tatil-sepeti

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, liselerde sınıf tekrarını hayata geçireceklerini, devamsızlık affını da kaldıracaklarını bildirdi.


 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Başkent Öğretmenevi'nde, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Maarifin çok daha geniş ve vizyoner bir anlayışla ele alınması gerektiğini söyleyen Tekin, Milli Eğitim Bakanlığının, resmi ve özel yaklaşık 74 bin okulda 20 milyon öğrenci ve 1 milyon 210 bin öğretmenle toplumun tamamına hitap ettiğini belirtti.

 

Tekin, öğrencileri, milli kültür ve medeniyetin değerleriyle buluşturarak çağın gerektirdiği becerilerle donatmak için gece gündüz çalıştıklarını, iletişim, teknoloji ve farklı bilgi kaynaklarının hayatın merkezine bu denli oturduğu bir dönemde, çok boyutlu bir eğitim iklimi inşa etmeyi hedeflediklerini kaydetti.

 

"GEÇMİŞ, BUGÜN VE GELECEK ARASINDA SAĞLAM KÖPRÜLER KURMAYI ÖNEMSİYORUZ"

 

Sosyolog, felsefeci, yazar ve öğretmen Nurettin Topçu'nun "Bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lazımdır." sözünü hatırlatan Tekin, şöyle konuştu: "Bu doğrultuda Milli Eğitim Bakanlığı olarak, motivasyonu yüksek, öz güven sahibi, merak eden, sorgulayan, analiz yapabilen ama aynı zamanda erdemli, merhametli ve vicdanlı gençler yetiştirmek en öncelikli hedefimizdir. Elbette bir taraftan köklerimizle bağımızı güçlendirirken diğer taraftan yeni ufukları hedefleyen bir süreç yönetmeyi ve her alanda geçmiş, bugün ve gelecek arasında sağlam köprüler kurmayı önemsiyoruz. Biliyoruz ki bu sağlamlık, eğitimin niteliğini arttıracaktır. Ülkemiz sahip olduğu değerleriyle, birikimiyle, hedefleriyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla gerçekten büyük bir ülkedir. En kıymetli hazinemiz evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz ise bizi bu hedeflerimize ulaştıracak, eğitim sistemimizin en temel yapı taşı, istikbalimizin mimarlarıdır."

 

Tekin, göreve geldikten sonra "Öğretmenler Odası Buluşmaları" kapsamında öğretmenlerle bir araya gelmeye başladıklarını anımsatarak, öğretmenlerle istişareyi artırmayı önemsediklerini vurguladı.

 

Bakan Tekin, bu buluşmalar ve paydaşlarla görüşmeler sonrasında ders çizelgelerinin güncellenmesi, seçimlik ders seçeneklerinin genişletilmesi, özel öğretim kurumlarıyla ilgili ihtiyaçlar, deprem bölgesindeki öğretmenlerin yer değiştirme hakkı, depremzede öğrenciler için LGS'de ilave kontenjan, öğretmenevlerin konaklamayla ilgili talebi, zorunlu hizmet affı, yer değiştirme sürecinde yaşanan tıkanıklıklar gibi birçok konudaki düzenlemeyi sahadan beslenerek hayata geçirdiklerini kaydetti.

 

"EĞİTİM ÖĞRETİM YILINI SORUNSUZ ŞEKİLDE BAŞLATACAK TEDBİRLERİMİZİ ALDIK"

 

Deprem bölgesindeki öğretmenler, öğrenciler ve okullar konusunda kapsamlı çalışma yaptıklarını ve iletişim ağı kurduklarını belirten Tekin, bölgede halihazırda çalışan ve yeni atanan 192 bin öğretmenin tamamının arandığını, barınma ve diğer konulardaki ihtiyaçların karşılandığını söyledi.

 

Tekin, bölgede yıkılan ya da kullanılamaz durumda yaklaşık 11 bin dersliğin bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatıyla çelik yapılarla yaklaşık 60 günde inşa edilebilen derslikler veya okullar inşa ettik. Bu çelik yapılar, aslında betonarme yapılardan kullanım açısından pek de farkı olmayan hatta daha kompakt eğitim yapıları. Hem hızlı yapılıyor hem de en az betonarme binalar kadar kullanım ömrüne sahip. Dolayısıyla şu anda 400 civarında dersliği, çelik yapılarla inşa edip 1 Eylül itibarıyla eğitim öğretime bunlarla başlayacağız. İkincisi, hem üretim imkanı hem bütçe olanakları açısından ikinci bir faz olarak da toplam 4 bine yakın çelik yapı yapmayı planlıyoruz. Onların bir kısmını da şubat ve önümüzdeki eylül ayında yetişecek şekilde planladık. Dolayısıyla 1 Eylül itibarıyla eğitim öğretim yılını sorunsuz bir şekilde başlatacak tedbirlerimizi aldık."

 

Yusuf Tekin, "Onarımla birlikte kullanılabilecek durumdaki yaklaşık 45 bin dersliğin onarımı tamamlanmış durumda." dedi.

 

DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÖĞRENCİLER İÇİN ZORUNLU TELAFİ PROGRAMI

 

Deprem bölgesindeki öğrencilerin öğrenme kayıplarını gidermek amacıyla yaz aylarında isteğe bağlı telafi programları organize ettiklerini belirten Tekin, "Öğrenci kardeşlerimize istedikleri takdirde telafi imkanını sunduk, bunlara da yoğun bir katılım oldu. Fakat 1 Eylül itibarıyla bunlar tamamlanacak, 11 Eylül tarihi itibarıyla da bölgedeki 11 ilin tamamındaki öğrencilerimize yaklaşık 4 haftalık zorunlu bir telafi eğitim programı başlamış olacak, bu eğitime katılmak, okullardaki öğrencilerimiz için zorunlu olacak." bilgisini verdi.

 

Tekin, depremzede öğrencilere LGS yerleştirmeleri kapsamında pozitif ayrımcılık yaptıklarını hatırlatarak, "Türkiye'nin her tarafındaki okullarda bu arkadaşlarımız için kontenjan oluşturduk, bunu da bölgedeki arkadaşlarımızın yoğun şekilde kullandığını gördük. Ayrıca LGS yerleştirmeleri bittikten sonra hala bölgedeki öğrencilerimizden başka illere konaklamalı olarak gitmek isteyenler varsa, onlar için de pansiyonlu okullarımızın boş kapasitelerini kendileriyle tekrar paylaştık. İsteyen öğrencilerimizle, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, pansiyonlarımızda boş yer olan okullarımızı tercih edip oralarda başlayabileceklerini kendileriyle paylaşmış olduk." diye konuştu.

 

Depremzede öğrencilerin eğitime erişimde problem yaşamaması, kayıtlı oldukları okullara taşınabilmesi için sadece belediye sınırları içerisinde taşımaya imkan veren yönetmeliğin genişletildiğini kaydeden Bakan Tekin, depremzede öğrencilerin özel öğretim kurumlarından 1 yıl ücretsiz yararlanmalarına ilişkin sürecin de devamının sağlandığını anlattı.

 

Tekin, "Burada da talep olursa kontenjanları ölçüsünde özel okullar bize bu anlamda destek olacak." ifadesini kullandı.

 

Öğretmenlerin, Bakanlığa ilettikleri problemlerin çözümü için yaptıkları iyileştirme çalışmalarını anlatan Tekin, yer değiştirme süreciyle ilgili önemli düzenlemeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

 

Tekin, yardımcı kitaplar, seçimlik dersler gibi bazı konularda yaptıkları çalışmayı yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarını belirterek, okul terkleriyle ilgili sorunlara yönelik mevzuat değişikliğinin de eğitim öğretim yılı başlamadan yapılacağını bildirdi.

 

Yusuf Tekin, "Özellikle ortaöğretim kurumlarındaki öğretmen arkadaşlarımızın çok eleştirdikleri hususlar oldu. Bunlardan bir tanesi, özellikle liselerde sınıf tekrarının olmamasının ortaya çıkardığı sorunlardan bahsedildi. Bu zaten bizim de gündemimizdeydi. Dolayısıyla bununla ilgili bir tedbir alacağız. Yeni dönemde sınıf tekrarının mümkün olduğu bir süreç söz konusu olacak." bilgisini paylaştı.

 

"AÇIK LİSEYE KAYMALARLA İLGİLİ BİR DİZİ TEDBİR ALACAĞIZ"

 

Açık öğretime kayıt konusuna da değinen Bakan Tekin, şöyle devam etti: "Özellikle 11. sınıftan 12. sınıfa geçen ortaöğretim öğrencilerinin arasında yaygınlaşmaya başlayan, özellikle pandemi ile başlayıp depremle devam eden süreçte açık liseye kaymalar söz konusuydu. Açık liseye kaymalarla ilgili de bir dizi tedbiri önümüzdeki günlerde mevzuat değişiklikleriyle almış olacağız. Bu bizim için çok önemli. Hem örgün eğitim çağındaki bir gencimizin, yaygın eğitim kurumlarına gitmesini doğru bulmuyoruz hem de açık okullara devam eden bu çocuklarımız özellikle çok sayıda arkadaşımızın eleştirdiği bu merdiven altı, izinsiz kurslar üzerinden bir hazırlık sürecine devam ediyor. Bu merdiven altı yapılarla mücadele etmek açısından özellikle 11. sınıftan 12. sınıfa geçen öğrencilerin açık liseye erişim, açık liseye nakil süreçlerini zorlaştırarak merdiven altı, eğitim verdiğini iddia eden yapılarla da mücadele edeceğiz."

 

Tekin, açık liseye geçişleri zorlaştıracaklarının altını çizerek, Kovid-19 salgını döneminde elektronik ortamda yapılan açık lise sınavlarını eski haline dönüştürmeyi planladıklarını kaydetti.

 

"DEVAMSIZLIK VE SINIF TEKRARI KONUSUNDA ÇOK CİDDİYİZ"

 

Öğrencilerin devamsızlık durumlarına da değinen Bakan Tekin, "Aynı şekilde devamsızlıkla ilgili ben buradan bir kez daha söyleyeyim, bu konuda önümüzdeki eğitim öğretim yılı sonunda çocuklarımız af ya da benzeri beklenti içinde olmasınlar. Devamsızlık ve sınıf tekrarı konusunda çok ciddiyiz. Şimdiden arkadaşlarımızı uyarmış olalım, sonra bir problemle karşılaşmamak adına." dedi.

 

Tekin, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı dolayısıyla Bakanlık olarak ciddi bir etkinlik takvimi oluşturduklarını ve bu kapsamda illere bir genelge gönderdiklerini söyledi.

 

Yeni dönemde önem verdikleri konulardan birinin öğretmen yetiştirme süreçleri olduğunu vurgulayan Bakan Tekin, bu konuyu tepeden tırnağa revize etmek istediklerini belirtti.

 

ÖZEL OKULLARIN SERVİS VE YEMEK ÜCRETLERİ

 

Tekin, özel okulların servis ve yemek ücretleri gibi konularda ilgili derneklerle görüşmeler yaptıklarını aktararak, "Ücretlerle ilgili TEFE-TÜFE ilkesini getirdikten sonra özel okullar, derneklerin bize taahhüdü, servis ve yemek ihtiyacıyla ilgili konularda da makul düzeyde yapacaklar. Biz de kendilerini zaten denetleyeceğiz. Bu denetim alanının içerisinde kalan okullar bizim paydaşımız ama bu denetimin dışına çıkmak isteyen, bize taahhütlerini veya bizim mevzuatımızın dışında yollara tevessül etmek isteyen özel okullara karşı da biliyorsunuz hem özel öğretim kurumlarıyla ilgili yasal düzenlemelerimizde hem de yönetmelik düzeyindeki ikincil mevzuat düzeyimizde cezalandırma mekanizmaları var, idari cezalar uygulayabilecek durumdayız." diye konuştu.

 

Tekin, meslek liselerinin, mezunlarının kendi alanlarında istihdam edildiği, amacına uygun hizmet veren yapılar olarak yaygınlaştırılacağını belirtti.

 

Bir soru üzerine hem deprem bölgesinde hem de diğer bölgelerde yıkım ya da güçlendirme kararı verilen okullarla ilgili gerekenin yapılmaya devam ettiğini vurgulayan Tekin, İstanbul'da yeni okul yapılacak arazi bulunmasında güçlük olduğunu, bu konuda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının destek sağladığını söyledi.

 

Yusuf Tekin özel okullarda çalışan öğretmenlerin ücretlerine ilişkin soru üzerine, konuyu yakından takip ettiğini aktardı.

 

Hukuki açıdan özel okullarda çalışan öğretmenlere bir taban aylık belirlenmesinin mümkün olmadığını belirten Tekin, özel okulların bazılarında ücret politikası konusunda sıkıntılar yaşandığını, bunun çözümü için ellerinden geleni yaptıklarını kaydetti.

 

"YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI KUŞKUSUZ OLACAK"

 

Tekin, "atanamayan öğretmenler" konusundaki soruları şöyle yanıtladı: "Milli Eğitim Bakanı olarak Bakanlık bünyesinde çalışan öğretmen arkadaşlarımızın sayısının artmasını çok arzu ederim ama şimdi burada mevzu politize edilecek bir boyutta değil. 'Bütün atanamayan öğretmenleri atayacağız.' diyen bir siyasetçi ya Türkiye'de rakamlar hakkında bilgi sahibi değil ya da popülizm uğruna insanların kaderleriyle ve gelecekleriyle oynuyor. Şimdi 'Atanamayan bütün öğretmenleri atayacağız' demek, o gençlerin gelecekleriyle oynamak gibi bir şey. O yüzden ben bu söylemlerden politikacılarımızın kaçınmasını arzu ediyorum.

Bakanlık olarak zaten Sayın Cumhurbaşkanı'mızla sürekli konuşuyoruz. Bakın şu an halihazırda Bakanlık sistemindeki öğretmen arkadaşlarımın yaklaşık yüzde 80'ine yakını Sayın Cumhurbaşkanı'mızın, başbakan ya da cumhurbaşkanı olduğu dönemde atanmış. Yani bu kadar çok öğretmen ataması yapılmışken, niye tekrar atama yapılmasıyla ilgili olumsuz bir tavır içerisinde olalım? Öyle bir şey yok, yeni öğretmen ataması kuşkusuz olacak. Biz Bakanlık olarak hassas bir dil kullanmaya çalışıyoruz atanan ya da atanamayan bütün kardeşlerimize, bütün öğretmenlerimize, adaylarımıza, herkese kardeş muamelesi ile yaklaşmaya çaba sarf ediyoruz. Lütfen bunları bu arkadaşlarımız da bu anlamda kaderleriyle oynayacak cümlelerden kaçınsın. Biz de mümkün olduğunca fazla sayıda arkadaşımızı istihdam etmek için çaba göstermeye devam edeceğiz."

 

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU

 

Tekin, Anayasa Mahkemesi'nin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun bazı maddelerini iptal kararı verdiğini hatırlatarak, gerekçeli karar kendilerine ulaştığında buna uygun hareket edeceklerini söyledi.

 

Yusuf Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun, öğretmenlerin talepleri doğrultusunda, biraz daha kapsamlı şekilde ele alınabileceğini ifade etti.

 

Dershanelerin kapatılması sürecinde Anayasa Mahkemesi'nin "belli alanlarda takviye gereklidir" kararı sonrasında özel öğretim kurslarının ders bazlı kurumsal hizmet sunacak yapılar olarak planlandığını anlatan Tekin, bugün dershane benzeri yapıların yeniden oluştuğu eleştirisine yönelik şunları söyledi: "ÖSYM'nin üniversite sınavı için soru hazırlama ekibinin içerisine, öğretmen arkadaşlarımızın, yani Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinden, ders anlatan öğretmenlerin girmesini sağladık. Dolayısıyla okullarımızı ve kitaplarımızı, yani dershane mücadelesinin bir parçası olarak işlevsel hale getirdiğimizi söyledik. Şimdi biraz bu konulara sadece merdiven altı ya da dershanecilik üzerinden bakmamak lazım. Bakanlığın alması gereken tedbirler var, biz o tedbirleri alarak tekrar bu dershaneyle ilgili ihtiyacı ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu yapılarla ilgili polisiye tedbirler ya da yasal tedbirler değil, Bakanlığın kendi içerisinde alması gereken operasyonel tedbirler olduğuna inanıyorum."

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Zeki insanlar hayatlarının birçok noktasında zeki olmalarının artılarını görürler ancak psikologlar zeki insanların karşılaşabilecekleri zorlukların olduğunu öne sürüyor.

Dört psikolog ve psikoterapist, yüksek IQ'ya sahip insanların karşılaştığı yaygın zorlukları anlattı. Onları aşırı düşünmeye yoran tetikleyici davranışlar olabilir bunlardan bazıları şunlar:  


YÜZEYSEL - KISA KONUŞMALAR 

Derin olmayan, oldukça yüzeysel sıradan konuşmalardan etkilenmeyebilirler. 

Psikolinguistİk araştırmacısı Martina Cola, bu tür kişilerin üzerine düşünemeyecekleri sıradan konuşmalar yerine karmaşık konuşmalardan hoşlandıklarını belirtiyor.


TRENDLERE AYAK UYDURMAK

Modaya uygun giysiler, popüler şarkı ve TV dizileri gibi konular çoğu insanın aksine onların öncelikleri değildir.

Psikoterapist Dr. Jennifer Hartstein, bu kişilerin küçük ve yüzeysel konulara zihinsel enerji ayırmadıklarını söylüyor.


İLİŞKİ VE ARKADAŞLIKLAR 


Yüksek IQ'lu bireyler, arkadaşlık ve ilişkilerinde de zorluklar yaşayabilir. Psikoterapist Jonathan Alpert, bu tarz kişilerin duygusal bağ kurmada zorlandıklarını belirtiyor.

Bu durum, sosyal ortamlarda kaygıya sahip olabilirler ve daha fazla çekinmelerine neden olabilirler. Aynı zamanda bu kişiler daha fazla kişisel alana ihtiyaç duyabilir ve fiziksel temaslardan hoşlanmayabilirler.


DUYGU KONTROLÜ 

Klinik psikolog Dr. Dakari Quimby, bu bireyler için hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını dengelemede zorlanabileceğini ifade ediyor. Bu kişilerin yüksek gürültü, ışık ve sese karşı duyarlılıkları, sabırsızlık ve öfke patlamalarıyla sonuçlanabilir.


UYKU SORUNLARI

Zeki bireyler zihnini kapamada zorlanmakla birlikte düşüncelerini geride bırakamayabilirler. Bu durum onları uykusuzluğa sürükleyebilir. Dr. Hartstein'e göre zeki insanların kendilerini rahatlatmayı bilmedikleri için uyku problemleri yaşayabilirler.

16 Ekim 2024 Çarşamba

Türk dilinin en önemli eserlerinden biri kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, yazılışının 950. yılına özel düzenlenen ikinci atölye çalışmasıyla dilsel ve kültürel mirası derinlemesine incelendi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER), 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan ve Türk dilinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazılışının 950. yılına özel atölye çalışmasının ikincisini düzenledi. 

 

‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ adlı atölyeye, Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, araştırmacı Sinem Büyükkahraman, üniversiteden akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

 

TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİĞİ

 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, eserin Türk dili ve kültürü için taşıdığı önemin altını çizdi. 

 

Atölyede konuşmacı olan Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük olmadığını, ansiklopedik niteliğiyle birçok alanı kapsadığını vurguladı. 

 

Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserin, aynı zamanda Türk dilinin zenginliğini ve derinliğini göstermek için oluşturulduğunu belirten Bahar, “Dîvânu Lugâti’t-Türk, sadece Türkiye Türkçesi değil, Türk dünyasının tüm lehçelerini kapsayan bir başucu eseri. 

 

Bu eser, Türk dilinin köklü bir miras olduğunu ve dilin kültürel değerlerini yaşattığını gösteriyor” dedi. 

 

Atölye sırasında Alper Tunga Destanı’na ait ağıtlardan örnekler verilerek, eserin Türk halk bilimi açısından da büyük öneme sahip olduğu açıklandı.

 

 

KARAHANLI TÜRKÇESİ 

 

Atölyede, eserin yazıldığı dil olan Arapça üzerinde de duruldu. 

 

Eserin yalnızca Karahanlı Türkçesi ile işlenmediği, o dönemde farklı Türk boylarının ağız ve lehçe özelliklerini de içerdiği, böylece eserin bir dialektoloji çalışması niteliği taşıdığı vurgulandı. 

 

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, Arap alfabesiyle yazılan ilk büyük Türkçe eserlerden biri olması da eserin tarihi önemini bir kez daha ortaya koydu.

 

 

HARİTA VE COĞRAFYA 

 

Atölyede dikkat çeken bir diğer konu ise Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer alan haritalar oldu. Eyüp Tugay Bahar, eserdeki haritaların, Türk boylarının yaşadığı coğrafyalarla ilgili dönemin ilk bilgilerini içerdiğini belirtti. 

 

Haritalarda dağlar, nehirler ve şehirler detaylı bir şekilde gösterilmiş olup, bu haritaların dönemin Türk dünyasını anlamak açısından büyük bir kaynak olduğu ifade edildi.

 

 

EDEBİ AÇIDAN DEĞERİ

 

Atölyenin son bölümünde, eserin dil bilimsel ve edebi açıdan değeri ele alındı. 

 

Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün klasik Arapça sözlükçülük anlayışına göre düzenlendiğini, ancak Türkçeye özgü kelime türetme yöntemleri ve deyimlerle dilin zenginliğini ortaya koyduğunu söyledi. 

 

Türk edebiyatının ilk baş eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, manzum parçalara ve atasözlerine de yer verdiği, bu yönüyle dilin sadece yapısal değil, kültürel bir hazinesi olduğu katılımcılarla paylaşıldı.

 

 

Geleceğe yönelik çalışmalar

 

Eserin günümüz Türkçesi üzerindeki etkilerini tartışan katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca 950 yıllık bir miras değil, aynı zamanda bugüne kadar gelen bir dil ve kültür hazinesi olduğunu dile getirdi.

 

Atölye sonunda, eserin farklı bölümleri üzerinde daha detaylı çalışmaların yapılmasına ve benzer akademik etkinliklerin devam ettirilmesine karar verildi. 

 

Bu tür çalışmaların, Türk dilinin kökenlerine inen, kapsamlı analizler sunan ve gelecekteki dil çalışmalarına katkı sağlayan nitelikte olduğu ifade edildi.

16 Ekim 2024 Çarşamba