Türkiye'de Kovid-19 salgını sebebiyle 2020'de yüzde 43 azalarak 193 milyon dolara düşen kozmetik ürünleri ithalatı, maske kullanımının neredeyse bittiği 2022 itibarıyla salgın dönemin yaklaşık iki katına çıktı.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, kozmetik ürünleri kullanımı, Kovid-19 dönemindeki sokağa çıkma kısıtlaması, maske kullanımı gibi sosyal mesafe kurallarının etkisiyle oldukça azalmıştı.

 

Salgının yayılmasına karşı tedbirlerin en sıkı olduğu 2020 yılında parfüm, far, ruj ve yüz makyaj malzemeleri gibi ürünlerin aralarında bulunduğu kozmetiklerin ithalatı 2019 yılına göre yüzde 43 azalarak son 4 yılın dip seviyesi olan 193 milyon dolara gerilemişti.

 

Alınan önlemlerin gevşetilmesinin etkisiyle artış eğilimine giren ithalat rakamları 2021’de 270 milyon dolara çıktı.

 

Pandeminin sona ermesi ve maske kullanımının neredeyse bitmesi ile sosyal hayatta bakımını ihmal etmeyen bireyler kozmetik harcamalarını artırdı. 2022’de 409,4 milyon dolara yükselen kozmetik ithalatı 2020-2022 döneminde iki katına çıkarak, pandemi öncesi dönemdeki rakamları da geçti.

 

Söz konusu ürünlerin ithalatı bu yılın ilk 4 ayında ise yaklaşık 154 milyon dolar olarak gerçekleşti.

 

EN ÇOK GÜZEL KOKMAK İÇİN PARA HARCANDI

 

Kozmetik ürünleri ithalatında pandemi dönemine göre en fazla artış yüzde 176,4 ile parfümlerde olurken, bunu yüzde 120,5 ile pudralar, yüzde 106,7 ile dudak makyaj malzemeleri takip etti.

 

Geçen yıl parfüm ithalatı 253 milyon dolar olurken, bu rakam 2019'da 210,5 milyon dolar, 2020'de 91,5 milyon dolar ve 2021'de 166 milyon dolar olarak kayıtlara geçmişti.

 

En çok ithalat yapılan diğer kalemler ise 59,7 milyon dolarla göz makyaj malzemeleri, 40,8 milyon dolarla deodorantlar oldu.

 

Kadınların gündelik hayatta sıklıkla kullandığı göz makyaj malzemeleri ithalatı ise salgın öncesi 51,8 milyon dolar seviyesinde seyrediyordu. Kovid-19 döneminde 38,5 milyon dolarlara kadar gerileyen bu malzemelerin ithalatı, geçen yıl 60 milyon dolara yaklaşırken, bu yılın ocak-nisan döneminde 21 milyon doları buldu.

 

RUJ İTHALATI 4 YILIN ZİRVESİNİ GÖRDÜ

 

Maske zorunluluğu nedeniyle dudak makyaj malzemeleri ithalatı da 2019'da 26,1 milyon dolar iken, 2020 ve 2021 döneminde 16 milyon dolar seviyelerine kadar geriledi. Geçen yıl 33,2 milyon dolarla son 4 yılın zirvesini gören dudak malzemeleri ithalatı bu yılın ocak-nisan döneminde 14 milyon doları aştı.

 

Pudra ve allık ithalatında ise 2020 yılında bir önceki yıla göre neredeyse yarı yarıya azalış gerçekleşirken, bu ürünlerin ithalatı geçen yıl itibarıyla toparlanarak sırasıyla 10,6 milyon dolar ve 5,5 milyon dolar seviyelerine ulaştı.

 

Manikür ve pedikür malzemeleri ithalatı da 2020-2021 döneminde 3 milyon dolara kadar gerilerken, 2022 yılında 6,5 milyon dolara çıktı. Bu yılın ocak-nisan döneminde de 1,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi.

 

Salgın döneminde 33 milyon dolar seviyelerinde seyreden deodorant ithalatı ise 2022'de 40 milyon dolara yükseldi.

 

İHRACATÇILAR DA HEDEF BÜYÜTTÜ

 

Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman, yaptığı değerlendirmede, bu yılın ilk çeyreğinde parfüm, göz, dudak makyaj malzemeleri, pudra ve allıklar, manikür, pedikür malzemeleri ihracatının TÜİK verilerine göre 500 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.

 

Türkiye'nin bu ürünlerde 2019'da 730 milyon, 2020'de 746 milyon, 2021'de 877 milyon ve 2022'de 1 milyar 345 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini hatırlatan Kahrıman, şunları kaydetti:

 

"Bu rakamın 2023 yıl sonu itibarıyla 1,6 milyar dolar seviyesine ulaşması beklenmektedir. Özellikle kişi başına kozmetik ürünleri tüketiminin yoğun olduğu ülkelerden biri olan Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, ünlü zincirlerin kapanması ve ünlü markaların Rusya’dan çekilmesi, Rusya'dan ülkemize yönelik talebin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Arap coğrafyasındaki belli başlı ülkelerle ilişkilerimizin normalleşmesi de daha önce ihracatında birtakım sıkıntılar yaşadığımız kozmetik ürünlerini daha rahat satabilir duruma gelmemizi sağlamıştır."

02 Temmuz 2023 Pazar

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi