Asya Piyasaları Uzmanı Süleyman Mete Özbalaban, lityum karbonat fiyatlarının, aşırı üretim ve geliştirilen sodyum iyon ile florid-iyon yeni nesil bataryalarla düşüş eğilimine girdiğini bildirdi.


Elektrikli araç bataryalarının üretiminde kritik önem taşıyan lityumun fiyatı, geçen yılın sonlarına doğru elektrikli araçlara olan talebin artmasıyla sert bir şekilde yükselmişti. Elektrikli araçlara artan talebin yanı sıra tedarik sıkıntıları da lityumun fiyatını etkileyen faktörlerden oldu.

 

Dünyada yeşil enerjinin öneminin artmasıyla bakır, nikel ve gümüş gibi lityum da rüzgar türbinleri ve güneş panelleri başta olmak üzere temiz enerji teknolojilerinde yoğun şekilde kullanılıyor.

 

Kasım 2022'de ton başına 600 bin yuan seviyelerine çıkan lityum karbonat fiyatı, geçen ay 113 bin yuana kadar geriledi. Lityum karbonat fiyatı, şu anda 227 bin 500 yuan seviyelerinde seyrediyor.

 

Bu arada, lityum işleme kapasitesinin yüzde 60'ı Çin'de bulunuyor.

 

ÇİN EKONOMİSİNE İLİŞKİN BELİRSİZLİKLER DÜŞÜŞ EĞİLİMİNİ ETKİLEDİ

 

Lityum fiyatlarındaki sert yükselişe karşın son zamanlardaki düşüş eğilimi dikkati çekiyor.

 

Çin ekonomisindeki belirsizler ve zayıflık, diğer emtia gruplarında olduğu gibi lityum tarafında da talep endişelerini beraberinde getirdi. Ülkede otomobil satışlarının olumsuz etkilenmesi ve elektrikli araç talebinin sekteye uğraması da lityumdaki düşüşü tetikledi.

 

Asya Piyasaları Uzmanı Süleyman Mete Özbalaban, yaptığı açıklamada, elektrikli araç bataryasında kullanılan lityum için lityum karbonat fiyatlarına bakılması gerektiğini belirtti.

 

Özbalaban, lityum karbonat fiyatının 2022'nin kasım ortasında ton başına 600 bin yuan seviyelerine ulaştıktan sonra sürekli düşerek Nisan 2023'te ton başına 113 bin yuana kadar gerilediğini, mevcut durumda 227 bin 500 yuan seviyelerinde bulunduğunu bildirdi.

 

Lityum karbonat fiyatlarının gerilemesindeki nedenlere değinen Özbalaban, bunlardan bir tanesinin, geçen yıl devlet sübvansiyonları bitmeden önce üreticilerin avantaj sağlamak için aşırı üretim yapması olduğunu vurguladı.

 

Diğer taraftan, elektrikli araç piyasasının beklendiği kadar hızlı büyümeyeceği gibi bir görüş oluşmaya başladığını ifade eden Özbalaban, "Geçen yıl elektrikli araç fiyatları özellikle Çin de yaklaşık yüzde 20 düştü. Tesla da fiyatları Çin'de yaklaşık yüzde 15, ABD'de ise yaklaşık yüzde 50 düşürdü." dedi.

 

"LİTYUM-İYON BATARYALARIN PATENTİNDE ÇİN'İN AĞIRLIĞI FAZLA"

 

Mete Özbalaban, lityum-iyon bataryaların patentinde Çin'in ağırlığının fazla olduğunu vurguladı.

 

Lityum-iyonda kullanılan nadir metallere bağımlı kalmamak için Japonya ve ABD'de yeni nesil bataryalar üretilmeye başlandığını ifade eden Özbalaban, "Bunların en önemlileri sodyum-iyon ve florid-iyon bataryalar. Bu bataryaların geliştirilmesi lityum bataryanın önemini azaltıyor. Bu da doğal olarak lityum karbonatın fiyatını düşürdü." diye konuştu.

 

Florid-iyon bataryasının mevcut lityum-iyon türüne göre önemli üstünlükleri olduğunu belirten Özbalaban, en önemli özelliğinin, lityum-iyon bataryasına göre 6-7 kat daha fazla elektrik depolayabilmesi, dolayısıyla bu bataryayla araçların tek şarjda 1.000 kilometre gidebilmesi olduğunu, bu nedenle florid-iyon bataryanın 2030 yılından sonra elektrikli araç bataryasının en önemli adayı olarak görüldüğünü söyledi.

21 Mayıs 2023 Pazar

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar