tatil-sepeti

Metinlerin yazım yanlışlarını gösteren programların yerini artık çok hızlı metin oluşturabilen yapay zeka uygulamaları aldı. Dijital dünyadaki çevirileri dahi tarayıp yeni bir çeviri ‘üreten’ yapay zeka, yayıncıları ve eser sahiplerini endişelendiriyor.


Sektörün önde gelen temsilcileri, ‘Yapay Zekanın Kitap Yayıncılığına Etkisi: Fırsatlar ve Riskler’ webinarında meslektaşlarını nelerin beklediğine dair görüşlerini paylaştı. 

 

HABER: ADEM ORHUN 

 

Teknoloji sürekli gelişirken, internete bağlı cihazların kullanımı dünya nüfusunun büyük bölümü için günlük aktivite haline geldi. Bu arada basit uygulamalarla hayatımıza giren yapay zeka, kullanıcıların rutinini değiştiriyor. Artık merak edilenleri arama motoruna sorma çağı geride kaldı, işleri yapay zekaya yaptırma çağı başladı. Bu gelişme, sektörleri de değiştiriyor. Yapay zekadan etkilenen sektörlerden biri de kitap yayıncılığı. Sektörün emektarları bu gelişmeleri yıllardır takip ederken, son durum ve gelecek hakkında tartışmalar yapılıyor. Konu hakkında da İstanbul Ticaret Odası tarafından bir webinar düzenlendi. 

 

‘Yapay Zekanın Kitap Yayıncılığına Etkisi: Fırsatlar ve Riskler’ adlı webinar, İTO’nun youtube hesabında yayınlandı. Webinarın moderatörlüğünü Günışığı Kitaplığı Genel Müdür Yardımcısı Hande Demirtaş yaptı. 

 

Webinarın açılışında ise İTO Yönetim Kurulu Üyesi ve Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) Başkanı 

Münir Üstün konuştu. 

 

OTOMATİKLEŞME VE İNSAN

 

“Yapay zekanın, editörlük hizmetleri, tashihlerin yapılması, okurların kitap tercihlerinin analiz edilmesi gibi faktörler açısından oldukça önemli ve yararlı sonuçları var” diyen Münir Üstün, konuşmasında şunları söyledi: “Teknoloji, çeviri hizmetlerinde çok hızlı adımlar atılmasını sağlayacak. Çalışan performansının artması da bunlardan biri. Fakat yapay zekanın fırsatları kadar beraberinde getirdiği riskler de var. En önemlisi yapay zekayla otomatikleştirilen süreçlerin, insan faktörünü göz ardı etmesi ve yaratıcılığın azalmasıdır. Kitap yayıncılığı, insan duyarlılığını ve öznel değerlendirmeleri gerektiren bir alan. Ayrıca yapay zeka destekli öneri sistemlerinin yanlış yönlendirmeye sebep olması ve okuyucuları çeşitlilikten uzaklaştırması da mümkün.”

 

Konuşma metnini hazırlarken saydığı riskleri kendisinin yazmadığını, yapay zeka uygulamasına sorduğunu belirten Üstün, “Yapay zeka da olayın farkında. Dünyanın içinde insanlık yeni anlam arayışları içindeyken en çok ihtiyaç duyulan şeyin yine insan zekası, deneyimi ve yorumları olduğu açıktır. Bunun içindir ki, bugün bir aradayız. Bu webinar, diğer sektörler için de yapay zekanın etkileri ve yönetimiyle ilgili stratejinin ve projeksiyonun oluşturulması için umarım örnek olacak” dedi.  

 

Açılıştan sonra webinarın katılımcılarından Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Burhan Genç, ‘Yapay Zekanın Yayıncılıktaki Yeri ve Kullanımı: Dünyadaki ve Türkiye’deki Durum’ başlıklı bölümde konuştu. Yayıncılık alanında yapay zekanın başlıca kullanım alanlarını açıklayan Genç, “Yapay zeka, editöryal süreçler, eğitim, illustrasyonlar, seslendirme, içerik üretiminde kişiselleştirme, pazarlama, dağıtım, okul tercihlerini analiz, yayın önerisi için kullanılıyor” dedi. 

 

PAZARLAMA VE DAĞITIM

 

Bu alanlar arasında en fazla pazarlamanın öne çıktığını belirten Genç, şöyle konuştu: “ABD’li ve Avrupalı 200’ün üzerinde yayıncının dahil olduğu bir ankette kısa vadede hangi amaçla yapay zeka kullanımı sorulmuş. En fazla kullanılması öngörülen alan pazarlama süreci. Yapay zeka, pazarlamada yüzde 75 etkin olacak. Dağıtım süreçlerinde yüzde 65, editöryal süreçlerde yüzde 60, içerik üretim süreçlerinde 45, yönetsel süreçlerde yüzde 32, baskı süreçlerinde yüzde 30’dan fazla yapay zeka uygulamasının belirleyici olacağı kaydedilmiş.”

 

Yapay zekayla ilgili önemli konulardan birinin maliyetler olduğuna dikkat çeken Genç, “Bu uygulamalarla uzun vadede tasarruf yapılacağı, personel giderlerini, üretenlerin masraflarını, telif harcamalarını düşüreceği öngörülse de yapay zekanın profesyonel uygulamaları hiç de ucuz değil. Üstelik sürekli gelişme sürecinde olduğu için yeni masraflar, yeni harcamalar gerektiren süreçler. Yine de gelecekte yapay zekanın çok daha etkili olacağı görünüyor” dedi. 

 

ENDİŞELENDİREN KONULAR

 

Webinarda Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kocatürk de ‘Yapay Zekanın Getirdiği Fırsatlar, Beklentiler ve Riskler’ konulu bir sunum yaptı. 

 

Yapay zeka ve makina öğrenmesinin, kitap yayıncılığı için bir dizi fırsat sunarken, aynı zamanda bazı tehditleri ve riskleri de beraberinde getirdiğini belirten Kocatürk, bunları şöyle sıraladı: 

 

* Yayıncının içeriği manipüle edilebilir.

 

* Yazarlar değersizleştirilebilir.

 

* Yazarların gelir kaynakları azalabilir.

 

* Yazılı eserlerin kalitesini etkileyebilir.

 

* Veri gizliliği ve güvenliği endişeleri oluşturabilir.

 

* Okuma tercihleri ve alışkanlıkları gibi hassas verileri toplar ve işler. 

 

* Monopolizasyona sebep olabilir. 

 

Bazı büyük teknoloji şirketlerinin, yapay zeka ve makina öğrenmesini kitap yayıncılığı alanında kullanarak sektördeki rekabeti azaltabileceğini ifade eden Kocatürk, “Bu durum çeşitliliği azaltabilir. Bundan küçük yayıncılar olumsuz etkilenir” dedi. 

 

NİŞ KİTLELER

 

Yapay zekayla ilgili soruları İngilizce sorduklarında aldıkları cevapta küçük bir farklılık olduğunu belirten Kocatürk, şöyle devam etti: “Araştırmalar, içerik kreasyonu ve keşfi diyor. Yani algoritmalar, temalar, türler temelinde kitapları kategorize eder ve size sunar. 

Bu, yayıncının daha etkin şekilde niş kitlelere hitap etmelerine ve okuyucuların başka türlü bulamayacakları kitapları keşfetmelerine olanak sağlar. Editöryal olarak optimize edebilir. Ayrıca tahminsellik diyor, analitik pazar trendlerini söyler. Yayıncılık stratejilerinin buna göre uyarlanmasını sağlar.”

 15 Şubat 2024’te
yayõnlanan webinara
QR kodla veya şu
adresten ulaşõlabilir:
https://www.youtube.
com/@itokurumsal

Kocatürk, ayrıca yapay zekanın, yayıncıların uluslararası kitlelere ulaşmasını destekleyeceğini, bunun da hem kolaylık hem de lokal anlamda tehdit anlamına geldiğini belirtti. 

 

2005’TEN BU YANA OLANLAR

 

Çeviri Derneği Başkanı Sabri Gürses ise ‘Çevirmen Cephesinden Yapay Zeka ve Makina Çevirisine Bakış’ başlıklı bir konuşma yaptı. 

 

Gürses, şunları söyledi: “Kitap Çevirmenleri Birliği olarak 2005 yılında örgütlendik. O zaman tartışmalar, internet kullanımıyla sınırlıydı. Yabancı kaynaklarda bilgisayar destekli çeviri bilim yavaş yavaş makina çevirisi tartışılsa da bizde pek konu edilmedi. Hatta Google çeviriye ve onun sorunlarına biraz tedbirsiz yakalandık. Öncelikle word’ün de desteğiyle dizin hazırladık. Sonraki yıllarda 2010’a doğru bilgisayar destekli çeviri eğitimi almış öğrenciler ortaya çıkmaya başladı. Mütercim tercümanlık kürsülerinde. Diğer yandan, bilgisayar destekli çeviriye alışmış teknik çevirmenler ortaya çıkmaya başladı. 2006’da Google çeviri geldi, 2007’de Microsoft-Bing çeviri, 2011’de Yandex çeviri, 2017’de DeepL.”

 

Çeviri intihallerine de değinen Sabri Gürses, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gümbür gümbür gelen makina çevirisi dalgasına karşı şu temel soruyu sorduk. Burada intihal olayındaki gibi gerçek çeviriler var. İnsan çevirileri söz konusu, bunlardan yağmalanan birtakım metinler var. Acaba biz buna karşı edebi üsluba sahip makina çevirisi, yani gerçekten yaşamış ve çeviri yapmış bir insanın üslubunu öğreterek çeviri yapabilecek bir makina üretebilir miyiz diye. 2021’den bu yana da bu konu üzerinde çalışıyoruz. Bu konuda çeşitli makaleler yazdık. TÜBİTAK merkezli yeni bir çalışma yapıyoruz. Gördüğümüz şey şu, gerçekten de bu konu teknik olarak mümkün.”

 

OTOMATİK ÜRETİM KAYNAĞI ZAMANLA KÖRELEBİLİR

 

Yapay zekanın yayıncılıkta olumsuz etkilerinden etik ve yasal sorunlar, sektör mensuplarını endişelendiriyor. Webinarda bu konuda şunlar kaydedildi: “Bu süreçlerin yapay zekanın kontrolüne geçmesinden sonra manipülasyonların, düşünce akımlarını ve toplumları yönlendirebileceğine dair ciddi kaygılar var. Belki en önemli problem, eser üretim süreçlerini çok zayıflatması. Yapay zekaya karşı eser üretenlerin, yazarların, çizerlerin, sanat eseri sahiplerinin ekonomik sebeplerle bu alandan uzaklaşmak zorunda kalmaları. Bu da ileride yapay zekanın kullanacağı havuzun körelmesine yol açacağı için kendi kendine bir kısır döngü oluşturma olasılığını gündeme getiriyor.” 

26 Şubat 2024 Pazartesi

Türkiye, BM Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Küresel Siber Güvenlik Endeksi'nin son raporuna göre, 194 ülkenin yer aldığı değerlendirme sürecinde bütün kriterlerden tam puan aldı.

Türkiye, siber güvenlik alanındaki çalışmalarıyla Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Küresel Siber Güvenlik Endeksi'nde değerlendirilen 194 ülke arasında bütün alanlardan tam puan alarak "rol model" ülke listesine girdi.

2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre, Türkiye'de ağustos itibarıyla teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan 10 bin 888 firmanın yüzde 59'u ve 1323 AR-GE merkezinden yüzde 18'i bilgi iletişim teknolojileri alanında faaliyet gösteriyor.

Siber güvenlik sektörünün gelişmesini ve bütünleşmesini temin amacıyla Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile TÜBİTAK Siber Güvenlik Enstitüsü işbirliğiyle geniş katılımlı bir sektör ekosistemi oluşturulurken üniversitelerin de buraya dahil edilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor.

Söz konusu çalışmalarla siber güvenlik alanındaki münferit AR-GE faaliyetlerinin ve girişimlerin bütünleşik bir yapıda, işbirliğine dayalı olarak geliştirilmesi ve desteklenmesi amaçlanıyor.

 

KÜMELENMEDE 255 FİRMA FAALİYET GÖSTERİYOR

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi bünyesinde eylül ayı itibarıyla 255 firma, 401 ürün ve 649 hizmetle faaliyet gösteriyor.

Türkiye'nin siber güvenlik alanındaki yapılanması ve çalışmaları uluslararası alanda da dikkatle takip ediliyor.

BM ITU Küresel Siber Güvenlik Endeksi'ne göre, Türkiye, 194 ülkenin yer aldığı değerlendirme sürecinde "Birinci Seviye Örnek Alınan Ülkeler" arasında yer aldı. ITU, bu yıl sıralama yapısından seviyelendirme yapısına geçti.

Ülkeler yasal düzenlemeler, hukuki düzenleme, teknik altyapı, organizasyonel yapılanma, kapasite geliştirme ve kurumlar arası işbirliği alanlarına göre değerlendirilerek sevilendirildi.

Türkiye, tüm alanlarda 20 tam puan alarak "örnek alınan ülkeler" arasında en üst seviyede yer aldı.

 

"TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR ORGANİZASYONEL YAPIYA KAVUŞTU"

Siber Güvenlik, e-Yönetişim ve e-Devlet Kıdemli Uzmanı Mustafa Afyonluoğlu, siber güvenlikte kurumsal işbirliğinin belkemiği olan 2 bin 304 siber olaylara müdahale merkezi (SOME) ve 14 sektörel SOME ile Türkiye'nin oldukça güçlü bir organizasyonel yapıya kavuştuğunu söyledi.

Bu yıl 4'üncüsü hazırlanan "2024-2028 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı"nın da stratejik açıdan siber güvenliğe ilişkin hedeflerin tüm ülkede bütüncül olarak ele alınmasını sağlayacağını vurgulayan Afyonluoğlu, "Özellikle kritik altyapılardaki siber güvenliğin önemi değerlendirildiğinde, Elektronik Haberleşme Kanunu'nda yer alan ilgili maddelerden ziyade müstakil bir kanun olarak düzenlenmesi, bu alanla ilgili daha güçlü bir hukuki altyapıyı beraberinde getirecektir." dedi.

02 Kasım 2024 Cumartesi

T10X Togg’un yeni rengi Ayder satışa sunuldu. Karadeniz doğasından ilham alınarak tasarlanan model dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. 1 Kasım 2024’ten itibaren satışa sunulacağı belirtildi.

Togg'un sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "T10X’in yeni rengi Ayder ile tanışın. Karadeniz’in eşsiz yeşili, doğanın en güzel hali." ifadeleri kullanıldı.

 

SATIŞ RAKAMLARI

ODMD verilerine göre, Togg, yılın 9 ayında elektrikli otomobil pazar liderliğini sürdürdü. Togg, yılın 9 aylık döneminde 17 bin 49 adetlik satış rakamına ulaştı. Togg'un elektrikli otomobil pazar payı yüzde 29 olarak kayıtlara geçti.

Togg'un ardından satışlarda 7 bin 27 adetle Tesla ve 5 bin 651 adetle de BMW olarak sıralandı. KG Mobility (Ssangyong) 3 bin 557 adetle dördüncü ve 3 bin 475 adetle Mercedes-Benz beşinci olarak sıralandı.

 

MODELLER

Model bazlı ele alındığında ise söz konusu dönemde satış sıralaması, Togg T10X, Tesla Model Y, KG Mobility Torres, BMW X1 ve Mercedes EQB şeklinde gerçekleşti.

 

EYLÜL RAKAMLAR

Diğer yandan eylül ayına bakıldığında, 9 bin 548 adetlik tam elektrikli otomobil pazarında Tesla 2 bin 475 satışla birinci, Togg 2 bin 200 satışla ikinci ve Mini 551 satışla üçüncü oldu. BMW, 513 satışla dördüncü sırada yer alırken, Mercedes-Benz, 463 satışla beşinci sırada konumlandı.

01 Kasım 2024 Cuma