tatil-sepeti

Türkiye, kömürün hem üretiminde hem de ithalatında önemli bir ülke. Isınma ve sanayi amaçlı kömür çeşitleri, normlar çerçevesinde ithal ediliyor ve kontrolü yapılıyor. Sektör temsilcileri, ithal edilen mangal ve nargile kömürlerinin de belirlenecek standartlara göre denetlenmesini öneriyor.


Kömür, insanlık tarihinin önemli bir dönemine ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temel araçları arasında çoktan adını yazdırdı. Roma İmparatorluğu döneminde uluslararası kömür ticaretinin yapıldığı biliniyor. Sanayi Devrimi ise dünya tarihinde kömür talebinin sıçrama yaptığı dönem olarak ortaya çıktı. 1700’lerin sonlarına doğru James Watt tarafından icat edilen ve kömürle çalışan buhar motoru, söz konusu talep sıçramasının arkasındaki en önemli dinamiklerden biri oldu. Buhar motorundan sonraki süreçte kömür; ulaştırma ve demir-çelik başta olmak üzere çok sayıda endüstrinin vazgeçilmez girdisi haline gelirken, ısınmada giderek çok daha yoğun olarak kullanılmaya başlandı. 

 

ÖNEMİNİ KORUYOR

Pek çok tarihçi tarafından Sanayi Devrimi’nin merkezine yerleştirilen kömür, özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren dünya ekonomisi üzerinde belirleyici bir rol oynadı. Kömür, sadece 19. yüzyılda sanayi devrimini ateşlemekle kalmadı, 20. yüzyılda elektrik çağını da başlattı. 1960’lı yıllara kadar kömür, dünyanın birincil enerji kaynağı olarak önemini korudu, 1960’lı yılların sonuna doğru ise yerini petrole bıraktı. Ancak kömürün elektrik üretimindeki rolü tekrar anlaşılınca dünya enerji gündemindeki önemli konumunu da tekrar kazandı. Günümüzün gelişmiş ülkelerinin yükselişleri, petrolün devreye girişine kadar büyük ölçüde kömüre bağımlı durumdaydı.

 

TÜRKİYE’NİN ÜRETİMİ

Türkiye’nin kömürdeki durumuna bakıldığında; 2023 yılındaki kömür üretimi 83.2 milyon ton oldu. Toplam satılabilir linyit ve asfaltit üretimi 55.9 milyon ton, taşkömürü üretimi ise 1.1 milyon ton olarak gerçekleşti. Üretimin yüzde 80’inden fazlası termik santraller tarafından tüketildi. 

 

Öte yandan Türkiye, kömürde son 10 yılda üretimi en fazla artan sekizinci ülke, 2022 yılında dünyada en fazla kömür üreten 11. ülke oldu. Ayrıca Türkiye, Almanya ve Çin’in ardından dünyada en fazla linyit üreten üçüncü ülke konumunda.

 

İTHALAT TUTARI

Türkiye’nin kömür tüketimi ise 2000’li yılların başında yaklaşık 80 milyon ton seviyesindeyken 2004 yılında 64 milyon tona kadar geriledi. 2007-2015 yılları arasında da 90-100 milyon ton aralığında seyretti. 2016 yılından itibaren 100 milyon ton seviyesini aşan tüketim, 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5.8 oranında artarak yaklaşık 130 milyon ton oldu. Diğer taraftan, uluslararası kömür fiyatlarında son yıllarda yaşanan oynaklık, Türkiye’nin her yıl ithalata ödediği döviz tutarlarında da farklılıklara neden oluyor. Son 3 yılda yapılan ithalat miktarı yaklaşık aynı olmakla birlikte döviz faturası; 2021 yılında 4.5 milyar dolar, 2022 yılında 8.5 milyar dolar ve 2023 yılında ise 5 milyar dolar olarak gerçekleşti.

 

MANGAL VE NARGİLE KÖMÜRÜ

Öte yandan sektör temsilcileri, kömürün çeşitli ithalat segmentlerindeki denetim ve standartlar konusundaki talep ve önerilerini de gündeme getiriyor. İthal edilen mangal ve nargile kömürlerinin standartlaştırılması da bunlar arasında yer alıyor. Sektör temsilcileri, ithal edilen mangal ve nargile kömürlerinin de standartlaştırılması ve bu kapsamda denetlenmesi için sektörden yoğun talep geldiğini belirtiyor, düzenleme yapılması için ilgili bakanlıklara çağrıda bulunuyor. Söz konusu talebin insan ve çevre sağlığı açısından da önemli olduğunu vurgulayan sektör temsilcilerinin talebi şu şekilde: “Birçok ülkeden mangal ve nargile kömürü ithalatı yapılıyor. İçerisinde hangi kimyasalların, hangi materyallerin olduğu bilinmeyen preslenmiş/briket mangal ve nargile kömürleri de var. Bunların da tıpkı ısınma amaçlı kömür spektleri gibi normlar çerçevesinde ithalatının yapılması aşamasında kontrolden geçmesi ve denetlenmesi sağlanmalıdır.”

02 Eylül 2024 Pazartesi

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı