tatil-sepeti

OECD Sermaye Piyasaları Başkanı Serdar Çelik, yüksek borçluluk ve artan faizlerin devlet bütçeleri ve şirketler üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Çelik, mevcut borçluluk seviyelerinin borç ödeme maliyetlerini artıracağını ve sürdürülebilir tahvil piyasasında ciddi eksiklikler olduğunu vurguladı.


Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Sermaye Piyasaları ve Finansal Kuruluşlar Dairesi Başkanı Serdar Çelik, dünya genelinde faizlerin salgın öncesi seviyelere inmeyeceğini belirterek yüksek borçluluk oranlarının yaratacağı riskler konusunda uyarılarda bulundu. Çelik, "Bu durum, hem devletler hem de şirketler için borç ödeme maliyetlerini artıracak, bütçelerde kesintilere neden olacak," ifadelerini kullanarak OECD’nin süreci yakından takip edeceğini açıkladı.

 

Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu Avrasya Merkezi Saklama Kuruluşları Birliği (AECSD) & Afrika ve Ortadoğu Saklama Kuruluşları Birliği (AMEDA) İstanbul Zirvesi 2024'e katılan Çelik, sürdürülebilir yatırım araçlarını ve küresel piyasaları AA muhabirine değerlendirdi.

 

Çelik, salgın zamanında pek çok devletin harcamalar anlamında muslukları açmak zorunda kaldığını, bu sayede piyasaların çalıştığını ve işsizlik oranının düzeltilmesine dair pek çok devletin kamu harcamalarını artırdığını söyledi.

 

Salgın döneminde yapılması gereken müdahalelerin yapıldığını ancak her müdahalenin yan etkileri olduğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

 

"O yan etkiyi dünya enflasyon olarak yaşadı. Bugün dünyada enflasyon açısından hava daha pozitif. Yakın zamanda faiz indirimleri başladı ancak biz genelde şu noktaya dikkat ediyoruz, dünyada borçluluk oranları çok yüksek olduğu için hem şirketlerin hem de devletlerin bu durumu yakından takip etmesi gerekiyor. Küresel piyasalar açısından, faizlerin düşmesini beklesek de düşeceği seviye salgın öncesi döneme kıyasla daha yüksek olacak. Yani dengeye ulaşacağımız nokta, son 10 yılda neredeyse sıfır faizle çok ucuza borçlandığımız dönem gibi olmayacak. Bugünkü seviyelerin altında olsa da daha orta bir seviyede dengelenecek. Bu da mevcut borçluluk nedeniyle borç ödeme maliyetlerini herkes için artıracak. Devletlerin bütçelerinde kesintiler olacak, şirketler zorlanacak. OECD olarak, bu sürecin yakından izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz."


 

"GELİŞMİŞ ÜLKELERDE KURUMSAL YATIRIMCILARIN ROLÜ GİDEREK BÜYÜDÜ"

Çelik, gelişmiş ülkelerde piyasanın büyük bir kısmının kurumsal yatırımcılar tarafından kontrol edildiğine işaret etti.

 

Bu oranın ABD'de yüzde 70-80 civarında olduğunu belirten Çelik, "Kurumsal yatırımcı olarak gördüğümüz emeklilik fonları, yatırım fonlar gibi aktörlerin rolleri son derece önemli. Hem yatırımcıları doğru yönlendirmeleri hem de doğru yatırımlar yapmaları açısından kritik bir işlev üstleniyorlar." diye konuştu.

 

Bugün gelişmiş ülkelerde kurumsal yatırımcıların rolünün giderek büyüdüğünü ancak gelişmekte olan ülkelerde, Türkiye de dahil, bu rolün hala çok düşük seviyelerde olduğunu aktaran Çelik, şöyle devam etti:

 

"Örneğin, emeklilik sistemlerinin sermaye piyasalarına yatırım oranı düşük. Kurumsal yatırımcılar uzun vadeli ve işi bilen yatırımcılardır fakat gelişmekte olan ülkelerde payları yüzde 20'nin altında. Bu durum aslında, büyük bir potansiyele de işaret ediyor. Biz daha fazla kurumsal yatırımcının olduğu ve bunların sermaye piyasaları aracılığıyla daha fazla yatırım yaptığı bir modeli tavsiye ediyoruz."

 


"SÜRDÜRÜLEBİLİR TAHVİLLERİN DAHA İYİ İŞLEMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKEN ÇOK ŞEY VAR"

Çelik, sürdürülebilir tahvillerin farklı çeşitlere ayrıldığını, son 2-3 yılda bu tahvillerin önceki döneme kıyasla 4-5 kat büyüdüğünü ifade etti.

 

Sürdürülebilir tahvil ihraçlarının devletler dahil 1 trilyon dolara yaklaştığını anlatan Çelik, şu bilgileri paylaştı:

 

"Bu ihraçların yarısına yakını şirketler, geri kalanı ise devletler tarafından gerçekleştiriliyor. Pazar aslında büyüyor ancak hala tahvil piyasasının yüzde 10 gibi küçük bir kısmını oluşturuyor fakat büyüme potansiyeli yüksek. Sürdürülebilir tahviller, iklim ve diğer sosyal konularla mücadelede ciddi bir araç olup, önemli bir finansman sağlıyor. Ayrıca hem yatırımcılar hem de şirketler açısından daha net planlama yapılmasını mümkün kılıyor.

 

OECD olarak yaptığımız çalışmada, sürdürülebilir tahvillerin daha iyi işlemesi için yapılması gereken çok şey olduğunu gördük. Özellikle, şirketlerin verdikleri sözleri tutup tutmadıklarına dair bir yaptırımın olmaması bir zayıflık olarak öne çıkıyor. Sonuçta, şirketler bu parayı iklim yatırımlarında ya da enerji kullanımını düzeltmede kullanacaklarına dair söz veriyorlar ancak bu sözlerin tutulmamasının bir yaptırımı yok. Bu, önemli bir eksiklik. Bir diğer zayıflık ise yeterli proje olmamasından kaynaklanıyor. Çoğu tahvil ihracında, şirketler bu parayı çevresel olmayan projelere ya da mevcut projelerin prefinansmanında kullanıyor. Örneğin, 1 milyar dolarlık bir ihraç yapıldığında, bu paranın ne kadarının yeni projelere ayrıldığı konusunda ciddi soru işaretleri var."

06 Ekim 2024 Pazar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, vergi sisteminin adaletli olmasının, üst gelir gruplarının sorumluluklarını yerine getirmesini sağlarken dar gelirli vatandaşların sırtındaki yükü hafiflettiğini belirterek, "Çok kazanandan çok, az kazanandan az almak, vergideki temel amacımız bu” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, HAK-İŞ Konfederasyonunun 49. kuruluş yıl dönümü programında, çalışma hayatını ilgilendiren konularda temel ilkelerinin, çalışanı ve işvereni mağdur etmeden uzlaşı zemininde buluşmak olduğunu, son yıllarda çalışanın ücretinde önemli iyileştirmeler yaptıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde sendikal örgütlenmenin kolaylaştırılmasından iş güvenliği düzenlemelerine, kayıt dışı istihdamın azaltılmasından kadınların çalışma hayatına katılımının teşvik edilmesine kadar işçilerin yıllardır çözülmeyen sorunlarını çözüme kavuşturduklarını ifade eden Yılmaz, asgari ücret artışı ve salgın döneminde istihdamın korunması gibi adımlarla her zaman işçinin yanında olduklarını ortaya koyduklarını bildirdi.

 

810 MİLYAR LİRADAN KAMU OLARAK VAZGEÇTİK 

Asgari ücretle bu ücrete kadar tüm gelirleri her türlü vergiden istisna kıldıklarını hatırlatan Yılmaz, "Bu kanunu düzenlemeyi yapmamış olsaydık, asgari ücret ve asgari ücrete kadar tüm gelirlerden vergi alıyor olsaydık ne kadar vergi alacaktık diye baktığınızda 2025'te 810 milyar lira gibi bir rakamla karşılaşıyoruz. Yani 810 milyar liradan kamu olarak vazgeçtik biz. Maliyemiz vazgeçti" ifadelerini kullandı.

Yılmaz, Türkiye'nin istihdam üreterek büyüdüğünü anlatarak, emeğin yoğun olduğu iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşandığını, iş gücü arzının yeterli olmadığını ve işverenlerin en çok şikayet ettiği hususların başında çalıştıracak personel bulamamanın geldiğini gözlemlediklerini aktardı.

"Mesleki ve teknik eğitimde yeni bir açılımı devreye alarak iş gücü arzını piyasanın ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirmek istiyoruz." diyen Yılmaz, eğitim sistemi veya kısa dönemli kursların içeriğiyle iş gücü piyasasının ihtiyaçları arasında daha fazla örtüşme sağlanması gerektiğini kaydetti.

 

ÇOK KAZANANDAN ÇOK, AZ KAZANANDAN AZ ALMAK

Yılmaz, vergi sisteminin adaletli olmasının, üst gelir gruplarının sorumluluklarını yerine getirmesini sağlarken dar gelirli vatandaşların sırtındaki yükü hafiflettiğini belirterek, "Bizim de anlayışımız budur. Çok kazanandan çok, az kazanandan az almak, vergideki temel amacımız bu. Vergi adaletini güçlendirmek, vergide etkinliği sağlamak... Bu yönde geçtiğimiz dönem önemli adımlar attık" diye konuştu.

Gelir vergisi tarifesinde en alt dilimdeki vergi oranını düşürdüklerini, en üst dilimdeki vergi oranını yükselttiklerini bildiren Yılmaz, şöyle devam etti: "Vergi gelirlerinde sağlanan iyileşmeyi vatandaşlarımızın refahı ve ülkemizin istikrarı için verimli alanlara yönlendireceğiz. Bütçemizde temel vurgumuz şu, deprem harcamaları azaldıkça bir mali alanımız, imkanlar oluşacak. Bu mali imkanları da iki temel amaç için kullanmayı planlıyoruz. Birincisi ekonomimizi büyütmek, reel sektörümüzü, üretimimizi desteklemek, kalıcı bir şekilde yapısal dönüşümle sanayimizin teknolojik gücünü, katma değerimizi yükseltmek. İkincisi de sosyal refahı kalıcı bir şekilde arttırıcı tedbirler almak. Bu yönde bütçemizin imkanlarını değerlendirmek."

 

KAYIT DIŞILIĞI EN AZ SEVİYELERE ÇEKMEYİ HEDEFLEDİK

Cevdet Yılmaz, istihdamda kayıt dışının bir dönem yüzde 50'lerin üzerinde olduğunu, şu anda yüzde 20'lerin bir miktar üzerinde bulunduğu ve kayıt dışılığı en az seviyelere çekmeyi hedeflediklerini ifade etti.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinen Yılmaz, burada etnik ve dini kimlikten öte insanlığın katledildiğini belirterek, "Bir soykırım davası var malum. Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırımla yargılanan bir İsrail hükümeti var. İnşallah en kısa sürede orada da ateşkes sağlanır. Orada yaşanan bu insanlık dışı manzaralar sona erer. İnsanların ihtiyaç duyduğu temel destekler, insani yardımlar ulaşır ve inşallah siyasi bir çözümle kalıcı bir huzura bölgemiz kavuşur." dedi.

23 Ekim 2024 Çarşamba

23 Ekim 2024 Tarihli ve 32701 Sayılı Resmî Gazete


 

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

 

CUMHURBAŞKANLIĞINA VEKÂLET ETME İŞLEMİ

 

–– Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YILMAZ’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere

 

YÖNETMELİKLER

 

–– Şarj Hizmeti Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

 

–– Beşeri Tıbbi Ürünler ve Özel Tıbbi Amaçlı Gıdaların Geri Çekilmesi Hakkında Yönetmelik

 

TEBLİĞLER

 

–– Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi

 

–– Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakem Ücret Tarifesi

 

–– Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi

 

İLÂN BÖLÜMÜ

 

a - Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları

 

b - Çeşitli İlânlar

 

– T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz Kurları ve Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri

23 Ekim 2024 Çarşamba