tatil-sepeti

- "Türkiye'de yeni tip koronavirüs vakalarının görülmesinin ardından bazı ürünlerde talep artışı oldu. Organize perakende noktaları ve marketlerde hiçbir tedarik sıkıntımız yok. Merkez depolarımızda yeteri kadar ürün stoku mevcut ve üretimde de hiçbir sıkıntı yok"

- "Organize, toptan ve perakende sektörümüz asla bu gibi durumlardan istifade etmemiştir, etmeyecektir"

- "Stoklarımız yeterli miktarlarda olduğu için, aşırı fiyat geçişlerinin olması söz konusu değildir"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının görülmesinin ardından bazı ürünlerdeki talep artışına ilişkin, "Organize perakende noktaları ve marketlerde hiçbir tedarik sıkıntımız yok. Merkez depolarımızda yeteri kadar ürün stoku mevcut ve üretimde de hiçbir sıkıntı yok" dedi.

Avdagiç, mart ayı olağan meclis toplantısındaki konuşmasına, İdlib'de şehit olan Mehmetçikleri anarak başladı.

İTO olarak koronavirüse ilişkin ciddi bir çalışma içinde olduklarını ifade eden Avdagiç, İTO meclis üyelerinin ve çeşitli sektörlerden davetli temsilcilerle birlikte profesyonel bir ekibin moderatörlüğünde arama konferansı yaptıklarını bildirdi.
Avdagiç, toplantının ön sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"İlk etapta lojistikte ülkeler arasında ortak operasyon yapabilecek düzenlemeler yapılması önem taşıyor. Her ülkedeki lojistik firmaları, kendi ülkesindeki taşımayı üstleneceği sistemler için, iş birliği alanları oluşturması isabetli olur. Kritik hammaddede alternatif tedarikçiler bulmanın yanında, tedarik güvenliği için gerekirse gümrük vergilerinde indirim yapılması yerinde olur.

İç pazarda gıda güvenliği sağlanırken, hem iç piyasada hem de ihracatta mal tedarikinde spekülatif sorunlar yaşamamak için düzenlemeler yapılması gerekir. Turizm alanında ise kriz sonrasına hazırlık önem arz ediyor. Bu nedenle mevcut kapasitenin ve yatırımların atıl kalmaması şüphesiz ki önemlidir. Sektörün finansal açıdan desteklenmesi yerinde olacaktır."

Avdagiç, Türkiye’nin koronavirüse karşı aldığı önlemlerin dünyaya çok iyi şekilde anlatılması gerektiğini vurgulayarak, sağlıkta dünyaya örnek olacak en iyi uygulamanın Türkiye'de olduğunun altını çizilmesi ve bu şekilde tanıtılması gerektiğini belirtti.

HİÇBİR TEDARİK SIKINTIMIZ YOK

Türkiye'de yeni tip koronavirüs vakalarının görülmesinin ardından bazı ürünlere ilişkin talep artış eğilimi oluştuğunu belirten Avdagiç, "Şunu açıkça belirtmeliyim ki organize perakende noktaları ve marketlerde hiçbir tedarik sıkıntımız yoktur. Merkez depolarımızda yeteri kadar ürün stoku mevcuttur. Üretimde hiçbir sıkıntı yoktur." ifadelerini kullandı.

Ürünlerin raflarda zaman zaman tükeniyor olmasının sebebinin ani talep artışları olduğunu kaydeden Avdagiç, şöyle konuştu:

"Bu şekilde tükenen ürünlerde de hemen merkez depolarımızdan gerekli tedarik yapılmaktadır. Bugün itibariyle kolonya dışında dağıtımında, üretiminde, tedarikinde sıkıntı çekilen hiçbir ürünümüz yoktur. Hijyen ürünleri, yer temizleyiciler, ıslak mendiller, tuvalet kağıtları, makarna, un, yağ gibi temel gıda maddeleri aşırı talep oldu ancak bu ürünlerin tedarikinde ve stoğunda sorunumuz bulunmuyor."

Avdagiç, organize, toptan ve perakende sektörünün bu gibi durumlardan asla istifade etmediğini ve etmeyeceğini bildirerek, stokların yeterli miktarlarda olduğu için aşırı fiyat geçişlerinin olmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

Kolonyada ani talep artışından dolayı geçici bir sıkıntının yaşandığını belirten Avdagiç, "Kolonya imalat süreci çok da zor olmayan bir ürün. Perakende sektörümüz bunu hızlı bir biçimde temin edecek ve tüm talebi karşılayacak imkana sahiptir. Halkımızdan ricamız, panik havasına kapılmamasıdır. Koronavirüs gibi salgınları en az zararla atlamamızı sağlayacak olan sağduyu ve sorumluluk içinde, paniğe teslim olmayan davranışlarımız olacaktır." ifadelerini kullandı.

13 Mart 2020 Cuma

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yalan haberlerle kasıtlı şekilde gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Dedikodulara itibar etmeyiniz. Cumhurbaşkanımızın tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. Hedeflere ulaştığımızda vatandaşlarımızın refahı kalıcı olarak artacak" dedi.


 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız." diye konuştu.

 

Sosyal medya hesabı X'ten açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek şu ifadeleri kullandı:

 

"PROGRAMIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"

 

Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. 

 

Bizim derdimiz memlekete hizmet, gündemimiz yoğun. Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var.  

 

Enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak, bütçe disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek konusunda kararlıyız.   

 

Cumhurbaşkanımızın başından beri tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. 

 

Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır.

 

Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Hazine Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi