HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU

Devletin ve sivil toplum kuruluşlarının tarihi eserlerin yenilenmesine ilişkin projeleri, restorasyon ve izolasyon sektörünün canlı bir dönem geçirmesini sağladı.
Bu canlılığı inşaat projelerindeki hareketlilik de destekliyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Sultan Hızıroğlu, sektörün özellikle koruma kurulları ile yaşanan sorunları olduğunu kaydetti.

Hızıroğlu, sorunlarının çözülmesi için şu önerileri paylaştı: “En başta gelen sorun; personel sayısının yetersizliği nedeniyle raportörlerin projeye bakmaması ve ilk kontrol süresinin çok uzun olması. Projelerle ilgili talep edilen kriterler, yapıların özelliğine ve durumuna göre esnetilemiyor. Örneğin, ahşap bir köşk ile Balat’taki ahşap ev aynı şekilde görülüyor. Bu da inceleme süresini uzatıyor. Uygulamaya başladıktan sonra sahada elde edilen bilgilere göre revizyonların bekletilmesi ise sahaların çalışmasına engel oluyor. Restorasyon projeleri belediye onayından sonra kurullara iletiliyor. Ancak bazen restitüsyona (yeniden tasarım) dayalı olarak ek alanlar ya da kat olduğu durumlarda, belediyeden kurula havale almakta zorlanıyoruz. Her belediyenin bu konuya farklı bakması da bürokratik bir engel.”

‘ESKİ ESER’ YAPILAR

Geçmiş dönem yapılaşma kuralları ve uygulanmasında da sorun yaşandığını belirten Hızıroğlu, “Otopark sorunu, ‘eski eser’ yapıların restorasyonunda her zaman gündemde tutulmamalı” dedi.

Yangın merdiveni standartları konusunda da kurullarda netlik olmadığı için onay sorunu yaşadıklarını hatırlatan Hızıroğlu, “Ayrıca koruma kurullarında her zaman konusunda uzman hocaların bulunmaması da bizim muzdarip olduğumuz konuların başında geliyor” dedi.

İTHAL YERİNE YERLİ KULLANALIM

Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Meclis Üyesi Serkan Bilir, sektörde faaliyet gösteren üyelerin nitelikli personel bulmakta zorlandığını söyledi. Projelere uygun malzemelerin tedarikinde de sıkıntı çekildiğine değinen Bilir, koruma kurulları başta olmak üzere diğer ilgili kurumlardaki işlerde mevzuat karışıklığı ve bürokratik engellerle karşılaştıklarını belirtti. Bilir, şunları söyledi: “İzolasyonda kalite farkı olmayan ithal malzemelerin yerine yerli malzemenin kullanımını teşvik edici düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. Öte yandan, okullarda ve üniversitelerde ihtisas alanları oluşturulması uygun olacak.”

YENİLENEREK YOLA DEVAM EDİYORUZ

Geçtiğimiz yıl sektörün iyi bir performans yakaladığına işaret eden Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Osman Arıtürk, gerek izolasyon gerekse restorasyon konusunda inşaat sektörünün canlanmasından dolayı iyi bir dönem geçirdiklerini söyledi. Arıtürk, şöyle konuştu: “Bu yılın ilk yarısında da sektörümüz kendini yenileyerek yoluna devam ediyor. Restorasyon konusunda ise özellikle tarihi yapıların projelendirilip yeniden kazandırılması önemli. 2015’te restorasyonlar ciddi manada kamu eliyle gerçekleştirildi. Bu yıl da aynı şekilde kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları bu çalışmaları sürdürüyor. İstanbul Ticaret Odası da tarihi yapıları yeniden ülkemize kazandırdı. Bu nedenle İTO’ya, İTO Başkanına ve Başbakanımıza teşekkür ediyorum.”

HER İŞLETME AR-GE’SİNİ KURSUN

Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Üyesi Turgay Kırmızı, ortak sorunun nitelikli eleman eksikliği olduğunu hatırlatarak, nitelikli personel yetişmesi için alt yapı oluşturulması ve eğitilmiş elemana yatırım yapılması gerektiğini savundu. Kırmızı, “Banka ve finans kurumlarından yeterli desteğin görülememesi en büyük sorunumuz. Yine Ar-Ge yapılmaması diğer bir önemli eksiklik. Bu nedenle yenilik olmadığından dış pazarlarda yeterli satış potansiyeline erişemiyoruz. Bu konuda her işletmenin Ar-Ge birimlerini kurması gerekir” dedi.

27 Haziran 2016 Pazartesi

Etiketler : Sektörel

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar