Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş, 2019'a kadar 7 bin-7 bin 500 megavat olan lisanssız güneş enerjisi proje toplamının şu an 35 bin megavata ulaştığını bildirdi.



 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş, Güneş Enerjisi ve Enerji Depolama Semineri’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin enerji alanında geleceğinin güneş olduğunu söyledi.

 

Lisanssız elektrik üretimi sürecinin 2019'dan itibaren değişmesiyle, enerji sektörünün odak noktalarından birinin güneş enerjisi olduğunu dile getiren Ulutaş, "Rüzgar enerjisi de bunun beraberinde gelmiştir. EPDK Başkanımızın bir sözü vardır. Sıklıkla medyada da yer alır. Sırtımızı güçlü esen rüzgara verecek, yüzümüzü de her daim güneşe döneceğiz." diye konuştu.

 

Ulutaş, gerçekleştirilen düzenlemelerle lisanssız elektrik üretiminin özellikle sanayici için büyük avantajlar sağladığını belirterek, şöyle devam etti: "Lisanssız tesis kurmasının sanayicinin elektriğini kendi üretip yeşillendirmesi anlamına geliyor. Hem karbon vergisi gibi sınırlamalardan kurtulmuş oluyor. Türkiye’nin elektrik şebekesinde ise puant talebinde ya da yükündeki elektrik tüketimi düştüğü için elektrik fiyatlarına da pozitif yönde etki ediyor. 2019'a kadar 7 bin-7 bin 500 megavat olan lisanssız güneş enerjisi proje toplamı şu an 35 bin megavata ulaştı."

 

Depolamalı yenilenebilir enerji santrallerinin de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını artırması açısından yeni bir metot olarak ortaya çıktığını vurgulayan Ulutaş, "Almış olduğumuz 270 bin megavatı geçen depolamalı yenilenebilir enerji başvuruları aslında yenilenebilir enerji yatırımcılarının bu alandaki beklentisini göstermesi açısından önemli. Başarı hikayesini kağıt üzerinde değil de sahaya yansıtma noktasına geldik." değerlendirmesinde bulundu.

 

"GÜNEŞ ENERJİSİ KÜRESEL ELEKTRİK TALEBİNİN YÜZDE 4,5'İNİ KARŞILIYOR"

 

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç da dünyada temiz enerji dönüşümünün son yıllarda artış gösterdiğini vurgulayarak, "Bu geçişte güneş enerjisinin müthiş bir potansiyeli var. Güneş enerjisi halihazırda küresel elektrik talebinin yüzde 4,5'ini karşılıyor. Bu oran düşük görünüyor fakat son yıllarda güneş enerjisi yatırımlarında yaşanan patlama oldukça umut vaat edici." dedi.

 

Geçen yıl küresel ölçekte yüksek miktarda güneş enerjisi kurulumunun gerçekleştiğinin altını çizen Ardıç, güneş enerjisinden elektrik üretiminde teravat eşiğinin aşıldığını anımsattı.


Ardıç, bir önceki yıla göre yüzde 45 daha fazla güneş enerjisi kapasitesi sağlandığına işaret ederek, şöyle konuştu: "Bu yılın ilk aylarındaki olumlu piyasa gelişmeleri de yılsonuna kadar şebekeye yüzde 43'lük bir büyümeye eşit yeni güneş enerjisi ekleneceğine işaret ediyor. Türkiye'de yenilenebilir enerji santrallerinin elektrik üretimindeki payı Eylül 2023'te yüzde 39 seviyesinde gerçekleşti. Rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinden elde edilen elektriğin toplam üretilen elektriğe oranı da yaklaşık yüzde 23 oldu."

 

Ardıç, yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminde Türkiye'nin birçok gelişen ekonomiye kıyasla daha iyi bir konumda olduğunu vurgulayarak, "Yenilenebilir enerjiden elektrik üretim oranını çok daha yukarılara çekmemiz gerekiyor. Enerji sektörü en fazla yatırım yapılan alanların başında geliyor. Firmaların enerji fiyatlarındaki artışlardan etkilenmemek, kendi enerjisini üretmek için başlattıkları bu süreç, iklim krizinin getirdiği sorunlarla baş etmek için çevreye duyarlı üretimin öne çıkmasıyla daha da arttı." ifadelerini kullandı.

 

"GÜNEŞ VE RÜZGARDA DEPOLAMA KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR"

 

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Murat Özdemir de iklim değişikliğiyle dünyanın geleceğinin yeniden tasarlandığını söyledi.

Elektrikli araçların kullanımının günden güne arttığını ve bunun 2030’lu yıllarda Türkiye'nin şebekesini zorlayabileceğini ifade eden Özdemir, şebekenin zorlanmaması için güneş enerjisi ve enerji depolamasının önemli bir rol oynayacağını dile getirdi.

 

Enerji depolamasının yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretmenin bir garantisi olduğunu aktaran Özdemir, "Güneş ve rüzgarı özellikle alternatif enerji kaynağı olmaktan çıkarıp bir baz enerji kaynağı yapabilmek için tek çare enerji depolama. Güneş ve rüzgarda depolama kritik önem taşıyor. Biz de derneğimizin düzenlediği seminerlerimizde sadece güneş enerjisini değil depolamayı da anlatıyoruz." diye konuştu.

24 Ekim 2023 Salı

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar