendirmek olarak açıkladı.

EĞİTİM DURUMLARI

Çalışmaya dahil olan katılımcılardan 651’i (yüzde 65.1) lise mezunu, 150’si (yüzde 15) lisans mezunu, 141’i (yüzde 14.1) ön lisans mezunu, 32’si (yüzde 3.2) ortaokul mezunu. 24 (yüzde 2.4) katılımcı ise herhangi bir okuldan mezun olmadığını bildirdi.

Katılımcıların yüzde 76.8’i aileleriyle birlikte yaşıyor. Yalnızca 293 (yüzde 29.3) katılımcı, aile aylık gelirlerinin 10 bin TL ve üzerinde, diğerleri ise daha alt düzeyde olduğunu beyan etti. Kişisel bir bilgisayara sahip olduğunu beyan eden katılımcı oranı ise yüzde 71.

MUTSUZ VE SİNİRLİLER

Mutsuzluk duygusunu ne sıklıkla yaşadıkları sorusuna, gençlerden yüzde 65.8’lik bir oranda ‘ortalama veya fazlasıyla’; sinirlilik duygusunu ne sıklıkla yaşadıkları sorusuna ise yüzde 73.5’lik bir oranda ‘ortalama veya fazlasıyla’ cevabı alındı. Anne babalarınca beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı sorusuna verilen cevaplar, önemli bir kesimin (yüzde 65) bu konudaki düşüncesinin olumlu olduğu yönünde.

EŞTE MERHAMET

Katılımcıların en çok önem atfettikleri konular; özgür olmak (yüzde 79.9), adil ve refah içinde bir toplumda yaşamak (yüzde 79.4) ile hayatına yön verebilmek (yüzde 73.8) şeklinde sıralandı. Eşte bulunması beklenen en önemli özellikler merhamet/yardımseverlik (yüzde 73.8), ahlaklı olmak (yüzde 73.1) ve fedakarlık (yüzde 61.1) şeklinde bildirilirken, bu cevaplarda kadın katılımcıların oranı daha yüksek. Evlenme ve çocuk sahibi olmaya erkek katılımcıların daha fazla önem atfettikleri gözlendi.

Raporun tam metnine üniversitenin internet sitesinden ulaşılabiliyor.

İŞSİZLİK EN ÖNEMLİ SORUN

Katılımcılar; kendileri için en önemli üç sorunu sırasıyla yüzde 69.3 oranında işsizlik, yüzde 65.7 oranında yoksulluk, yüzde 64.9 oranında şiddet ve zorbalık olarak açıkladı. Kaygı duydukları konular arasında ise ülkenin ekonomik durumu (yüzde 76.6), geleceklerine ilişkin kaygıları (yüzde 72.4) ile kariyer ve iş imkânlarına ilişkin kaygıları (yüzde 68.5) en üst sırada yer alıyor.

PANDEMİNİN ETKİLERİ

Pandemi nedeniyle gençlerin yüzde 60’ı psikolojik durumlarının, yüzde 55’i eğitim hayatlarının olumsuz etkilendiğini, yarısı ise ekonomik durumlarının bozulduğunu belirtti.

GENÇLERİN YÜZDE 32’Sİ YURT DIŞI KARİYER PLANLIYOR

Daha iyi eğitim, kariyer ve iş amacıyla yurt dışında yaşamak isteyenlerin oranı yüzde 32 iken, yine aynı amaçlarla yurt dışında bulunmak ve daha sonra ülkeye dönmek isteyen gençlerin oranı da yüzde 31.3 oldu. Her iki tercihte de kadınlar daha yüksek oranı oluşturuyor.

24 Ekim 2022 Pazartesi

Etiketler : Üniversitemiz

2019 yılına kadar İstanbul Ticaret Üniversitesi Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi, bu tarihten itibaren ise OSTİM Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen the Smart Economic Planning and Industrial Policy (SEPIP) Conference sona erdi.

Konferansa Türkiye’nin yanı sıra Japonya, ABD, İngiltere, İspanya, Portekiz, Avustralya, İtalya ve Arjantin’den çok sayıda konuşmacı katıldı.

TİCARET’ten Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Betül Gür, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Balcı ve Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sabri Öz’ün bilim kurulu üyesi olarak yer aldığı SEPIP 2022’de, TİCARET öğretim üyelerinin ve doktora öğrencilerinin katıldığı bir panel oturumu gerçekleştirildi.

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elçin Aykaç Alp’ın moderatörlüğünde yapılan panelin ana teması ‘teknolojik ve dijital dönüşüm’ oldu. Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ekmekçi, ‘enerji verimliliğinde dijital dönüşüm’, Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sabri Öz ‘çip krizi ve sektörel, bölgesel yansımaları’, Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi doktora öğrencilerinden Selçuk Bayer ise ‘sağlık sektöründe dijital dönüşüm’ konuşmalarıyla panelde yer aldı.

17 Ekim 2022 Pazartesi

Etiketler : Üniversitemiz