G20 Zirvesi'nde bir grup ülke arasında Hint-Pasifik bölgesini, Orta Doğu ve Avrupa'ya bağlayacak bir koridor konusunda mutabakat sağlanması, başını Çin ve diğer güçlerin çektiği ulaşım koridorlarıyla yaşanacak jeopolitik rekabeti gündeme getirdi.


Çin ile ABD arasında teknoloji, ticaret ve bölgesel etkinlik başta olmak üzere birçok alanda rekabet ve nüfuz mücadelesi giderek artıyor.

 

Pekin ile Washington arasında Tayvan konusunda karşılıklı açıklamalarla gerilimin dozajı yükselirken, iki ülkeden çeşitli alanlarda atılan karşılıklı adımlar, gerilimin daha da gün yüzüne çıkmasına neden oluyor.

 

ABD, Çin'in Asya-Pasifik'teki artan nüfuzuna karşı denge oluşturmak amacıyla bölge ülkeleriyle ittifak ve ortaklık bağlarını geliştirme çabalarını sürdürüyor.

 

Güney Çin Denizi'nde kıyıdaş ülkeler arasında sık sık gerilimlere dönüşen egemenlik ihtilafları, Çin'in bölgede artan askeri varlığı ve müdahaleci tavrından rahatsız diğer bölge ülkelerini ABD'ye yaklaştırıyor.

 

Bölgesel nüfuzun yanı sıra iki ülke arasında teknolojik alanda da bir dizi gerilim yaşanıyor. ABD yönetimi ile Çin arasında özellikle çip üretimi konusundaki rekabet giderek artıyor.

 

Washington yönetimi öyle ki "ulusal güvenliği" gerekçe göstererek, Çin'in çiplere ve üretimlerinde kullanılan ekipmanlara ulaşımını engelleme adına bir dizi adım attı. ABD, son yıllarda başta Huawei olmak üzere bazı Çinli teknoloji şirketlerinin ürünlerinin ithalatına ve kullanımına yönelik kısıtlamalar getirdi.

 

Öte yandan henüz resmi makamlarca doğrulanmasa da Çin'in kamu çalışanlarının, iPhone kullanımını yasakladığına yönelik haberler, geçen hafta uluslararası basında yer aldı.

 

HİNDİSTAN-ORTA DOĞU-AVRUPA EKONOMİK KORİDORU'NUN KURULMASINA YÖNELİK MUTABAKAT ZAPTI

 

ABD ile Çin arasında birçok alanda artan rekabet ve nüfuz mücadelesi gündemdeyken, Hindistan’ın ev sahipliğinde 9-10 Eylül’de düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nde, Pekin yönetimini kızdıracak bir adım daha atıldı.

 

Zirvede, ticaretin artırılmasına, enerji kaynaklarının sağlanmasına ve dijital bağlantının geliştirilmesine yardımcı olacak Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun (IMEC) kurulmasına yönelik Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği (AB) arasında mutabakat zaptı imzalandı.

 

Zapta imza atan ülkeler, bağlayıcı bir finansal taahhütte bulunmazken, 2 ay içinde koridorun oluşturulmasına yönelik “eylem planı” hazırlamayı kabul etti.

 

Eski baharat yoluna benzetilen proje, Hindistan’ın Mumbai şehrinden başlayarak deniz yoluyla BAE’nin Dubai şehrindeki limana, oradan da demir yoluyla Al Gheweifat ilçesine ulaşacak. Daha sonra Suudi Arabistan’ın Haradh ilçesinden ve Riyad şehrinden geçerek Ürdün’e, daha sonra da İsrail’in liman kenti Hayfa’ya ulaşacak. Hayfa’dan deniz yoluyla Yunanistan’ın Pire Limanı’na götürülecek ürünler buradan da kara yoluyla Avrupa’ya taşınacak.

 

Proje hayata geçirilirse, Hindistan ile Avrupa arasındaki ürün ticaretinde kullanılan mevcut güzergah yaklaşık yüzde 40 kısalmış olacak.

 

ÇİN’İN KUŞAK VE YOL GİRİŞİMİ

 

Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru, Pekin'in Orta Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ile ticaretini artırma amacını taşıyan "Kuşak ve Yol Girişimi" projesinin geleceğini ve etkinliğini gündeme getirdi.

 

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2013'te Kazakistan'a yaptığı ziyarette duyurduğu "Kuşak ve Yol Girişimi", Çin'in "Marşal Planı" olarak adlandırılıyor.

 

Son 10 yılda 150'den fazla ülke ve uluslararası kuruluşun paydaşı haline geldiği girişim, dünya nüfusunun 3'te 2'sini kapsayan coğrafyada Pekin'in ticari gücünü artırmayı hedefliyor.

 

Demir ve kara yolunun yanı sıra deniz yolunu da kapsayan proje, Çin'i dünyaya bağlayan girişim olmasıyla dikkati çekiyor. Tahmini olarak 100'den fazla ülkede 2 bin 600'den fazla projeyi kapsadığı tahmin edilen bu koridor, 6 ana güzergahtan oluşuyor. Bu güzergahlardan birini de Türkiye'den başlayıp Çin'e kadar ulaşan ve "Orta Koridor" adı verilen proje oluşturuyor.

 

Bu güzergah, Türkiye'den demir yolu ve kara yolu bağlantılarıyla sırasıyla Gürcistan, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne, buradan da Hazar geçişi kullanılarak Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan güzergahını takip ederek Çin'e ulaşıyor.

 

"Kuşak ve Yol Girişimi"nin, dünya ticaretini yüzde 6'den fazla artırması öngörülüyor. Uzmanlar, Çin'in bu girişim için harcayacağı paranın 2027'de 1,3 trilyon dolara kadar ulaşabileceği tahmininde bulunuyor.

 

Bazı ülkeler, bu projeyi "büyük bir ekonomik fırsat" olarak görürken, bazıları da "tehlikeli" buluyor.

 

Girişim sayesinde Çin'in Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerle hem siyasi hem de ticari ilişkilerini artırdığı, bölgedeki etkisinin gözle görülür şekilde yükseldiği dile getiriliyor.

 

HİNDİSTAN-İRAN-RUSYA HATTINDAKİ GİRİŞİM: ULUSLARARASI KUZEY-GÜNEY ULAŞTIRMA KORİDORU

 

Hindistan'ın bölgede bir diğer başını çektiği koridor ise Rusya'ya olgunlaştırmaya çalıştığı Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru.

 

Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru, 12 Eylül 2000'de Rusya, İran ve Hindistan arasında imzalanan anlaşmayla kuruldu. Sonraki yıllarda aralarında Azerbaycan ve Türkiye'nin de bulunduğu 10 ülke daha bu projeye katıldı.

 

Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ile Hindistan'dan Rusya'ya, aynı zamanda Kuzey ve Batı Avrupa'ya giden yüklerin ulaşım sürelerinin azaltılması amaçlanıyor. Henüz tam olarak işlevsel hale getirilemeyen bu koridor, Batı'nın yaptırımlarının hedefindeki Rusya ve İran arasındaki ikili ve ticari ilişkiler için önemli bir yere sahip.

 

ÇİN'İN YÜKSELİŞİ VE HİNDİSTAN ALTERNATİFİ

 

IMEC mutabakatının ilan edilmesinin ardından uluslararası çevrelerde, projenin hedefinde Batı'nın Hindistan'ı kazanarak Çin'in Kuşak Ve Yol Girişimi'ne alternatif geliştirmek olduğu yorumları yapılıyor.

 

Hayata geçirilmesi durumunda IMEC, aynı zamanda ABD perspektifinden, Orta Doğu'daki ortaklarının Çin yerine Hindistan'la ticari ilişkilerini güçlendirmesine hizmet edecek.

 

Körfez ülkelerinin son yıllarda Çin'le ticari ve siyasi ilişkileri geliştirmesi, Washington yönetimince dikkatle izleniyor.

11 Eylül 2023 Pazartesi

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma