Rusya’dan üç gümrük kapısında sıkı denetim

Rusya Federasyonu, sınırlarının korunması ve Belarus’tan kaçak geçişlerin önlenmesi amacıyla iki ülke arasında hâlihazırda serbest geçiş sağlanan Pskov, Smolensk ve Bryansk bölgelerindeki geçiş noktalarında gümrük kontrollerine başladı. Önceki uygulamada, Rusya’nın yaptırım uyguladığı ülkelerden bazı ürünler, menşei değiştirilmiş gösterilerek Belarus üzerinden Rusya’ya sokulabiliyordu. Yeni uygulamanın başlamasıyla birlikte Rusya, Belarus üzerinden yaptırımları delmeye çalışan ülkelere daha sıkı denetim getirmiş oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) yapılan duyuruda, bu güzergahı kullanan Türk ihracatçı ve ithalatçı firmalarının, bundan sonraki geçişlerinde daha dikkatli olmaları gerektiği kaydedildi.

03 Mart 2017 Cuma

Marinalarda Türk bayrağı dalgalanacak

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, limanlarda tartım ücretlerine yönelik yeni düzenlemeye ilişkin bilgi verdi. Bakan Arslan,Denizde Can Emniyeti Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS) kuralları gereği 1 Temmuz 2016 itibarıyla gemilere yüklenecek dolu konteynerlerin darasının ölçülüpteyit edilmesi gerektiğini ancak bu konudabirçok firmanın farklı fiyat uygulamaları bulunduğunu söyledi. 70 MİLYON TL DESTEK Uygulamanın ihracatçılar için de ciddi maliyet getirdiğine dikkat çeken Arslan,“50 dolardan başlayıp 150 dolara kadar farklı uygulamalar sektörün sıkıntısıydı. Ekonomik olan ihracat ekonomik olmaktan çıkıyordu. Bunun yerine bir genelge yayınladık. Limanlarda ve fabrikalarda boş tartımda 60 liranın üstüne kimse çıkamayacak. Ancak bu tutarın altında bir uygulama yapabile-cekler. Bu da ihracatçılarımıza yıllık yaklaşık 70 milyon lira destek anlamına geliyor” diye konuştu. PARASAL KARŞILIĞI YOK Arslan, ayrıca uluslararası bir sektör olan denizcilikle ilgili işlemlerin acenteler marifetiyle yapıldığına işaret ederek, Türk sahipli yabancı bayraklı teknelerin Türk bayrağına geçişini kolaylaştırmak adına yasal düzenlemeler yaptıklarını ifade etti. Bu konuda ikincil mevzuatı düzenlediklerini belirten Arslan, “Beklentimiz 6 bin civarında teknenin Türk bayrağına geçmesi, marinalarımızda Türk bayrağının dalgalanmış olması” dedi. PROJELER PLANLANDIĞI GİBİ YÜRÜYOR Bakan Arslan, 3. Havalimanı projesinin ilk fazını 2018’in ilk çeyreğinde devreye sokmayı hedeflediklerini söyledi. Projenin planlandığı gibi yürüdüğünü vurgulayan Arslan, 1915 Çanakkale Köprüsü ihalesinin de başarılı gerçekleştiğini kaydetti. Arslan, bu proje için 7 yerli 8 yabancı olmak üzere 4 ülkeden teklif geldiğini hatırlatarak, “Ülkemizin yaptığı projelere büyük teklifler geliyor” diye konuştu. TEK DİLEKÇE YETERLİ Türk bayrağına geçiş işlemleri için acentelerin 6 bin dolardan başlayan ücretler talep ettiğini dile getiren Bakan Arslan, “Yapılacak tek işlem var: İşin sahibi veya vekalet verdiği kişinin Liman Başkanlıklarına veya Genel Müdürlüğe dilekçe vermesi” dedi.

01 Mart 2017 Çarşamba

Müteahhitlerin yeni hedefi Sahraaltı Afrika

Türkiye’nin yurtdışı müteahhitlik pazarında yüzde 35’lik paya sahip Libya, Irak ve Rusya’da son yıllardaki gelişmelerin,bu ülkelerdeki işleri durma noktasına getirmesi, Türk müteahhitlerini yeni pazar arayışına itti. Türk firmaları son dönemde, gelirleri petrol ve değerli maden ihracatına dayalı olan Sahraaltı Afrika ülkelerine yöneldi. Etiyopya, Nijerya, Sudan, Kamerun, Kongo, Gana, Mali ve Senegal Türk müteahhitler için hedef ülke konumuna geldi. YOL, KÖPRÜ, BARAJ Bölgede;yol, köprü, baraj, konut, okul, kongre merkezi, hastane, turizm ile doğalgaz ve enerji yatırımlarıöne çıkıyor. 113 ÜLKEDE VARIZ Öte yandan yurtdışında çok önemli projelere imza atan Türk müteahhitlik sektörü, bugüne kadar 28.5 milyar dolar tutarında 650 iş ve alışveriş merkezi projesi üstlendi. Türk firmaları 1972-2016 yıllarında113 ülkede 335 milyar dolar tutarında 8 bin 830 proje aldı. Söz konusuprojelerin yaklaşık 213 milyar dolarlık kısmını konut, toplu konut, hastane, iş merkezi, sosyo-kültürel tesis, askeri tesisler, turizm tesisleri ve stadyum gibi üst yapı projeleri oluşturdu. EN FAZLA RUSYA’DA Rusya bu dönemde en fazla iş ve alışveriş merkezi projesi üstlenilen ülke oldu. Bu ülkeyi Kazakistan, Ukrayna, Suudi Arabistan ve Libya izledi.

22 Şubat 2017 Çarşamba

Körfez açılımı köprüyü geçti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz tarafından resmi törenle karşılandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’ı kapsayan Körfez ülkeleri turundan, ekonomik alanda işbirliği kararı çıktı. Bahreyn ile Suudi Arabistan arasında yapılacak ikinci köprü projesine Türk firmaları davet edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn’e gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta, tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı olduğunu vurguladı. ORTAK KADERİMİZ Erdoğan, “Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortak. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterek” dedi. BATI’NIN 15 TEMMUZ SINAVI Batı dünyasının15 Temmuz darbe girişimi sırasında iyi bir sınav veremediğine dikkat çeken Erdoğan, “Bize geçmiş olsun bile diyemeyecek kadar aciz duruma düştüler. Bu, demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkma açısından Batı’nın 15 Temmuz’da sınıfta kaldığının göstergesi” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar’a yaptığı resmi ziyaret öncesi başkent Doha’daki Emirlik Divanı, Türk ve Katar bayraklarıyla donatıldı. 33 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT Türkiye’ninKörfez ülkeleriyle son yıllardaivme kazandırdığı diplomatik ilişkiler dış ticaret rakamlarına da yansıyor.Petrol ve gaz gelirlerinden dolayı kişi başına düşen milli geliri yüksek olanKörfez ülkeleri ileTürkiye arasındaki ekonomik ilişkiler, diplomatik ilişkilerin sıklık kazandığı 2007-2016 arasında önemli gelişim gösterdi. Bu dönemde Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’a yönelik toplam ihracat yaklaşık 33 milyar dolar oldu. İHRACATTA İLK SIRADA Petrol zengini Suudi Arabistan, 2007-2016 yıllarında 27 milyar dolarla üç ülke arasında Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeoldu. Bu ülkeyi,3milyar 870milyon dolarla Katar, 1milyar 660milyon dolarla Bahreynizledi. Suudi Arabistanbu dönemde 16 milyar 300 milyon dolarla en çok ithalat yapılan Körfezülkesi olarak dikkati çekti. Bu ülkeyi 2 milyar 800 milyon dolarla Katar,1 milyar 280 milyon dolarla Bahreyntakip etti. 6.2 MİLYAR DOLAR Türkiye’nin Suudi Arabistan’a ihracatı geçen yıl 3.17 milyar dolara yükseldi. Elektrikli makine ve cihazlar, halılar ve yer kaplamaları Suudi Arabistan’a ihraç edilen ürünler arasında. Aynı dönemde bu ülkeden yapılan ithalat ise 1 milyar 835 milyon doları buldu. Plastik ve mamulleri ile mineral yakıtlar en önemli ithalat kalemleri arasında yer alıyor. Türkiye’den Bahreyn’e yapılan ihracat ise geçen yıl 193 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Demir çelik, motorlu kara taşıtları ile tütün ve mamulleri ihracatta önemli yer aldı. Bahreyn’den yapılan 127 milyon 780 bin dolarlık ithalatta mineral yakıtlar, tramvay dışında demiryolu araçları, makine, kazanlar, elektrikli ve elektronik donanımlar başlıca kalemler olarak sıralandı. Katar’a ihracat da son 10 yılda önemli artış gösterdi. Geçen yıl bu ülkeye yapılan yaklaşık 440 milyon dolarlık ihracatın çoğunluğu gemiler, yatlar, elektrik elektronik ürünleri, makineler ve mobilyalardan oluşuyor. Türkiye’nin Katar’dan 2016’da yaptığı 271 milyon dolarlık ithalatı ise petrol ve türevleri, alüminyum ve plastik ürünleri oluşturuyor. Geçen yıl bu ülkelere toplam ihracat 3.8 milyar dolar olurken, bu dönemdeki dış ticaret hacmi de yaklaşık 6.2 milyar dolar olarak hesaplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Bahreyn’deki havalimanında, Kral Hamad Bin İsa Al Halife ve geleneksel kıyafetlerini giymiş çocuklar karşıladı. 20 BİN SOSYAL KONUTA İHTİYACI VAR Bahreyn’de Batı dünyasındaki normlara yakın uygulamaların olduğunu belirten Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)Türkiye-Bahreyn İş Konseyi Başkanı Muhammet Uğurcan Barman, “Bu yüzden Körfez bölgesinde iş yapılması ve yaşanması en uygun görülen ülkelerden biri. ABD ile aralarındaki serbest ticaret anlaşması onları daha avantajlı hale getiriyor”dedi. Bahreyn’de24 saat içinde yüzde yüz yabancı sermayeyle şirket kurulabildiğini anlatan Barman, gelir ve kurumlar vergisi olmamasının yatırımcılar için önemli bir avantaj olduğunu söyledi. Barman, Bahreyn’in yaklaşık 20 bin sosyal konut yapacağını ve ülkede ortalama 200 metrekare olan ev genişlikleri dikkate alındığında bunun neredeyse Türkiye’de 40 bin yeni konut inşa etmekle aynı anlamageldiğini dile getirdi. 200 MİLYAR DOLARLIK 200 PROJE Kişi başına milli geliri yaklaşık 130 bin dolar olan Katar’da yabancı yatırımcı için potansiyel arz eden en önemli sektör müteahhitlik. Katar’da önümüzdeki yıllarda hayata geçirilmesi planlanan yaklaşık 200 projenin toplam tutarı yaklaşık 200 milyar dolar. Bu tutarın yaklaşık yüzde 43’ünün altyapı için harcanması beklenirken, kalanı sağlık ve eğitim sektörleri için kullanılacak. 2022 FIFA Dünya Kupası’na da ev sahipliği yapacak ülkede orta ve büyük ölçekli 9 yeni stadyum yapılacak. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Türk firmalarının en önemli rakipleri İtalya, Almanya, İngiltere ve Çin menşeli şirketler. DAHA FAZLA SEKTÖRDE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI DEİK Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi Başkanı Yusuf Cevahir, iki ülkenin ortak menfaatleri için daha fazla sektörde işbirliği yapılması gerektiğini belirtti. İki ülkenin ortak müşavirlik ve mühendislik firmaları kurmasının önemini anlatan Cevahir, “Batı’dan teknik hizmet almak yerine bunu kendimiz yapalım. Projeleri, her iki ülkenin kendi ürettiği ürünleri kullanabileceği şekilde planlayalım. Aksi halde Batılı firmaların projelerinde kullanılan malzemeler yine Batı’dan alınmaya devam edecek” diye konuştu. Cevahir, Suudi Arabistan’ın konut ihtiyacının arttığına dikkat çekerek, “İki devlet anlaşarak, TOKİ benzeri müşterek bir şirket kurabilir. Türk müteahhitlik şirketlerinin sunacağı katkı ve iki ülkenin sahip olduğu imkanlarla, proje maliyetlerinde ciddi düşüşler sağlanabilir. Bu sayede ikili ticaret hacmi çok kısa sürede 10 milyar dolara ulaşır” dedi.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Yeni ‘süper güç’ Çin olabilir mi ?

HABER: CANAN BİLGİN Küresel ekonominin yeni ‘süper gücü’ Çin olabilir mi? ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldiği ilk hafta Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan (TPP) çekilmesi ve korumacı ekonomi politikaları izleyeceğini ilan etmesi üzerine Çin’in küresel ekonomideki ‘süper güç’ olasılığı dünyanın gündemine oturdu. ABD’nin global ekonominin yüzde 40’ını kapsayan ve Asya-Pasifik bölgesinde toplam 12 ülkenin dahil olduğu TPP’yi şekillendirme rolünden vazgeçmesinin ardından birçok analist, Çin’in Asya ve muhtemelen dünya üzerinde hakimiyet kazanacağını savunuyor. KÜRESELLEŞMEDEN VAZGEÇMİYOR ABD’nin aksine Çin, bu dönemde küreselleşmeden ve dünyanın geri kalanıyla etkileşimden vazgeçmiyor. Pekin, küreselleşmeyi sadece Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) gibi ticaret anlaşmalarıyla değil, Asya’da altyapı oluşturmayı amaçlayan ‘Tek Kemer Tek Yol’ politikasıyla da benimsedi. Ayrıca Asya Altyapı Yatırım Bankası ve İpek Yolu Fonu’nun küresel ekonomi sahnesindeki rolünü de finanse etmeye başladı. Çin’in insiyatifiyle kurulan ve Dünya Bankası ile Uluslararası Para FonuIMF’ye rakip olması planlanan Asya Altyapı Yatırım Bankası Asya-Pasifik Bölgesi’nde mali işbirliği öngörüyor. Türkiye’nin de kurucu ortağı olduğu banka, Asya’daki enerji, ulaştırma ve alt yapı projelerine kredi desteği sağlamayı hedefliyor. İpek Yolu Fonu ise Asya’da yüksek hızlı tren yolları, köprüler ve limanlar gibi büyük inşaat projelerini desteklemeyi öngörüyor. ULUSLARARASI KABUL ŞART Bu politikalar da Çin’in ticari ve ekonomik cesaretinin yanı sıra üstünlüğünü ortaya koyuyor ve ‘yumuşak gücünü’ yaymak için bir araç olarak hareket ediyor. Peki, bütün bunlar Çin’in süper güç konumuna geçtiği anlamına mı geliyor? Amerikan Forbes dergisine göre, hayır. Çin’in, dünyanın süper gücü olarak ABD’nin yerine geçemeyeceğini ileri süren Forbes, “Küresel bir hakimiyet kurmak için güç boşluğundan ve ekonomik statüden daha fazlası gerekir” diyerek nedenlerini açıkladı: Çin, yıllar önce ‘dünyanın fabrikası’ ve ardından ‘dünyanın köprü kurucusu’ olarak dikkatleri üzerine çekse de ekonomik reform kapasitesi ve finans sektörü Batı dünyasından çok daha az gelişmiş durumda. Finans sektörü, yatırımcılara sürekli olarak kârlı getiriler sağlamıyor. Hizmet sektöründe reformlar yavaş olduğu için de büyüme yavaşlıyor. Ekonomik ortaklıkların uzun vadede uygulanabilirliğine henüz tanık olunmadı. Güçlü yerli kurumların olmaması ve yaptırım eksikliği küresel varlığını zayıflatmakla tehdit ediyor. Ayrıca devam eden sermaye kontrolleri ve finansal liberalizasyon eksikliği, para birimi Renminbi’yi küresel projelerin finansmanında daha az çekici kılıyor. Dahası, Çin’in yaşam standartları Batı’daki yaşam standartlarına yakın değil ve global bir süper güç olmanın ön koşulu olarak para birimi henüz uluslararası kabul edilmiyor. KISA VADEDE GÖREMEYİZ Bu koşulların zamanla değişmesinin mümkün olabileceğine işaret eden Forbes, “Ancak kısa vadede Çin’i küresel güçte ‘geleceğin Birleşik Devletleri’ olarak göremeyiz. Batılı ulusların siyasi-ekonomik eğilimleri içe dönük olduğu sürece, küresel bir boşluk ortaya çıkabilir ve Batılı olmayan uluslar hâlâ zayıf kalır” yorumunu yaptı. ABD ÖRNEĞİ Hakimiyet statüsünün en çok ticaret yapan veya en hızlı büyüyen ülkelere otomatik olarak verilmediğine dikkat çeken Forbes, “Böyle olsaydı, Japonya 1970 yılına kadar dünyanın süper gücü konumuna sahip olurdu, Tayvan 1980 yılına kadar süper güç olurdu” diye yazdı. ABD’nin süper güç olmasını örnek gösteren Forbes, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra doların en önemli para birimi haline gelmesiyle ABD’nin de süper güç konumuna yükseldiğini hatırlattı. BATI TEMKİNLİ Çin, ‘süper güç’ konusunda ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra elde ettiği küresel destekten yoksun. Pekin, Asya’da bu tür bir desteğin keyfini çıkarırken, kıtada merkez ülke olarak hareket ederken, Batı Çin’e temkinli davranıyor. TRUMP, PEKİN’E BOL FIRSAT SUNACAK New York Times ise Trump döneminin iki ülke arasında ticaret savaşları, askeri çatışmalar ve diplomatik krizlere neden olabileceği gibi Pekin’e bol fırsatlar da sunacağını yazdı. “Çin, ekonomik ve politik açıdan dünyaya daha fazla açılarak Trump’ın başkanlığına tepki gösterirse tam teşekküllü bir süper güç olma şansına sahip” yorumunu yapan gazete, ülkenin küreselleşmenin en büyük faydalanıcılarından biri olduğunu, son 30 yılda yüz milyonlarca Çinli’nin yoksulluktan kurtulduğunu bildirdi. New York Times, “Trump’ın Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekilmesi, Pekin’in bölgesel ticareti destekleyerek Doğu Asya’nın ekonomik lideri olarak konumunu güçlendirmesi için bir şans. Çin, Güneydoğu Asya ülkeleri ile serbest ticaret anlaşmasına taraf ve Pekin, Güney Kore ve Avustralya’yı da anlaşmaya katılmaya teşvik etmeli. Japonya, Çin’in dahil olduğu bir ticaret grubunda yer alma konusunda isteksiz. Bu yüzden Pekin Tokyo’yu arkada bırakmalı. Bir Doğu Asya ticaret anlaşması ve yeni resmi ittifak, Pekin’in Doğu Asya liderliğini üstlenmesine ve bölgeyi daha güvenli hale getirmesine yardımcı olacak” değerlendirmesinde bulundu. Trump’ın iklim anlaşmalarına muhalefeti göz önüne alındığında, Çin’in çevre politikasında da öncü bir rol oynayabileceğine işaret edildi. KALİFİYE İŞGÜCÜ İÇİN GÖÇMEN ÇEKEBİLİR ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika sınırına duvar inşa etme ve göç politikası da Çin için bir başka fırsat olarak yorumlanıyor. ABD’nin yeni yönetimi, yetenekli Amerikalıları yurt dışında kariyer aramaya yönlendirirken, dünyadaki vasıflı işçiler de daha iyi bir hayat sürmek için ABD’den başka bir ülke arayışına girebilir. Bu durumda Çin, göçmenlere karşı daha açık bir politika benimseyerek, küresel düzeyde itibarını geliştirirken ekonomisini de genişletebilir. Pekin, ayrıca ABD ile ticaret fazlasını düşürmenin yollarını da düşünmeli.

16 Şubat 2017 Perşembe