Türkiye'nin LPG ithalatı, ocakta geçen senenin aynı ayına göre yüzde 18.47 azalarak 274 bin 474 ton oldu.


 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Ocak 2024'e ilişkin "Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Sektör Raporu"na göre, rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerince Cezayir, ABD, Nijerya, Rusya, Kazakistan ve Yunanistan'dan LPG ithalatı yapıldı.

 

LPG ithalatı, ocakta geçen senenin aynı ayına göre yüzde 18,47 azalarak 274 bin 474 ton olarak gerçekleşti.

 

Bu dönemde, rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerince yapılan LPG ihracatı ise yüzde 3,90 azalarak 43 bin 852 ton oldu.

 

İhracat, Yunanistan, Bulgaristan, Tunus, Romanya, KKTC, Birleşik Arap Emirlikleri, Ukrayna, Almanya, Lübnan, Avusturya, İsviçre ve Türkiye serbest bölgeleri olmak üzere 12 ülke ve bölgeye yapıldı.

 

LPG üretimi ise aynı dönemde yüzde 26,16 artarak 73 bin 575 ton olarak gerçekleşti.

 

Dağıtıcı lisansı sahiplerince ocakta geçen senenin aynı ayına göre yapılan toplam LPG satışı, yaklaşık 322 bin 159 ton olarak hesaplandı.

 

Söz konusu ayda, satışlarda yüzde 81,83 pazar payıyla oto gaz birinci sırada yer aldı. Bunu, yüzde 14,5 ile tüplü LPG ve yüzde 3,7 ile dökme LPG satışları izledi.

29 Mart 2024 Cuma

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yeni hasat sezonuna hazır olduğunu belirterek, "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız." ifadesini kullandı.


 

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Yumaklı, TMO'nun Merkez ve Taşra Teşkilatı Eğitim, Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.

 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, burada yaptığı konuşmada, TMO'nun zor zamanların kadim kurumu olduğuna işaret ederek, hububat sektörünün ekonomi ve gıda güvenliği açısından stratejik önem taşıdığını bildirdi.

 

Çiftçilerin toprağa verdiği emeğin, alın terinin karşılığını alacağı hasat sezonunun yaklaştığına işaret eden Yumaklı, Bakanlık olarak hububat ve diğer ürünlerin üretim sürecinden alımına kadar her aşamayı titizlikle takip ettiklerini vurguladı.

 

Yumaklı, geçen yıl Tarım Kanunu'ndaki değişiklikle ülkenin bu alanda uzun yıllardır söylenen ancak sadece teoride kalan birtakım hususları hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Devrim niteliğinde oldu bu değişiklikler. Özellikle bitkisel ve hayvansal üretim için stratejik öneme sahip ürünlerde inşallah bu yılın ekim döneminden itibaren planlı üretime geçmiş olacağız. Özellikle işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması konusu odak noktamız oldu. Tarımsal üretim yapılan tüm alanların kayıt altına alınması bunun başlıklarından bir tanesi. Stratejik ürünlerde planlı üretime geçilmesi yine en önemli başlığımız. Yeni normale karşı bu ülkenin dayanıklı olmasını, daha fazla tarımsal ürün üretmesini ve ilerleyen yıllarda hem ihtiyacımızın karşılanması hem de önemli bir gelir kaynağı olan tarımsal üretim ürün ihracatımızı da artırmak istiyoruz.”

 

DEPOLAMA KAPASİTESİ TEKNOLOJİK YENİLİKLERLE GÜÇLENDİRİLECEK

 

Yumaklı, 2022 yılı sonunda bitkisel üretimin 129 milyon ton iken 2023'teki deprem felaketine rağmen üreticilerin 137 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştirdiği bilgisini verdi.

 

Deprem zamanında TMO'nun yaraların sarılmasında önemli görevler icra ettiğini vurgulayan Yumaklı, "Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl bütün bunlar yaşanırken, daha olayın akut hali devam ederken hububat fiyatlarının açıklamasını gerçekleştirdi. O andan itibaren TMO bu görevi üstlendi ve 13,1 milyon tonluk alım gerçekleştirdi. Bu bütün zamanların rekoru oldu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, tarımda teknolojinin kullanımının önemine dikkati çekerek, bundan sonraki dönemde de ülkenin ihtiyacı olan depolama kapasitesini son teknolojik yeniliklerle ülkeye kazandıracaklarını ifade etti.

 

"YAĞIŞLAR REKOLTENİN GİDİŞATINI BELİRLEYECEK"

 

Arpa ekim alanlarında geçen seneye göre yüzde 4, buğday ekim alanlarında ise yüzde 7'lik artışın söz konusu olduğunu dile getiren Yumaklı, "Mısırda 2023'te herkesin beklentisinin aksine Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırdık. Bu sene de benzer bir rakamın geleceğini düşünüyoruz. Buğday ve arpa üretimiyle alakalı malumunuz yağışların önemi var. Mayısın 15'ine kadar görülecek yağışlar, rekoltenin gidişatını ve ürün kalitesini belirlemiş olacak. Makrodan baktığımız zaman Ekim 2023-Nisan 2024 dönemi uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 1,6, geçen seneye göre yüzde 25'in üzerinde yağışlarda fazlalık var." ifadelerini kullandı.

 

Yumaklı, yeni hasat sezonunun başarılı geçmesi için bütün hazırlıkların tamamlandığını ve yeni sezona hazır olduklarını bildirdi.

 

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da üreticinin yanında yer alarak üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak her türlü adımı atacaklarını belirten Yumaklı, şunları kaydetti: "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız. TMO, her dönemde olduğu gibi bu sezon da üretimin sürdürülebilirliği ve piyasa istikrarı için başta üreticilerimiz olmak üzere tüm kesimlere hizmet vermeye devam edecek. Çiftçilerimize de hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum."

28 Nisan 2024 Pazar

Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Başkanı Bülent Aksu, Türkiye'nin 3.5 trilyon dolar değerindeki maden varlığına dikkati çekerek, cari açığın madencilik faaliyetleriyle kapatılabileceğini bildirdi.


 

Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Başkanı Bülent Aksu, yazılı açıklamasında, dünyada ticareti yapılan 90 madenin 70'inin Türkiye'de bulunduğunu belirterek, üretilen madenlerin çeşitliliği bakımından Türkiye'nin dünyada 8'inci, miktarı bakımından 22'nci, değeri bazında ise 28'inci sırada olduğunu ifade etti.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program'da (OVP) madencilik sektörüne geniş şekilde yer verildiğini anımsatan Aksu, şunları kaydetti: "Bu durum, madencilik sektörünün ülke ekonomimiz için öneminin ve değerinin bir göstergesidir. Ekonomimizin en büyük problemlerinden biri olan cari açık, madencilik faaliyetleriyle kapatılabilir. Ülkemizin, bilenen toplam 3,5 trilyon dolar değerindeki maden varlığı bu konudaki potansiyelimizin en net göstergesidir. Sektörün gelişimi ve ülkemize katkısının artması amacıyla madencilik politikaları ve stratejileri, siyaset üstü bir anlayışla ülke menfaati göz önünde bulundurularak oluşturulmalıdır."

 

- "İZİNLER TEK BİR DURAKTAN YÜRÜTÜLMELİ"

 

Aksu, maden faaliyetlerinde izin ve onay süreçlerinin yatırımcıları zorladığını, bürokratik süreçlerin uzun zaman aldığını ifade ederek, "Ülkemizde madenciliği düzenleyen 9 bakanlık, 21 kurum, 7 kanun, 87 yönetmelik, 8 tüzük ve 16 uluslararası sözleşme mevcut. Bu kadar çok kurumun olması ve mevzuat çeşitliliği, madencilik yatırımlarının faaliyete geçirilmesinde zorluklar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle bakanlıklar arası koordinasyonun geliştirilerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG) etkin rol oynayacağı, izinlerin tek bir duraktan yürütülebileceği düzenleme yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

 

Sektörün Türkiye Yüzyılı vizyonundaki hedeflere ulaşılması için ilave teşvik ve desteklerle motivasyonunun artırılması gerektiğini vurgulayan Aksu, ruhsat güvencesinin sağlanması, izin süreçlerinin öngörülebilirliği ve orman izinlerinin sadeleştirilmesi gibi taleplerinin dikkate alınması gerektiğini belirtti.

 

Aksu, Türkiye'de madencilik faaliyetlerinde kamu yararının esas olduğunu, madenlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu kaydetti.

 

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak üretim metotlarının değişmesiyle madencilik faaliyetlerinin en doğru şekilde insan sağlığı ve çevre duyarlılığı ön plana alınarak yapılabileceğini aktaran Aksu, "Türkiye'de maden çıkarılmak için kazılan alanlar ülkemizin yüz ölçümünün 1000'de 1'ine karşılık gelmektedir ve ülkemizdeki orman alanlarının yalnızca 1000'de 3'ü tüm madencilik faaliyetleri için (tesisler ve enerji nakil hatları dahil) geçici olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda meclis tutanaklarında da yer aldığı üzere kesilen 100 bin ağaçtan sadece 1 tanesi madencilik faaliyetleri için kesilmektedir." bilgisini paylaştı.

 

Aksu, 2023'te Türkiye'de krom madenciliği ve ferrokrom ihracatının tüm madencilik ihracatının yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğunu dile getirdi.

 

Krom cevherinin çelik sanayisinin ham maddesi olduğunu belirten Aksu, Türkiye'nin krom rezervinin ferrokrom üretiminde mineraloji açısından en ideal özelliklere sahip olduğunu vurguladı.

 

Aksu, Anadolu'da yaklaşık 150 yıldır yürütülen krom madenciliğinde yeterince arama yapılamadığı için yüzeye yakın cevherlerin tükenme noktasına geldiğine dikkati çekerek, "Krom madenciliği arama faaliyetlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Krom madenciliğinde arama maliyetleri ve yatırım riskleri çok yüksek olup, sektörün gelişip yeniden eski üretim seviyelerine ulaşabilmesi için MAPEG bünyesinde oluşturulacak bir fon ile cevher üretildiğinde ödenmesi koşuluyla desteklenecek bir sistem kurulmalıdır." ifadelerini kullandı.

 

- "METALİK MADENCİLİK, DİĞER MADENCİLİKTEN AYRIŞTIRILMALI"

 

Türk madencilerinin sektörde önemli bir birikime sahip olduğunu ifade eden Aksu, yurt içinde ve yurt dışında örnek madencilik projelerini hayata geçirip, başarılı işlere imza attıklarının altını çizdi.

 

Madencilik sektörünün günün koşulları ve gelişmeler dikkate alınarak gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Aksu, şöyle devam etti: "Metalik madenler, kıymetli mineraller, taş ocakları, doğal taş, mermer ve kömür madenleri birbirinden çok farklı metotlarla üretilmesine rağmen aynı mevzuatta değerlendiriliyor. Özellikle metalik madencilik en azından yönetmelik bazında diğerlerinden ayrıştırılmalıdır. Maden ruhsat ve mülkiyet güvencesi çok önemli olup, yatırımcının ruhsat alındığı tarihteki kazandığı hakları korunmalı, mevzuatlarda yapılan değişikliklerden olumsuz etkilenmemesi sağlanmalıdır. Madencilik sektörüne yönelik ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır."

28 Nisan 2024 Pazar