Bilgi ve iletişim sektöründe istihdam yüzde 3.26 oranında artarak 289 bine ulaştı. Uzmanlar, bu alandaki yetişmiş beyin gücünün, katma değer ve rekabet üstünlüğü için kritik önemde olduğunu vurguluyor.

 

Türkiye’de ‘bilgi ve iletişim’ sektöründe ücretli çalışan sayısı eylül itibarıyla 289 bini geçerek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerindeki ücretli çalışan sayısı, bu yılın ilk ayında 14 milyon 499 bin 882 kişi seviyesindeydi. Takip eden aylarda dalgalı bir seyir izleyerek yükselişi devam ettiren sektör istihdamı, eylülde 15 milyon 374 bin 379 kişiye ulaştı. Söz konusu istihdamın alt dağılımına bakıldığında, ‘bilgi ve iletişim’ sektöründe ücretli çalışan sayısının 3 aydır düzenli arttığı görüldü. Sektörde ocakta 283 bin 548 kişi çalışırken şubatta bu sayı 282 bin 200 ile bu yılın en düşük seviyesine geriledi. 

 

YILLIK YÜZDE 3.26 

 

Haziran ayına kadar dalgalı bir seyir izleyen sektör istihdamı, yıl ortasından sonra yükseliş trendine girdi. Temmuzda 285 bin 94 kişi olan ‘bilgi ve iletişim’ sektöründeki çalışan sayısı, ağustosta 286 bin 930’a, eylülde ise tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 289 bin 69’a ulaştı. Sektörde geçen yılın eylül ayında 279 bin 932 kişi çalışıyordu. Böylece sektörde eylülde çalışan sayısı yıllık bazda yüzde 3.26 artmış oldu.

 

HERKESE EĞİTİM

 

Konu hakkında bir açıklama yapan Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Başkanı Mehmet Ali Tombalak, katma değerli hizmet üretmeyi, teknoloji ve dijitalleşmeyle ekonomide atılım sağlamayı ve rekabet üstünlüğü oluşturmayı hedefleyen bir Türkiye için bu artışların yeterli olmadığını söyledi.

 

Genç neslin yeni oluşan iş ihtiyaçlarına göre eğitilmesi, sosyal politikalarla ülkede tutulması ve yetişkin neslin yeni iş ihtiyaçlarına göre yetkinliklerinin geliştirilmesi ve üretkenliklerinin artırılmasının öncelikli konuları haline geldiğini belirten Tombalak, “Almanya ve İngiltere, bu konuyu nitelikli göçle desteklemeye, yetişkinlere ücretsiz teknoloji eğitimleri sunarak onlara kariyer değişikliği imkanı sağlayarak yapmaya çalışıyor” dedi. 

 

Türkiye’nin 2. yüzyılında Yüksek Teknoloji İçin Eylem Çağrısı Raporu’ndaki tespitlere göre dijital dönüşüm ve teknoloji atılımının ihtiyaç duyduğu yetkinliğe sahip iş gücü ve inovasyon kültürü istenen ölçüde geliştirilemedi. TÜBİSAD Başkanı Tombalak, bu konuda şunları söyledi: “En öncelikli adım olarak beyin göçünü beyin gücüne dönüştürmemiz gerekiyor. Bunu da ancak bu gücümüzün katma değerli servis ihracatına dönüştürülerek kullanılmasıyla ve güçlü marka değerine sahip şirketlerimizin oluşmasıyla sağlayabiliriz.” 

 

HİZMET İHRACATI

 

“Türkiye’de şirketlerin oluşturacağı hizmet ihracatı önceliklendirilmeli” diyen Tombalak, dijital girişimlerdeki potansiyele ulaşmak ve küresel pazarda rekabet gücünü artırmak için mevcut fon ve ekosistem desteğinin artırılması gerektiğini dile getirdi.


Tombalak, ayrıca Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından başlatılan ‘Siber Güvenlik Meslek Yüksek Okulları Projesi’nin, bilişim alanının ihtiyaçlarına göre tüm dikey alanlarda genişletilerek uygulanmasının önemli olduğunu belirtti. 

 

LİSELERDE YAZILIM

 

Yazılım alanındaki yetkin insan kaynağı ihtiyacının karşılanması için lise seviyesinde uygulama yapılması gerektiğini belirten Tombalak, şöyle devam etti: “Bu yöndeki çalışmalar her tür lisede hızlıca hayata geçirilmeli. Ulusal siber güvenliğin sağlanmasında organizasyon yapısı ve teknik altyapının güçlendirilmesi için teknolojiyi üretecek, geliştirecek ve yönetecek nitelikli insan kaynağını yetiştirmek en kritik bileşendir. Şu soruyu sürekli gündemde tutmamız gerekiyor: Var olan insan gücü yanında, bu alanda çalışmak isteyen herkes, kendilerini bu yeni geleceğe hazırlamak için neler yapmalı?”

27 Kasım 2023 Pazartesi

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar