tatil-sepeti
Asırlardır değişmeyen Ramazan coşkusu

Hasretle beklenen Ramazan ayının iki haftası geride kaldı. İstanbul meydanlarında iftardan sahura yaşam devam ederken, eski gelenekler de etkinliklerle yaşatılıyor. Bugün Ramazan’da coşkuyla sokakları dolan İstanbul, Osmanlı döneminde de aynı heyecana şahit oluyordu. Berat Gecesi’nden başlayan Ramazan hazırlıkları mübarek ay boyunca farklı etkinliklerle devam ediyor, Osmanlı İstanbul’unda Ramazan adeta bir festival coşkusuyla karşılanıyordu. İLK GÜN RESMİ TATİL Osmanlı’da Ramazan’ın gelişi hilalin tespitiyle başlardı. Yüksekçe yerlerden hilal görülür görülmez mahkemeye şahitlerle gidilir ve ispat edilirdi. Böylece Ramazan başlamış olurdu. Minarelerden kuyruklu uçurtmalar uçurularak Ramazan’ın gelişi halka haber verilirdi. Ramazan’ın ilk günü resmi tatil ilan edilirdi; o gün gazeteler çıkmazdı. Uzun süren teravih namazının ardından sahura kadar oturulduğu için devlet daireleri geç açılır, bunun yerine geceleri mesai yapardı. DAVETSİZ MİSAFİRLER Ramazan’da Osmanlı geleneklerinde davetlere çok önem veriliyordu. Her mahalle imece usulü sokak iftarları düzenlediği gibi konaklarda da iftar veriliyordu. Büyük konaklarda herkese açık olan iftar sofralarında ev sahibi iftara gelene “diş kirası” veriyordu. Bu, ev sahibinin durumuna göre farklı hediyelerden oluşuyordu. Ev sahibi böylece misafirine kendisine sevap kazandırdığı için teşekkürlerini sunmuş oluyordu. Bunun haricinde iftara gelecek misafirler için hep hazırlıklı olunurdu, çünkü komşusuna veya bir yakınına iftara gitmek isteyenler çok rahatlıkla haber vermeksizin gidebiliyordu. BİR GÜNDE İKİ ORUÇ Ramazan, çocuklar için de ayrı bir önem arz ediyordu. Çocuklara bu günlerde özel hediyeler verilerek onların da oruca teşvik edilmesi sağlanıyordu. Onların orucuna tekne orucu adı veriliyor; sabahtan öğlene, öğlenden akşama iki oruç tutmaları sağlanıyor ve günün sonunda büyükler tarafından oruçları iki altın karşılığında satın alınıyordu. MAHYALAR MUMDAN Osmanlı zamanında mahyalar da Ramazan coşkusunun en büyük unsurlarından biriydi. Yapımı büyük bir emek isteyen mahyalar kandil ve mumlardan yapılıyordu. Mahya ustası bu kandilleri her akşam tek tek yakıyordu. GÖLGE OYUNLARI Teravih namazından sonra mahalle halkı meydanda toplanıyor, hayalbazın kurduğu sahnede Karagöz -Hacivat oyunlarını izlemenin keyfini çıkarıyordu.

20 Haziran 2016 Pazartesi

Deriner’den 500 milyonluk ‘derin’ katkı

Türkiye’nin en yüksek barajı olan Deriner Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES), 2015-2016 Haziran döneminde milli ekonomiye 500 milyon TL katkı sağladı. Çoruh Nehri üzerinde yer alan çift eğrilikli beton kemer baraj tipinde inşa edilen Deriner Barajı, 249 metre gövde yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek, kendi sınıfında ise dünyanın 3. en yüksek barajı olma özelliğini taşıyor. Bugün itibari ile göl seviyesi işletme programına uygun bir şekilde 389 metre kotunda olan Deriner Barajı tam kapasite ile çalışıyor. 2012’DE AÇILDI 12 Aralık 2012’de dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Deriner Barajı’nda 24 Şubat 2012 tarihinde su tutulmaya başlandı. Dev barajın santral bölümü 4 üniteden oluşuyor. Kurulu gücü 670 mw olan Deriner Barajı, 4 ünitedeki tüm testlerin bitirilmesi ile 2013’ten itibaren enerji üretmeye devam ediyor. ÖDÜL ALDI Mühendislik harikası olarak nitelendirilen Deriner Barajı, 2012’de düzenlenen Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları Finalleri ve Türk Dünyası Mühendislik, Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı’nda Mühendislik Projeleri Jürisi tarafından ödüle lâyık görülmüştü.

20 Haziran 2016 Pazartesi

1.8 milyar kişi temiz sudan yoksun

Birleşmiş Milletler’in (BM), İçme Suyu ve Sanitasyonu Küresel Analiz ve Değerlendirme raporuna göre, dünyada 1 milyardan fazla insan temiz suya erişemiyor. Rapora göre, dünyada yaklaşık 748 milyon kişi ıslah edilmiş içme suyu kaynağına ulaşamazken, 1.8 milyar insanın içme suyunu sağladığı kaynağa kanalizasyon suyunun da karıştığı tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) suyun güvenilir olmayan kaynaklardan elde edilmesi sonucu baş gösteren salgın hastalıkların her yıl 2 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtığını bildirdi. Her gün bine yakın çocuk, sudan bulaşan önlenebilir hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Öte yandan büyük bir kısmı buzullarda ve küçük bir kısmı da yeraltında bulunan tatlı su, yeryüzündeki suyun sadece yüzde 2.5’ini oluşturuyor.

20 Haziran 2016 Pazartesi

‘Arım balım peteğim’ güldürecek

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı-Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından sunulan Arım Balım Peteğim Projesi, Türkiye’nin bal üretiminin üçte birini sağlayan Ordu’da hayata geçiriliyor. BİR YILA KADAR HAZIR Proje kapsamında Ordu’da bal üretimi, depolama ve pazarlama için yenilikçi bir yaklaşımla teknolojinin ağırlıklı olarak kullanılacağı büyük bir tesis kuruluyor. İnşaatı tamamlanmış olan tesisin, gerekli makine ve donanımlar tedarik edilerek 2017 yılı ortalarında kullanıma açılması planlanıyor. Tesisten Karadenizli bal üreticilerinin yanı sıra ülke genelinde tüm sektör temsilcileri de yararlanabilecek. ANALİZ RAPORLARI Ordu Arım Balım Peteğim Projesi kapsamında uluslararası akreditasyona sahip tesiste test ve analiz laboratuvarları kuruluyor. Test ve analiz sonuçlarına göre hijyen ve kalite standartlarını sağlayan bal ve bal ürünleri için uluslararası geçerliliği olan kalite belgesi verilecek. Ayrıca kalitesi tescillenmiş ürünlerin yurt içi ve yurt dışındaki piyasalara pazarlanması ve pazar paylarının artırılması için strateji geliştirme çalışmaları da yapılacak. AR-GE ÇALIŞMASI BAŞLATILIYOR Bölgenin bal üreticileri için Ar-Ge çalışmaları başlatılıyor. Proje kapsamında kurulan işleme ve analiz merkezi aracılığıyla üretim teknikleri, bal analiz metotları, ürün çeşitlendirmesi ve kovan başına bal verimliliğinin artırılması gibi konularda Ar-Ge çalışmaları yürütülecek. 94 BİN TON ÜRETİMLE ÇİN’İ TAKİPTEYİZ Yıllık 94 bin ton bal üretimiyle Çin’in ardından dünyanın ikinci büyük bal üreticisi konumunda olan Türkiye, dünya bal ihracatında 18’inci sırada bulunuyor.

20 Haziran 2016 Pazartesi

Avrupa basınının okurlarına önerisi ‘Türkiye’de tatil yapın’

Almanya’nın günlük gazetelerinden Bild, çocuklu ailelere Türkiye’de tatil yapmayı önerdi. Bild, yayımladığı haberde, özellikle deniz tatili planlayan çocuklu Alman ailelerin bu yıl rezervasyon yapma konusunda çok çekimser kaldıkları ve kararlarını son anda verecekleri tespitinde bulundu. YÜZDE 40 DAHA UCUZ Gazetenin haberinde, son anda karar vermek isteyen çocuklu aileler için İspanya ve Portekiz’de tatilin hem çok pahalı olduğu hem de bu ülkelerde tam doluluk yaşandığı hatırlatıldı. 2 çocuklu bir ailenin aynı şartlarda Türkiye’de yüzde 40 daha ucuza tatil yapabileceği belirtilen haberde, “Buradaki mükemmel fiyat ve hizmet oranı, başka bir destinasyonda bulunamaz” ifadelerine yer verildi. HİÇBİR ÜLKEDE YOK Türkiye’de yapılacak tatil konusunda Almanya’nın önde gelen tur operatörlerinin görüşlerine de yer verilen haberde, FTI tur operatörünün Ürün Müdürü Sven Schikarsky’nin şu sözleri aktarıldı: “Çocuklu aileler için Türkiye’nin sunabildiği fiyat ve hizmet oranı, başka hiçbir ülke tarafından sunulamaz. Üstelik farklı konaklama çeşitlerindeki yüksek kalite seviyesi ve otellerde çocuklara sunulan animasyon, kreş ve bakım gibi altyapı da başkaları tarafından bu cazip fiyatlarla sunulamıyor.” Haberde, Alman tur operatörlerinin Türkiye’deki otellerin indirimlerini müşterilerine birebir yansıttığı ve bunun satışlara etki edeceği bildirildi. SATIŞLARI BİR ANDA ARTACAK Antalya ve Türkiye’nin turizm açığını son dakika rezervasyonları ile dolduracağına işaret eden Bild, “İspanya ve Portekiz gibi ülkelerdeki yatak kapasitesi dolmak üzere. Bu olduğunda Türkiye satışları bir anda artacak” değerlendirmesini yaptı. 44 MADDELİK TATİL GEREKÇESİ Almanya’nın en çok satan gazetesi konumunda olan Bild, daha önce de Türkiye için “44 maddelik liste” başlıklı bir haber yayınlamıştı. Gazete, Türkiye’de tatil için, “Türk misafirperverliği, İtalyanlar ve İspanyollar gibi dükkanlarda öğle tatili yapılmaması, Türkler’in Almanya’da yılda 30 milyar Euro’luk iş ve hizmet üretmesi, milyonlarca misafir işçinin 1960 ve 70’lerde Almanya’yı ayakta tutmaya yardımcı olması ve çok yumuşak havluları olması” gibi gerekçeler sıralamıştı.

20 Haziran 2016 Pazartesi