tatil-sepeti
İstanbul tüccarı tek yürek

İstanbullu 390 bin firmayı temsil eden İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Üyeleri, önceki gün Sultanahmet'te ve bugün Diyarbakır'da gerçekleşen alçak terör saldırılarında hayatını kaybedenleri anmak ve terörü lanetlemek üzere Sultanahmet Dikilitaş önünde bir araya geldi. Meclis Başkanı Şekib Avdagiç ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar'ın da bulunduğu heyet, Dikilitaş önünde karanfil bıraktılar. İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, Sultanahmet'te ve Diyarbakır'da gerçekleşen alçak terör saldırılarını nefretle lanetlediklerini söyledi. Çağlar, şunları söyledi: "Diyarbakır'daki saldırıda daha henüz biri beş aylık diğeri bir yaşında iki bebek ve 5 yaşında bir çocuğumuz öldü. Hangi emel, hangi hedef, hangi siyasi amaç beş aylık bir çocuğun canından daha değerli olabilir? Hangi ideal bir bebeğin saflığından daha temiz olabilir? Ülkemizi aşağıya çekmek isteyenler farklı sebepleri bahane ederek yıllardır bu oyunları sahneye koyuyor. Bu ülkeyi bileğinin gücüyle, aklıyla, cesaretiyle deviremeyenler, arkadan dolaşarak, kalleşce oyunlarla bizi zora düşürmeye çabalıyor. Buradan sesleniyorum... Teröre destek veren her kişi, kurum ya da ülke döktükleri kanın hesabını vermekten kaçamayacaklar! Bir yandan hendek kazarken, diğer yandan da masum bebeklerin canına kastedenler bilmelidirler ki; bu kalleşçe eylemler ancak ve ancak terörle mücadeledeki azmimize ve kararlığımıza hizmet eder. Saldırılarda ölenleri rahmetle anıyor, yaralılara da acil şifalar diliyorum."

13 Ocak 2016 Çarşamba

Şimdi kayak zamanı

HABER: CEYHUN KUBURLU Son yıllarda yapılan yeni tesisler ve düzenlenen uluslararası organizasyonlarla dünyanın en önemli kayak merkezlerinden biri olmayı başaran Türkiye, şimdi sporcu sayısını artırmanın peşinde. Türkiye Kayak Federasyonu’nun projeleri kapsamında kış sporları yapmaya elverişli bölgelerde kış sporları merkezleri oluşturulması koordine edilerek, bu bölgelerde kış turizmi ve kış sporları geliştirilecek. 4 milyon kişi, sporcu ve seyirci olarak kayak ile entegre edilecek. İKİ BİN TESİS VAR Öncelikli hedeflerinin kayak sporunu geliştirmek olduğunu söyleyen federasyon yetkilileri, şöyle konuştu: “Hedefimiz dağlarımızı kış sporuyla yazın da turizme kazandırmak. Kayak 80 ülkede yapılıyor. Buralarda toplam 2 bin tesis bulunuyor. Öncelikle amacımız, tesislerimizi ülke geneline yaymak, Milli Eğitim’le işbirliği yaparak okullardan sporcu yetiştirmek ve 4 milyon kişiyi kayakla buluşturmak.2026 Kış Olimpiyatları’na talip olduk. Otel sayımızı çoğaltarak, dağlarımızı sağlıklı biçimde 12 ay çalışır hale getirmek istiyoruz. Kış olimpiyatlarının ekonomiye katkısı çok önemli. Kayağın turizm, tarım, eğitim, sağlık, hizmet ve endüstri dallarına katkı sağlayan bir spor dalı olduğunu anlatmaya gerek yok.” POTANSİYEL YÜKSEK Türkiye’de 3 binden fazla dağ olduğuna ancak sadece 10’unda kış sporları yapılabildiğine değinen federasyon yetkilileri, şunları anlattı: “Türkiye’deki dağlar kayak yapmaya çok elverişli. Ülkemizde 2 bin metrenin üzerinde 166 dağ bulunuyor. 3 bin metrenin üzerinde 137 dağ ve 4 bin metrenin üzerinde 4 dağ var. Ancak potansiyelimizi değerlendiremiyoruz. Federasyon bütçeleri maalesef Avrupa ülkelerinden geride. Türkiye’deki genç nüfus kayak sporuna yönlendirilmeli. Önümüzdeki dönemde de bu alanda yapılan çalışmalar ve teşvikler artacak. Türkiye’nin dünya kayak merkezleri arasındaki yerini güçlendirmek için çalışmalar yapıyoruz. Bunda sporcu sayısı da önem arz ediyor.” 44 MİLYAR EURO KAZANIYOR Türkiye’de sporcu sayısı, yarış sayısı, kayağa elverişli pist ve lift sayısının artırılmasının ekonomiye de büyük katkı yapacağını savunan yetkililer, şu bilgileri sıraladı: “Bölgesel kalkınma sağlayan tek spor ve kayak sektörüne yapılan yatırımlar 7 yılda geri dönüyor. Örneğin Avusturya’nın en önemli gelir kaynağı kış turizmi ve kayak. Avusturya’nın nüfusu sadece 8.4 milyon, GSMH’sı 309.9 milyar Euro ve kayak sporunun Avusturya ekonomisine toplam getirisi 44.1 milyar Euro.” KAYAK SPORU İÇİN EN BÜYÜK HEDEFLER Kış sporları yapmaya elverişli bölgelerde kış sporları merkezleri oluşturulması koordine edilerek, bu bölgelerde kış turizminin ve kış sporlarının geliştirilmesi sağlanacak. Türkiye’de 4 milyon kişi, sporcu ve seyirci olarak kayak sporu ile entegre edilecek. 100 bölgede 5 bin otel ve 275 bin yatak kapasitesi oluşumunu temin edecek Ar-Ge çalışmaları tamamlanacak. Uluslararası standartlarda çok gelişmiş bir örnek bölgenin, fiilen kurulması için tüm teknik projeler hazırlanacak ve uygulama koordinasyonu sağlanacak. 30 bölgesel şampiyona ve 10 Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapılacak. Yılda 10 milyar Euro gelir getirecek sektör planlayarak oluşumuna öncülük edilecek. 500 bin yeni istihdam oluşturulacak. Kayak sporunun yapılmasına olanak veren sanayinin Türkiye’de paralel oluşumuna altyapı oluşturularak yılda 1 milyar dolarlık yeni bir sanayi oluşturulacak. Yılda 13.5 milyon turist potansiyeli değerlendirilecek. Türkiye Kış Olimpiyatları’na talip olacak. 3 adet Kış Sporları Akademisi kurularak işletilecek. Türkiye’nin kış sporlarında dünyada ilk 10 içine girecek altyapı oluşumu tamamlanacak. 100 bin ulusal ve uluslararası sporcu yetiştirilecek. Sporcuları olimpik seviyeye taşıyacak altyapı çalışmaları tamamlanacak. Bütün kulüpler uluslararası standartlaragetirilecek. Federasyon, kulüp ve sporcu iletişimi sürekli ve sağlıklı kılınacak.

12 Ocak 2016 Salı

'Küreselleşen terörün hedefi bütün insanlık'

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Sultanahmet'teki terör saldırısıyla ilgili bir açıklama yaptı.İTO Başkanı Çağlar şunları söyledi: "İstanbul’un tarihi ve turistik bölgesi Sultanahmet'te vatandaşlarımıza, ülkemizi ziyarete gelen turistlere yönelik gerçekleştirilen hain saldırıyı nefretle lanetliyorum. Üzülerek belirteyim; küresel bir boyut kazanan terör artık dil, din farkı gözetmeksizin tüm insanlığı hedef almaktadır. Bu saldırı bir kez daha göstermektedir ki, terörün Doğu’su Batı’sı, Avrupa’sı Asya’sı yoktur. Yaşadığımız bu acı olay hükümetimizin terörle mücadeledeki azim ve kararlılığının ne kadar doğru olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Dileğimiz bu gerçeği teröre destek veren tüm ülkelerin daha fazla masum insanın ölmelerine fırsat vermeden bir an evvel görmeleridir. İstanbul iş dünyası olarak sonuna kadar terörün karşısında ve terörün kökü kazınana kadar ne olursa olsun devletimizin yanındayız."

11 Ocak 2016 Pazartesi

Türkiye’nin potansiyeli markalaştı

HABER: ADEM ORHUN Türkiye’nin yeni markası Turkey Discover the Potential (Türkiye’nin gücünü keşfet), hem yurt içinde hem de yurt dışında başlatılan tanıtım atağıyla dünyada daha güçlü ses getirecek. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) öncülüğünde Ekonomi Bakanlığı himayesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile gerçekleştirilen Türkiye’nin yeni markası, hükümet ve iş dünyasının elbirliği ile yürütülüyor. Türkiye’nin yeni markası için TİM tarafından düzenlenen lansmanda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Turkey Discover the Potential’ın Türkiye’yi tanıtan bütün kurumları dağınıklıktan kurtaracağını belirterek, “Türkiye küresel ekonominin merkezinde olacak. Türkiye, gücünün, imkanlarının, coğrafyasının, kültürel değerlerinin, ekonomik dinamizminin ve milletinin gücünün farkında. Bu marka da Türkiye’nin dünyaya tanıtılmasına değer katacak. Türkiye’nin hikayesi milyonlarca kişiyle buluşturulacak, dünyaya anlatılacak ve birlikte daha nice hikayeler yazacağız” diye konuştu. 2012’de TİM’in koordinasyonunda başlayan Türkiye Markası çalışmalarının, geçen yılın ilk döneminde ilk meyvelerini verdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, logo ve sloganın, tüm iş adamlarını, Türkiye’yi tanıtan bütün kurumları dağınıklıktan, karmaşadan kurtardığını söyledi. YABANCILARA ÇAĞRI Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ise yeni Türkiye markasının bir yandan yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çağırabilmek, diğer yandan Türk işadamlarına yeni motivasyon sağlayabilmek için önemli bir çalışma olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “En önemli yöntem pazarlamada hedefe ulaşabilmek. Turkuaz rengi gördüğünüzde bu Türkiye’dir diye bir algı oluşturmak gerek. Türkiye Markası ile bunu başaracağız. Önümüzdeki günlerde de yeni kampanyalarla tanıtım ataklarımıza devam edeceğiz.” Türkiye Markası’nın önemine değinen Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal da yeni bir algı oluşturabilmek için önemli adım atıldığını hatırlatarak, “Biz de önümüzdeki dönemde ‘dokunmadığımız insan kalmasın’ adıyla yeni bir kampanya başlatacağız. Ülke tanıtımına devam edeceğiz” şeklinde konuştu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise “Türkiye, yeni markasıyla hikayesini dünyaya anlatıyor” dedi. Büyükekşi, “Amacımız, yeni markamızdan ve bu marka vesilesiyle başlattığımız küresel iletişim atağından ülke insanının haberdar kılınması ve deyim yerindeyse hayır duasının alınmasıdır. Aslında Turkey Discover the Potential bir marka değil. Marka olan Türkiye’nin kendisi” diye konuştu. DÜNYAYA TEKLİF Büyükekşi, “Turkey Discover the Potential ile dünyaya bir teklif yapıyoruz. Bu teklif, sıradan bir reklam sloganı veya tanımlayıcı bir işaretten ibaret değil. Bu teklif Doğu-Batı şeklinde ikiye bölünen insan medeniyetine insan ruhuna ve insan zihnine yapılan büyük bir birleşme çağrısı” dedi. REKLAM KAMPANYALARI Türkiye Markası lansmanı sonrasında aralık ayından itibaren bazı şirketler Türkiye’nin yeni markasıyla kendi ürün ve markalarını birleştiren reklam kampanyaları başlattı. Yurt dışı kampanyalarında ise bu aydan itibaren Türkiye’nin hikayesini anlatan içerikler oluşturulacak, inovatif, yeni nesil, interaktif bir iletişim politikası izlenecek.

05 Ocak 2016 Salı

Gönüllü eğitimle hayata yeniden başlıyorlar

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Yaşları 6-20 arasında değişen onlarca genç… Kimisi ailesi tarafından suça teşvik edilmiş, kimisi sokaklarda kalmış, madde bağımlısı olmuş, şiddet görmüş. Kısacası toplum tarafından dışlanmış gençler. Devlet koruması altında olan ve Kemerburgaz Çocuk Destek Merkezi’nde kalan çocuklar, bir Darülaceze Vakfı kuruluşu olan Gümüş Kuşak İleri Yaşam Akademisi tarafından verilen eğitimle adeta hayata yeniden tutundu. Toplam 152 saat süren eğitimle gençlerin ergenlik dönemi ve bakım, insan hakları ve ayrımcılık, toplumsal cinsiyet, öfke kontrolü gibi pek çok konuda bilinçlenmesi sağlandı. Eğitimin ardından insanlara daha güvenle bakabilen gençlerin içinde, işe yerleşen dahi var. SEVGİ BEKLİYORLAR Gümüş Kuşak İleri Yaşam Akademisi, eğitim vermek için artık toplum tarafından dışlanmışlığın son noktasında yer alan Kemerburgaz Çocuk Destek Merkezi’ndeki çocukları seçmiş. “Burası tabiri caizse zincirin son halkası, örselenmişliği en fazla buraya yerleştirilen çocuklar yaşamış” diyen Akademi’nin Genel Müdürü Dr. Osman Taşlıca, bu merkezde kalan çocukların çok ağır olaylar yaşadığını söylüyor. “İçlerinde uyuşturucu kullananlar, ailesi tarafından bir suç makinesi olarak yetiştirilenler, cinsel istismara uğrayanlar var” diyen Taşlıca, gençlerin pek çoğunun tüm bu sebeplerden dolayı sevmeyi ve sevilmeyi bilmediklerini söylüyor. Gençlerin tekrar hayata umutla ve sevgiyle bakmaları için bu eğitimi verdiklerini belirten Taşlıca, “Aslında hepsi o kadar ihtiyaç duyuyor ki güvenmeye ve sevgiye, verdiklerimizi çok güzel alıyorlar” diyor. İŞE GİRENLER VAR Akademi ile öğrenciler arasında çok sıcak ilişkiler kurulmuş. “Buraya çok gelen oluyor, hepsi bir süre ilgilenip gidiyor ama hocalarımız sağ olsun bizi hiç yalnız bırakmadı” diyor öğrencilerden M.S. Eğitim alan öğrencilerden 4’ünün güzel bir işe yerleştiği müjdesini de veriyor Osman Taşlıca. Eğitimin sonunda öğrencilere sertifika verdiklerine de değinen Taşlıca, şu anekdotu anlatıyor: “Sertifika töreniyle beraber hediye de vermek istedik ve öğrencilerimize ‘ne istersiniz’ diye sorduk. İnanın çoğu hediye almanın ne olduğunu bile bilmiyor. Bazıları bu yüzden istemedi. Bir tane öğrencimiz de kedi istedi. İçinde sevme duygusu o kadar yoğun ki bunu kediyle gidermek istiyor.” SERTİFİKA VERİLDİ Gümüş Kuşak İleri Yaşam Akademisi tarafından verilen eğitimin ardından, öğrencilere sertifikaları ve hediyeleri İTO Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı Cemile Sultan Korusu ev sahipliğinde verildi. EL UZATMAK YETERLİ Akademi’nin eğitmenlerinden İbrahim Akar, çocukların aslında sıcacık olduğunu söylüyor. Normal bir iletişim kurulduğunda aslında çok samimi dostluklar kurulabildiğini gördüğünü söyleyen Akar, “Onlar kendileri isteyerek böyle olmuyor. Farklı koşullar onları bu hale getiriyor. Elinizi uzattığınızda cevabını çok net alıyorsunuz” diyor. Eğitmenlerden Eylem Karakaya da çocuklarla normal bir iletişim kurulduğunda bütün sorunların ortadan kalktığına değinerek, “İlk geldiğimde beden mahremiyetini bilmediklerini gördüm. Yaşadıkları, bedenlerinin kendilerine ait olduğunu unutturmuş. Onlarla örselenmişlikleri üzerinden değil, normal çocuklar gibi iletişim kurduğunuzda aslında çok rahat cevap alabiliyorsunuz” diye konuşuyor.

05 Ocak 2016 Salı