Rusya-Ukrayna Savaşı'nın birinci yılı geride kalırken, bu süreçte dünya genelinde hidrojenin birçok alanında piyasa oluşturma çalışmaları hız kazandı.


 

Yenilenebilir enerji kullanılarak elektroliz yoluyla üretilebilmesi, boru hatları ile taşınabilirliği, depolanabilir olması ve mevcut boru hatlarında doğal gazla belli oranda karıştırılabilmesi, hidrojeni enerji sektöründe çekici hale getirdi.

 

24 Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan bu yana doğal gaz ve petrolün arz yönlü belirsizlikleri ve AB'nin Rus enerji ürünlerine uyguladığı ithalat ambargoları enerji piyasalarında dengesizlikleri beraberinde getirmişti.

 

İklim değişikliği ile mücadele hedefleri sebebiyle mesafeli yaklaşılan ve kullanımına son verilmesi planlanan kömüre ve nükleer enerjiye geri dönüş savaş ile yaşanan enerji krizi sonrası hızlanırken, bu dönemde yenilenebilir enerji projeleri ve bu alana yapılan yatırımlar artış gösterdi. Aynı zamanda hidrojen teknolojilerine yatırım ve politikaların kapsamı genişletildi.

 

Bu süreçte, ABD ve AB ülkelerinden Almanya ve Fransa başta olmak üzere, birçok Arap ve Afrika ülkeleri ile Avustralya, Kanada arasındaki anlaşmalarla yeşil hidrojen alım ve ihraç girişimleri başladı.

 

Geçen yıl mart başında AB Komisyonu'nun "REPowerEU" adlı ortak eylem planı yayımladı, AB'nin 'Fit for 55' anlaşması kapsamında 2030 yılına kadar 5,6 milyon ton (Mt) yeşil hidrojen üretimi öngörülüyordu.

 

REPowerEu eylem planı kapsamında ise, buna ek olarak 15 milyon ton yeşil hidrojen üretimi hedeflendi ve böylelikle Rusya'dan alınan yıllık 25 ila 50 milyar metreküplük doğal gazın ikame edilebileceği ifade edildi.

 

Hidrojen ve ilgili teknolojilere 2017-2019 arasında hiç yatırım yapılmazken, ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelesinin de öncelendiği ve yerli kaynak kullanımın artış gösterdiği savaş döneminde, 1,5 derecelik küresel sıcaklık azaltım senaryosu kapsamında bu alandaki yatırımlar yıllık 133 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu dönemde yıllık 2,7 gigaton karbon emisyonunun önlenmesi hedeflendi.

 

Ayrıca, 2031-2050 döneminde bu sektöre dünya genelinde yıllık 176 milyar dolar yatırım gelmesi bekleniyor. Özellikle yeşil hidrojenin doğal gaz ve petrolün yoğun olarak kullanıldığı enerji ağır endüstrilerden çelik üretiminde anahtar rol üstleneceği düşünülüyor.

 

Böylelikle, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın birinci yılı geride kalırken, bu süreçte dünya genelinde hidrojen piyasası oluşturma çalışmaları hız kazandı, bu sektöre yapılması beklenen yatırımların kapasitesi arttı.

 

"HİDROJEN 1.0 EKONOMİK SÜRECİ BAŞLADI"

 

Hidrojen Teknolojileri Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın özellikle Avrupa'da kaynak çeşitliliği konusundaki çalışmaları hızlandırdığını ve hidrojen ekonomisinin oluşturulması çabalarında ivmelenme yaşandığını kaydetti.

 

Hidrojen kullanımına yönelik teşvik, destek programları ve mevzuat çalışmalarının kapsamının geliştiğini ifade eden Dinçer, şunları kaydetti: "Hidrojenin enerji ve ulaşım sektörlerinde kullanımında son iki yılda çok hızlı bir dönüşüm söz konusu. Sanayisini karbondan arındırmak isteyen başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede hidrojen çalışmalarında artış yaşandı. Almanya'nın yanında Fransa da bu dönemde nükleer ve hidrojeni ön plana çıkaran ülkeler arasında yer alıyor."

 

Dinçer, ülkelerin hidrojen ekonomisini geliştirme çalışmalarına hız verdiğini belirterek, bu alanda ekosistem oluşturma çabaları ile ticaretinin de başladığını dile getirdi.

 

Ülkelerin bu alanda istihdam olanakları yaratma çalışmalarının bulunduğunu ifade eden Dinçer, "Hidrojen 1.0 ekonomik sürecine de girildi. Bu süreçte hidrojen sektörünün geliştirilmesinin yanı sıra insan kaynağının eğitimi ve yetiştirilmesine yönelik eğitimsel çalışmaların da bir an önce başlaması gerekmektedir. Hidrojenin ulaşım sektörlerinde son iki yılda çok hızlı bir dönüşüm çalışmaları başladı. Önümüzde 10 yıl içinde ciddi hedefler konuştu." diye konuştu.

 

Türkiye'de geniş kapsamlı çalışmaların yürütüldüğünü dile getirilen Dinçer, "Türkiye'nin 7 bölgesini içeren bir çalışmayla, güneş, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik, akıntı ve biyokütle gibi farklı kaynakları ve potansiyellerini incelemiş, hidrojen üretim potansiyelleri 7 bölge ve 81 il için çalışıldı. Burada Türkiye'nin 500 milyon tonun üzerinde bir üretim imkanının olabileceği ortaya çıktı. Bu ise Türkiye'nin hidrojen üretiminde dünyada rahatlıkla ilk beş ülke arasına girebileceğini açıkça gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

28 Şubat 2023 Salı

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma