Pazartesi, 23 Eylül, 2024
HABER: TUĞÇE ÖZKUŞ
Mikro mobilite girişim olarak adlandırılan Limon projesi, 0-5 kilometre arasındaki yolculukların hızlı, güvenli ve ekonomik gerçekleşmesini amaçlıyor. 6 yılın sonunda Türkiye ve MENA bölgesinin en büyük mobilite şirketi olma hedefi ile yoluna devam eden Limon’u, projenin kurucu ortağı Yunus Emre Tekin ile konuştuk.
Projenizin ortaya çıkış hikayesi nedir?
Limon bir mikro mobilite girişimi. Mikro mobilite 0-5 kilometre arasındaki yolculukların hızlı, güvenli ve ekonomik yapılmasını sağlamayı amaçlıyor. Hedefimiz elektrikli bisiklet ve elektrikli scooter ile piyasaya çıkıp, ürün gamımızı genişletip, üç senede yeni ürünler ekleyerek mobilite şirketi olmak. Girişimimiz, bir problemden doğdu. Okula gidip gelirken toplu taşıma kullanıyordum. Otobüsten indikten sonra ortalama 15 dakika yürüyordum. Her gün 30 dakikamın buna gitmesi çok sinirimi bozuyordu. Nasıl bir çözüm bulabilirim diye düşünürken elektrikli scooterları gördüm ve paylaşımlı bir scooter platformu var mı diye incelemeye başladım. O dönemde sadece iki platform vardı. Biri belediyeye ait sahilde ve istasyonlu olan İsbike ve o zamanlar sadece Caddebostan’da olan Martı. Araştırmam üzerine bir süre İzmir’de vakit geçirdim ve mikro mobiliteyi tanıdım. İzmir’in mikro mobilite olarak çok uygun olduğunu fark ettim ve çalışmalara başladım. Ekip kurdum ve birlikte ilk prototipimizi bitirdik. Uygulamamızı da hazırladık. Şu an yatırım arıyoruz.
Projenizin yenilikçi yönünü anlatır mısınız?
Girişimimiz yeni bir ulaşım trendi sunuyor ve ulaşımda yeni kapı açmayı hedefliyor. Projenin yaygınlaşması halinde, insanların 0-5 kilometre arasındaki yolculuklarını, havayı kirleten ve trafik oluşturan araçları ortadan kaldırıp trafiği rahatlatacak. İleriki aşamada uzun yolculuklar için elektrikli araçlar gibi çözümler sunmayı hedefliyoruz. İş geliştirme ve MVP (prototip) aşamalarını geçtik. Şu an piyasaya çıkmak için yatırım arıyoruz. Gerekli olan yatırımın yüzde 55’ini bulduk. Gelir modeliniz sadece kullanıcılar mı olacak?
Markalarla çalışmayı düşünüyor musunuz?
İş planımıza göre kullanıcılar üzerinden gelir sağlamayı planlıyoruz. Ancak sigorta şirketleri ile de çalışmayı düşünüyoruz. Tekliflere açığız. Hem lise öğrencisi olmak hem girişimci olmak zor mu? Bu anlamda girişimci olmak isteyen öğrencilere tavsiyeniz var mı? Hem girişimci hem de öğrenci olmak herkesin sandığı gibi çok zor değil. Sürekli öğrenmeyi, gelişmeyi ve problem çözmeyi seven biriyseniz güzel bir serüven. Okulum ile orantılı olarak sürdürmeye çalışıyorum bu yolculuğu. Yeri geldiği zaman okuldan, yeri geldiği zaman girişimimden ama en önemlisi de kendimden fedakarlık yaparak ilerletiyorum.
BTM size ve projenize ne gibi katkı sağladı?
BTM bizlere ilk olarak güzel bir çalışma ortamı sundu. Bu sayede ekip toplantılarımızı ve çalışmalarımızı yapabileceğimiz sıcak bir ortama sahip olduk. Aynı zamanda verdikleri eğitimlerle birlikte bizlere girişimcilik nedir, startup nasıl kurulur, yatırım daha kolay nasıl alınır gibi birçok sorunun cevabına ulaşmamızı sağladı. Eğitimler sonrasında da mentorluk desteğiyle birlikte daha hızlı ilerlememize imkan tanıdı.
Türkiye ve global pazarda nasıl konumlanacaksınız?
Türkiye’de ilk 3 yılda 12 şehre mikro mobilite sistemimizi oturtup, Doğu Avrupa ve MENA bölgesine girmek istiyoruz. Bu hedeflerimize mobilite fikirlerimizi eklemeyi planlıyoruz. Hedefimiz 6 yılın sonunda Türkiye ve MENA bölgesinin en büyük
mobilite şirketi olmak.
MUCİT GİRİŞİMCİ PROGRAMI’NA 2 BİN 500 BAŞVURU
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) tarafından Tüm Mucitler İcat-İnovasyon ve Araştırma Derneği (TÜMMİAD), Cube Incubation, Startup Fon ve Keiretsu Forum Türkiye’nin iş ortaklığıyla yürütülen Mucit Girişimci Programı’nın üçüncüsü başladı. Patent veya faydalı model sahibi mucitlerin girişimcilik ekosistemine kazandırılmasını amaçlayan programa, yeni dönemde 2 bin 500’den fazla başvuru yapıldı. Yapılan başvurular arasından 25 başvuru sahibi yeni dönem mucit girişimci olmaya hak kazandı.
Mucit girişimci programı nedir?
İcadının patent veya faydalı model başvurusunu yapmış mucit girişimcilerin ürünlerini ticarileştirmeleri ve yatırımcıyla buluşturmaları için ihtiyaçları olan destekleri sunan Mucit Girişimci Programı, 8 hafta sürüyor. Bu süreci başarıyla tamamlayan mucit girişimciler yılda bir kez düzenlenen BTM Sahne XL etkinliğinde yatırımcılar karşısında sunum yapıyor.
İŞTE BTM’NİN YENİ MUCİTLERİ
04 Mart 2020 Çarşamba
Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.
Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.
Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.
S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.
Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.
Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.
Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."
Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.
Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.
Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.
TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.
Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.
TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.
Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.
Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.
Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.
Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.
23 Eylül 2024 Pazartesi
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğunu bildirdi.
Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğu, bu tarihten sonra eski sürücü belgelerinin geçersiz olacağı ve değiştirilmesinin normal harç tarifesi üzerinden yapılacağı belirtildi.
Tüm nüfus müdürlüklerinden gerçekleştirilebilecek sürücü belgesi başvurusu için sağlık raporu, bir adet biyometrik fotoğraf ve 15 lira yenileme ücreti istendiği ifade edildi.
23 Eylül 2024 Pazartesi
23 Eylül 2024 Pazartesi
23 Eylül 2024 Pazartesi
23 Eylül 2024 Pazartesi
23 Eylül 2024 Pazartesi
23 Eylül 2024 Pazartesi