tatil-sepeti

Türkiye, gıda güvenliğine ve bazı tarım ürünlerinin uzun süreli muhafazasına önemli katkılar sağlayan lisanslı depoculukta da yatırımlarını sürdürüyor. Toplam kapasite, 47 ilde lisans verilen 212 işletmeyle yaklaşık 11.4 milyon tona ulaştı.



 

Tarımdaki reform sürecine ve üreticilerin finansmanına da destek veren lisanslı depoculukta büyüme devam edecek. Kuruluş izni verilen 494 işletmenin tamamı devreye alındığı takdirde, kapasite yüzde 145 artışla 28 milyon tona çıkacak.

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Tarım politikaları, ülkelerin gıda güvenliğini doğrudan etkiliyor. Bu sebeple tarımsal üretimlerinde kendine yeterlilik ve olağanüstü durumlarda dışa bağımlı olmaksızın halkın ihtiyaçlarını belirli bir süre karşılayacak kadar ürünün depolarında olması büyük önem taşıyor. Söz konusu riskleri minimize edecek araçlar arasında uzun süre depolama imkanı sağlayan lisanslı depoculuk da yer alıyor. Türkiye, bu konudaki mevzuat altyapısını TBMM’de 2005 yılında kabul edilen Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile başlattı. Devam eden süreçte, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’nun ilgili maddeleriyle şekillendirdi. Vergi istisnaları, depo kira desteği, üreticilere nakliye ve analiz desteği, kredi faizi desteği, lisanslı depo yatırım ve işletme kredisi desteği, yatırım teşvik belgesi karşılığı verilen destekler mekanizmalarını da devreye aldı.

 

DEPOLARIN ULAŞTIĞI HACİM

 

Türkiye’nin tarımsal üretimine bakıldığında, TÜİK verilerine göre üretim miktarları; 2023 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) yüzde 10.3, sebzelerde yüzde 0.6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 2.3 oranında arttı. Buna göre, 2023 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 77.7 milyon ton; sebzelerde 31.8 milyon ton; meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 27.4 milyon ton üretim gerçekleşti. Genel olarak değerlendirildiğinde, 2022 yılı sonu itibarıyla 129 milyon ton olan bitkisel üretim, 2023 yılı sonunda yaklaşık 137 milyon tona çıktı. Öte yandan, tarımda belli ürünlere hizmet sağlayan lisanslı depoculukta ulaşılan toplam kapasite ise temmuz sonu itibarıyla 47 ilde lisans verilen 212 işletmeyle yaklaşık 11.4 milyon ton oldu. Önümüzdeki dönemde lisanslı depoların toplam kapasitesi, kuruluş izni verilen 494 işletmenin tamamı devreye alındığı takdirde, yüzde 145 artışla 28 milyon tona çıkacak.

 

KURULUŞ VE YÜKÜMLÜLÜKLER

 

Tarım ürünleri lisanslı depo işletmeleri, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde bulundurularak, Ticaret Bakanlığı tarafından verilen izinle anonim şirket şeklinde kuruluyor. Şirketin kuruluşunda, depolama kapasitesine göre ilgili tebliğde belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip olunması ve yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz edilmesi koşulları aranıyor. Kuruluş izni alan şirkete ancak kanunun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet izni (lisans) veriliyor. Şirket, faaliyet izni almadan depoculuk faaliyetinde bulunamıyor, ürün kabul edemiyor, ürün senedi düzenleyemiyor. Ayrıca, lisanslı depo işletmeleri, lisans koşulu olarak işletme tesisleri ve lisanslı depoculuk faaliyeti kapsamında depoladığı ürünler için sigorta yaptırmak zorunda. Çiftçi ise lisanslı depoya ürününü teslim ettiğinde iki durumdan birini tercih ediyor; satıyor veya emanet olarak veriyor.

 

ÜRÜN TİCARETİ TÜRİB’DE

 

Lisanslı depoculuk sistemiyle uzun süreli depolanabilen hububat, baklagiller, yağlı tohumlar, pamuk, fındık, zeytin, kuru kayısı ve Antep fıstığı gibi ürünlerin muhafazası ve ticareti sağlanıyor. Sistemde, tarım ürünlerinin sınıf ve kaliteleri yetkili sınıflandırıcı laboratuvarlarca belirleniyor ve bu ürünler modern altyapıya sahip lisanslı depolarda korunuyor. Bu ürünlerin ticareti, ürünün mülkiyetini temsilen lisanslı depo işletmesince düzenlenen Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) vasıtasıyla Türkiye Ürün İhtisas Borsası’nda (TÜRİB) yapılıyor. Haziran 2018’de kurulan TÜRİB; lisanslı depo işletmecilerince oluşturulan elektronik ürün senetleri ile elektronik ürün senetlerine dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin ticaretinin yürütülmesini sağlamak üzere borsacılık faaliyetinde bulunuyor. 

 

17 FARKLI ÜRÜNDE İŞLEM

 

TÜRİB, tarladan sofraya gıda tedarik zincirinin dijitalleşmesi, ELÜS’ün yaygınlaştırılması, sözleşmeli tarımın gelişmesi, lisanslı depoculuk gibi alanlarda TOBB, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve diğer paydaşları ile işbirliğini de sürdürüyor. TÜRİB tarafından 26 Temmuz 2019 tarihinde faaliyete geçirilen ELÜS Piyasası’nda 2023 yılında 331 binin üzerinde işlemde 12 milyon ton ve 82 milyar TL’lik hacim oluştu. 

 

Öte yandan, Temmuz 2024 itibarıyla TÜRİB’in 5 yıllık faaliyet döneminde işlem hacmi 209.2 milyar TL’yi, işlem miktarı 43.3 milyon tonu, işlem adedi 1.1 milyonu aştı. Buğday, mısır, arpa ve ayçiçeği tohumu başta olmak üzere TÜRİB’de işleme açık 17 ürüne konu ELÜS’lerin tamamında işlem gerçekleşti. Lisanslı depoculuk ürün yelpazesine yeni katılan kanola ve peynirde de ilk ELÜS ihraçlarının 2024 yılında yapılması bekleniyor. İşlem gören 17 ürünün listesi şu şekilde: Arpa, buğday, çavdar, çeltik, fındık, mercimek, mısır, nohut, pamuk, soya fasulyesi, ayçiçeği tohumu, fasulye, kabuklu Antep fıstığı, kuru kayısı, tritikale, yulaf ve zeytin.

 

288 LOKASYONDA HİZMET

 

Lisanslı depoculuğu ve ELÜS’ü bir adım daha ileri götürecek önemli bir eşikte olduklarını belirten TÜRİB Genel Müdürü Ali Kırali, ulaşılan kapasite konusunda şu açıklamayı yaptı: “Kayıtlarla ilgili işlemleri 112 acente aracılığıyla sürdürüyoruz. Temmuz sonu itibarıyla 212 lisanslı depo var. Bunlar, şubelerle beraber 288 lokasyonda hizmet veriyor. Ayrıca 232 bin yatırımcı işlem yapabilecek şekilde TÜRİB Platformu’na kaydedilmiş durumda. Bunu, inşallah aracılı sistemle daha ileriye götüreceğiz. Lisanslı depolar çok ciddi bir hacme ulaştı. İşlemlere başladığımızda kapasiteleri 4 milyon tondu. Geldiğimiz noktada kapasiteleri, 11 milyon 400 bin tona yaklaşmış durumda. Türkiye’nin buğday depolaması, her sene 35-40 milyon ton arası değişiyor. Yani bugün yaklaşık yüzde 30’u artık lisanslı depolarda depolanır hale geldi. Bunun, gerçekten yakalanmış ciddi bir ivme ve başarı olduğunu düşünüyorum.”

 

ELÜS SİSTEMİNİN İŞLEYİŞİ VE GÜVENCELERİ

 

Tarımsal ürünün tarladan sofraya uzanan yolculuğu, bin bir emek ile yetiştirilen ürünlerin hasat edilmesiyle başlar. Ürünler ya fiyatı daha da yükselmesi beklenerek depolanır ya da hasadın hemen ertesinde satılır. Tarımsal ürünler, Ticaret Bakanlığı tarafından verilen lisanslarla kurulan ve Bakanlığın gözetim ve denetimi altında faaliyet gösteren lisanslı depolarda da saklanabiliyor. Tarım ürünleri lisanslı depoya getirildiğinde, dolu tartım ve yetkili sınıflandırıcı tarafından numune alım işlemleri gerçekleştiriliyor. Yetkili sınıflandırıcı tarafından yapılan analizlere bağlı olarak tarımsal ürünler, kalite ve cinsine göre sınıflandırılıyor. Lisanslı depolardaki tarımsal ürünler, lisanslı depo tarafından oluşturulan aynı miktar, cins, sınıf ve kalitede ürünü temsil eden resmi bir elektronik kayıtla, elektronik ürün senedi, yani kısaca ELÜS ile temsil ediliyor. Sistemin işleyişinde ELÜS ve analiz bilgileri Merkezi Kayıt Kuruluşu’na gönderiliyor. ELÜS’ler lisanslı depoyu ve ELÜS özelliklerini içeren 12 haneli standart ISIN kodları ile sınıflandırılıyor. ISIN kodu ise lisanslı depolar tarafından Takasbank’tan alınıyor. Çiftçiler aynı nitelik ve kalitedeki tarımsal ürünlerini, ELÜS’lerini ibraz ederek geri alabilecekleri gibi ELÜS’lerini teminat göstererek kredi de kullanabiliyor. 

 

TARIMIN FİNANSMANINA KATKI

 

Lisanslı depoculuk sisteminin hedeflerinden bazıları şunlar:

 

* Hasat dönemlerinde tarım ürünlerindeki arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinin önlenmesi ve piyasanın dengelenmesi,

 

* Özellikle finansman sıkıntısı çeken küçük çiftçiler ile ürün sahiplerinin, lisanslı depolara verdikleri ürünleri karşılığında aldıkları ürün senetleri aracılığıyla bankalardan kredi ve finansman sağlamaları,

 

* Tarım ürünleri ticaretinin herkesçe kabul gören standartları belirlenmiş ürünler üzerinden yapılması, kaliteli üretimin teşvik edilmesi, güvenli bir piyasanın oluşturulması,

 

* Tarım ürünleri ticaretinin kayıt altına alınması,

 

* Halihazırda uygulanan tarım reformunun başarılması ve tarım ürünleri ticaretinde özel sektör katılımının artırılması,

 

* Üretimde ve fiyatlandırmada devlet müdahalelerinin asgariye indirilmesi, bu alana yönelik yapılan yüksek harcamalardan önemli tasarruf sağlanması, serbest piyasa ve fiyat oluşumunu bozan müdahalelerden uzaklaşılması,

 

* Tarım ürünleri üreticileri açısından kolay pazarlanabilen, iyi muhafaza edilen ve nakliye masrafları en aza indirilmiş bir sistemle istikrarlı ve daha yüksek bir gelir seviyesi elde edilmesi,

 

* Yatırımcılar için dövize, altına, hisse senedine, faize ve benzerlerine alternatif yeni bir yatırım aracı sağlanması.

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı