tatil-sepeti

Türkiye’nin markalaşma çalışmalarına ivme kazandıran Yükselen Markalar Türkiye Projesi’ne 81 ilden katılanlarla start verildi. İTO’nun desteğiyle TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve TOBB tarafından yürütülen projede, 902 kadın girişimci markalaşma eğitimi almaya başladı.


HABER:OSMAN KUVVET

 

İstanbul Ticaret Odası’nın desteğiyle TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu (İKGK) ve TOBB tarafından yürütülen ‘Yükselen Markalar Türkiye Projesi’ çevrimiçi eğitim webinarları, 7 Ekim’de başladı. 

 

Proje kapsamında 902 kadın girişimci, 6 hafta boyunca 80’e yakın eğitmenin vereceği markalaşma webinarlarına katılacak. 

 

Eğitim webinarlarının tamamlanmasını izleyen süreçte, jürinin yapacağı değerlendirmeler sonucunda katılım şartlarını sağlayan girişimciler projenin ikinci aşamasına geçecek. 

 

Bu aşamada atölye çalışmaları yapılacak. Atölye çalışmalarına katılan girişimciler arasından yine yapılacak değerlendirmeler neticesinde farklı kategorilerde ödüller verilecek.

 

 

YENİLİKÇİ, REKABETÇİ, ÖNCÜ

 

İlk eğitim webinarının açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, Yükselen Markalar Türkiye Projesi ile kadın emeğinin girişimcilik ekosistemine dahil edilerek, ekonomiye güç katacağını belirtti.

 

Üsün, şunları söyledi: “Kadın girişimcilerimiz yenilikçi, rekabetçi ve öncülük potansiyeline sahip. Bu yüzden de iş hayatında önemli çarpan etkisi oluşturuyorlar. Bize düşen, kadın girişimcilerimize bu niteliklerin ortaya çıkmasını temin edecek platformları oluşturmak. Sürdürülebilirlik ilkesine uygun, kaliteli ve çevreye duyarlı ürünlere tüm dünyada talep hızla artıyor. Kadınların duyarlılığı ve ayrıntıya önem vermelerinin bu noktada ne kadar hayati öneme sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu projenin kadın aklını ekonomiye kazandırması da bir başka önemli kazanımdır.”

 

 

DÜNYA MARKALARI YARATMAK

 

TOBB İKGK Başkanı ve İTO Meclis Üyesi Hatice Güner Kal ise markalaşmaya verilecek her türlü desteğin ülke geleceği için önemli bir yatırım olduğunu vurguladı. 

 

Kal, şöyle devam etti: “Bu projeyi 2020 yılında İstanbul ölçeğinde hayata geçirmiştik. Proje, yakaladığı başarıyla bugün 81 ile yayıldı. Bu projeyle ürünlerini üreterek markalarını yaratmak isteyen kadın girişimcilerimize, markalaşma yolculuğunda eşlik etmek, onlara destek olmak istiyoruz.”

 

 

Projenin açılışında Vakko Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Jaklin Güner ve Reeder Kurucusu Sezen Sungur Saral, markalaşma hikayelerini ve iş hayatında edindikleri tecrübeleri paylaştı.

 

 

MARKAYI OLUŞTURAN PAZARLAMA

 

Projenin ilk eğitim webinarında sunum yapan Marka Mimarı Ömer Şengüler ise markalaşma kavramının doğru anlaşılması gerektiğine dikkat çekti. 

 

Markalaşmada akla ilk gelen şeyin marka tescili olduğunu hatırlatan Şengüler, şöyle konuştu: “Markayı yaratan pazarlamadır. Pazarlama satış değildir, reklam da değildir. Pazarlamanın marka oluşturması için bazı adımlar var. Birinci adımda ürünümüzün konumlandırmasını yapacağız. İkinci adım, marka stratejisi. Marka ismi, markanın kişiliğine uygun olmalı. Üçüncü adım, pazarlama stratejisidir. Dördüncü adım ise iletişim stratejine sahip olmaktır.”


 

Programda ayrıca TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Işınsu Kestelli ve TOBB KGK Başkanı Nurten Öztürk de birer konuşma yaptı.

 

Hedefe götüren 10 altın kural

 

Markalaşma sürecinde en önemli unsurun kişisel markalaşmayı güçlendirmek olduğunun altını çizen Ömer Şengüler, şu tavsiyelerde bulundu:

 

Kendinizi tanımalısınız. Neleri iyi yapabileceğinizi, zayıf ve güçlü yanlarınızı, fırsatları tetkik edin.

Hikayesi olmayan marka olmaz. Kurgulamayın, var olana sahip çıkın.

Cesur ve kararlı olun. Marka yaratmak isteyen önce kendisi marka olmalı. 

Prensipli ve dakik olun. e-posta veya mesaj atmadan önce kontrol edin, imla hatası yapmayın. 

İnsanlarla tanışmaktan çekinmeyin. Sizi ve işinizi çok net anlatan bir cümleniz mutlaka olmalı.

İnternet sayfanız, kartvizitiniz, ağzınızdan çıkan her cümle anlaşılır olmalı. 

Yaptığınız iş yararlı ve anlaşılır ise mutlaka başarı gelir. 

Ürününüz gerçekten en iyisiyse, ucuz olmayın. Fiyat ve kalite, sizi algıda belli bir yere çıkarır.

Sözleşmeniz sıkı olmalı. Sözleşmesi sağlam olan marka olur.

Kızabilirsiniz ama küsmeyin, azimli olun. 


Online eğitimin başlıkları

 

Marka

Dijital pazarlama

Satın alma

e-ticaret

Yeşil dönüşüm

Perakende

Sürdürülebilirlik

Sektörler



16 Ekim 2024 Çarşamba

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı