tatil-sepeti

HABER:HAMİT KARDAŞ

İstanbul Ticaret Üniversitesi Finans Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Serkan Çankaya, uluslararası istatistik kuruluşlarından Statisca tarafından dünyanın dört büyük ülkesinde yaşayan hanehalkı üzerinde yapılan ‘COVID-19 Günlük Barometresi’ adlı anket sonuçlarını değerlendirdi. Anketlerin iş dünyasının karar verme süreçlerine yön verebilmek adına günlük olarak güncellendiğini kaydeden Doç. Dr. Çankaya, bireylerin davranışsal etkilerine ilişkin de önemli ipuçlarını ortaya koyduğunun altını çizdi.

YİYECEK KITLIĞI KAYGISI

Ankete göre, aile bireylerinin sağlığı hakkında duyulan kaygı ile ülke ekonomisi hakkında duyulan endişenin, özellikle Çin ve ABD’de eşit seviyede olduğunu ifade eden Doç. Dr. Çankaya, “Çin ve ABD’deki katılımcıların, ülkelerinin ekonomik istikrarı açısından duydukları kaygı oldukça yakın seviyelerde. İki ülkedeki kaygı, Almanya ve Birleşik Krallık sonuçlarına göre daha yüksek seyrediyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinden ABD’nin yiyecek kıtlığı kaygısının en çok hissedilen ülke olması ilgi çekici. Çin’de ise iş güvenliği endişesi en belirgin seviyede” dedi.

TOPLUM SOSYOLOJİSİ HAKİM

Geleneksel iktisat ve finans teorilerinin özellikle içinde bulunduğumuz kriz dönemlerini doğru bir şekilde modelleyemediğinin görüldüğünü belirten Doç. Dr. Çankaya, “Ancak bireylerin koronavirüs salgınını algılayışı finansal piyasalara oldukça güçlü bir şekilde yansıdı. Belirsizliğin zirve yaptığı kriz dönemlerinde akademik çevrelerde ve piyasalarda davranışsal iktisat ve davranışsal finans yaklaşımları, gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcı çevrelerinde oldukça ilgi çekiyor. Bu akıma göre yatırımcılar geleneksel teorinin ileri sürdüğü gibi her zaman rasyonel kararlar almıyor. Bu kararlarda bireylerin psikolojik faktörleri ve toplum sosyolojisi etkin oluyor” diye konuştu.

ÇİFTE KRİZE DÖNÜŞTÜ

Hisse senedi piyasalarında spekülatif kriz dönemlerinde etkili olan psikolojik faktörlere de dikkat çeken Doç. Dr. Çankaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırımcılarda oluşan güven yoksunluğu ortamının diğer yatırımcılar tarafından beslenerek yayılması, hisse fiyatlarının düşmesine sebep olur. Korku ve panik ortamı ile hisse sahibi yatırımcıların duyduğu pişmanlık, durumun daha kötüleşeceği beklentisi ve daha alt seviyelerde satamama endişesi, ikinci bir satış dalgası ile neticelenebilir. Piyasa katılımcılarının sürecin normalize olmasına yönelik algısına bağlı olarak toparlanma, ülke hisse senedi piyasalarına göre farklılık gösterir. Ancak bu tip bir kriz daha önce örneğine çok rastlamadığımız bir yapıya sahip. Her ne kadar sağlık krizi olarak başlamış olsa da global bir ekonomik krize evrilip adeta çifte kriz halini aldı.”

KRİZİN MUCİZEVİ BİR İLACI YOK!

Davranışsal ekonominin duayenlerinden Robert Shiller’in içinde bulunduğumuz krizi 1929 Büyük Buhranı dönemine benzettiğini hatırlatan Doç. Dr. Çankaya, şöyle konuştu: “Shiller’e göre bu kriz kollektif hafızada on yıllar boyunca yer ederek insanları daha çok riskten kaçınır hale getirebilecek. Yatırımcıların bu tutumu, hisse senedi değerlemelerinin daha düşük seyretmesine sebep olabilecek. Özetle, içinde bulunduğumuz bu zor dönemin mucizevi bir ilacı yok. Elden geldiği ölçüde her türlü bilgiyi ve faktörü, alacağımız finansal kararlara dahil ederek sükunet içerisinde, sağduyu ile optimum kararlar vermeye gayret etmek önem arz ediyor.”

RAPORLARDA DAVRANIŞSAL BOYUTA DA YER VERİLMELİ

Piyasalarda belirsizliğin arttığı dönemlerde sakinliği koruyup duygusal tepki vermemenin oldukça güç olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Serkan Çankaya, “Günümüzde yatırımcı raporları geleneksel anlayışla hazırlanıyor. Raporlarda davranışsal boyuta daha fazla yer verilmesi halinde daha doğru finansal kararlar alınması mümkün olacak” dedi.

29 Nisan 2020 Çarşamba

Etiketler : Üniversitemiz

HAMİT KARDAŞ

İstanbul Ticaret Üniversitesi tarafından 19-25 yaş aralığında, farklı sosyoekonomik bölgelerden 1.000 kişiyle görüşülerek hazırlanan ‘Z Kuşağını Tanımak: Değerler, Tercihler, Görüşler’ başlıklı rapor, kamuoyu ile paylaşıldı. Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aşkın ve akademisyenler Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Baylak Güngör, Öğr. Gör. Dr. Ezgi Tan ve Öğr. Gör. Yasemin Kuş tarafından hazırlanan rapor, akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla açıklandı.

Raporun tanıtım programında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elçin Aykaç Alp, farklı kuşakların birbirini tanıması ve anlayabilmesi, kuşaklar arası iletişimin artması için bu tarz çalışmaların önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Rüstem Aşkın da rapor hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Aşkın, raporun amacını; Z Kuşağı olarak adlandırılan ve Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan genç nüfusun şartlarını, değerlerini, toplumsal sorunlara yaklaşımını, politik eğilimlerini, kendilik algısı ve kişilik özelliklerini, duygularını, kaygılarını, eğitim ve aile gibi temel alanlardaki düşünce ve beklentilerini anlamak ve değerlendirmek olarak açıkladı.

EĞİTİM DURUMLARI

Çalışmaya dahil olan katılımcılardan 651’i (yüzde 65.1) lise mezunu, 150’si (yüzde 15) lisans mezunu, 141’i (yüzde 14.1) ön lisans mezunu, 32’si (yüzde 3.2) ortaokul mezunu. 24 (yüzde 2.4) katılımcı ise herhangi bir okuldan mezun olmadığını bildirdi.

Katılımcıların yüzde 76.8’i aileleriyle birlikte yaşıyor. Yalnızca 293 (yüzde 29.3) katılımcı, aile aylık gelirlerinin 10 bin TL ve üzerinde, diğerleri ise daha alt düzeyde olduğunu beyan etti. Kişisel bir bilgisayara sahip olduğunu beyan eden katılımcı oranı ise yüzde 71.

MUTSUZ VE SİNİRLİLER

Mutsuzluk duygusunu ne sıklıkla yaşadıkları sorusuna, gençlerden yüzde 65.8’lik bir oranda ‘ortalama veya fazlasıyla’; sinirlilik duygusunu ne sıklıkla yaşadıkları sorusuna ise yüzde 73.5’lik bir oranda ‘ortalama veya fazlasıyla’ cevabı alındı. Anne babalarınca beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı sorusuna verilen cevaplar, önemli bir kesimin (yüzde 65) bu konudaki düşüncesinin olumlu olduğu yönünde.

EŞTE MERHAMET

Katılımcıların en çok önem atfettikleri konular; özgür olmak (yüzde 79.9), adil ve refah içinde bir toplumda yaşamak (yüzde 79.4) ile hayatına yön verebilmek (yüzde 73.8) şeklinde sıralandı. Eşte bulunması beklenen en önemli özellikler merhamet/yardımseverlik (yüzde 73.8), ahlaklı olmak (yüzde 73.1) ve fedakarlık (yüzde 61.1) şeklinde bildirilirken, bu cevaplarda kadın katılımcıların oranı daha yüksek. Evlenme ve çocuk sahibi olmaya erkek katılımcıların daha fazla önem atfettikleri gözlendi.

Raporun tam metnine üniversitenin internet sitesinden ulaşılabiliyor.

İŞSİZLİK EN ÖNEMLİ SORUN

Katılımcılar; kendileri için en önemli üç sorunu sırasıyla yüzde 69.3 oranında işsizlik, yüzde 65.7 oranında yoksulluk, yüzde 64.9 oranında şiddet ve zorbalık olarak açıkladı. Kaygı duydukları konular arasında ise ülkenin ekonomik durumu (yüzde 76.6), geleceklerine ilişkin kaygıları (yüzde 72.4) ile kariyer ve iş imkânlarına ilişkin kaygıları (yüzde 68.5) en üst sırada yer alıyor.

PANDEMİNİN ETKİLERİ

Pandemi nedeniyle gençlerin yüzde 60’ı psikolojik durumlarının, yüzde 55’i eğitim hayatlarının olumsuz etkilendiğini, yarısı ise ekonomik durumlarının bozulduğunu belirtti.

GENÇLERİN YÜZDE 32’Sİ YURT DIŞI KARİYER PLANLIYOR

Daha iyi eğitim, kariyer ve iş amacıyla yurt dışında yaşamak isteyenlerin oranı yüzde 32 iken, yine aynı amaçlarla yurt dışında bulunmak ve daha sonra ülkeye dönmek isteyen gençlerin oranı da yüzde 31.3 oldu. Her iki tercihte de kadınlar daha yüksek oranı oluşturuyor.

24 Ekim 2022 Pazartesi

Etiketler : Üniversitemiz

2019 yılına kadar İstanbul Ticaret Üniversitesi Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi, bu tarihten itibaren ise OSTİM Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen the Smart Economic Planning and Industrial Policy (SEPIP) Conference sona erdi.

Konferansa Türkiye’nin yanı sıra Japonya, ABD, İngiltere, İspanya, Portekiz, Avustralya, İtalya ve Arjantin’den çok sayıda konuşmacı katıldı.

TİCARET’ten Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Betül Gür, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Balcı ve Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sabri Öz’ün bilim kurulu üyesi olarak yer aldığı SEPIP 2022’de, TİCARET öğretim üyelerinin ve doktora öğrencilerinin katıldığı bir panel oturumu gerçekleştirildi.

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elçin Aykaç Alp’ın moderatörlüğünde yapılan panelin ana teması ‘teknolojik ve dijital dönüşüm’ oldu. Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ekmekçi, ‘enerji verimliliğinde dijital dönüşüm’, Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sabri Öz ‘çip krizi ve sektörel, bölgesel yansımaları’, Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi doktora öğrencilerinden Selçuk Bayer ise ‘sağlık sektöründe dijital dönüşüm’ konuşmalarıyla panelde yer aldı.

17 Ekim 2022 Pazartesi

Etiketler : Üniversitemiz