tatil-sepeti

Teknopark İstanbul’da yerleşik RFT Araştırma AŞ, sesi, bilgi ve enerji fonksiyonlarına ayırarak modelleyen ses kodlama tekniğine sahip ‘dinlenemeyen’ bir haberleşme sistemi geliştirdi.

Tamamen yerli ve milli olarak geliştirilen SYMPES mobil telefonlarda, masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarda, tabletlerde, telsizlerde ve VoIP haberleşmesinde kullanılabiliyor.

 

HABER: ÖMÜR KIRBAŞLI

 

Siber saldırılar, ülke güvenliğinden, hava ve karayolu ulaşımına, finansal işlemlere kadar günlük hayatımızı ciddi anlamda etkiliyor. Teknopark İstanbul’da faaliyet gösteren RFT Araştırma A.Ş., ülkelerin, şirketlerin hatta bireylerin bilgi güvenliğinin tartışıldığı bugünlerde ‘güvenli haberleşme’ amacına yönelik bir ses kodlama sistemi gelişirdi. Sesin karakteristik özelliğinden faydalanarak bilgi ve enerji fonksiyonlarına ayıran ve modelleyen SYMPES’i, RFT Araştırma A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman İstanbul Ticaret gazetesine anlattı.

 

* SYMPES nasıl doğdu?

 

Türkiye’de 1990’lı yıllarda Başbakanlık’ta güvenlik işlerinden sorumlu baş müşavirlik görevinde bulundum. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiler, Necmettin Erbakan, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit’in başbakanlıkları döneminde hizmet verdim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın döneminde de çok ciddi çalışmalarımız oldu; hem akademisyen olarak hem iş adamı olarak birçok çalışmada yer aldım. Başbakanlık Güvenlik İşlerinden Sorumlu Teknik Baş Müşaviri iken görevimiz yeni gelişmekte olan cep telefonları ile haberleşmeyi güvenli hale getirmekti. Uzun yıllar TÜBİTAK’ta ciddi bir ekiple birlikte çalıştık. Ülkemiz için ilk defa Milli Kripto Haberleşme altyapısını TÜBİTAK Elektronik Ünitesi başlatmıştı. Daha sonra bugün işletmiş olduğumuz çalışmalarla Savronik adlı bir şirket kurduk. Biz teknik felsefesini; Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya ise sermayesini karşıladı ve Savronik kurulmuş oldu. 

 

SAVAŞ AY’IN SESİNDEN MATEMATİK MODEL 

 

Bizim o zamanlar tabi iş tecrübemiz yoktu. TÜBİTAK’tan arkadaşım kripto yazılımları geliştiren Prof. Dr. Fuat İnce, Cornell Üniversitesi’nden arkadaşım Kemal Kumcu ve kardeşim Faruk Yarman ile birlikte çok sağlam mühendislik ekibi oluşturduk. 

 

Savronik içerisinde ilk milli özel kriptoları da yaptık. Yine aynı dönemde İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Profesör rahmetli Ergül Tütüncüoğlu hocamız ve Boğaziçi Üniversitesi’nden rahmetli Prof. Dr. Ömer Cerit ile oluşturduğumuz bir ekiple cep telefonlarına takılan çok özel kriptolu çipler geliştirdik, testlerini yaptık. Bunları hayata geçirdikten sonra “Acaba konuşmalarımızı kriptosuz olarak güvenli hale getirebilir miyiz?” sorusu gündeme geldi. Benim çocukluğumda mahalleden yakın arkadaşım, hepinizin çok iyi tanıdığı rahmetli gazeteci Savaş Ay, gırtlak kanserine yakalandığında bana “Benim konuşma problemime çözüm bul. Yine eskisi gibi kendi sesimle gümbür gümbür program yapmak istiyorum” dedi. Ben o sıralarda İstanbul Üniversitesi’nde hiç kimsenin erişemeyeceği kriptosuz güvenli haberleşme altyapısını geliştirmek üzerinde araştırma yapıyordum. Savaş’ın eski orijinal kayıtlarından sesini inceledim. Bir matematik ses modeli kurdum. Kurmuş olduğum modele SYMPES adını verdim. Bu modelin oluşturulmasında birçok doktora öğrencimin de muazzam emekleri, katkıları var. Hepsi sağ olsunlar, var olsunlar. SYMPES’i geliştirmek için çalışmalarımızı yürüttüğümüz dönemde maalesef Savaş Ay’ı kaybettik. O zaman gerçek zamanlı telefon konuşmalarında sesi doğru ve hızlı bir şekilde iletecek modeli oluşturmaya odaklandım ve 2014 yılında Teknopark İstanbul’da RFT Araştırma Anonim Şirketini kurdum.

