tatil-sepeti
Merkez bankaları para musluklarını kısıyor

Küresel bazda önemli merkez bankalarının uzun süredir devam eden ultra gevşek para politikalarında artan enflasyon baskısıyla sona gelindi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla durma noktasına gelen küresel ekonominin yoluna devam edebilmesi için dünya genelinde birçok olağandışı adım atıldı. Merkez bankaları bir taraftan politika faiz oranlarını tarihi düşük seviyelere indirirken, bir taraftan da trilyonlarca dolarlık varlık alım programını devreye soktu. Hükümetler salgın sebebiyle trilyonlarca dolarlık genişleyici maliye politikalarını uygulamaya alırken, vatandaşlara harcamaları için çekler gönderildi. Atılan adımlar her ne kadar salgının etkilerini azaltsa da artan harcamalarla birlikte dünya genelinde enflasyon tehdidi baş göstermeye başladı. Salgın sebebiyle artan kısıtlamalar tedarik zincirinde bozulmalara da yol açarken, salgın öncesinde süregelen arz talep dengesine tekrar ulaşılamaması fiyatlamalardaki uyumsuzluğu derinleştirdi. Artan enflasyon baskısı merkez bankalarının para politikalarının şahinleşmesine yol açarken, tarihi düşük seviyedeki faiz oranlarının ise sonuna gelindi. İLK ADIMI İNGİLTERE MERKEZ BANKASI ATTI Para politikası yapıcıları artan enflasyon karşısında önce bu durumun geçici olduğunu dile getirirken, ilerleyen süreçte enflasyonda iyileşme olmaması merkez bankalarını adım atmaya yönlendirdi. ABD Merkez Bankası (Fed) geçen yılın son çeyreğine kadar enflasyonun "geçici" olduğu yönlendirmesini sürdürürken, tahvil piyasalarında Fed'in ilk faiz artışına 2023 başlarında gideceği fiyatlanıyordu. Geçen yılın son çeyreğinden itibaren ABD istihdam piyasasında görülen iyileşme ve enflasyondaki yukarı yönlü seyir aralık toplantısında Fed'in para politikası duruşunda şahin seslerin yükselmesine sebep oldu. Bu dönemde birçok gelişmekte olan ülke merkez bankası ise artan enflasyon baskısı nedeniyle para politikasında sıkılaşma adımları atarken, çoğunlukla politika metinlerindeki yönlendirmelerde söz konusu sıkılaşmanın devam edeceği vurgusu öne çıktı. İngiltere Merkez Bankası (BoE) aralık toplantısında beklentilerin aksine politika faizini artırarak küresel bazda önemli merkez bankaları arasında sıkılaşma adımını atan ilk kurum olurken, şubatta da faiz artışına devam etti. BoE'nin kararında artan enflasyon vurgusu öne çıkarken, karar metni ve üyelerin sözle yönlendirmelerinde gelecek döneme ilişkin önemli şahinleşme dikkati çekti. ENFLASYON FED'İN BİLEĞİNİ BÜKTÜ Artan enflasyon baskısı Fed'in önce varlık alımlarını yavaşlatmaya yönlendirirken, aralık ayı para politikası toplantısı tutanaklarındaki şahin ton piyasalarda oynaklığı artırdı. Ocak toplantısında ise bankanın para politikası duruşunda net bir değişim göze çarparken, Fed Başkanı Jerome Powell toplantı sonrasındaki açıklamasında martta faiz artırma yönünde bir eğilimleri olduğunu dile getirdi. Powell, varlık alımlarının mart başında sona ereceğini kaydederek, bilanço azaltımının da faiz artımından sonra başlayacağını duyurdu. Bu gelişmelerle tahvil piyasalarında Fed'in bu yıl en az 4 faiz artışına gideceği fiyatlanırken, ABD'de bazı kurumlar Fed'in bu sene 7 kez faiz artırabileceği tahmininde bulunuyor. Fed'in şahinleşen para politikası duruşu sonrası ise ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,90'la Kovid-19 salgını öncesi seviyelere çıktı. ECB SON ANA KADAR DİRENDİ ECB'nin para politikası yönlendirmelerinde son ana kadar enflasyonun kontrol altında olduğu vurgusu öne çıksa da ocakta yüzde 5,1'le tarihi yüksek seviyeye çıkan enflasyon sonrası ilk toplantıda bu tutum önemli ölçüde değişti. ECB Başkanı Christine Lagarde, toplantı sonrası yaptığı açıklamalarda enflasyonun hedeflerine yakın bir seviyede seyrettiğini dile getirdi. Komite üyelerinin tamamının yükselen enflasyon konusunda endişeli olduklarını kaydeden Lagarde, bankanın faiz artışlarında ise aceleci davranmayacağını söyledi. Lagarde'ın açıklamalarıyla birlikte tahvil piyasalarında ilk faiz artışının 10 baz puanla haziranda yapılacağı, yıl içinde ise ECB'nin toplamda 40 baz puanlık faiz artışına gideceği fiyatlanmaya başladı. Bölgenin bir diğer önemli merkez bankası BoE, dün 25 baz puan faiz artırarak politika faizini yüzde 0,50'ye çıkarırken, üst üste ikinci faiz artışını yapmış oldu. BoE faiz kararı 5'e karşı 4 oyla alırken, diğer 4 üye politika faizinin 50 baz puan artırılmasını istedi. BoE'nin yılın geri kalanında 4 kez daha faiz artıracağı tahmin edilirken, söz konusu gelişmeler birçok varlık fiyatını etkiledi. Almanya'nın 10 yıllık tahvil faizi şahinleşen merkez bankalarıyla Aralık 2019'dan bu yana en yüksek seviye olan yüzde 0,14 seviyesine çıkarken, avro/dolar paritesi dün Aralık 2020'den bu yana en güçlü günlük yükselişini kaydetti.

04 Şubat 2022 Cuma

Avrupa'da ÜFE aralık ayında hızlı arttı

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ve Avro Bölgesi'nin 2021 yılı aralık ayı ÜFE verilerini yayımladı. Buna göre, hem AB hem de Avro Bölgesi'nde ÜFE, aralıkta bir önceki aya göre yüzde 2,9, 2020'nin aralık ayına kıyasla da yüzde 26,2 artış gösterdi. ÜFE, 2021 yılı genelinde 2020'ye göre AB ve Avro Bölgesi'nde yüzde 12,2 yükseldi. ÜFE, aralık ayında önceki aya kıyasla İrlanda'da yüzde 13,3, Estonya'da yüzde 12,7 ve Yunanistan'da yüzde 8 arttı. AB ülkeleri arasında ÜFE, aralıkta yıllık bazda ise en fazla yüzde 99,2 ile İrlanda'da, yüzde 58,9 ile Danimarka'da ve yüzde 42,3 ile Romanya'da yükseldi. ÜFE, Almanya'da yüzde 23,6, Fransa'da yüzde 17,7, İtalya'da yüzde 27,8 ve İspanya'da yüzde 35,9 olarak belirlendi. Söz konusu dönemde AB ülkelerinde yıllık bazda üretici fiyatları enerji sektöründe yüzde 71,9, sanayide yüzde 26,2 ve ara mallarında yüzde 18,9 artış gösterdi.

03 Şubat 2022 Perşembe

AB, çip üretimini artırmak istiyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, teknoloji şirketlerini temsil eden DigitalEurope adlı Brüksel merkezli kuruluşun düzenlediği "Dijitalin Ustaları 2022" adlı etkinliğin açılışında konuştu. Çip kıtlığının küresel ekonomik toparlanmayı yavaşlattığını anımsatan von der Leyen, Doğu Asya'daki çip fabrikalarının kapanmasının Avrupa'daki bütün üretim hatlarını durma noktasına getirdiğini söyledi. Von der Leyen, çiplerin dijital dönüşümde en önemli unsurlardan biri olduğuna işaret ederek, gelecek hafta Avrupa'nın ilk çip yasasını açıklayacaklarını bildirdi. Çipsiz dijital teknolojilerin söz konusu olmadığını vurgulayan von der Leyen, "Çip değer zincirinin tamamında güçlü bir oyuncu olmamızı istiyorum." dedi. "2030 YILINA KADAR DÜNYA MİKROÇİP ÜRETİMİNİN YÜZDE 20'Sİ AVRUPA'DA OLMALI" Ursula von der Leyen, çip pazarının gelecek 10 yılda iki kat büyüyeceğine dikkati çekerek, "2030 yılına kadar dünya mikroçip üretiminin yüzde 20'si Avrupa'da olmalıdır." dedi. Bu miktarda çip üretimi için Avrupa'daki mevcut üretimi 4 kat artırmaları gerekeceğini belirten von der Leyen, hazırladıkları yasanın çip yatırımlarını önemli ölçüde destekleyeceğini ifade etti. Von der Leyen, hazırladıkları çip yasası ile sektöre 2030 yılına kadar 12 milyar avrodan fazla ilave kamu ve özel sektör yaptırımı çekeceklerini vurguladı. Halihazırda Avrupa şirketlerinin çiplere yılda 6 milyar avro yatırım yaptığını anımsatan von der Leyen, hazırladıkları yeni düzenleme ile bunu artıracaklarını söyledi. "AVRUPA'NIN YENİ VE GELİŞMİŞ ÇİP ÜRETİM TESİSLERİNE İHTİYACI VAR" AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, Avrupa'nın gelişmiş çipler konusunda tamamen yabancı üreticilere bel bağladığına işaret ederek, "Avrupa'nın yeni ve gelişmiş çip üretim tesislerine ihtiyacı var. Bu tesislerin büyük ön maliyeti bulunuyor. Bu nedenle özel sektör yatırımlarını çekmek için kamu desteği gerekli olabilir." diye konuştu. AB'nin kamu destek kurallarını çip yatırımlarına daha fazla destek sağlayacak biçimde uyarlayacaklarını belirten von der Leyen, sektörün finansmana erişimini kolaylaştıracaklarını ifade etti. Von der Leyen, çiplerdeki tedarik zinciri sorununun ekonomik büyümeyi yavaşlattığına dikkati çekerek, "Tüm endüstriyel sektörlerin Doğu Asya'daki bir veya iki üreticiye bağlı olduğu mevcut durum sürdürülebilir değil. Bunu değiştirmek için ABD ve Japonya gibi benzer düşünen ortaklarla yarı iletken alanında ortaklıklar üzerinde çalışacağız." diye konuştu.

03 Şubat 2022 Perşembe

OPEC+ grubu martta günlük 400 bin varillik üretim artışı planına devam edecek

Suudi Arabistan liderliğindeki 13 üyeli OPEC ile Rusya önderliğindeki OPEC dışı petrol üreticisi 10 ülkenin enerji ve petrol bakanlarının, piyasa koşullarını değerlendirmek ve mart ayı itibarıyla uygulanacak üretim kesintisi miktarını görüşmek üzere çevirim içi olarak düzenledikleri 25. Bakanlar Toplantısı sona erdi. OPEC'ten yapılan açıklamada, 18 Temmuz 2021'de düzenlenen 19. Bakanlar Toplantısı'nda alınan günlük petrol üretiminin kademeli artırılmasına ilişkin karara bağlı kalınarak mart ayı için de günlük 400 bin varil üretim artışına gitme kararı alındığı ifade edildi. Açıklamada, OPEC+ grubunun bir sonraki toplantısının da 2 Mart'ta yapılacağı duyuruldu. OPEC+ GRUBU ÜRETİM KESİNTİSİ ANLAŞMASI Salgın kaynaklı talep düşüşü nedeniyle nisan 2020'de günlük ham petrol üretiminde yaklaşık 10 milyon varillik kesintiye giden grup, talebin toparlanma sürecine girmesiyle söz konusu üretim kesintilerini nisan ayından bu yana belirli aralıklarla hafifletmeye başladı. OPEC+ grubu, son olarak temmuz ayındaki 19. Bakanlar Toplantısı'nda aldığı karar doğrultusunda ağustos ayından bu yana günlük ham petrol üretimini kademeli olarak her ay 400 bin varil artırdı.

03 Şubat 2022 Perşembe

Jeopolitik gerilimler ekonominin belirsiz görünümünü daha karmaşık hale getirdi

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, The Washington Post tarafından düzenlenen etkinlikte küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi azaltmaya yönelik bir yol bulmanın, dünya ekonomisi için çok önemli olduğunu vurgulayarak iki ülke arasındaki gerilimin şimdiden enerji fiyatlarını etkilediğini söyledi. Georgieva, "Dünya ekonomisinde büyüme için daha yüksek belirsizliğin olduğu bir zamanda, jeopolitik gerilimler durumu sadece daha karmaşık hale getiriyor." dedi. Rusya'ya yönelik olası yaptırımların finansal faaliyetleri kaçınılmaz olarak sekteye uğratacağına işaret eden Georgieva, Rusya ve Ukrayna arasındaki olası çatışmanın ve yaptırımların etkilerinin diğer ülkelere yayılması halinde fonun yardım etmeye hazır olduğunu kaydetti. Georgieva, IMF'nin Ukrayna ile devam eden programı kapsamında haziran ayına kadar sağlanmak üzere 2,2 milyar dolarının olduğunu belirterek olası çatışmanın etkilerinin diğer ülkelere yayılması durumunda ise fonun 700 milyar dolarlık kredi kapasitesi olduğunu aktardı. "ENFLASYON, BİRKAÇ AY ÖNCE DÜŞÜNÜLENDEN DAHA CİDDİ BİR SORUN" Küresel ekonomik toparlanmanın yavaş da olsa devam ettiğini belirten Georgieva, ABD ve Çin gibi büyük ekonomilerdeki yavaşlama ile devam eden Kovid-19 salgını nedeniyle toparlanmanın ivme kaybettiğini anlattı. Georgieva, Kovid-19 salgınının tedarik zinciri aksamalarıyla fiyatlardaki yükselişe neden olmaya devam ettiğini dile getirdi. Salgının küresel ekonomi için en büyük tehdit olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Georgieva, salgınla mücadelenin ekonominin toparlanmasına yardımcı olacağını kaydetti. Enflasyondaki yükselişe de değinen Georgieva, "Enflasyon, birkaç ay önce düşünülenden daha ciddi bir ekonomik ve sosyal sorun." değerlendirmesinde bulundu. ABD Merkez Bankasının (Fed) enflasyonla mücadele stratejilerinin iletişiminde "iyi iş çıkardığını" belirten Georgieva, enflasyonla mücadele eylemlerinin ekonomik toparlanmanın desteklenmesine yönelik ihtiyaçlarla dikkatli bir şekilde dengelenmesi gerektiğini ifade etti.

03 Şubat 2022 Perşembe