tatil-sepeti
Türk mühendisler 7 bin 200 Euro'luk parçayı 6 bin TL'ye üretti

Türk mühendisler, pek çok ilde kullanılan Çin ve İtalyan yapımı tramvayların fiyatı 7200 Euro olan pantograf parçasını yerli üretimle 6 bin liraya üretti. Samsun Büyükşehir Belediyesi, şehir içi toplu taşımada kullandığı Çin ve İtalyan yapımı tramvayların yedek parçalarını yerlileştirerek, hem üretime hem de milli ekonomiye katkıda bulunuyor. Bugüne kadar Çin ve İtalyan yapımı tramvayların 21 parçasının yerli üretimini gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı SAMULAŞ, son olarak tramvayların enerji nakil hattı olan katener teline temasını sağlayan pantograf parçasının yerli üretimini de Konya'daki bir firma ile yaptığı ortaklık sayesinde hayata geçirmeyi başardı. Elektrik hattı üzerinde bulunabilecek yabancı cisimlerden aldıkları darbeler sonucu kırılan ve tamiri mümkün olmayan pantograf parçasını yurt dışından 7 bin 200 Euro’ya almak zorunda kalan SAMULAŞ, Konya'da otomotiv üzerine faaliyet gösteren firma ile temasa geçti. Firma, pantograf parçasını 6 bin lira maliyetle üretmeyi başardı.

07 Kasım 2018 Çarşamba

Destek alan kadın girişimci kendi işinin patronu oldu

İŞKUR'un düzenlediği girişimcilik kursuna katılan 39 yaşında 3 çocuk annesi Rizeli Alev Terzi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’ndan (KOSGEB) aldığı destekle kafe ve restoran açtı. Kendi işinin patronu olan Alev Terzi, aynı zamanda ev hanımlarına da yaptıkları ürünleri satarak para kazanma imkanı sundu. Terzi, yıllardır hayalini kurduğu sosyal sorumluluk projesini hazırlayarak KOSGEB'e sunduğunu söyledi. Projesinin kabul edildiğini belirten Alev Terzi, projenin kabulünün ardından ev hanımlarının ürünlerini satacakları kafe ve restoran açtığını anlattı. 30 EV HANIMIYLA BİRLİKTE YÜRÜTÜYOR Terzi, şu anda 30 ev hanımıyla birlikte işi yürüttüklerini ifade ederek, "Bu sayıyı daha da yukarıya çıkaracağız. Çok kadın arkadaşımıza ulaşmaya çalışıyorum. Ev hanımlarımızın evlerine bir katkıları olacak. Ailelerine ve eşlerine destek olacaklar. Ürünlerini evde yapıp getirip burada satarak para kazanacaklar" dedi. Hem insanların uygun fiyata yemek yiyeceği hem de ev hanımlarına iş fırsatı yaratmak için böyle bir iş yeri açtığını kaydeden Alev Terzi, "Burada her bütçeye hitap edeceğiz. Her çeşidimiz olacak. İstediklerini burada bulacaklar. Mutfağımızda da ayrıca aşçılarımız olacak" diye konuştu. Ev hanımı Nimet Erdüzen ise kendilerine güzel bir iş imkanı sunulduğuna işaret ederek, "Biz elimizden geldiği kadar evimizde yaptığımız ürünlerimizi burada satacağız. Hem ailemize destek olacağız hem de çocuklarımızın rızkını kazanacağız. Bize bu imkanı sağlayan herkese teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.

07 Kasım 2018 Çarşamba

Teknoloji ve kayıtdışılık ile mücadele

HABER: ZEYNEP DERELİ Dünya Bankası’nın ön taslaklarını yayınlamış olduğu ‘Dünya Kalkınma Raporu 2019’ için belirlenen ana tema, iş yaşamındaki değişimin özünü çok güzel vurguluyor: ‘Emeğin Değişen Doğası.’ Rapor; teknolojik değişim, dijitalleşme ve Endüstri 4.0’ın etkilerine ‘kaybolan meslekler, yeni uzmanlıklar ve istihdam oranları’ açısından bakmıyor. Rapor önümüzdeki yıllarda yaşanan değişimin emek piyasasının doğasını değiştireceğini, yani yeni bir istihdam modeli ile karşı karşıya kalacağımızı öngörüyor. Aslında bu değişimi gözlemlemeye başladık. Günümüzde yaşanan teknolojik ve sosyal değişim, en çok işgücü piyasalarını, meslekleri ve emeği etkiliyor. Geçmişte de teknolojik, ekonomik ve sosyal dönüşümler en çok emek piyasasını değiştirmişti. Çeşitli dönemlerde üretenler; avcı toplayıcılık, kölelik, asker yurttaşlık, loncalar gibi sosyal yapılar içinde varlık gösterdi. Bu yapılar emeğin doğasını oluşturdu. Emeğin doğası ise hem mesleklerin hem de toplumsal sınıfların varlığını sağladı. Bugün emeğin doğası ‘kayıtlı istihdam’ adını verdiğimiz bir sistem içinde yaşam döngüsünü sürdürüyor. Bu sistem geniş halk kitlelerine refah ve sosyal güvence sağlıyor veya en azından bunlara sahip olma umudunu doğuruyor. Bir de bu sistemin dışında kalan ‘kayıtsız istihdam’ var. Kayıtsız istihdam da dünya ekonomisi için üretiyor ama pastadan aldığı ‘nakit’ pay hakkının sadece çok küçük bir bölümü. Sosyal güvence pastasından ise neredeyse hiç pay almıyor. Dünya Bankası raporunda, öncelikle kayıtdışı istihdam sorunun ne kadar çarpıcı olduğunu veriler ile ortaya koyuyor. Bu noktada Türkiye’nin durumu da dikkat çekici: Üst orta gelir grubu ülkeler içinde yer alan Türkiye, yüzde 46 kayıtdışı istihdam ile orta seviyede yer alıyor. Paraguay ve Meksika gibi yüzde 70’ler seviyesine ulaşan ülkelere göre durumumuz iyi görünüyor. Bununla birlikte düşük gelir grubu ülkelerde yüzde 80’lere varan bir kayıtdışı istihdam söz konusu. Ekonomik kayıtların özelliklerinin belirlenmesi, saklanması ve orijinalliğinin kontrolü de büyük oranda devlet kurumlarının veya devletin yetki verdiği noterler ve borsalar gibi yapıların görevi. Ancak hem devletler hem de yetkilendirilmiş kuruluşlar, küresel düzeyde baktığımızda kayıtlı ekonomiye geçişte yeterli başarıyı sağlayamadı. Umut ise teknolojide: gelecekte ekonominin kayıt içinde olması işi, bugünkü gibi devletler üzerinden değil daha çok çok blockchain temelli teknolojik ağlar tarafından yapılacak. Devlet sadece vergi denetimi alanında bu sistemlere dahil olacak ve kayıtları gerekirse izleyecek. Blockchain gibi radikal olmayan teknolojik devrimler de halihazırda kayıtlı ekonomiye destek vermeye başladı. Örneğin, BKM verilerine göre kredi kartı ile yapılan harcamaların, toplam harcamalar içindeki oranı arttıkça, vergi gelirleri de artıyor. Ancak bu yeni dünya için teknoloji ve finansal enstrümanları kullanmak konusunda temel bir finansal ve teknolojik okuryazarlık seviyesine ulaşmamız gerekiyor. Bu iki alandaki cehalet birleşince teknolojik reçete tam tersine bir sonuç doğurabiliyor ve ‘Çiftlik Bank vakaları’ ve ‘kredi kartı borcu yüzünden yaşanan aile iflasları’ gibi felaketlerle de karşılaşılabiliyor. Kayıtdışılık gelişmekte olan ülkeler için küresel bir problem, dijitalleşme ise hiç beklemediğimiz şekilde kayıtdışılığın önüne geçme şansını bize tanıyor. Kısaca söylemek gerekirse, teknoloji sayesinde istihdam ve ticari işlemler daha yüksek oranda kayıt içine geriyor. Bu da hem istihdam sayısını hem de çalışanların koşullarını hem de ekonomik aktiviteyi geliştiriyor.

06 Kasım 2018 Salı

İTO Spor futbol turnuvasında üçüncü hafta heyecanı

İstanbul Ticaret Odası Spor Kulübü’nün her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiği İTO Futbol Turnuvası, bu yıl beşinci kez düzenleniyor. Turnuva kapsamında takımlar kıyasıya mücadele ederken, İTO Meclis Üyeleri spor turnuvası sayesinde bir araya gelme imkanı buluyor. Heyecanın ve enerjinin yüksek olduğu gözlenen turnuvanın üçüncü hafta maçları geçtiğimiz hafta sonu oynandı. Altı takımın mücadele ettiği maçlara bu hafta da ilgi oldukça yoğundu. Maçlarda üçüncü hafta sonuçları ve goller şu şekilde gerçekleşti: Bahadır Yaşık Takımı 3 - İsrafil Kuralay-İ.Doğan Salman Takımı 7. Goller: Mühittin Bilgöl 2, Murat Dalar. Abdullah Karabatak 3, Mesut Öksüz 2, Hasan Fehmi Usta 2. Adil Coşkun-Levent Taş Takımı 5 - Ahmet Özer-Burhan Polat Takımı 2. Goller: Yavuz Kanitoğlu 3, Mustafa Akar 1, Semih Emekli 1, İsmail Hakkı Akıncı (KK). Özer Akıncı 1, Ayhan Alkan 1. Yakup Köç Takımı 6 - Dursun Topçu-Servet Samsama Takımı 9. Goller: Ali Rıza Abdik 2, Erdal Altuntaş 2, Halil Çelik 1, Salih Atılgan 1. Doğan Taştan 4, Vedat Öksüz 1, Arif Şahin 1, Hakan Yıldız (KK), Ertuğrul Yılmaz 2.

06 Kasım 2018 Salı

UEFA’dan, 88 takıma 2 milyar Euro

HABER: CEYHUN KUBURLU Avrupa futbol otoritesi UEFA, geçtiğimiz sezon adeta kulüpleri zengin etti. UEFA Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden 88 takıma 2 milyar Euro’ya yakın para dağıtan UEFA, Türk kulüplerine ise 68 milyon Euro verdi. Geçen sezon UEFA’nın kulüp organizasyonlarında Türkiye’yi temsil eden Beşiktaş, Medipol Başakşehir ve Atiker Konyaspor, toplam 68 milyon 326 bin 957 Euro gelir elde etti. UEFA, 2017-18 sezonunda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nde mücadele eden kulüplere yapılan ödemelerin dökümünü internet sitesinden açıkladı. EN BÜYÜK PAY BEŞİKTAŞ’IN UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarında yer alan 32 ve elemelerde mücadele eden 10 takıma, 1 milyar 401 milyon 52 bin Euro, UEFA Avrupa Ligi gruplarında yarışan 48, ve son 32 turundan itibaren ‘Devler Ligi’nden turnuvaya dahil olan 8 kulübe ise 428 milyon 183 bin Euro dağıtıldı. Avrupa kupalarına katılan Türk ekipleri Beşiktaş, Medipol Başakşehir ve Atiker Konyaspor, pastadan toplam 68 milyon 326 bin 957 Euro pay aldı. Geçen sezon Türkiye’yi UEFA Şampiyonlar Ligi’nde temsil eden ve son 16 turunda elenen Beşiktaş, 43 milyon 272 bin Euro’yu kasasına koydu. Avrupa Ligi’nde gruplarından çıkamayan Medipol Başakşehir, 14 milyon 112 bin 807, Atiker Konyaspor da 10 milyon 942 bin 150 Euro gelir elde etti. GELİRDE ŞAMPİYON REAL MADRİD Üst üste üçüncü kez UEFA Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran İspanya’nın Real Madrid takımı, 88 milyon 654 bin Euro’yla 2017-18 sezonunda UEFA organizasyonlarından en fazla gelir sağlayan kulüp oldu. Real Madrid’i, toplam 83 milyon 802 bin Euro gelir elde eden yarı finalist Roma takip etti. Final oynayan Liverpool ise 81 milyon 283 bin Euro’luk gelirle 3. sırayı aldı. Şampiyonlar Ligi grup aşamasında elenmesinin ardından UEFA Avrupa Ligi’nde şampiyonluğa ulaşan bir diğer İspanyol takımı Atletico Madrid de 47 milyon 857 bin 422 Euro’nun sahibi oldu. GELİR 5 YILDA YÜZDE 100 ARTTI UEFA’nın gelirleri son 5 yılda hızlı bir şekilde arttı. Yaklaşık 5 yıl önce toplamda 1 milyar Euro dağıtan UEFA, Avrupa kupalarında yaptığı değişiklikler, yayın hakları ve yeni sponsorluk anlaşmaları ile kulüplere ödediği ödül parasını da değiştirdi. Avrupa futbol otoritesi toplamda 2 milyar Euro’ya yakın para dağıtarak bu alanda rekora imza attı. En büyük kazancı yayın gelirlerinde yapan UEFA, bu alanda yeni ülkeler ve mevcut ülkeler ile birçok sözleşmeyi yenilemiş durumda. UEFA’nın bu hamlesi kulüplere verilen ücretleri de değiştirdi. Avrupa futbol otoritesi sadece yayın gelirlerinde değil, sponsorluk anlaşmalarında da farklı bir çalışmaya imza attı. UEFA yerel sponsorlukların sayısını artırdı. Tüm bunlar gelirleri yükseltti ve kulüplere yapılan ödemeleri yükseltti.

06 Kasım 2018 Salı