 

PC VERSİYONU İLE BAŞLADI

 

* RFT, SYMPES’i nasıl geliştirdi?

 

SYMPES’i gerçek zamanlı olarak çalıştırma kararını aldıktan sonra TÜBİTAK’ta ilk milli kripto yazılımları geliştiren arkadaşlarımın da içinde olduğu bir mühendislik ekibi oluşturduk. Bir Amerika gezim sonrasında keşfettiğim yeni yaklaşımla SYMPES’i gerçek zamanlı tabana oturtmayı başardık. Çözümü önce PC’lerde çalıştık. Buna ilişkin bir patent aldık. Ortak bir TÜBİTAK projesi kapsamında STM Firmasıyla PC’lerde çalışan bir versiyonun uygulamasını yaptık. Daha sonra ürünün ticarileşmesi çalışmalarına ağırlık verip, Türkiye’de güvenli haberleşme ihtiyacı duyan kurumların hizmetine sunma çalışmalarına başladık. Türkiye’de de bunu Genelkurmay Başkanlığı’na anlattık. Arkasından dönemin Savunma Sanayi Müsteşarı değerli hocamız Prof. Dr. İsmail Demir’e anlattık.

 

TAMAMEN YERLİ MİLLİ VE ÖZGÜN 

 

* SYMPES ne tür özelliklere sahip?

 

SYMPES, sesin karakteristik özelliğinden faydalanarak sesi bilgi ve enerji fonksiyonlarına ayırarak modelleyen yepyeni bir ses kodlama tekniği. Tamamen milli, yerli ve özgün üründür. Rekabetçi ses kalitesi, kendiliğinden güvenli ses iletişimi, düşük gecikme (latency) süresi, esnek teknik özellikler ve kapalı kullanıcı grubu uygulamaları sunar. Modellemenin temelinde IP tabanlı muhabere sistemlerinde standart kodlayıcılardan (codec) farklı olarak, ses verisinin kendisi gönderilmeden, sese ait indis değerlerinin haberleşme ortamında iletilmesi yer almaktadır. Bu sayede, sistemin doğal yapısı gereği güvenli haberleşme alt yapısı sunulur. 

 

Kendi başına bir kripto algoritması olmamakla birlikte SYMPES, kendiliğinden bir kriptolojik altyapıya sahiptir. SYMPES haberleşmesinde hattaki veriler gerçek ses verilerine doğrudan bağlı değil. İletişim hattına sadece indisler verilir. İndislerin sesleri temsil etmesi 65536 değişik biçimde olabilir. İlk aşamada bir kereye mahsus olarak e (envelope:bilgi) ve s (signature:enerji) veri tabanlarını oluşturmak gerek. Bu işlem için dilimizde kullanılan sesleri tanımlayan hece ve kelimelerden çok sayıda örnek alınır. Bu örnekler, SYMPES veri tabanı oluşturma algoritması kullanılarak e ve s veri tabanlarına dönüştürülür ve kaydedilir. Daha sonra en yakın komşu algoritmaları kullanılarak tekrarlamalar azaltılır ve veri tabanları sıkıştırılmış olur.

 

65536 KARAKTERLİ DİL

 

* Geleneksel kriptolu haberleşmeden farkı nedir?

 

Yazılı kriptolojik haberleşmede, karakterler kullanılır. Karakter sayısı 128 (7 bit) veya 256 (8 bit) olsa da bunlardan çoğu pratikte kullanılmaz. Sadece 32 harf (büyük ve küçük) ve bazı semboller kullanılır. Kripto algoritmaları 128 (256) karakteri çeşitli algoritmalar çerçevesinde karıştırır, evirir, çevirir ve şifrelemiş olur. Kriptolojide dildeki yapı çok önemlidir. Çünkü dillerde büyük oranda “redundancy”, yani karakterler arasında kuvvetli ilişkiler vardır. Harflerin dağılımı, tekli, ikili, üçlü vb. iyi bilinir. (Örneğin Türkçede en çok “e” harfi sonra “a” harfi kullanılır. İngilizcede “q” harfinden sonra daima “u” gelir. En çok rastlanılan üçlü Türkçede “bir”, İngilizcede “the” kelimeleridir. Bu özelliği cep telefonlarımızda bilgisayarda yazı yazarken görürüz. Yazacağımız kelime bir iki harf sonra tahmin edilir.) Kriptoanaliz yapan taraf (kriptoanalist) şifreli mesajı kırmak için dillerin bu özelliğini kullanarak, bu 100 kadar karakteri ve onun kombinasyonlarını arayıp çekip çıkarmaya, bulmaya çalışır. Algoritma bilgisi, özellikle dil bilgisi ve frekans analizi burada esas olur. SYMPES algoritmasında ise durum çok farklıdır. Karakter sayısı 65536’dir (100 kadar değil). Bu 65536 vektör, doğal dillerdeki gibi bir yapıya sahip değildir. Kırma girişimlerinde doğal dillerdeki gibi frekans analizleri yapılamaz. Ama gene de hatta iletilen vektörlerin, araya giren bir karşıt tarafından izlendiğinde rassal (random) görünmesi gerekir ki frekans analizi benzeri yöntemler işe yaramasın. SYMPES çalışmalarımızda bu amaçla iletişimde histogramlar incelendi ve “uniform” görünen bir dağılım için rassallaştırma (randomize etme) sağlandı. 

 

ANDROİD UYGULAMASI HAZIR

 

* Kullanım alanları neler?

 

SYMPES mobil telefonlarda, masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarda, tabletlerde, telsizlerde ve VoIP haberleşmesinde kullanılabilir. İsteğe göre uyarlama ve düzenleme yapılabilir. Symphone, SYMPES Ses Kodlayıcı tabanlı bir internet üzerinden ses aktarımı (VoIP) uygulamasıdır. Kullanıcılara güvenilir haberleşme yanında yüksek ses kalitesi ve bant genişliğine göre özgün çözüm sunar. Şu anda kişiye özel şifreli haberleşme platformları üzerinde koşan Android uygulaması hazırlanmış olup geliştiriliyor. Öte yandan SYMPES, L2 bandında çalışan Savronik telsizlerine entegre edildi. Bu uygulama her türlü akıllı elektronik donanım üzerinde çalıştırılabilir. SYMPES, 21. TESİD Yenilikçilik ve Yaratıcılık Ödülleri Girişimci Firma Dalında Yenilikçi ve Yaratıcı Ürün Ödülü kazandı.

 

DOST ÜLKELERE İHRACAT 

 

* SYMPES’in ticari geleceği için neler söylemek istersiniz?

 

Bu projenin geçmişinde 30 yıllık bilimsel çalışma birikimi ve keşifler var. Günümüzün teknolojik olanaklarıyla dinlenemeyecek, kriptosu çözülemeyecek haberleşme sistemi ve donanımı yoktur. Ancak SYMPES temel özellikleri itibariyle dinlenemez, tam güvenlikli ve bir anlamda kişiye özel bir haberleşme teknolojisidir. İçinde bulunduğumuz dünya şartlarını dikkate aldığımızda önceliğimiz bu teknolojiyi Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde devletimizin hizmetine sunmak. Bununla beraber farklı kullanıcı ihtiyaçlarına özel olarak uyarlanabilen özellikteki SYMPES Ses Kodlama Algoritması birçok dost ülkenin, ulusal ve uluslararası ticari kuruluşlar ve özel kullanıcı gruplarının kullanımına da sunulabilir.

 

PROF. DR. SIDDIK YARMAN KİMDİR?

 

Prof. Dr. Sıddık Yarman, 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını 1978’de Stevens Institute of Technology’de Elektrik Mühendisliği ve Matematik dallarında tamamladı. Doktorasını ise Cornell Üniversitesi Elektrik Mühendisliği, Matematik ve Bilgisayar Bilimleri alanında 1982 yılında yapan Sıddık Yarman, 1984’te Yardımcı Doçent Doktor unvanı ile Anadolu Üniversitesi, Mühendislik fakültesinde akademik kariyerini sürdürdü. 1988-1991 yılları arasında STFA-Şirketler Grubu bünyesinde STFA-SAVRONİK (Savunma Elektroniği) firmasının teknik kuruculuğunu üstlendi. Amerika, Avrupa ve Japonya’da uzun süreler Profesör unvanı ile dersler veren ve araştırmalar yapan Yarman, 2004-2018 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Elektrik Elektronik Bölümünün Başkanlığını yürüttü. Ulusal ve uluslararası birçok bilimsel ödüle, 350’den fazla bilimsel makaleye ve haberleşme teknolojileri üzerine projelere ve kitaplara imza attı.

05 Ağustos 2024 Pazartesi

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı